Hergün Kaç Santim Hayat Tüketiyorum? (Saliha ERDİM)

Başlatan Gülüıü yaralı, 31 Aralık 2007, 21:29:59

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Gülüıü yaralı


Bir hayat var elimde, tek bir tane. Ben de tekim. Dünyada benim bir eşim, benzerim yok, başkaları da öyle. Herkesin görüşü, duyuşu, anlayışı ve yaşayışı farklı. Herkes kendi özgün yapısını ortaya çıkarmak için geldi dünyaya. Kimsenin kimseye benzememesi gerekiyor. Çünkü herkesin gerçekleştirmesi gereken bir rolü var. Herkes, taşıdığı kimliğe göre, insanlar için konulmuş ortak kurallara göre hareket edecek, fakat özgün yanıyla. İşte o zaman, dünya çerçevesindeki resim, bakılmaya doyulmayan bir güzellik arzeder.

Herkes güneşi aya, ayı yıldızlara,yıldızları da bulutlara benzetmek için çaba harcarsa, hiçbirşey başka birşey olamayacağı için, onlar gibi olmaya çalıştıkça kat edeceği yol, onu kendinden uzaklaştırır. Böyle olunca, gökyüzü kararmaya başlar. Görünen manzara, sanattan anlamayan bir elin, tuvalin üstünde rastgele fırça sallamasıyla oluşmuş bir yanlışlıklar manzûmesi ya da buketidir. Bir insanın diğer bir insana karşı yerine getirmesi gereken en büyük görevlerden biri, kendisinin ve muhatap olduklarının, kendisi olarak güzelleşmesine katkıda bulunmak ve gönlünü tebessüm ettirmektir. Hele de anne-baba olunca, kendisi olabilmiş çocuklar yetiştirmek, başarının tescili demektir.

Benim ihtiyacım bana göre, bir diğerininki de kendisine göredir. Hiç kimsenin, bir diğerinin ihtiyacını tam tamına anlaması ve bilmesi mümkün değildir. Onun için de, "Bunu almana ne gerek var.", "Bu hiç güzel değil, onu giyme.", "Onu okuma.", "Onunla konuşma, dinleme.", "Şunu yap.", "Bunu yapma." deme hakkı ve yetkisi de yoktur. Kendisi olamayanlar, birilerinin onayı olmadan iş yapamaz ve karar veremez. Fikir alma babında danışıp, kendine uygun olanı tercih etmek yeterlilik, diğeri ise yetersizlik ifadesidir.

Çocuklarının yaptığı hiçbirşeyi beğenmeyen, hep kendi çizdiği alanda hareket etme mecburiyeti getiren anne-babalar, çocuklarının kendi sınırlarını öğrenip belirlemesini engellemiş olurlar. Bunlar sürekli birilerinin desteğine ve onayına muhtaç ve eli, ayağı tuttuğu, gözü gördüğü halde yetersizlikler içinde kıvranan yetiştirilmemiş bir yetişkin olarak toplumdaki yerlerini alırlar. Elindeki bir tutam hayatı güzellikler oluşturmak için kullanmak yerine, sıkıntı üretmek için kullanırlar. Hayatın her ânı, yaşadığı her olay ve karşılaştığı her insan, sıkıntı üreten birer kaynak gibi görünür gözlerine. Tenkit etmek, hayatta kalma sebepleriymiş gibi, çevresinde sağlam gönül bırakmazlar.

Rengârenk çiçekler saksıda iken, size nice güzellikleri fısıldayan bir kitap gibidir. (Okumak niyetiyle bakılırsa.) Fakat bu güzelliği kazanmak için haftalardır bakım gören çiçeği, güzellikten anlamayan hoyrat bir el, 30 saniye içinde kırıp atabilir. "Dal rüzgârı affetse bile, kırılmıştır bir kere." ifadesinde olduğu gibi, yıllar geçse de, içimizi acıtan bir hatıraya ne gerek var? İşte insanlarla nasıl geçineceğini bilmeyen, güzellik üretmenin ve iletmenin insanı hârika bir saraya, erdemli insan sarayına götüren merdiven olduğunu bilmeyenler, bilgi yokluğunun ateşiyle yanyor ve çevresindekileri de yakıyor. Kazandıranı değil, kaybettireni tercih ediyor.

Yaptığına inandığı, inandığını savunduğu için de başka bir pencereden bakmaya yanaşmıyor. Allah (cc) isteyene veriyor. Kendini haklı gören, bunu doğru sanıyor ve Rabbinden doğruyu göstermesini dilemiyor. İhtiyaç hissetmediği şeyin arayışı içinde olmadığından, seçici algısına takılmıyor hakikatler. Ey hakikatin peşinde olmayan yolcu! Yani ben; elinde kaç santim hayatın kaldı farkında mısın? Bilgisizliğin kara gözlüklerinin göstermediği erguvanlar niye gönül bahçende değil? Beyaz bayrak salla hakikat kaynağına, rotanı değiştir bilinmezliklerden selâmet limanına. Bir an sonrası olmayabilir senin için ve herkes için.

Bugün kaç santim hayat tükettin, tamamı ne kadardı ve kaç santim kaldı geriye? Eğer varsa kararttığın ve kırdığın hayatlar, vaktin kaldı mı acaba tamir etmeye? Nice insanlar, "Şimdi boş ver, yarın yaparım." dedi ve o yarın olamadı. Kaç kişinin elinden tuttuysan, gücün o kadardır. Kendini tüketmeden kaç kişiye destek olduysan, kazancın o kadardır. Bugün kaç kişiye tebessüm ettin, kaç kişi seni görünce Allah (cc)'ı hatırladı? Ve kaç kişi, "İyi ki varsın." dedi? Kaç kişinin iyilik ve güzelliklerini görebildin ve kendisine söyleyebildin?

Kaç kişi senin takdirinle daha iyi davranma ve yaşama kararı aldı? Gönlünde kaç kişi var? Yoksa kendinden başkası yok mu? Sevgisiz gönüller, mezar gibidir. Sev ki hayat bulsun yüreğin ve genişlesin dünyayı içine alacak kadar. İnsan olabilmenin onuruyla başı göğe erecek kadar heybetli, yüzü yere değecek kadar mütevazı mü'mince çehreler, yeryüzünün aydınlığı olmalı. Kaç santim hayatın kaldı bilmiyorsun. Hayatı daha doğru yaşamak için bu çıkmaz sokaktan haydi dön geri. Geri dönme niyeti bile kurtuluş vesilesidir. Yaşadığın müddetçe unutma, HİÇBİR ŞEY İÇİN GEÇ DEĞİLDİR.•

HAKSIZLIĞI İŞLEYEN ÇEKENDEN DAHA SEFİLDİR !!!! Eflatun