Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Önde Gidenlerin Mesuliyeti

Başlatan Gül_Sultan, 30 Ekim 2007, 01:19:25

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Gül_Sultan

Önde Gidenlerin Mesuliyeti

Birgün Ebû Hanîfe Hazretleri çamurda yürüyen bir çocuğa rastlamıştı. Ona merhamet ve şefkatle tebessüm ederek:
"- Evlâdım, dikkat et de düşmeyesin!" dedi.

Çocuk da, zekâ ve basîret parlayan gözleriyle İmâm'a döndü ve kendisinden pek de beklenmeyecek şu ibretli mukabelede bulundu:
"- Ey İmâm! Benim düşmem basittir, düşersem yalnız ben zarar görürüm. Fakat asıl siz dikkatli olunuz. Zîrâ eğer sizin ayağınız kayacak olursa, size tabî olup peşinizden gelenlerin de ayağı kayar ve düşerler ki, bunların hepsini kaldırmak da oldukça zordur." dedi.

Çocuğun sözlerine hayran kalan İmam, ağlamaya başladı ve talebelerine:
"Şayet bir meselede size daha kuvvetli bir delil ulaşırsa, o hususta bana tabî olmayınız. İslâm'da kemâlin alâmeti budur. Bana olan sevgi ve bağlılığınız da ancak bu şekilde ortaya çıkar..."


El-Hasıl:

Hak yolunda ön saflarda bulunmak hem bereketli, hem de mes'ûliyetlidir. Zîrâ önde bulunanların, güzellikleri etraflarına tesir ettiği gibi yanlışlık ve çirkinlikleri de etrafları tarafından doğru telâkkî edilerek taklîd ve uygulanmak suretiyle şüyu bulur. Onun için İmâm-ı Âzam gibi din büyükleri, verdikleri fetvalarda bu hassasiyete riâyetin yanında yaşayışlarını da hep takva ölçüleri içinde sürdürmüşlerdir. Nitekim bir defasında elbisesindeki çok ufak bir kiri temizlerken kendisini görenler sorarlar:

"- Yâ İmâm! Verdiğiniz fetvaya göre şu ufacık leke namaza mâni bir kir değil; ne diye zahmet çekip onu gidermeye çalışıyorsunuz?"

Hazret-i İmam buyurur: "- O fetva, bu takva!.."
İşte büyük olsun küçük olsun kullara ve Hakk'a karşı bütün mes'ûliyetleri ebedî âlemde birer memnuniyete dönüştürecek olan yegâne düstur!..

DİNİN GAYESİ

Din, bize yaratılışımızın amacını, Allah'a karşı yükümlü olduğumuz görevleri öğretir İyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı tanıtır ve iyiye ulaşmanın yollarını gösterir

Din insanı ruhen yükseltir, ahlâken olgunlaştırır, fertlerin birbirlerinin haklarına saygılı olmalarını ister ve uyulması gereken hak ve görevleri belirler

Kısaca; dinin gayesi, insanı hem dünya hayatında, hem de ahirette mutluluğa kavuşturmaktır Bize düşen görev, dinin gösterdiği nurlu yolda yürüyerek bu mutluluğa ulaşmaktır

Selam ve DUA hidayete tabi olanlara olsun
Dünya geçer, İnsan göçer ancak kurtuluş Müttakîlerindir.