Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Zekat vermeyince

Başlatan Oruc_Reis, 01 Kasım 2006, 19:32:16

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Oruc_Reis

Zekat vermeyince... Sa’lebe

Ensar’dan Sa’lebe bin Ebi Hâtıb namaza herkesten önce gelir, herkesten geç çıkar. Öyle ki Fahr-i âlem (sallAllahü aleyhi ve sellem) onun hakkında “Mescid Güvercini” buyururlar. Dağda bayırda sahrada bir nefeslik fırsat bulsa hemen namaz kılar, kızgın taşlara secde ede ede alnı nasır tutar.
Bir zaman sonra Sa’lebe camiden hızla ve telaşla ayrılmaya, evine doğru koşmaya başlar. Sorarlar: “Hayrola?”
“Elbise meselesi” diye açıklar, “hanımla ikimiz tek katla yetiniyoruz. Bir an önce haneme vararayım ki o kuşana, vakit çıkmadan namazını kıla...”
Bir gün değil iki gün değil... Haftalar... Aylar...
Nihayet bir gün Efendimize çıkar, “Ya Resulullah” der, “Allahü teâlâya dua etseniz de malım olsa...”
“Sana yazık olur ya Sa’lebe, şükrünü edâ edebileceğin az mal, şükrünü edâ edemeyeceğin çok maldan hayırlıdır!” buyururlar.
İfade açıktır, cevap manidar.
Lâkin Sa’lebe bir müddet sonra arzusunu tekrarlar. “Ya Resûlullah! Dua buyursanız da Cenab-ı Hâk ihsanda bulunsa...”
- Ya Salebe! Sen Allahü teâlânın Resûlü gibi olmak istemez misin? Nefsim kudret elinde olan Allah’a (Celle Celalüh) yemin ederim ki, istesem dağlar altın, gümüş kesilir, benimle gelir.

Israr!..
Eğer Âlemlerin Efendisi dua etmiyorsa hikmeti vardır ama Sa’lebe “kanaat et” ikazına rağmen üçüncü defa kapı çalar.
Bu kez ısrarcıdır da: “Ya Resûlullah! Seni Peygamber olarak gönderen Cenab-ı Hâk’ka yemin ederim ki, malımdan hakkı olanlara bol bol vereceğim.”
Bunun üzerine Server-i âlem (SallAllahü aleyhi ve selem) ellerini açar ve “Ya Rabbi! Sa’lebe’ye ihsan eyle” diye dua buyururlar.
Çok geçmez Sa’lebe birkaç koyun edinir, bunlar karınca gibi çoğalırlar. Düşünün uysal, sevimli, tatlı sütlü, ipek yünlü koyunlar...
Gün gelir sürüsü Medine sokaklarına sığmaz olur, ister istemez sahraya çıkar. Çiftlikler, ağıllar filan... Artık her vakit Mescidi Nebevi’ye gelmesi ne mümkün? Hayvan bu, su ister, yem ister, hastalananlar, yaralananlar... Kırkılacak, sağılacaklar...
Bu arada sürü katlana katlana artar, haftada bir gün Cuma namazına gelebilir o kadar...
Gel zaman git zaman başka vadileri de taşma ihtiyacı duyar. Şehirden uzaklaştıkça mescitle olan irtibatı kopar, artık Cumalara bile katılamaz.
Düşünün yüzü suyu hurmetine kâinatın yaratıldığı Server, nurlu mescidde sohbet etsin, sen sapla samanla oyalan...

İmtihan...
Artık sahabe-i kiramla da görüşemez, koyunlarla yatar, koyunlarla kalkar... Sayar sayar bi daha sayar. Bu serveti “bilgisi, mahareti, emeği ile” kazandığını sanmaya başlar.
Efendimiz bir gün onu sorarlar, vaziyet anlatılınca “Sa’lebe’ye yazık oldu” buyururlar.
Derken zekat âyeti nazil olur. İnananlar mallarını temizleyen, koruyan, artıran hepsi bir yana ecri sadaka ile mukayese edilemeyecek kadar çok olan bu güzel emre seve seve uyarlar.
Fahr-i âlem Cuheyne ve Beni Süleym kabilesinden iki kişiyi seçer, ellerine bir emirname verip zekât toplamaya yollar.
Bunlar Sa’lebe’ye de gelir, üstüne düşen miktarı hesaplarlar.
Sa’lebe’nin canı pek sıkılır, “elinizde yazılı bir emir var mı?” diye sorar.
Efendimizin emri ve ilgili âyetler bulunan kağıdı uzatırlar. Ancak Sa’lebe koyuncuklarından kopamaz. Hani bir iki tane olsa, kör topal bir şeyler ayarlar. Ama vadiler dolusu koyunun zekatı da hayli tutar. “Bu haraçtan başka bir şey değil. Bu cizyenin kardeşidir” diye kahırlanır ve haddi aşar. Tahsildarları “hele bir düşüneyim” deyip başından savar.

Yazık!..
Sa’lebe’nin komşusu Süleymi ise aynı memurları kapılarda karşılar. Altlarına döşekler serer, önlerine şerbetler koyar.
Sonra gider, en genç, en bakımlı, en güçlü develerini çıkarır, itina ile bağlar. Hürmetle iplerini uzatıp kabul buyurulmasını arzular.
Tadife tüylü hayvanları görünce tahsildarlar bile bocalar, “semizlerini seçmek zorunda değildin” diye mırıldanırlar. Süleymi “olsun” der, “ben gönlümün rızasıyla veriyorum. Onları günler evvelden ayırdım, size sakladım. Hem bunların hakiki sahibi kim? Hepsi istenilse ne diyebilirim?”
Tahsildarlar Medine-i Münevvere’ye varırlar, Efendimiz daha hadiseyi dinlemeden “Salebe’ye yazıklar olsun” buyurur, Süleymi için ellerini açar, (şu nimete bak) hayır duada bulunurlar.
Bu hadise üzerine Tevbe sure-i celilesi’nin ilgili âyetleri nazil olur. O ve onun gibi cimrilerin (Allahü tealaya söz veren, kavuştuğu ihsanlara rağmen sözünde durmayan, yüz çeviren, nankörlük edenlerin) acı akıbetini açıklar.
Yakınları derhal Sa’lebe’ye koşar “Be hey şaşkın sen n’aptın” diye çıkışırlar, “Allahü teâlâ hakkında âyet indirdi, vay gelmiş başına!..”

Helak!..
İşte Sa’lebe, koyun saya saya kendini uyuttuğunu, o an anlar. Eteğini tuttuğu gibi Server-i kâinatın huzuruna koşar, zekatını alması için yalvarıp yakarmaya başlar.
Seyyid-ül mürselin “Allahü teâlâ senden zekat almamızı yasakladı” buyururlar.
Sa’lebe perişan olur, başına toprak serperek dövünür, yenini yakasını yırtar. Ağlar, sızlar ama neye yarar?
Artık gözü koyun kuzu görmek istemez, bakmaya kıyamadığı hayvanlar sıkmaya başlar.
Server-i kâinatın vefatından sonra Halife Ebû Bekir’in kapısını çalar. Zekat vermeyi arzular.
Efendimizin almadığı zekatı Ebû Bekir alır mı? Almaz!
Halife Ömer’e getirir değişen bir şey olmaz.
Yeri gelmişken hatırlatalım. Anlattığımız Sa’lebe bin Ebî Hâtıb ile Bedir’e katılan ve Uhud’da şehit olan Sa’lebe bin Hâtıb aynı kişi değildir.
Kaldı ki Efendimiz “Bedir Gazâsında ve Hudeybiye’de bulunanların hiçbiri cehenneme gitmez” buyururlar.
cihan baginda ey akil, budur makbul-i ins i cin.Ne kimse senden incinsin, ne sen bir kimseden incin.

Fatihan

Alıntı Yap
“Sana yazık olur ya Sa’lebe, şükrünü edâ edebileceğin az mal, şükrünü edâ edemeyeceğin çok maldan hayırlıdır!”

kenz

Mevla malımızla imtihan edipde helak olanlardan etmesin bizleri.Malımızı kendi yolunda bol bol infak etmeyi nasip etsin...
İNSAN akli ile melekleşen nefsi ile iblisleşen bir aciptir İNSAN
İNSAN kendi kabahatini bilmeyen cehli ile dünyalara sığmayan bir mağrurdur İNSAN
İNSAN bütün zaaf ve acziyyetine rağmen kudrete kafa tutan taşkın bir şaşkındır İNSAN
İNSAN maziye bağlı hâle aldanmış istikbali gözler bir taştır İNSAN

Fatihan

Alıntı yapılan: "kenz"Mevla malımızla imtihan edipde helak olanlardan etmesin bizleri.Malımızı kendi yolunda bol bol infak etmeyi nasip etsin...


Amin inşAllah..

kırık_mızrap

kendi malıyla kendine yazık etmiş.verende Allah alanda Allah onun yolunda kazandığında onun yolunda rızayı ilahi için harcamaktan daha güzel ne olabilr..