Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Evliya Çelebi olmak kolay mıdır bre!

Başlatan kenz, 09 Ağustos 2007, 20:39:03

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

kenz

Mahalle arasında top koşturan çocuklar arasından biri sivrilir; çalımıyla, attığı gollerle, verdiği paslarla arkadaşlarından biraz daha öne geçer.

Mahallenin futbol kralı olmuştur.

Artık kendisine istediği ismi seçmekte serbesttir.

Tıpkı Papa gibi...

Kardinaller arasından birinin yeni Papa seçilmesi durumunda kendisine Papalığı boyunca (ki bu artık ilelebet demektir) kullanacağı yeni bir isim seçmesi vardır ya...

Adamın adı Corç'tur da mesela, insanüstü özellik kazanıp günah işlemez, hata yapmaz(!) konuma gelince hesapta, "bilmem kaçıncı bilmem kim" oluverir.

*

İşte bizim mahallenin futbol kralı da kendini "Pele" olarak tanımlayıverir hemen.

O olmazsa "Maradona".

Pele aşağı, Pele yukarı...

Kimse de çıkıp "Çocuğum sen kim, Pele kim" demez.

Bu şehirde kaç mahalle, bu dünyada kaç şehir olduğunun hesabı yapılmaz.

Hevesi kırılmasın, önü kesilmesin, bakarsın gün gelir Pele'yi de geçer düşüncesi yatar itiraz yükselmeyişinin arkasında.

*

İşte bunlar gibi, birkaç bin kilometre yol tepen, biraz sağı solu gezen biri de kendini "Modern Evliya Çelebi" yahut "Çağdaş Evliya Çelebi" gibi isimlerle tanımlamaya başlamaz mı?

Şeytan diyor ki tut şu gazeteyi, kıvır kıvır, vur kafasına!

Pat pat diye ses çıksın da halı silkeleniyor sansın duyanlar.

Evliya Çelebi olmak kolay mı?

*

1635 yılı Ramazan ayında, Kadir Gecesi'nde Büyük Ayasofya'dadır Evliya Çelebi.
Kıraate katılır ve IV. Murat'ın dikkatini çeker.

Kur'an'ı kaç saatte hatmedebileceğini sorunca şöyle söyler:

"Padişahım, sürat etsem yedi saatte hatmederim, ama gizli sesle ve açıktan olmasın diye ne ifrat ne tefrite kaçmadan sekiz saatte inşAllah hatmederim."

*

Saraya dâhil olan Evliya Çelebi'den Padişah bir şey okumasını isteyince şöyle der:

"Padişahım, yetmiş iki ilimden Farsça mı, Arapça mı, Rumca mı, İbranice mi, Süryanice mi, Yunanca mı, Türkçe mi, şarkı, varsağı, kâr, nakış, savt, zecil, amel, zikir, tasnif, kavl, hüzüngir veyahut şiir beyitlerinden, kaside, terci-i bent, terkib-i bent, mersiye, bayramiye, muaşşer (onlama), müsemmen (sekizleme), müsebba' (yedileme), müseddes (altılama), muhammes (beşleme), beş beyit, gazel, kıta, üç beyit, iki beyit, müfred (tek beyit), mani ve ilâhîden ne muradınız olursa başım gözüm üstüne, buyurun, okuyayım."

*

Sultan Murat karşısındakinin çetin ceviz olduğunu görmüştür.

"Bire, şu çocuk ne acayip mertlik davası etti. Acaba boş konuşan biri midir, yoksa söylediklerini yapmaya güç yetirir mi?"

Çelebi'ye fırsat doğmuştur.

"Padişahım, eğer af ile muamele edip serbest bırakır, mazur görürseniz, inşAllah, padişahımın huzurunda meclis emanet olmak üzere has nedimlik edip padişahımı eğlendiririm."

Sultan memnun kalır...

*

"Evliya, şimdiden sonra sırlarıma bile vakıf olacak yakınımsın, mahremimsin. Sakın onları ortaya dökme."

"Ben hakir de hemen şu beyti mırıldandım" der Evliya:

Şöyle sakla sırr-ı aşkı tende canın duymasın
Yanılıp ağzına alma kim zebanın duymasın.

(Aşk sırrını teninde öyle sakla ki ruhun bile duymasın. Yanılıp da ağzına alma ki dilin duymasın.)

Nerede o Hünkâr, nerede o Çelebi

Mehmet Şeker ( 10.10.2006 )
İNSAN akli ile melekleşen nefsi ile iblisleşen bir aciptir İNSAN
İNSAN kendi kabahatini bilmeyen cehli ile dünyalara sığmayan bir mağrurdur İNSAN
İNSAN bütün zaaf ve acziyyetine rağmen kudrete kafa tutan taşkın bir şaşkındır İNSAN
İNSAN maziye bağlı hâle aldanmış istikbali gözler bir taştır İNSAN

ben biryolcuyum

çok güzel bir pylaşım elinize sağlık günümüz dünyasınd a bu tür insanların yetişmesi çok nadir olsa gerek  bilmiyoruz ama belki evliya çelebinin yetişmiş olduğu iklim olması mlazım gibi geliyor.
Senden daha yüksek birisi konuşurken onun söylediğini daha iyi bilsen bile sakın itiraz etme.

Fatihan

Teşekkürler Kenz güzel bir paylaşımdı.

gül_mira

Teşekkürler  Arkadaşım...
Evliya çelebi olmak hiçte kolay değildir...ne mutlu onların yolundan gidenlere biz ancak onalrın yolundan gidebiliriz...
Eğer bir gün dünya ya ait çok büyük bir derdin olursa,rabbine dönüp benim büyük bir derdim var deme,derdine dönüp benim çok büyük bir rabbim var de!...

Himmet

Çelebi; hatırladığımız kadarı ile Osmanlı zamanında 7 ayrı dalda hoca olup,
herbir alanda talebe yetiştirme yetkisi olan bir makamdı.

Kendisi hem velilik ve hemde çelebilik makamlarına kaim olmuş hayran olduğumuz bir zaatı muhteremdir.

Paylaştığın için teşekkür ederiz kenz. :)
Zâtının, Sıfâtının, Esmâının, Efâlinin Hudutsuzluğunca Şükürler Olsun Yâ RABBİİM..