Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Kiyamete bes kala

Başlatan Oruc_Reis, 14 Ağustos 2007, 21:40:44

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Oruc_Reis

Yaşanan olaylardan ahir zamana hızla yaklaştığımız anlaşılıyor. Ahir zamanda yaşanacak olumsuz olaylar pek çok ise de, bunları şu üç ana konuda toplayabiliriz. Haksız yere insan öldürülmesi, ahlâksızlığın yaygınlaşması ve dinden, dinî yaşayıştan hızla uzaklaşılması.
Her gün bombaların patlaması, genç ihtiyar kadın çocuk onlarca, yüzlerce hatta binlerce masum insanın bir anda hayatını kaybetmesi bunun açık alametidir. Yaşanan ahlâksızlıkları ise saymakla bitiremeyiz. Fuhuşta, gayri meşru ilişkilerde yaş sınırı 12-13’e kadar indi. Batı’da aile hayatı nerede ise bitmek üzeredir. Gayri meşru ilişkiler sıradan, normal bir davranış olarak algılanmaktadır artık. Bu çarpık anlayış şekli, bizde de, sanatçı ve entelektüel çevreyi kuşatmış haldedir. Buralardan da, hızlı bir şekilde halka sirayet etmektedir. Bu tehlikeden ancak, kararlı bir şekilde aile hayatını sürdürerek, çoluk çoğuna sahip çıkıp bunları tehlikelerden uzak tutanlar kurtulabilmektedir.

Curcuna hakim
Dinî inanç ve yaşayışta ise, tam bir curcuna hakim. Kim neye inanıyor belli değil. Daha doğrusu inanıp inanmadığı da belli değil. Adam hem kiliseye gidiyor, hem camiye; nikâhını hem camide hem kilisede yaptırıyor. Cenaze merasiminde hem imam hem de papaz bulunuyor. Boynunda nal gibi kolye haç taşıyor. Bu nasıl Müslümanlık, sen Müslüman mısın Hristiyan mısın, diye soran yok!
Hiçbir dine inanmayan, ateistlerin durumu daha karışık. Ömründe caminin yakınından geçmemiş, her fırsatta İslamın aleyhinde olmuş bir kimse öldüğünde inancına, yaşayışına aykırı olarak cami avlusuna getirilip musalla taşına konuyor. Namazdan sonra, imamın “nasıl bilirsiniz” sorusuna cemaatin hep bir ağızdan “iyi biliriz” cevabından sonra Müslüman mezarlığına defnediliyor. Karşı koyma gücü olsa bu yapılanlara çoktan isyan edecek ama, elinden bir şey gelmiyor zavallının.
Son yıllarda cenaze merasimlerinde de tam bir karmaşa yaşanıyor. Cenaze merasimine gelenlerin birçoğu cenaze namazını uzaktan seyrediyor. Cenaze, sipariş üzerine istediği şarkı ve türkü ile uğurlanıyor. Bazen de, dinî merasim dine saldırı eylemine dönüştürülüyor; İslam karşıtı sloganlar atılıyor.
Bütün bu karışıklıkların sebebi, herkesin safını, yerini tam bildirmemesi, bildirenlerin de, bu konuda yeterli bilgisinin olmamasıdır. Dinimiz her hususta olduğu gibi, cenazeye yapılacak dinî vecibeleri bildirmiş. Cenazeyi yıkamak, namazını kılmak ve defnetmek farzı kifayedir.
Eğer cenaze merasimi dinî inançtan dolayı yapılıyorsa, dinin bildirdiği şekilde yapılması lazımdır. Bunun dışında, şunun bunun yapması ile, ölenin vasiyeti ile yapılanlar dinî vazife olmaz. Yapanın düşüncesi olur. Her yapılan kabul görür, mani olunmazsa bir müddet sonra, ortada din diye bir şey kalmaz. İnsanların din adı altında uydurdukları, safsata yığını haline gelir. Maalesef bu safsatalar her gün çoğalmaktadır.
Her ibadette olduğu gibi, günümüzde cenaze merasimlerinde de, Peygamber efendimizin bildirdiği şekilde sünnete uygun merasim neredeyse kalmadı. Bunun için, az da olsa, bu ibadetin sünnete uygun bir şekilde yapıldığı yerlerin kıymeti bilinmeli, bunun büyük bir nimet olduğu unutulmamalıdır. Devamı için gayret gösterilmelidir.
Cenazeye, çiçek ve çelenk götürmek ve bunları mezar üstüne koymak ve matem tutmak, matem alametleri taşımak, yakaya rozet, resim gibi şeyler takmak, İslam âdeti değildir. Müslümanların bunları yapması haramdır ve meyyit için zararlıdır. Hadisi şerifte, “Cenazeyi yüksek sesle ve ateş, ışık ve başka şeyler taşıyarak götürmeyiniz!” (Künuz-üd-dekaık) buyuruldu.

Dine saygısızlık
Son günlerdeki şehid cenazelerinde yaşananlar da dine uygun davranışlar değildir. Cenaze merasimleri, siyasî gösteri, protesto mahalli değildir. Böyle şeyler dine ve ölüye saygısızlıktır. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bildirdiği gibi, “Cenaze merasimlerinde huzur, huşu, sakinlik esas olmalıdır. Bunu bozacak bir tavır içine girilemez. Cenazelerimiz, cenaze adabına uygun, şehidimize karşı en samimi duygularla uğurlanmalıdır. Dinimize aykırı tutum ve davranışlardan kaçınılmalıdır. Tekbir de dahil, huzuru, sakinliği bozacak, alkış, şarkı, nutuk, yüksek sesle konuşma gibi davranışların dinimizde yeri yoktur. İbadet ve siyasetin yerini karıştırmamalı, buna yol açacak davranışlardan kaçınılmalıdır.”
Cenazelerde, yüksek sesle ağlamak bağırıp çağırmak da haramdır. Ağlamayı sessiz bir şekilde yapıp, üzüntümüzü kalbimizde saklamalıyız. Bağırıp çağırmak, kaza kadere isyan etmek manasına gelir. Müslüman iyi-kötü başa gelen her şeyin Cenab-ı Hakkın takdiri ile olduğuna inanır. İmanın altı şartından biri de budur. Peygamber efendimiz, ölü için yüksek sesle ağlamanın ölüye sıkıntı vereceğini bildirmiştir. Bu hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir: “Ölüleri methederek arkasından yüksek sesle ağlamak cahiliye âdetidir”, “Ölü, yakınlarının kendisine bağırarak ağlamasından azap [sıkıntı] duyar.”, “Üzülünce, yüzünü yolan, elbisesini yırtan ve bağırıp çağıran bizden değildir.”
cihan baginda ey akil, budur makbul-i ins i cin.Ne kimse senden incinsin, ne sen bir kimseden incin.