Her şeyde bir hayır vardır

Başlatan duha, 09 Haziran 2007, 07:59:33

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

duha

Bir alışveriş merkezinin kafeteryasında Melisa ve Mert kahve içerken beş yaşındaki oğulları birdenbire kendini yere atarak vızıldamaya başladı.

Bu ağlama değil, ama ağlamaya benzer bir vızıldamaydı. Oğullarının bu davranışı Melisa ve Mert'in hiç hoşuna gitmese de sadece “Oğlum yer soğuk, ayağa kalk hasta olacaksın.” demekle yetindiler ve kahvelerini içmeye devam ettiler. Aradan bir dakika geçmişti, ama çocuk hâlâ o garip sesi çıkarmaya devam ediyordu. Etrafta oturanlar, anne ya da babanın çocuğun bu olumsuz davranışını ve iç bayıltıcı vızıltısını bitirmek için kalkıp bir tane vuracağını düşündü. Çocuğun babası Mert, izleyenlerin beklediği gibi ayağa kalktı. Yalnız çocuğa ne bağırdı, ne vurdu. Oğlunu zarif bir hareketle kucaklayarak, kafeteryadaki sandalyesine otururken, onu da kucağına aldı. Arkasından masaya bir miktar küp şeker atıp, “Acaba masada kaç şeker var?” diye oğluna sordu.





***


Kadriye ile Alper yeni evlenmişti. Bir gün kahvaltıdayken Kadriye, Alper'e sordu: “Kahve ister misin?” Alper televizyon izlemeye dalmıştı. Kadriye, cevap alamayınca kızacak gibi oldu ve aynı soruyu bu sefer sesini yükselterek sordu. Yine cevap yoktu. Alper sabah haberlerine dalmıştı. Kadriye düşündü, biraz daha bağırsam mı, yoksa bir kahve yapıp önüne koysam mı? Alper, en fazla kahveyi reddedip çay isteyebilirdi. Ama “bana cevap ver” diye bağıracak olursa tatsızlık çıkacaktı. Kadriye, Alper'e bir fincan kahve verdi. Alper önündeki bardakta ne olduğuna dikkat bile etmeden kahvaltısını bitirdi.

***



Arkan eşine seyahate çıkacağını, hiç vakti olmadığını, onun için bavulunu hazırlayıp hazırlayamayacağını sordu. “Biliyorsun mavi gömleğimi çok seviyorum, onu da koyabilir misin?” deyip hızlıca tıraş oldu. Sonra da eşinin hazırladığı bavulu alıp hava limanına hareket etti. Uçaktan inip otele vardığında mavi değil, beyaz gömleğin bavulda olduğunu gördü. Uyardığı halde neden karısı mavi gömleğini koymamıştı ki! Sinirlenecek oldu. Ama birden aklına eskiden beri uyguladığı bir formül geldi: O andan tam bir yıl sonra, yanlış gömleğin bavula girmiş olma sorunu önemsiz olacak ve unutulacaktı. Şimdi eşini arayıp onu bu kadar suçlaması, onu üzmekten başka bir işe yaramayacaktı. Kaşlarını komik bir şekilde eliyle düzeltti ve eşini aramaktan vazgeçti.



***


Ömer ile Nuray çocuklarını ilköğretim okuluna kaydettirecekti. Nuray eşine telefon ederek kayıt için gerekli evrakları ve kayıtın son gününü öğrenmesini istedi. Çocuklarının bu okula kaydolmasını arzuluyordu. Ne var ki Ömer iş yoğunluğundan okulu aramayı unuttu. Bir gün hiç aramadan Nuray'ı ve oğlu Halil'i alarak okula gitti. Fakat, kayıt için gerekli evraklar olmadığı için elleri boş döndüler. Ertesi gün evrakları alarak yeniden gittiklerinde ise hiç boş yer kalmamıştı. Nuray da Ömer de üzgündü ve Nuray içinden Ömer'i suçluyordu. Suçlamak, bağırmak, kavga etmek ise sorunu çözmeyecekti. Ömer'e “Ne düşünüyorsun?” diye sordu. Ömer, “Üzüldüm, ama her şeyde bir hayır vardır. Ben Allah'a teslim oldum, oğlumuz için daha uygun bir okul bulacağız demek ki…” cevabını verdi.




MELİH ARAT
söz Hayâtî'dir; İnanç taşıyoruz.....

[/center]

Fatihan

teşekkür ederz paylaşım için

uhra

güzel bir paylaşım. eline sağlık.

duha

söz Hayâtî'dir; İnanç taşıyoruz.....

[/center]

enfa


Zaman diyorum, biraz daha zaman.Dilimin ucundaki kelimeler bu kış donmazsa bir dahaki yıl uçmayı öğrenecekler!

Ahi

Alıntı yapılan: "uhra"güzel bir paylaşım. eline sağlık.
[glow=yellow,2,300]Herhangi bir insan vaktini nasıl geçireceğini, üstün bir insan ise vaktini nasıl tasarruf edeceğini düşünür. – Schopenhaver[/glow]