Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Bugün Kaç Kişiyle Alay Ettik?

Başlatan Fatihan, 04 Haziran 2007, 10:44:11

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Fatihan

Çoklarının rahat bir şekilde kötü ahlâkı benimsediği bir dünyada; fedakârlık yapacak, hoş görülü davranacak, alttan alıp bağışlayacak, hatalara karşı merhametle, sevgiyle yaklaşacak, hâsılı İslâm’ın hayat veren güzel ahlâkını sinelerinde özümseyerek yaşayacak insanlar azalmış demektir. Bu istenilmeyen durum, Allah korkusu ve vicdanların sesine göre değil de nefsin çıkarları doğrultusunda hareket edilmesinden kaynaklanmaktadır.Her insan çevresindeki insanların kendisine iyi ve güzel davranışlarda bulunmasını ister. Kusurları olduğunda hoşgörülü davranılmasını, bir sorunu olduğunda adil şekilde karar vermesini, ne kadar kibirli bir tavır içerisinde olsa da kendisine tevazu ile yaklaşmasını arzu eder. Tahammül edilmesi ne kadar zor bir tavır içerisinde olursa olsun, kendisine sabır gösterilmesini, ihtiyaç içerisinde olduğunda fedakârlık yapılmasını, ne kadar çok olursa olsun hatalarının her seferinde affedilmesini, hep sevgiyle yaklaşılmasını bekler. Böyle bir ahlâk görmediğinde de bu durumdan son derece rahatsız olur. Konuşmalarında hep bu durumdan yakınır; insanlığın öldüğünden, toplumdaki yozlaşmadan, kimsenin kendisinden başkasını düşünmediğinden, maddiyatçı dünyanın insanları, insanî duygularından uzaklaştırdığından bahseder. Ne var ki bütün bu taleplerine rağmen birçok insan Peygamber Efendimiz’in güzel ahlâkını yaşama yönünde çaba göstermez. Hem hiç emek vermemek, hem de güzel bir dünyada, güzel bir hayat yaşamak isterler. Oysa emek vermeden hiçbir güzellik ortaya çıkmaz. Cenâb-ı Hakk’ın: “İnsan, hayır istemekten bıkkınlık duymaz.” (Fussilet, 41/49) buyurduğu üzere, kendileri için hep her şeyin en iyisini, en fazlasını isterler. Güzel ahlâk gösterip bunun için çaba harcamaları söz konusu olduğunda ise; “Ben böyleyim”, “Bu yaştan sonra değişemem ki”, “Benim kişiliğim, yapım böyle” gibi sözler sarf ederler. Hâlbuki bu durum ne yapılarından ne de yaşlarından kaynaklanmaktadır. Bu sadece hiç emek vermeyip nefisleri nasıl istiyorsa öyle davranmalarından ve insanlarla alay etmeyi âdet edinmelerindendir. İnsanlarla alay etmek ise büyük günahlardandır: Rabbimiz Hucurât sûresinde şöyle buyurur:“Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tevbe etmezse işte onlar zâlimlerin ta kendileridir.”Kur’an ahlâkıyla yaşamaya çalışanlar ise insanlarla alay etmenin çirkin bir tavır olduğu bilincindedirler. Alay etmenin tersine, birbirlerinin güzel özellikleriyle iftihar eder, birbirlerinin iyiliği, güzelliği ve daha fazla nimete kavuşmaları için Allah’a dua ederler. Kur’an ahlâkını yaşayan bir insanın buna aksi şekilde davranması düşünülemez.
Ancak iman ettiklerini söyledikleri halde bu ahlâkı gereği gibi hayatlarına geçirmemiş kimseler de vardır. Bu kimseler cahiliye toplumlarında olduğu gibi alay etmeyi makul görmez ve açıkça bu ahlâkı savunmazlar; ancak kimi zaman nefislerinin bu yöndeki telkinlerine kapılabilirler. Bazen de bu hastalıkların kendilerinde var olduğunu hissetseler bile, bu hâllerinin Kur’ân’a muhalif olmayacağını düşünerek kendilerini kandırırlar.
Oysaki insan, ancak emek harcadığında, doğru olanı yapmak için irade gösterdiğinde ortaya güzel bir tavır çıkar. Güzelliklerin Nebîsi (s.a.v): “Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir; ona haksızlık etmez; onu yardımsız bırakmaz ve onu küçümsemez.” der ve “(Göğsüne işaret ederek) Allah korkusu (takva) buradadır; kişiye kötülük olarak Müslüman kardeşini küçümsemesi, onu hor görmesi yeter.” buyurur.O halde mü’mine düşen, kimsenin kimseden üstünlüğünün olmadığını bilmesi, üstünlüğün yalnızca takva ile olabileceğinin idrakinde olmasıdır. Zira alay etme hissi benlik duygusundan ortaya çıkar. Benlik ise daha önceden aşağılık kompleksi yaşamış insanların hissiyatıdır.Müstehzi bir gülüş, hafif bir burun çekiş, ‘aman sen de’ der gibi bakış, saçma sapan bir soru, ‘Bu da nereden çıktı?’ der gibi bir tavır… Şekli, zamanı, üslubu fark etmez…Bu gün kaç kişiyle alay ettik?

Bir düşünelim?
Toplumsal konumu, fizikî özellikleri, mal varlığı, kıyafeti, oturuşu, kalkışı, yürüyüşü, yemek yemesi… Onlarca, yüzlerce, binlerce, yüz binlerce sebepten ve hatta haklı bir gerekçeden ötürü, bu gün kaç kişiyle alay ettik.Bir insanı küçük düşürmek, incitmek onunla alay etmek arzusu benliğimize ne kadar da yerleşmiş, öyle değil mi? Zira kullanılan kaba kuvvet değil, bir kelime, akıl karıştıran bir soru, bir gülüştür.Ekseriyetin Müslüman olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Eğer Allah’ın Rasûl’ü (s.a.v) bizler için ‘gaye insan’ ise ve ona uyduğumuz ölçüde Müslüman isek, kendimize soralım: “Acaba Efendimiz (s.a.v) yaşadığı müddetçe kiminle, nerede ve ne zaman alay etmiş?” Madem ki Efendimiz, Rahmet Peygamberi’dir, mademki âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir ve onun getirdiği ölçülerin tatbik edilmediği, uygulanmadığı, yaşanmadığı hiçbir yerde rahmet tecelli etmez...
Ben rahmet istiyorum…Kul hakkını affetmeyeceğini bildiğim Rabb’imden sizin, bizim ve hepimiz için mağfiret diliyorum!Sahi bu gün kaç kişiyle alay ettik?


-alıntı-

sentez

kötü bir hastalık...kul haklarını helalleşebildiğimiz kadar helalleşelim.ancak tesbih namazı kılıp hasıl olan sevabı  kul hakkı olanın ruhuna hediye edildiğinde.hak sahibi hakkından defalarca vazgeçermiş.

Allah kul hakkı yüklenmekten bizi uzak tutsun
YAŞASIN AYNI GÜNEŞİ EMZİRİP İKLİMLERE İKLİMİMİZDEN ALIN TERİ İLE SUNDUĞUMUZ ÜRÜNLER...
(kalbimde ve dualarımda daima SİZ ler olacaksınız.bunda asla şüpheniz olmasın..)

Himmet

Kardeşim hz.Allah razi ve memnun olsun.Üzerinde durulup düşünülmesi gerken çok önemli bir mevzu.
Bu tür davranışlardan Cenabu Hak cümlemizi muhafaza buyursun.

İyiliğe iyilik her kişinin karı, kötülüğe iyilik er kişin karıdır.
Cenabu Hak Muhammedi ahlakı ile ahlaklanmayı nasib etsin bizlere.
Zâtının, Sıfâtının, Esmâının, Efâlinin Hudutsuzluğunca Şükürler Olsun Yâ RABBİİM..

Fatihan

Alıntı Yap
Bu tür davranışlardan Cenabu Hak cümlemizi muhafaza buyursun.

Alıntı Yap
Cenabu Hak Muhammedi ahlakı ile ahlaklanmayı nasib etsin bizlere.

Amin.

Alıntı Yap
İyiliğe iyilik her kişinin karı, kötülüğe iyilik er kişin karıdır.
:x

İsra

ellerinize sağlık güzel bir konuya değindiniz

enfa


Zaman diyorum, biraz daha zaman.Dilimin ucundaki kelimeler bu kış donmazsa bir dahaki yıl uçmayı öğrenecekler!

Ahi

Alıntı yapılan: "enfa"elinize sağlık
[glow=yellow,2,300]Herhangi bir insan vaktini nasıl geçireceğini, üstün bir insan ise vaktini nasıl tasarruf edeceğini düşünür. – Schopenhaver[/glow]

Fatihan

Alay ederseniz Alay edilirsiniz yada İstediğini söyleyen istemediğini işitir


Mehmet Âkif’in şu nüktesi bu söze iyi bir örnek olacaktır:

Bir toplantıda sonradan görme gençlerden biri aklınca Âkif’i küçük düşürmek için alaylı bir sesle:

― Üstat, siz baytardınız değil mi, diye sorar.

Âkif gayet sakin, cevabını yapıştırır:

― Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?

müteallim

  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

hadime

bir gün bir adam yolda bir siyahi bir adam görür ve "ne kadar da çirkinsin?der...adamın verdği cevap da ilginçtir:
-Beni mi kınıyorsun yoksa beni böyle yaratan Rabbimizi mi?
Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu,birinciliği beyaza verdiler...

Fatihan

Alıntı yapılan: "hadime"bir gün bir adam yolda bir siyahi bir adam görür ve "ne kadar da çirkinsin?der...adamın verdği cevap da ilginçtir:
-Beni mi kınıyorsun yoksa beni böyle yaratan Rabbimizi mi?


:x

söz verdik

ölümümüzden  sonra mezarimizi aramayiniz,bizim mezarimiz ariflerin gönüllerindedir...mevlana