Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Imamlara önemle duyurulur

Başlatan telecafe, 06 Mart 2006, 18:13:13

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

telecafe

ÍMÂM DEMEK  “ANA YÜREKLÍ ADAM” DEMEKTÍR

  Bu köşede bir zamanlar  “imam deyince neyi hatırlıyorsunuz? “ başlıklı
bir yazı yazmıştım. Bu sorunun cevabı belliydi ! ÖLÜM :
Söylemeye bile gerek yok, bu hatırlamanın, öyle sûfîlerin içsel arınma yöntemlerinden biri olarak kullandıkları “mevt-i tefekkür“ cinsinden olumlu bir hatırlama olmadığı açık. Sokaktaki dünyevîleşmiş tipin gözünde, ölümün hiçde iyi bir imajı yok. Anlıyacağınız öyle ters bir hâl ki,  ÍMÂMLA  CENÂZE  arasında mülâzemet ilişkisi kurulmuş, sanki ÍMÂM‘ ın olduğu yerde, mutlaka bir cenâze olmak zorundaymış gibi..
Hemen söyleyelim ki, bu imaj, bu ülkede yaklaşik yüzyıldır uygulanan din-devlet ilişkilerinin yamuk tabiatından kaynaklanan bir imaj, HEDEF:
Hıristiyanlığa benzeyen bir Íslâm,Íncil‘e benzer bir Kur‘an,Kiliseye benzer bir Câmî olunca, elbet ÍMÂM‘ıda  bir “KUŞ“a  benzetmek istiyeceklerdi. Íşte imâm görünce ölü ve ölümün akla gelmesinin böyle
hazîn bir hikâyesi var.Bu hazîn bir o kadarda ihânet kokan hikâyeyi
tersine çevirmek mümkünmü?
  Allah var,imkânsızlık yok. Ímânın enbüyük imkân olduğunu bilen bir mü‘minin ağzından “imkânsız“ lafı öyle uluorta dökülmez. Degilmi ki ! Allah yokmu gibi konuşmak günâh‘dır.
Önceki yazıya aldığım tepkiler çeşit çeşit.Ínsanımızın hayli yekün tutan bir kısmı imamlardan, onların bağlı olduğu diyânet‘den ümit kesmiş, Bir kısmı hâlâ ümitli olduğunu ifâde ediyor, fakat bahâneler sıralamaktan da geri kalmıyor.Çok az bir kısmı ise “bu iş olur“ kararlılığında.Onlar “Bir tane varsa,binlerce olabilir“ diyenler.Onlar “Kötü misâl emsâl olmaz“ diyenler. Onlar “Bu coğrafyanın suyu ve topragı,bu tohumu yetiştirecek kaliteye sahiptir“ diyenler.
  Ílginç, imam‘lardan umut kesenler arasında imamlar da var.Yahu bu nasıl iş ! Olurmu öyle şey ? Umut îmânın çocuğudur, çocuğunu öldüren anasını ağlatır. Nasıl kıyar insan, îmanın çocuğuna ????.
  Bazıları maaş azlığından şikayet ediyor. Doğru, imamların maaşi gerçekten çok az.Ama bu imamlık/rehberlik/önderlik misyonunu asmanın
mâzereti olabilirmi? O zaman bu durumu “Özrü kabâhatinden büyük“ olarak isimlendiren birilerine diyecek söz kalırmı ?.
  Okumanın, kitaptan uzak durmanın, câhil kalmanın mâzereti maddî imkân olsaydı,varlıkların hepsi “Yetîm-i dehr,Ferîd-i zaman,Allâme-i dû cihan“ olurdu.Yok,yok öyle bir şey. Adam olacak çocuk,adam olur,o kadar.Ne yapar yapar olur.
  Epey oluyor. Fahreddín er-Râzînin tefsîrini okurken bir şey takıldı gözüme: Sûrelerin tefsirinin sonuna düştüğü tarihler. Meselâ Zuhruf sûresinin sonuna şu tarihi düşmüş üstad: “603 yılının Zilhicce ayının 11.Pazar günü“ Üşenmedim kağıdı kalemi elime aldım ve 10 Sûrelik bir kısmı hesapladım.Toplam sahife adedini güne böldüğümde,her güne 20 sahife düştü.Yani merhûm müfessirimiz,hergün bu muhteşem ve müstesnâ tefsirini yazarken günde 20 sahifelik metin üretmis.Bu sahifelerde öyle birbirine benzer sahifeler değil.Elimdeki tefsirin ebadı A-4 ebadı ve sanırım Türkçe‘ye çevirsek her sahifesi en az 2-5,3 sahife tutar.
  Bırakın yazmayı da,bu kadarını okuma konusunda bir sınava tâbi tutsak
Sayıları 70 binlere bâlig olan imamlar,müftüler,vâizler arasından kaç tane çıkar sınavı geçecek olan? Peki okumadan nasıl becerilir irşâd,inşâ,îkâz ? Nasıl kazanılır ilim,Irfan,hikmet,izzet,hatta îkân ve îmân?ve dahî insan ?
  Niçin bu hallere düştük ? Sorusunun cevaplarından biride burada yatmıyormu? Evet,”Yattığımız için” Zamanı hovardaca harcadığımız için Allah ömrümüzün,ömürlerin,nesillerin,paraların.ilmin bereketini çekip aldığı için.

  Ímamların aslî işi ölüleri değil, ölü ruhları yıkamak, ölü akılları yıkamak, ölü yürekleri yıkamaktır. Bunun başka bir ifadesi de “dirileri yıkamak” olabilir. O yıkanacaklar Câmilere akın akın gelmiyor olabilirler.Onların da mâzereti vardır unutmayın. Çünkü Câmiye gelenler Câmiye geliş-gidiş arasında bir fark görememektedirler.Bu yanlıştır.Câmi adamı “topladığı” için Câmi adını almıştır.Kendisine sığınanın duygusu,düşüncesi ve hayat arasındaki dağılmışlığı ve çözülmüşlüğü onarıp,onu topladığı ve bir bütün kıldığı kadar “CÂMΔ dir.
  Eğer yıkanacak “diriler” câmilere gelmiyorsa,imamlar onları çarşılarda, pazarlarda, dükkanlarda, evlerde, salonlarda, hatte kahvehânelerde  arar  bulur ve yaralarını sarar.Kahvehâneye onlarla oyun oynamak için değil, onlara hayatın oyun ve eğlence olmadığını,bir anlam ve amacının olduğunu, hayata anlam ve amaç verenin Allah olduğunu,Allahsız bir hayatın anlamlı olamıyacağını söylemek için gider.

  Makamının yüzakı bir imam, “imam arkadaşların bile kulak asmadığı uyarılarıma, ilk defa girdiğim meyhânede, meyhâne müdâvimleri kulak verdi” demişti. Ben şaşırmadım.
  Her ÍMAM, büyük Íslâm âilesinin yitik çocuklarını, nerede kaybolmuşlarsa orada bulup yuvaya geri getirmenin acısını yüreğinde duymadıkca “ÍMAM” olamaz. Çünkü ÍMAM sözcüğü “anne” anlamındaki “ümm” sözcüğünden türetilir.ÌMAM demek,insanların manevî istikbâli üzerine tir tir titreyen “ANA YÜREKLÍ ADAM” demektir.
‘’’’’’’’’’’’’’Anaları ana yapan yürekleridir,isbatlanmamış iddiaları değil ‘’’’’
‘’’’’’’’’’’’’’Ímamları imam yapanda yürekleridir,cübbe ve sarıkları değil ‘’’’
  Not: (Bir gazeteden iktibas edilmistir)