Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Glaballeşiyor muyuz ???

Başlatan muallim, 25 Haziran 2005, 19:44:57

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

muallim

Öncelikle globalleşme denilen kavram ne demektir. Onu bir açıklayalım daha sonra Türkiye’nin bu kavramın içerisinde aldığı yola beraber bakarız.
Globalleşme bazılarının tanımlamasına göre: Kısa bir tabirle dünyanın küçülmesi, küçülen bu dünyada oluşan her bilgiye hiç zaman kaybetmeden ulaşmak o bilgiyi alıp hayatımızda kullanmak anlamına geliyor. Oysaki öyle mi?

Globalleşmek; Türkçeleştirilmiş hali ile küreselleşmek ve daha argo bir tabirle  yuvarlaklaşmak ne demektir? Küreselleşmek dünyada bulunan bütün milletlerin kendi kültürlerinden kopup, kendi değerlerini bir tarafa bırakıp ortak bir kültür etrafında birleşmek ortak kültürü kabul etmek ve o kabul edilen kültürü en iyi şekilde yaşamak manasına gelir. Diğer teknoloji kısmında yazılan çizilenler sırf bu gerçeğin gizlenmesi için uydurulan teferruatlardır. Öyle bir gerçek ki; bütün milletler ortak bir kültürü kabul edip dünyada sadece tek millet oluşturma hayalinden başka bir şey değildir. Koskoca dünya tek millet olacak. Peki, buna göre bu tek devletin kültürü nasıl belirlenecek:
İşte burası işin en can alıcı kısmı bu kültürü belirlemeye maalesef bizim hiç katkımız yok. Bu işi bizim yerimize dünyanın kabadayıları olan ve dünyayı alttan yöneten devletler belirliyor. Nasıl bir kültür seçmişler peki? Her milletin sahip olacağı kültürü nasıl belirlemişler? Bunlara bakmadan önce kültürün tanımını verelim. Kültür; bir milletin sahip olduğu maddi ve manevi değerlerin tamamıdır. Maddi değerler ekonomisi, idaresi, kaynakları… Vs. gibi. Manevi değerleri de örf ve adetleri, din dil ve diğer kendisine has olan özellikler. Bu tanımdan sonra esas konumuza geri dönelim.
Bu kabadayı devletler bütün milletler için ortak bir dil olarak İngilizceyi ve ortak bir din olarak evangelizm’i ortak bir kültür olarak da kapitalizm kültürünü benimsemişler ve diğer devletlerin de bunu kabul etmelerini istiyorlar. Sürekli tüketen üretimden yoksun dinden örften bihaber ahlakını sıfırlamış bir toplum oluşturmak. İşte Amerika toplumu. Ne farkı var bu anlatılanlardan. Bütün ahlaksızlıklar orda, dinsizlik kültürsüzlük hepsi orada ama yineden en modern toplum olarak diğer milletlerin rüyalarını süsleyen New York’u, Washington’u, California’sı var. Diğer milletler kendi milleti kat kat üstün olduğu halde hala Amerika hayranı ve hala oraya karşı duyulan büyük özlemlerle bir hayal aleminde yüzüyorlar.
Peki, Türkiye nerde??  bu gelişmelerin neresinde? Türkiye çok yol katetmiş hem de çok fazla. Artık 1980 ve sonrası gençlik örf ve adetleri bilmiyorlar hele şehirlerde yaşayanlar varsa onlar tamamen bihaber. Aynı apartmanda yaşayanlar komşuları ölüp evde koktuktan sonra haberleri oluyor. Gelenekler artık köylerin dışında yaşanmıyor. Büyük şehirler tüketim yuvası haline gelmiş. Genç kızlar bir elbise, bir telefon için bile vücutlarını satar hale geçmiş. Marka giymek marka ile yatıp kalkmak artık en ücra köşeden en elit tabakaya kadar her yeri sarmış. Dilimiz öyle bir bozulmuş ki Türkçeyi unutmuşuz. İngilizce öyle bir işlemiş hayatımıza ki artık sokaklarımızda tabelalarda Türkçe yazı görünce huzurlanıyoruz. Yarı İngilizce yarı Türkçe acayip bir dil konuşan milletimiz böyle insanları aydın elit kişi olarak nitelemiş ne güzel Yarabbi. Aydın sayımız o kadar çok ki nerde ipsiz sapsız kültürü köprü altlarında yatmak olan kişi varsa hemen aydın oluveriyor. Gelelim kültürün en önemli parçası dine. Toplumda dini yaşayan çok fazla kişi var ama kimi yanlış yaşıyor kimi de yanlış dini yaşıyor Hıristiyan sempatizanlığı o kadar çok arttı ki nerdeyse her apartmana bir kilise kuracağız. Esas dini İslam’ı yaşayanlar sanki suçlu gibi cemaatini gizlemeye, dinini gizlemeye ve hatta gerekirse hoş gözükmek için vecibelerini terk etmeye kadar ileri gitmiş.
İşte durum bu sonuca siz karar verin. Teknolojik gelişmeler ışığında küreselleşeceğiz derken yuvarlaklaşıyoruz...
K.P Nisan 2005
"Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz."
[Hucurat Suresi 10]

umman

Alıntı yapılan: "muallim"
Globalleşme bazılarının tanımlamasına göre: Kısa bir tabirle dünyanın küçülmesi, küçülen bu dünyada oluşan her bilgiye hiç zaman kaybetmeden ulaşmak o bilgiyi alıp hayatımızda kullanmak anlamına geliyor. Oysaki öyle mi?

Merak ettiğim bir konu..Baslıgı incelemeye devam edeceğim. Güzel bir konuya değinmişssiniz.

Yalnız anlamadıgım nokta neden boyle bir konuya hiç mesaj yazılmadı. İlgi cekmemiş fazla...
Bizim arkadaslarla konustugumuz tartıstıgımız bir konuydu bu .Burada konu baslıgını gorunce neler yazıldıgını merak ettim. Klasik globallesme kavramı olarak algıladım.Meğer cok farklı bir bakıs acısı...
Bunu uzerine yapılmış bir konferansa gitmiştim orada da yazılanlara hiç benzemeyen klasik tabirler kullanılarak sıkıcı bir konferans izlemiştim. sizinle bu konuyu iyice irdelemek istiyorum. Haberdar olunması gereken bir konu...
color=violet]
Dost olup, dost kalmak üzere....
[/color]

umman

Alıntı Yapİşte durum bu sonuca siz karar verin. Teknolojik gelişmeler ışığında küreselleşeceğiz derken yuvarlaklaşıyoruz...
K.P Nisan 2005
:x
color=violet]
Dost olup, dost kalmak üzere....
[/color]

sahsuvar

kuresellesme,somurgecılıgın cagdsas ısmı,fakır ulkelerın ham madde ve ıs gucunden faydalanma tezı,yermıyız yemezmıyız ona bakıryorlar

muallim

Evet küresellesme bir nevi kolelik rejimini yasamak olarak algılanabilir. Küresellesme buyuyen dunyada ortak pazar haline ortak bir ülküyü yasama amacı gutme ve giderek daha da kolelesme ...

Üçüncü dünya ülkelerinin yasamasına fırsat tanımadan onların kendi ayakları uzerinde durmasına izin vermeme hali...

Büyümüş dunyanın küçülmüş ezilmiş goruntusu...

Hayata yeniden bakıs ve bu bakısta koleliğe baskalarının ayaklarını opmeye kadar giden buyuk bir bahtsızlık...

Aynı zamanda teknodunya....

İşte bunca seyin arkasından bir guzellik teknoloji ama...

Küreselleşme: Kefedeki Tereyagının altını karıstırdıgınızda cıkan pisliğin gorunmemezliğine burunmus buyuk bir yalan...
"Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz."
[Hucurat Suresi 10]

muallim

teknoloji mukemmel bir sey ama ...
bunun guzelliğinin arkasına sinsice planların gizlenmesi benim sinirime giden sey...Bunca oyunu bir perde ile kapatmısız. Ustunu ortmus tepki cekemden isteklerimizi geriye tepmişiz olanlar olmuş yaptıklarımızn ne oldugunu bilemden yasıyoruz.

Su modelin su son versiyonu cıkmış yok sunun daha update edilmiş hali gelmiş falan filan teferruatta neler var. onları goremiyoruz. Globallesme sadece teknoloji olsun canımız kurban ama kulturel globallesme kemiklerimizi bile somurecek bir gelişme olacak basımıza....
"Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz."
[Hucurat Suresi 10]

muallim

işte o zaman yaptıgımız hiç bir hizmetin bize ait olmadıgını gormüş oluruz...  :wink:
"Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz."
[Hucurat Suresi 10]

umman

ooo Biz yokken durumlar bayagı bi ateslenmiş.

Aslında bugunlerde en cok konusulan konuların basında bu konu. Gecenlerde gazetede yazı dizisi vardı bu konu hakkında cok geniş bir sekilde üçüncü dunya ülkelerinin kureselleşme hareketleri adı altında yaptıkları zırvalıkları ozlerinden kopusları anlatıyordu. Simdi hatırlamıyorum hangi gazetede okudugumu ama cok carpıcı bir yazıydı.

bizim de yerimiz o üçüncü dünya ülkeleri gibi mi bunu merak ediyorum cunku biz de bu cılgın sele kapılmış ve kendimizi ozumuzden benliğimizden soyutlamıs gidiyoruz...

Gercekten bu sorunun cozumu için ne yapmak gerekir? aslımıza rucu etmek için ne yapalım ki bu sinsi planlardan kurtulalım...
color=violet]
Dost olup, dost kalmak üzere....
[/color]

muallim

Hep dua kapısına sıgınalım tamam da  sen bir sey yapmadıktan sonra Allah sana neden yardım etsin. Önce bir calıs projeni üret sonra Cenabı Hakka yonelip ondan yardım iste...

Yan gelip yat dua et Allah sana yardım etsin... oldu baska derdin...
"Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz."
[Hucurat Suresi 10]

Henna

Kuresellesme kotu degil, kotu olan kuresellesmedeki agirlikli tarafin bati hele hele de ABD olmasi.

Yoksa Islam bazli gerceklesen bir kuresellesmenin herkese faydasi olurdu.

Oysa ki su anda gerceklesen; ekonomi, medya-haberlesme, uretim, tuketim, kultur...vs alanlarindaki kuresellesme agirlikli olarak bati lehine, az gelismis ulkelerin aleyhine..

Kotu olan bu iste..

muallim

Alıntı yapılan: "Henna"
Yoksa Islam bazli gerceklesen bir kuresellesmenin herkese faydasi olurdu.

Buna küreselleşme deyimini kullanabilir miydik o zaman?

Bu kanaatimce dunyanın islama koşması islamlasması olurdu.
"Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz."
[Hucurat Suresi 10]

muallim

KÜRESELLEŞMENİN TÜRK KÜLTÜRÜNE ETKİSİ

Küreselleşme süreci Türk milli kültürüne bir takım yeni kavramları getirmiştir.Hiç bilmediğimiz ve bize tamamen yabancı olan Holiganlık,Satanizm,Uyuşturucu,Düzeyli İlişki,Yoga,Fast-Food,Hiphop ve sair kavramlar Türk töresini,ahlakını,hayat biçimini ve milletin manevi temellerini olumsuz etkilemektedir.

Bir futbol takımının taraftarlığından çok şiddet esasına dayalı Holiganlık neredeyse toplumda bir iç savaşın başlamasına sebep olmaktadır.

Lise çağındaki Türk çocukları,milletimizin kilometrelerce uzağında olan Şeytan’a Tapınma fikri ile kan dökmekte ve hatta intihar etmektedir.

Uyuşturucu madde bağımlılığı hiçbir yaş grubu için Türk milletinde yer almaması gerekirken, 12 yaşındaki çocuklara kadar inmiştir.

Televizyon ekranları önünde her türlü ahlaksızlığı yaparak bunun da adına Düzeyli İlişki diyerek Türk töresi kökünden sarsılmaya çalışılmaktadır.Bütün dünyada bir Amerikanlaşma eğilimi vardır. Bu çerçevede bir küresel kültür oluşmaktadır. Bilhassa Amerikan kültürü karşısında direnmenin imkansız olduğu kanaati , aynı zamanda böyle bir direncin gereksiz olduğu düşüncesiyle de birleşmekte ve bu nokta da küreselleşme başlamaktadır. Başlangıç itibarıyla mücadele psikolojiktir.

Bununda kendi içinde iki temel boyutu vardır. 1.si küreselleşmenin son derece masum içerikle sunulması yada iktisadi sömürü amacına işaret edilerek asıl önemli olan kültürel boyutun ihmali yada yok sayılması , 2.si ise bunun kaçınılmaz olduğudur. Bu masumiyet ve kaçınılmazlık çerçevesinde son nokta küreselleşmeye katılmayan toplumların medeniyet dışında kalacağı şeklinde konmaktadır.  

Milli kültür hem kendine özel unsurları, kimliğini muhafaza etmek ve hem de belirli bir dinamizm içinde değişmek suretiyle varlığını koruyabilir. Güçlü bir kültürün ana vasfı istikrar içinde asıl kimliğini koruyarak değişmesidir.

Gençler günümüzde, hızına ulaşılamayan iletişim ve bilgi çağında bir tür kültürel şokla karşı karşıyadır. Onları koruyup kollamak çağa hazırlamakla olur. Gençleri toplumun değerleriyle ters düştüklerinde suçlayıp dışlamak kolaycılıktır, çağın gerçeklerinden kaçıp saklanmaktır. Gençlerimizi sağlıklı politikalarla belirlenmiş milletimizin kültürel kişilik ve kimliğini geliştirme amaçları doğrultusunda hazırlayıp bilgilendirmeliyiz. Ancak bu yolla gençler yabancı kültürle baş edip milli kültürümüzü esas alarak muasır medeniyet seviyesindeki yerlerini alabilirler. Alıntı
"Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz."
[Hucurat Suresi 10]

muallim

Küreselleşmenin kültür ayağının iki kolu var ve bu kültür ayağının iki kolu birbirini dengeliyor. Birbirine karşı bunlar, yani etkileri aynı paralelde değil, birbirini dengeleyen yönde.

Kültür ayağının birinci kolu tek düze tüketim kültürünün bütün dünyadaki egemenliği.

Yani bütün dünyada insanlar aynı gazozu içiyor, aynı köfteyi yiyor, aynı ayakkabıyı ve pantolonu giyiyor. Aynı gazozu içiyor kola, koka kola veya pepsi kola, aynı köfteyi yiyor burger, Macdonalds veya Burger King, aynı pantolonu giyiyor blue jean, Lewis veya Wrangler, aynı ayakkabıyı giyiyor Nike, Adidas v.s.

Bu tüketim kültürü her biçimde empoze ediliyor. Sadece ilanlarda ve reklamlarda değil, hemen hemen medyanın her dalında, her sanat ve kültür etkinliğinde. Televizyon dizilerine de bakıyorsun aynı tüketim kalıpları. Bond filmlerine bakıyorsun, örneğin en sondan bir önceki filmde, BMW arabaları ile Ericsson telefonlarının doğrudan reklamı.

Tek düze bir tüketim kültürü, firma ve marka bazında bütün dünyaya empoze ediliyor. İstanbul'da, Tokyo'da, Moskova'da, New York'ta, Pekin'de, Nairobi'de Cape Town'da tek düze bir tüketim kültürü.

Bu, kültür ayağının kollarından bir tanesi.
Kültür ayağının ikinci kolu bunun tamamen zıddı; kaba ve sınırlı deyimiyle mikro milliyetçilik.

Mikro milliyetçilik şu; kendisinin farklı kültürel öğeler taşıdığını iddia eden her gruba ayrı siyasi özerklik verilmesi eğilimi.

Yani "ben çoğunluğun diniyle aynı dindenim ama ayrı mezheptenim", diyene "tamam o zaman sen siyaseten de özerk olmalısın" gibi.

Milliyet, ırk, din, mezhep, dil, diyalekt, hatta coğrafya farklarına göre, içinde yaşadığı geniş toplumdan farklılık gösteren her gruba, siyasal olarak, çoğunluğun içinde bulunduğu siyasal birlikten özerk, ayrı, otonom bir yapı önerilmesi.

Her bir ayrı alt kültür grubunun, ait olduğu siyasal birlikten koparılması ve ayrı bir özerk siyasal yapıya kavuşturulması.

Biz buna çok kabaca "mikro milliyetçilik" diyoruz, ama gördüğünüz gibi, esas olarak milliyet bazında olması gerekmiyor farklılığa dayalı özerk siyasal yapılanmanın: Din, dil coğrafya, ve bütün bu ögelerin alt kültürleri, mezhep gibi, aşiret gibi, kabile gibi, diyalekt gibi her türlü farklı kültür ögesinin ayrı bir siyasal birim için gerekçe olarak kabul edilmesi, küresilleşmenin kültür ayağının ikinci kolunu oluşturuyor.

Çok genel olarak bakıldığında, küreselleşmenin kültür ayağının iki farklı kolunun birlikteki etkisi, insanlığın, tek düze bir tüketim kültüründe marka ve firma imajlarıyla birleştirilmesi ve bütünleştirilmesi, buna karşılık siyasal bazda, kültür temeline dayalı olarak mikro parçalara bölünerek siyaseten iyice parçalanması olarak görülüyor.

Küreselleşme çok kısa olarak bu. İki kaynağı var: İletişim-bileşim devrimi ve Sovyetlerin çökmesi. Üç ayaklı bir olay: Siyaseten Birleşik Amerika'nın liderliği ve jandarmalığı, ekonomik olarak uluslararası sermayenin egemenliği ve kültürel olarak iki kolu var, tek düze tüketim kültürünün empoze edilmesi ve kültür farklılığı olan her gruba ayrı siyasal özerklik verilmesi. -Emre Kongar-
"Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz."
[Hucurat Suresi 10]

umman

Bence Henna'nın dediği  gibi islam bazlı gercekleşmiş bir kuresellesmenin herkese faydası olurdu..Fakat gunumuzdeki manası ile küresellesme muallim'in yazdıgı yazıların ana temasındaki kültür yozlasmasını içine aldıgı için cok zararı var.

En buyuk zarar da kulture oldugu için kabul edilmesi mumkun bile değil.Kültürümüzü koruyarak bu iş nasıl yapılır onu bilemiyorum işte... :roll:
color=violet]
Dost olup, dost kalmak üzere....
[/color]

racül

Kültürel yozlasma, kültür emperyalizmi ile küresellesmeyi birbirine sokusturup, sevmedgimiz ne varsa adina küresellesme deyip,

tüm hincimizi küresellesmeden cikartarak küresellesme analizi yapmis olmayiz...

Olaylara bakisiimizdaki sathilik, sadelik, ve iceriksizligi fa's etmis oluruz..

Küresellesme ekonomik agirlikli bir projedir...
Es ist keine Schande hinzufallen, aber es ist eine Schande einfach liegen zu bleiben.
                                                Theodor Heuss
                             ehemaliger Bundespräsident