SADAKAT MEDRESESİ > FIKIH DERSLERİ

Feraiz ilmi ile ayrı bir başlık açılsa biz de istifade etsek

<< < (2/3) > >>

Kut:

Saol kardeşim Allah razi olsun .Allah cc ye emanet olunuz.

samsun:
evet bencede feraiz kitabınada yer verilse çok memnun oluruz en kısa zamanda  bekliyoruz

lütuf:
MİRAS HUKUKU
(FERAİZ)
Miras ve İntikal: İslam'ın kendine mahsus bir veraset ve intikal usulü vardır. Hisseler bellidir. Murisin, mirasçı. nasbı veya miras hakkından mahrum etme salahiyeti yoktur. Ve¬raset sebebi: Kan hısımlığı (nesep), Nikâh, Vela olmak üzere üçtür.

Ölen kimsenin geriye kalan malına Tereke denir. Buna sıra ile dört hak taalluk eder:
1- Ölünün defin masrafları (Techiz’ü tekfin),
2- Borçlarının ödenmesi (Kaza'yı Düyun),
3- Vasiyetlerinin yerine getirilmesi (Tenfizi Vesaya).
4- Mirasçılar arasında taksim yapılması (Taksimbeyne'l-verese).
Evvela ölüye karşı son vazife yapılır. Kefen ve defin mas¬rafları verilir, ebedi meskenine yerleştirilir. Kefen ve defin masrafları zaruridir. Elbise yerinedir. Kefenin ekalli ölünün bütün bedenini örten bir bezden ibarettir. Normali ise: Erkek için 3, kadın için 5 kat bezdir. Memleketimizde adet olduğu üzere devir ve ıskat namı altında ölü adına para ver¬mek mecburiyeti yoktur.
Sonra, ölünün mutlak borçları verilir. Sağlamken yaptığı borçlar, hastalık halinde yaptığı borçlara tercih olunur. Ölü¬nün müeccel olan borçları, ölümle muacceli yet kazanır. Zekât borcu ölümle sakıt olur. Terekeye intikal etmez. Ancak vasiyyet ederse verilmesi lazımdır. Terike borçları karşılıyorsa alacaklılar hisselerini alırlar. Eğer borçları kar¬şılamıyorsa o zaman alacaklılara nisbette hisse verilir. Kalan borçları sakıttır, mirasçılar. Kendi mallarından öderneğe mec¬bur tutulamaz. Ancak kendi arzuları ile ölene hürmeten te¬berru' suretiyle öderler.
Sıhhat halinde yaptığı borçlar, ya beyyine ile veya ölenin sıhhat halindeki ikrarıyla sabittir. Bunlar sağlam borçlardır. Kimse itiraz edemez. Çünkü sağlığında her tasarrufu muteberdir. Behemehal ödenmesi gerekir. Kefalet dahi asıl borçlardandır. Ölüm hastalığında yaptığı borçlar ikinci de¬recede kalır. Sıhhat halindeki borçları, bunlara takdim edilir. Bundan başka borçlular arasında bir tercih yapılmaz. Vedialar sahiplerine iade olunur. Terekeye katılamaz. Baş¬kasının hakkı taalluk eden bir ayni, eşya varsa o hak ifa edil¬medikçe o mal terekeye sokulamaz. Hatta Techiz ve tekfin için de sarf olunamaz: Mesela rehin verdiği mal böyledir

Ölen kimse, mirasçılardan birini mirastan mahrum bı¬rakamaz. Hayatında sıhhat halinde malında dilediği gibi ta¬sarruf hakkı olduğundan hepsini bağışlayabilir. Ölüm has¬talığındaki vasiyeti ise 1/3'den muteberdir. Sağlığında malının oğullarından birine verebilir, ancak bu diğerlerine haksızlık olduğundan iyi bir şey olmaz.
Borçlar ödendikten sonra, ölenin vasiyeti varsa, onu ye¬rine getirrneğe sıra gelir. Mirasçılardan başkasına yapılan vasiyyet 1/3'ini aşamaz. Çünkü terekeye artık mirasçıların hakkı taalluk etmiştir. Mirasçı olana ise vasiyet caiz değildir. Çünkü miras hissesiyle o maldan hakkını almaktadır. Ancak diğer mirasçıların rızasıyla, vasiyetin miktarı ne olur¬sa olsun, verebilir. Bu, onların bir teberru’u olur.
Miras hukuku milk mallarda caridir. Miri arazide, tahsisat nevinden olan vakıf arazide, icareteyenli musakka tat ve müstegallat'ta miras hükümleri uygulanmaz. Miri arazi, adi intikal usulüyle mirasçılara geçer. Bunlar Arazi Kanununun hükümlerine göre mirasçılara verilir. Mesela oğlan, kız mü¬savi hisse alır, dede mahrumu dahi hisse sahibidir.
Miras hukukuna dâhil milk olan mallar: Sahipleri bu¬lunan hakiki şahısların elinde milk olarak tasarruf edilen toprak, akar, para, eşya hayvan gibi ayni mallardır. Bunlar muristen irs yoluyla varislere intikal eder. Hakların ise bazısı mirasçılara intikal eder, bazısı etmez. Mesela rehini elde tutma, vasıf, ayın ve ayıp muhayyerliği intikal eder. İcar, ariyet, vedia, kefalet, hibeden rücu', şuf’a, şart ve rüyet muhayyerliği hakları intikal etmez. Bunlar ölüm¬le bozulur, sona erer.

İrs sebepleri, kan hısımlığı (neseb), nikâh, vela' olmak Üzere üçtür demiştik. Bunlardan:

1- Neseb akrabalığı üçe ayrılır:

a) Ashabı-ı feraiz,
b) Asabe,
c) Zevi'l-erham.

2- Nikâh’a gelince, mücerred nikâh akdiyle irsiyet ta¬hakkuk eder, evlenme birliği kurulur.

3- Azadlılık ve muvalat (dostluk akdinden) doğan mi¬rasçılığa vela denir.
Bir kimsede iki sebep bir arada toplanabilir. Yani iki yön¬den mirasçı olabilir. Mesela: Bir kimse amcasının kızı ile ev¬lense, kız öldüğünde başka mirasçı da kalmasa, ölenin ko¬cası sıfatıyla malın yarısını alır. Başka mirasçı bulunmadığına göre asabe sıfatıyla de kalan yarıyı alır.
Mirasçı olmak ölüm halinde tahakkuk eder. Ölüm, ya ha¬kiki olur veya hükmi olur. Mefkud hükmen ölüdür. Hâkim mefkudun ölümüne hükmettiği tarihteki mirasçılar miras alır. Bundan önce ölenler alamaz. Mefkud mem¬leketinden ayrılmış olduğundan sağ mı ölü mü olduğu bilinmeyen kimsedir. Kendi malı hakkında sağdır, baş¬kası hakkında ölüdür, mirasçı olamaz. Hâkim onun mallarını idare edecek, işlerine bakacak bir kayyım tayin eder. Ha¬nefiyyeye göre 90 yaşına basıncaya kadar beklenir, ondan sonra hâkim ölümle hükmeder. Mirası taksim edilir. İmam Malike göre kaybolduktan sonra dört sene beklenir. Ondan sonra hâkim karısının müracaatı üzerine nikâhı fesheder, daha fazla bekletmekte kadına zarar vardır.

Mirasçı olabilmek için üç şart aranır.

1- Murisin ölmesi,
2- Varisin hayatta olması,
3- Mirasçı olma cihetinin bilinmesi,
Buna binaen murisin ölümü anında hayatta olmayanlar miras alamaz. Ancak ana karnındaki çocuk (cenin) takdiren hayatta sayılır, sağ olarak doğduğu takdirde mirasçı olur. Onun hissesi mahfuz tutulur. Bunu yaparken bir erkek ile bir kız hissesinden hangisi ziyade ise o kadar hıfzedilir. Bir çocuğun mirasçı olabilmesi için, gebelik müddeti içinde doğması şarttır. Fasid nikâh’ta, karı-koca birbirine mirasçı olamazsa da, doğan çocuğun nesebi o kocadan sabittir. Mirasçı olur.


MEVANİ-İ İRS= MİRASÇI OLMAYA MANİ HALLER
Mirastan mahrum bırakıcı bazı sebepler vardır. Haddizatında mirasçı olacak durumda bulunan kimse, bazı sebepler yüzünden mirastan mahrum edilir. Bunlara mevani-i irs denir ki, başlıcaları şunlardır:

1- Rıkk yani kölelik,
2- Katl
3- Din Ayrılığı,
4- Dar ihtilafı,

1- Kölelik mirasçı olmağa manidir. Köle olan birisi, hür olanın malında hak sahibi olamaz. Onun temellük hakkı yoktur. Elinde bulunan malların hepsi efendisinindir. İrsen kendisine intikal edenlerde efendisinin olacağından irs se¬bebi bulunmadan bir yabancı, yani efendisi, ölüye mirasçı olmuş olur ki, bu caiz değildir.

2- Murisini katleden kimse ona mirasçı olamaz. Bir şeye vaktinden evvel istical eden mahrumiyetle muateb olur. Mi¬rasa konmak için öldürmüş olmak muhtemeldir. Amden yani kasden katil gibi şibh-i amd denen sopa vurarak, katil, ava atıp hata en katil, damdan üzerine düşerek hata mec¬rasına giren katil, bunların dördü de mirastan mahrum eder. Karısını veya mahremlerinden birini zina suçundan dolayı öldürmek mirasa mani değildir. Aile şerefini temizleme bir mazerettir. Keza kendisine hücum edildiğinde nefsini müdafaa için öldürmek de böyledir, nefis müdafaası meşru' bir haktır.
Kısas veya kefaret cezasını gerektiren adam öldürme işi. Buda varis olmaya engel teşkil eder. Yakın bir akrabasını öldüren kimse, öldürdüğü adamın yegâne varisi dahi olsa, onun malından hak alamaz.(İslam ilmihali Fikri Yavuz sh. 562)
(Katl hali) : Katl de irse manidir. Şöyle ki: bir kimse kendi karibini katl etse anın irsinden mahrum kalır. Katl, gerek amd veya şibih amd tarikiyle olsun ve gerek hata veya hata mecrasına cari bir katl suretiyle olsun. Fakat tesebbüben vaki olan katl irse mani değildir.
Mesela: Bir kimsenin tariki a’mda veliyyül emrin izni olmaksızın biriktirmiş olduğu taşlar, keresteler üzerine akrabasından biri düşerek telef olsa irsinden mahrumiyeti intaç etmez. Çünkü mütesebbiben katil, hakikaten katil değildir. Muini katil de katil hükmündedir.
Mamafih bir katlin mirası mani olması için gayri meşru surette vukuu ve ikrahı muteberden hali bulunması. katilinda akil ve baliğ olması şarttır. Bina’en aleyh müdafaai meşrua ve ikrahı mülci halindeki katl irse mani olmadığı gibi çocukların, mecnunların, matuhların yaptıkları katiller de varis olmasına mani olmaz. Kezalik katil maktulden evvel vefat ederse katl hadisesi maktulün katile varis olmasına mani olmaz. Cinayet bahsinede müracaat. (Hukuku İslamiye cilt 5 sh. 224 vd.
Kısası veya kefareti gerektiren katl mirasa mani değildir. Bunlardan birincisi, Amden öldürmektedir. O da maktulü kesici bir alet veya organları parçalamada onun yerine geçen bir şey ile, kasden vurarak öldürmektir.
İkincisi ise üç kısımdır. Bunlar: Şibh-i amd. Sopa gibi, çoğunlukla öldürmeyen bir şey ile ölümünü kastederek vurmaktır. Hata’ en öldürmektir: bir ava silah atıp bir insana isabet edip öldürmesi gibi olan öldürme veya uykudaki bir kimsenin bir şahıs üzerine yuvarlanarak onu öldürmesi yâda bir kişinin üzerine damdan düşerek öldürmesi gibidir. Amden öldürmenin yerine geçer. Demek ki sebebiyet vererek bu hükmün haricindedir. Zira sebep olarak öldürmek, kısas veya kefareti icap ettirmez. Mesela birisi yola balkon çıkarsa veya kuyu kazsa yâda bir taş koysa ve bu yüzden de murisi ölse yahut bir hayvanı sürse veya çekse de, o hayvan murisini çiğnese, murisini kısasen veya recmen yahut ta kendisini müdafaa etmek için öldürse, murisini kendi evinde öldürülmüş olarak bulsa, kendisi adil bir hükümdar muriside baği olsa ve onu öldürse, eğer (ben onu haklı olduğum halde öldürdüm ve şu anda da haklıyım) dese öldüren mirasçı olur.
Çocuğun ve delinin, bizzat kendilerinin öldürmeleri de mirasa mani değildir. Çünkü bunların öldürülmeleri ne kisası ne de kefareti gerektirir. Havi’l -Zahidi de de remizli olarak şöyle denilmiştir. “Koca, zinadan dolayı karısını veya kadın mahremlerinden bir akrabasını öldürse, bize göre ondan miras alır. Şafii ise aksi görüştedir. Yani zinanın tahakkuku ile. Ama memleketimizde köylerdeki çiftçiler arasında olduğu gibi yalnız zina ithamı ile öldürürse varis olamaz. Bunu bil
Eğer katil maktulden evvel ölürse yani yatağa düşecek şekilde yaralasa ve katil ondan evvel ölse maktul icma ile ondan miras alır. İbni Abidin cilt 17 sh. 341-342.
3- Din ayrılığı irse manidir. Müslüman olan, Müslüman olmayana, Müslüman olmayan da Müslüman olana mirasçı olamaz. Ashab dan Muaz b. Cebel ile Muaviye'ye göre Müslü¬man, Müslüman olmayana mirasçıdır. Fakat mezhep imamlarına göre mirasçı olamaz. Bir kitabiye ile evli olan Müslüman öldüğünde karısı mirasçı olamaz. Doğan ço¬cuklar Müslüman olacağından onlar babalarına mi-rasçıdırlar. Fakat analarına mirasçı olmazlar. İrtidad eden veya ecnebi memlekette iltica ederek buna hüküm sadır olan kimsenin, Müslüman iken kazandığı malı Müslüman olan mirasçılarına intikal eder. Kitabiler ile gayr-i kitabiler arasında miras cereyan eder. Mecusi Yahudi ye, Hıristiyan Mecusıye mirasçı olur. Ehl-i kıble hepsi birbirine mirasçıdır Mezhep ayrılığı ise irse mani değildir.

4- Dar (Vatan Ayrılığı): Başka, başka devlet tebaasında olanlar arasında veraset cereyan etmez, çünkü bunların ara¬sında ismet ve vela' kesilmiştir. Varis, murisin malında mülk 'e tasarruf cihetiyle halef olur. Bu ise mal ismetine bağlıdır. Bu hal, iki devletin harb halinde olmaları itibariyledir. Harb zamanında ne can, ne mal ismeti vardır. İki devlet arasında muahede, yardımlaşma varsa o zaman tebaaları arasında miras cereyan eder. Dar-ı İslam'da yaşayan bir zimmî, dar-ı harb de, yani İslamlarla harb halinde bulunan bir mem¬lekette yaşayan akrabasından ne miras alır, ne de verir.
İslam'ın ilk devirlerinde İslam diyarının çevresindekiler onunla harb halinde idiler. Harb halinde olan bir ülkenin teb'asiyle arada miras alıp vermek olamazdı. Bunlar ona göredir.
Müslümanlar arasında vatan ayrılığı yoktur. Müs¬lümanların arasında din birliği vardır. İsmet devam eder. Tabiiyet ayrılığı mirasa mini olamaz. Dar-ı harb de bulunan Müslüman ile İslam teb'asında olan Müslüman birbirine mi¬rasçı olur. Esir olan Müslüman nerede olursa olsun, hem varis, hem muris olur. Esaret veraset ismetini bozamaz.

Şafii ye göre vatan ayrılığı asla mani-i irs değildir.

Bunlardan başka, ölüm tarihinin meçhul olması da mirasa manidir. Mesela bir yangında ev içinde yananlardan, enkaz altında kalanlardan, batan gemide boğulanlardan, harb meydanında ölenlerden (Harka, hedma, garka ve katla) hangisinin önce öldüğü bilinmeyeceğinden bun¬lar, birbirine mirasçı yapılamaz, malları geride kalan kendi mirasçılarına verilir. İrtidad etme, lian yapma, varisin meçhul olması da irse manidir. Bir cami avlusuna bıraktığı çocuğunu, ertesi günü almağa gitse, oraya bırakılmış başka çocuk da olsa ve hangisinin kendi çocuğu olduğunu bil¬mese, irs cereyan etmez. Şarkta ve garpta aynı tarihte ölen¬lerden garpta ölen daha geç ölmüş olacağından, şarkta ölene mirasçı olur.

Hacb: Bir kimse mirasçı olacak durumda olduğu halde, başka bir kimsenin bulunması yüzünden mirastan kısmen veya tamamen mahrum kalmasıdır.

Hacb: Hacb-ı noksan ve hacb-i hırman diye ikiye ay¬rılır. Yani kısmen veya tamamen mahrum bırakır.

Karı, koca, ana, nine, baba bir kız kardeş hacb-i noksana maruzdurlar. Koca ile karıdan biri çocuksuz ölürse koca 1/2, Karı, 1/4 hisse alırlar. Çocuk varsa kocanın hissesi, 1/4, ka¬rının hissesi 1/8 olur. Çocuk yokken ana 1/3, çocuk varken 1/6 alır. Bunlar hacb-i noksan'dır. Hacb-i hırmanda ise varis mirastan büsbütün mahrum kalır, baba, ana, oğul, kız ve karı ile kocadan maada bütün mirasçılar bu türlü hacbe maruzdurlar.

Bu altısı asla mahrum kalmazlar. Baba varken dede, ana varken nine, oğul varken torunlar (1) mirasçı ola¬madıklarından hacb-i hırmana uğrarlar. Hacibde derece yakınlığına ve derecenin kuvvetine bakılır.

(1) Dede mahrumu olma, bundan doğuyor


MİRASIN TAKSİMİ

Defin masrafları, borçlar çıktıktan, vasiyetler yerine get¬irildikten sonra kalan tereke 9 derece üzerinden hak sa¬hiplerine taksim olunur:
1 - Ashabı-Feraiz: yani hisse sahipleri,
2- Neseb asabesi: yani kan cihetinden akraba olanlar (asabe bi-nefsihi.)
3- Sebep yönünden asabe olanlar (Asabe bi-gayrihi,
4- Hisselerinden başka kalanı red yoluyla alan akrabasından olan ashabı-ı feraiz,
5- Zevi'l-erham,
6- Mevle'l-Muvalat yani vela sahibi olanlar.
7- Ölenin nesebini başka birine nisbetle kendi ak¬rabasından olduğunu ikrar ettiği kimse (Mukarrunleh bin¬neseb),
8- Kendisine üçte birden fazla meblağ vasiyyet edi¬len kimse (Musa leh),
9- Beytü'l-mal (Hazine).
Bu mirasçılar, Kitap, Sünnet ve İcma' ile tayin edilmiştir. Bunların içinde Kur'an-ı Kerim'de miras hakları gösterilen mirasçılar: Ana, baba, karı, koca, erkek ve kız çocuklar, erkek ve kız kardeşlerdir. Diğerleri Sünnetle sabittir. De¬denin, baba; ninenin, ana makamında sayılması da icma'ila olmuştur.

zaman_1453:


فصل: ابك اوج حالى واردر                 
١) فرض مطلق مع الابن اوابن الابن و ان سفل
٢) فرض مع التعصيب مع البنت او بنت الابن و ان سفلت
٣) تعصيب محض عند عدم هؤلاء المذكورين
فصل: جدك دورت حالى واردر
الجد كالاب وساقط بالاب الا فى اربع مسائل
( جد ٣ حالده اب كبيدر، ٤ مسئله ده اب كبى دكلدر• ٤نجى حالى اب ايله ساقطدر•  )
فصل: اولاد امك (انه بر قردشلر) اوج حالى واردر
١) سدس للواحد والواحده
٢) ثلث للاكثر سواء كان مذكرا او مؤنثا
٣) سقوط ولد ايله و ولد ابن ايله و ان سفل اب ايله جد ايله بالاتفاق
فصل: زوجك ايكى  حالى واردر
١) نصف عند عدم الولد و ولد الابن و ان سفل
٢) ربع عند الوجود
فصل: زوجاتك ايكى  حالى واردر
١) ربع عند عدم الولد و ولد الابن و ان سفل
٢) ثمن عند الوجود
فصل: صلبيه نك ( اوز قيزى ) اوج حالى واردر
١) نصف للواحدة         ٢) ثلثان للاكثر
٣) عصبهء مشتركه مع اخيها وللذكر مثل حظ الانثيين
فصل: ابنيه نك ( اوغلونك قيزى) التي حالى واردر
١)  نصف للواحدة
٢) ثلثان للاكثر عند عدم الصلبيه
٣) صلبيهء واحده ايله سدس
٤) صلبيتين ايله عدم الارث
٥) الا مكر اونك خذاسنده ويا اسفلنده غلام اولرسه عصبهء مشتركه معه وللذكر مثل حظ الانثيين 
٦) سقوط بالابن
فصل: اخوات لهما نك بش  حالى واردر
١)  نصف للواحدة         ٢) ثلثان للاكثر
٣) عصبهء مشتركه مع اخيها وللذكر مثل حظ الانثيين 
٤) عصبهء محضه مع البنات او بنات الابن و ان سفلت
٥) سقوط ابن ايله ، ابن الابن ايله و ان سفل اب ايله بالاتفاق جد ايله بالاختلاف
 فصل: اخوات لابك يدى حالى واردر                                                             
١)  نصف للواحدة                                                             
٢) ثلثان للاكثر عند عدم اخوات لهما
٣) اخت لهما ايله سدس
٤) اختين لهما ايله عدم الارث
٥) الا مكر اونلر ايله اخ لاب اولرسه عصبهء مشتركه معه وللذكر مثل حظ الانثيين 
٦) عصبهء محضه مع البنات او بنات الابن و ان سفلت
٧) سقوط ابن ايله ابن الابن ايله و ان سفل اب ايله بالاتفاق جد ايله بالاختلاف .  دخى اخ لهما ايله بالاتفاق ساقطه در. كذالك اخت لهما ايله ده ساقطه ،  اخت لهما بنت ايله بنت الابن ايله عصبه  اولرسه
فصل: امك اوج حالى واردر
١) سدس مع الولد وولد الابن وان سفل اوالاثنين من الاخوة والاخوات
٢) ثلث كل، عند عدم هؤلاء المذكورين
٣) ثلث ما يبقي، فى المسئلتين ׃ زوج و ابوين • زوجه و ابوين • اب مكاننده جد اولسه ايدى ثلث
    جميع المال عندهما، ثلث ما يبقى عند ابى يوسف   
فصل: جده نك ايكى حالى واردر
١) سدس ، لام كانت اولاب  واحدة كانت او اكثر اذا كن ثابتات متحاذيات فى الدرجة
٢) سقوط كل ام ايله، ابويات دخى اب ايله• كذالك جد ايله الا ام الاب دكل • قربى بعدا يى منع ايدر، وارثه اولسون محجوبه اولسون • احداهما قرابة واحده ، اخرى قرابتين صاحبى اولسه- لرايدى سدس بينهما ده انصافا تقسيم اولونور عند ابي يوسف • اثلاثا تقسيم اولونور عند  محمد رحمهما الله
فصل: عصبات
عصبه ׃ اصحاب فرائض ايله برابر بولوندقلرى حالده اونلرك سهملرندن متباقى تركه يه مستحق اولان، اصحاب فرائض بولونماديغى تقديرده تركه نك تمامنى احراز ايدن وارثلردر•
عصبه ايكى قسمدر׃  ١) عصبهء نسبيه   ٢) عصبهء سببيه
عصبهء نسبيه  اوج صنفدر׃
١) عصبه بنفسه ׃ ميته نسبتده انثى داخل اولمايان ذكوردر•
 دورت صنفدر׃ جزء ميت ، اصل ميت ، جزء اب ، جزء جد
٢) عصبه بغيره ׃ اصحاب فرائضدن ايكن اركك قردشى بولونماسيله عصبهء مشتركه اولان نساءدر• بونلر ده  دورتدر ׃  بنت ، بنت الابن ، اخت للابوين ، اخت لاب اركك قردشلريله  بولندقلرنده•
٣) عصبه مع غيره ׃ اصحاب فرائضدن ايكن ديكر بر مرئه ايله برابر بولندقلرنده عصبه اولان نساء  در•و ايكيدر ׃ اخت للابوين ، اخت لاب صلبيه ويا ابنيه ايله برابر بولندقلرنده •
عصبهء سببيه  ايكى صنفدر׃
١) مولا العتاقه
٢) مولا الموالات

Mücteba:
(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: يَا أَبَا هُرَيْرَةَ تَعَلَّمُوا الْفَرَائِضَ وَعَلِّمُوهَا فَإِنَّهُ نِصْفُ الْعِلْمِ وَهُوَ يُنْسَى وَهُوَ أَوَّلُ شَيْءٍ يُنْزَعُ مِنْ أُمَّتِي. (هـ

“Ey Ebû Hüreyre, Ferâiz ilmini öğreniniz ve insanlara öğretiniz. Çünkü o ilmin yarısıdır. Bu ilim (ehemmiyet verilmediği için) unutulacaktır. Ümmetimden ilk çıkarılıp kaldırılacak ilim budur.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i İbn-i Mâce)



İslam Hukukunda Ferâiz
Vefât eden şahsın terekesine (geride bıraktığı mallara) sırasıyla şu dört hak teveccüh eder:

Teçhîz ü tekfin: Yani en önce bıraktığı maldan kefeniyle defin masrafı ayrılır.

Kazâ-i düyûn: Kefen ve defin masrafından sonra kalan maldan ölünün boçları ödenir.

Tenfîz-i vesâyâ: Bundan sonra terekenin yahut kalan malın üçte birinden ölünün vasiyetleri yerine getirilir.

Kısmet beyne’l-verese: Ölünün vasiyetleri de yerine getirildikten sonra kalan mal vârisler arasında taksîm edilir.

İslâm fıkhının mühim bir kısmını teşkil eden ölünün terekesine (bıraktığı şeylere) taalluk eden haklardan ve terekenin muayyen hisselere taksiminden bahseden ilme Ferâiz ilmi denir. Vârislerin hisselerini bildirir.

Ferâiz’in hükümleri 15 olup 7’si Allâh’ın kitabı Kur’ân-ı Kerîm, 5’i Resûlullâh’ın sünneti ve 3’ü müctehidlerin icmâı ile sabittir.

Ferâiz, ölünün teçhiz ve tekfininden, borçlarını ödemekten, vasiyetlerini yerine getirdikten sonra, kalan terekesini de vârisleri arasında taksimden ibarettir.

İmâm-ı Âzam Ebû Hanife hazretleri, zamanında, fıkıh ilmini pek muntazam esaslara tâbi olarak kitablara, bablara ayırarak zabt etti. Kitâb-ı Ferâiz’i, ilk tasnif eden, yazan zat, İmâm-ı Âzam’dır.

Müslümanların aldıkları mirastan hayır görmeleri ve ahirette de mes’ul olmamaları için dinimizin bu husustaki emirlerini aynı namaz, oruç, zekât, hac ve sair ibadetler gibi Allâh’ın emri olarak görüp onlar kadar mühim olduğunu ve hatta kul hakkı olmak hasebiyle daha hassas olduğunu idrakten uzak tutmamaları ve hayatlarında tatbik etmeleri icap etmektedir.

Bu bakımdan ferâiz ilmi insanın hayatında çok mühim bir yer tutmaktadır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Feraiz ilmini öğreniniz ve halka öğretiniz…” buyurmuştur.

Navigasyon

[0] Mesajlar

[#] Sonraki Sayfa

[*] Önceki Sayfa

Tam sürüme git
Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek