Gönderen Konu: Faydalı Bilgiler  (Okunma sayısı 366968 defa)

0 Üye ve 11 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ASUDE

  • yazar
  • ****
  • İleti: 632
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #90 : 23 Ağustos 2008, 00:28:51 »

teşekkürler :emek

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #91 : 23 Ağustos 2008, 00:59:17 »
Alıntı
Taze yeşil kabak: kasım- aralık- ocak- şubat- mart   ....ay olarak bi yanlışlık olabilirmi..

Olabilir,bu konularda en sağlıklı bilgi anneler yada ninelerden alınır sanırım.Şimdiki nesil 4 mevsimde de her sebzeyi gördüğü için.Ciddi bilgi eksikliğine sahipler. gf2))
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Baş dönmesi ne zaman tehlikeli?
« Yanıtla #92 : 24 Ağustos 2008, 01:00:31 »
Baş dönmesi sık karşılaşılan bir sağlık sorunudur. Bu tatsız ve bir o kadar da korkutucu problem farklı nedenlerle ortaya çıkabiliyor.

En sık görülen nedeni orta-iç kulak bölgesindeki enfeksiyonlar. Özellikle iç kulağın virüs enfeksiyonları çok ciddi bir baş dönmesi sorunu yaratabiliyor. "Oturma pozisyonunda veya ayaktayken normal dengenin sağlanamaması hali" diye tanımlayabileceğimiz baş dönmesi ne iyi ki çoğu zaman önemsiz sebeplerle ortaya çıkıyor ve kısa sürede kendiliğinden düzeliyor.

NASIL OLUŞUR?   

Seyrek de olsa, baş dönmesi bazen ciddi bir sebepten de kaynaklanabiliyor. Örneğin kan basıncındaki ani düşmelerde beyne yetersiz kan ve oksijen gitmesi sonucu baş dönmesi ortaya çıkıyor. Baş dönmesine neden olan diğer ciddi durumlar arasında kalp kapakçığı hastalıkları (Aort darlığı), kalp krizleri, şiddetli hipertansiyon atakları veya kritik düzeye inmiş kan basıncı durumları sayılabilir.

Baş dönmesinin bir nedeni de içkulakta yer alan denge organının iyi çalışmamasıdır. Denge mekanizması, göz hareketlerini de kontrol ettiği için, vertigoda çevre dönüyormuş gibi de hissediliyor. Baş dönmesinin en sık görülen nedenleri arasında iç kulakta yerleşen virus enfeksiyonları gösteriliyor.

NEDENLERİ ÇOK FARKLI

Baş dönmesinin pek çok sebebi var ama en sık görülenleri şunlar:

 •  Şiddetli ağrılar

 •  Sık ve derin solunum yapılması

 •  Baş ağrısı atakları

 •  Yaralanmalar

 •  Korku ve heyecan halleri

 •  Kan basıncının aniden düşmesi

 •  Öksürük nöbetleri

 •  Uzun süreli yatar pozisyondan aniden ayağa kalkmak

 •  İçkulağın viral enfeksiyonları

 •  Psikolojik sorunlar

 •  Beyin ve beyincik tümörleri

 •  Boyundaki karotit sinüse baskı yapan durumlar (gömlek yakasının çok dar olması gibi)

 •  Sakinleştiriciler, bazı kalp ilaçları, antikonvülzanlar, aspirin, dilantin, narkotikler, tansiyon düşürücü gibi ilaçlar

 •  Kalp atım hızının dakikada 30'dan daha az ya da 200'den daha fazla olması

 •  Klasik migren atakları

 •  Madde bağımlılığı

 •  İlaç alerjileri

 •  Ortakulak cerrahisi veya travmasını takiben,

 •  Kulak zarı yırtılması, kulak hastalıkları

 •  Görme problemleri

NE ZAMAN DOKTORA BAŞVURMALI?

 •  Eğer baş dönmesi ile birlikte,

 •  Bilinç kaybı varsa,

 •  Oda ve eşyalar kişinin etrafında dönüyorsa,

 •  Baş dönmesi günlük aktiviteleri engelliyorsa,

 •  Baş dönmesi ilaç kullanımıyla birlikte başlamışsa,

 •  Göğüs ağrısı, uyuşukluk gibi bulgular varsa

Beklenmeden doktora başvurmak gerekiyor. Baş dönmesi sorununuz birkaç saatten hele birgünden fazla sürerse mutlaka bir doktordan yardım isteyin.

Hürriyet
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Dağ kekiği ile mikroplara güle güle..
« Yanıtla #93 : 24 Ağustos 2008, 15:31:09 »
Doğal bir kekiğin marifetlerini duyunca şaşıracaksınız! Belki de yazımızı okuduktan sonra, eşinize, dostunuza ziyarete giderken çiçek demeti yerine, bir demet dağ kekiği götüreceksiniz… iyibilgi özel

Dağ kekiği ile mikroplara güle güle...

Doğal antibiyotik özelliğine sahip kekik, vücudu mikroplardan arındırıyor ve aynı zamanda mikrobik hastalıklara karşı koruyucu özelliği var.

Kaç tür kekik var?

Dünya’da yaklaşık 100 tür kekik yetişiyor. Türkiye’de 33 tür kekik olduğu tespit edilmiş.  Taşlı ve güneşli yeri sever. Yılda 12.000 ton kekik hasat çıkıyor, 9000 ton ihraç ediliyor, 3000 ton yurt içinde tüketiliyor.

En çok kekik Türkiye’de yetişiyor!

Dünyada yıllık 60 – 70 ton kekik yağı üretiliyor. Dünya kekik yağı ihtiyacının % 10’u Türkiye’den çıkıyor.   Türkiye Kekik ihracatında dünyada ilk sırada. En fazla Toroslar’da Isparta-Sütçüler kasabasında toplanıyor yaklaşık yılda 50 ton.                       

Mikropları temizliyor!

Tıbbi kekikte; thymol (antiseptik) ve karvakrol (kozmetikte kullanılan madde) bulunur. Thymol solunum yolu ile mikropları atar, yağ lambası (buhurdanlık) üzerine damlatılan kekik yağı evin mikroplu havasını temizler.

Hangi hastalıklara iyi geliyor?

Antiseptik, antispazmotik, iştah açıcı, tansiyon yükseltici, genel uyarıcı, idrar söktürücü, bakterilerin oluşmasını önleyen özelliklere sahiptir. Saman nezlesi, yorgunluk, düşük tansiyon, boğmaca, nefes darlığı, romatizmal hastalıklar, enfeksiyonlu hastalıklar, uykusuzluk, kan dolaşım bozukluğu ve bağırsak parazitlerine iyi gelir.

Nasıl kullanılıyor?


Bir yemek kaşığı kadar ufalanmış kekik, 150 ml. sıcak su ile 5 – 10 dakika demlendikten sonra ılık olarak içilir.  Hastalık dönemlerinde günde 2–3 defa uygulanması tavsiye edilir.

Mikrobik hastalıklara karşı vücudu korumak ve biriken toksinleri atmak için günde damıtılmış saf kekik suyu kullanılabilir. Kekik suyu ayrıca diş temizliği ve diş etlerinin güçlenmesinde çok faydalıdır. Günde 5 bardaktan fazla tüketilmemeli, hamileler kullanmamalı, mukozaya zarar veriyor.           

Ayrıca; salatalara, soslara, çorbalara, et ve sebze yemeklerine katılır. Hem lezzet verir, hem de hazmı kolaylaştırır.

Et kurutulurken yanına kekik demeti asılıra mikroorganizma üremesini engeller.

Doğal kekik nasıl alınır?

Kekik alırken; yeni mahsül ve dalında kurutulmuş demet halinde  satılanlar tercih edilmelidir.
Kurutulurken sağlıklı ortamda kurutulup kurutulmadığını rengi ve kokusundan anlayabilirsiniz.
Rengi canlı, kokusu keskin olmalı!

iyibilgi.com
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı enfa

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1543
Maden Suyunu Doğru Tanıyalım
« Yanıtla #94 : 25 Ağustos 2008, 20:18:27 »
"Beni bir sen tanıdın, sen de yanlış tanıdın" sözü insan değil de bir gıda için söylense idi, her halde maden suyu olurdu. Bu eşsiz mineral deposunda neleri doğru, neleri yanlış biliyoruz?

Mineral deposu sıvının marifetleri

Maden suyu, Türkiye’de kaynak olarak en bol bulunan ama kıymeti az bilinen doğal kaynaklarımızdan. O kadar farkında değiliz ki adını bile doğru söylemiyoruz. Çoğu kişi, maden suyu ile sodanın farklı şeyler olduğunu dahi bilmiyor. Maden suyu, şimdi de Avrupa Birliği süreci ile çerçevesinde yeni bir isimle anılmaya başlamak durumunda. Avrupa’daki genel adından hareketle “mineralli su” denilir oldu. Beypazarı Maden Suyu Genel Müdürü Niyazi Ercan’a, maden suyu ile soda arasındaki farkı sorduk.

“Maden suyu” ile “soda” aynı şey mi, farkı var mı?

- Maden suyu, içerdiği bütün mineraller ve karbondioksit gazı ile birlikte yerkürenin çatlaklarından yol bularak yeryüzüne çıkar. Tamamen doğal, hiçbir katkısı yoktur. Soda ise suya, karbondioksit gazı ilave edilmesiyle elde edilen, tamamen yapay olan bir içecek.

FAZLA İÇMENİN SAKINCASI VAR MI?

Maden suyu tüketiminin bir sınırı var mı?

- Maden suyundaki mineraller, vücudumuzda vitaminlerin vücut tarafından alınmasına yardımcı olurlar. İçerdiği zengin kalsiyum ve florür gibi mineraller nedeniyle özellikle çocuklar, hamile kadınlar ve yaşlıların daha fazla maden suyu içmeleri gerekir. Uzmanlar günde en az 2 litre civarında su ve maden suyu tüketilmesini öneriyor.

Çocukların maden suyu içmesinde bir sakıncası var mı?

- Maden suyunun bugüne kadar bilinen hiçbir zararı görülmedi. Tam aksine vücudumuza onlarca yararı bulunuyor. Büyüme çağındaki çocuklar kalsiyum, demir, çinko, florür gibi minerallere yetişkinlerden daha fazla ihtiyaç duyuyorlar. Bu ihtiyacı karşılamanın en iyi yolu bolca süt ve doğal suları tüketmeleridir. Maden suyunun içerdiği kalsiyum kemik yapısının, florür de ağız ve diş sağlığının gelişmesi için son derece yararlı.

Hamilelikte maden suyu içilmesinin sakıncası var mı?

- Tam tersine, hamilelerin maden suyuna normal insanlardan daha fazla ihtiyacı var. Hamilelik, beslenmeye özel önem verilmesi gereken bir dönem. Anne adayı bebeği besleyebilmek ve gelişmesini sağlamak için normalden daha fazla gıda, sıvı, mineraller ve vitaminlere ihtiyaç duyar. Bu katkıyı doğal yoldan sağlayabilmenin en önemli ve en kolay yollarından biri, düzenli olarak maden suyu tüketimi.

CİLDE TONİK ETKİSİ YAPIYOR

Maden suyunun cilde yararlı olduğu tezi doğru mu?

- Maden suyu içerdiği zengin mineraller vücudumuzun birçok bölgesine olduğu gibi cilt için de yararlıdır. Gece yüz temizliği yapıldıktan sonra maden suyu ile cildinizi yıkadığınızda onun ihtiyaç duyduğu besinleri vermiş olursunuz. Burada önemli olan cildi yıkadıktan sonra kendi halinde kurumasını sağlamak. Bunu kimileri, sprey şeklinde yüzüne kullandığı da oluyor.

Çokça duyulan iddialardan birisi de maden suyunun böbrek taşı yapması. Bu doğru mu

- Böbrek taşlarının oluşmasının temel nedeni, yetersiz miktarda sıvı tüketimi. Yeterli ve düzenli miktarda su ve maden suyu almayan bünye, böbrek taşı oluşumuna neden oluyor. Düzgün su ya da maden suyu tüketimi yapanlarda böbrek taşı oluşması ihtimali, diğer insanlardan daha düşük. Böbreklerinde taş oluşmuş insanlara maden suyu tüketmeleri tavsiye edilmiyor. Ama normal bünyeler için hiçbir sorun yok. Dahası, düzenli kullanım böbrek taşı oluşumunu engelliyor.

Maden suyu tüketimi, dünyada ya da Avrupa’da ne kadar?

- Biz her konuda Avrupa’yı örnek almaya kalkıyoruz ama maden suyu tüketiminde aklımıza getirmek istemiyoruz. Avrupalı kişi başına yılda 150 litre maden suyu tüketiyor. Bu oran Türkiye’de 3 litrenin altında bulunuyor.
Türkiye aslında Avrupa’nın doğal mineralli sular açısından en zengin coğrafyasına sahip. Ne var ki, yıllık 65 milyon litre olan bu kaynağın sadece yüzde biri şişeleniyor. yüzde doksandokuzu boşa akıyor. Süt tüketimi de kısıtlı olan Türkiye, bundan dolayı kemik erime hastalığında çok ileri bir noktada.

MADEN SUYU KALP KRİZİ RİSKİNİ ORTADAN KALDIRIR

Maden suyunun son kullanma tarihi var mı, bozulma ihtimali var mı?

- Bir kere maden suyu, cam şişede ve kapağı açılmadığı takdirde kesinlikle bozulmaz.  Ürünlere son kullanma tarihi konulmasının tek nedeni, dolumdan sonra belirli bir süre geçtiği zaman sadece kapak ve ambalajdan dışarıya karbondioksit gazı kaçması ve azalmasıdır. Ayrıca kapağı açıp bardağa doldurulan maden suyu da bir süre beklerse sadece gazı kaçar. Taşıdığı mineraller ise kesinlikle kaybolmaz. Besleyici değerini kaybetmez.

Düzenli maden suyu tüketiminin kalp krizlerini önlediği söyleniyor. Bu ne kadar doğru?

- Maden suyundaki minerallerden magnezyum, hücre içerisinde potasyumdan sonra en yoğun olarak bulunan katyondur. Hücre zarı, hücre içi ve hücre çekirdeğindeki birçok biyolojik olaylarda etkilidir ve kas ile sinirlerdeki elektrik uyarılarının iletilmesini sağlar. Kalp krizi geçirenlerde en çok magnezyum düşüklüğü görülür. Damar sertliğine yol açan damarlardaki yağ ve kalsiyum birikmesi de magnezyum eksikliğinden oluştuğu biliniyor.
Kalsiyum vücudumuzda en fazla bulunan elementtir.

TÜLLERİNİZ İLK GÜNKÜ GİBİ BEYAZ

Kemik yapısının yanı sıra kas kasılmalarının düzenlenmesine, sinir uyarılarının taşınmasına, hücre zarlarında iyon değişimine, hormonların, sindirim enzimlerinin salgılanmasına yardımcı olur. Yaşla ilgili kemik kayıplarını ve kırılmalarını önler. Kalsiyum sadece süt ve doğal sularda bulunur. İçerisinde kalori ve kolesterol olmadığı için maden suyu, kalsiyum açısından süte en iyi alternatif olmaktadır.

Kalsiyum zengini doğal mineralli sular, menapoz döneminde kadınlarda ve ileri yaşlarda erkeklerde kemik erimesinin önlenmesi ve tedavisinde yeterli kalsiyum desteği sağlanmasında önemli bir seçenektir.

Maden suyunun beslenme dışında bilinen başka faydaları var mı?

- Maden sularının yardımı ile pencerelerde sararan tüllerin ilk günkü gibi beyazlatılması mümkün. Çamaşır makinanızın deterjan kutusuna deterjan ile birlikte iki şişe maden suyu (kesinlikle meyveli değil, sade maden suyu) doldurun. Normal yıkama yaptığınızda bembeyaz bir tülünüz olacak.

ekoyol
« Son Düzenleme: 25 Ağustos 2008, 21:30:30 Gönderen: Tuğra »

Zaman diyorum, biraz daha zaman.Dilimin ucundaki kelimeler bu kış donmazsa bir dahaki yıl uçmayı öğrenecekler!

Çevrimdışı Ber-ceste

  • yazar
  • ****
  • İleti: 551
Ruh halinizi bu besinler düzentiyor! Nasıl mı ???
« Yanıtla #95 : 27 Ağustos 2008, 14:01:35 »
Beslenme şeklinizin ruh halinizi doğrudan etkilediğini biliyor muydunuz? Öfkeliyseniz fındık; yorgunsanız kivi, hayalleriniz yıkıldıysa enginar yiyerek mutlu olabilirsiniz... İşte, uzmanların ruh hallerine göre beslenme önerileri...

Yorgunluğa karşı kivi: İştah, yorgunluktan olumsuz etkilenir. Kişi yemek bile yemek istemez. Böyle dönemlerde C vitamini yönünden zengin taze meyve ve sebzeler daha yararlı olur. Bu sebzeleri özellikle vitamin kaybına uğramaması için çiğ tüketin! Bu dönemde portakal, kivi, havuç, yeşil biber ve maydanozu beslenmenize ekleyin, içecek olarak kuşburnu ile bitkisel çayları kullanın

Bitkinlik ve bezginliğe karşı süt: Bu dönemde özellikle kalsiyum açısından zengin süt, yoğurt ve peyniri bolca tüketin. C vitamini ihtiyacı da bu dönemde artacağı için taze meyve ve sebzeye hem sabah hem de akşam öğünlerinde ağırlık verin.

Çekingenlere balık: Beslenme listenize bu dönemde; fosfor açısından oldukça zengin olan balık, kurubaklagil ve bulgura ağırlık verin. Haftada 3-4 öğün istavrit, levrek, hamsi, çipura, palamut ve lüfer tüketebilirsiniz. Bu besinler çekingenlikten çabuk kurtulmanıza yardımcı olurken kendinize olan güveni tekrar kazanmanızı sağlar.

Aşırı sinirlenince fındık: Sinirliyken yağlı tohumlar, özellikle fındık, ceviz ve fıstık tüketilmesi uygundur. Kafeinli içeceklerden ve kırmızı etten mümkün olduğunca uzak durun.

Hayal kırıklığına kereviz: Sebzelerin hayal kırıklığını hafifletici özellikleri vardır. Özellikle enginar ile kereviz yaşadığınız hayal kırıklığını kısa zamanda atlatmanıza yardımcı olur.

kadinca.kararinca
Sükût etmek gibi alemde nadana cevab olmaz..

Çevrimdışı ihvan

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2398
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #96 : 27 Ağustos 2008, 14:19:00 »
Kuru Kayısının Faydaları
Geçen ay kanım düşük çıktığı için kuru üzüm ve kuru kayısı yemeye başladım.. Kan yapıyormuş, hem de çok lezzetli ,yemek aralarında açlığımı bastırıyor ve diyete yardımcı oluyor, tabi çok yemedikçe.. :))

Bu sıralar bizim evde çok tüketilmeye başladı kuru kayı.

Ama önce kayısının faydaları....



 

Kayısı A,B,C vitaminleri, protein, bol miktarda şeker ve madensel tuzlar içeren bir meyvedir.

 
 
-Beynin düzenli çalışmasını sağlar, stres azaltır
 
 
 
-Karaciğerin tahrip olan kısmının tamirini yapar
 
 
 
-Kemiklerin çok daha düzgün ve sağlam olmasında önemli rol oynar
 
 
 
-Kan yapımını artırarak, kansızlığa engel olur
 
 
 
-Mide ve on iki parmak bağırsağı ülserinin meydana gelmesine engel olur, meydana gelmiş ülserlerin iyileşmesinde rol oynar
 
 
 
-Böbreklerde taş teşekkülünü azaltır.
 
 
 
-Üreme sistemi üzerinde önemli rolü vardır.
 
 
 
-Kansere karşı koruyucu bir etkiye sahiptir .
 
 
 
-Dişlerin daha sağlam ve kuvvetli olmasında önemli rol oynar.
 
 
 
-Kalp kaslarını kuvvetlendirir ve daha düzenli çalışmasını sağlar Klinik ölümündeki reanimasyon çalışmalarında kalbin cevap vermesinde etkili olur .
 
 
 
-Kayısının potasyumca zengin, sodyumca fakır ve A vitaminin öz maddesi karotence zengin olması insan beslenmesinde çok önemli boyutlar kazandırmaktadır .
 


 

-5-6 kayısının çekirdeği dövülüp suyu içilirse bağırsak kurtlarını öldürür.

 

Yanınızda kayısı bulundurun, çünkü böylece açlıktan kan şekeriniz düştüğünde kayısı yersiniz. Hem çikolata, pasta vb. yememiş olursunuz, hem de sayısız faydalarından yararlanmış olursunuz. Tabi kilo vermek istiyorsanız bu davranış daha uygun.

 

Tüm bunların yanında dikkat edilmesi gereken bir husus var ki göz ardı edilemez. Karaciğer rahatsızlığı olanlar kayısıyı çok fazla yememelidirler. Ayrıca mide rahatsızlığı olanlar ve fazla mide asidi salgılayanlar ham kayısı yememeli, olgun kayısıları tercih etmelidirler.

(Kaynak:İnternetten derlenmiştir.)

 



Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Sabahları değil, akşamları yürüyün! Neden mi?
« Yanıtla #97 : 28 Ağustos 2008, 01:15:53 »
Katkılar için teşekkürler

----------------------------

Çoğumuz güne zinde başlamanın ve formda kalmanın yolunun sabah yürüyüşü olduğunu düşünürüz. Sabah yürüyüşleri özellikle kilo vermek isteyenlerin tercih ettiği bir spordur.

Ancak, sabah ve öğlen arasındaki yürüyüşün kalp krizi riskini artırdığı belirtildi. Sabahla öğle saatleri arasının kalp krizi için en riskli zamanlar olduğu, hem kalp hastaları hem de sağlıklı kişiler için yürüyüşe en uygun vaktin ise akşam saatleri olduğu açıklandı.

İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Kardiyoloji Derneği Girişimsel Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Ramazan Özdemir, koroner kalp hastalarının her gün yürüyüş yapmaları gerektiğini belirtti.

Sabah saatlerinde değil, havanın serin olduğu akşam saatlerinde yürüyüşü önerdiklerini ifade eden Prof. Dr. Özdemir, "Hastalarımıza saat 19.00 gibi yemek yemelerini, iki saat kadar dinlendikten sonra saat 21.00'de yürüyüş yapmalarını öneriyoruz.

öylelikle çok fazla tok karınla yürümemiş de oluyorlar. Sadece sıcakların yoğun olduğu yaz aylarında değil kış mevsiminde de sabah saatlerinde yürüyüş önermiyoruz.

Sabah saatleri riskli saatlerdir. Sabah saatleri kan akışının en az olduğu, tansiyonun en yüksek olduğu dönemdir. Sabahla öğle saatleri arası, kalp krizi için en riskli zamandır. Hem kalp hastaları hem de sağlıklı insanlar için yürüyüşe en uygun saat akşam saatleridir" dedi.

Ailem
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı ihvan

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2398
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #98 : 28 Ağustos 2008, 10:00:05 »
Günde bir elma
Elma sindirimi kolay, bol C vitamini ihti-
va eden (özellikk kabuğuyla yenildiğinde) ve
şeker hastalarına bile tavsiye edilen düşük
kalorili bir meyvedir.

İngiltere'deki Milli Kanser ve tıp Araştır-
ma Merkezi'nin her gün elma yeme alışkan-
lığı olan 2 bin kişiyi kapsayan ve 77 yıl süren
araştırması elmanın (yanı sıra taze meyve-
nin) önemli faydasını gözler önüne serdi.
British Medical Journal adlı tıp dergisin-
de yayınlanan araştırma sonuçlarına göre
hergün başta elma olmak üzere taze meyve
yeme alışkanlığı olanlarda inme (felç) riski
böyle bir alışkanlığı bulunmayanlara oranla
yüzde 32 az.

Her gün bir elma yemek ayrıca kalp krizi
riskini yüzde 24 oranında düşürmektedir.
Elma ayrıca yüksek tansiyon, adele ağrı
ları, böbrek taşlarına karşı birebir. İdrar yolla-
rını açıyor, gastrit ve ülsere de iyi geliyor.
Yemeklerden sonra yenen elma, çoğu
zaman diş fırçalamak gibi etki yapar. Çünkü
elma çiğnenirken dişlerin arası çok iyi bir şe-
kilde temizlenir.

Yatmadan önce yenirse dişlerin beyaz
kalmasını sağlaması yanında yatıştırıcı etki-
sinden dolayı uykuyu kolaylaştırır, baş ağrısı-
na iyi gelir.

Protein, vitamin ve doğal kimyasallar sa-
yesinde sindirime yardımcı olur ve kolaylaştı-
rır. Bağırsak sorunu çeken kişiler için denge-
leyici ve normalleştirici bir besindir. Kabızlık
sorunu olanlara çok faydalıdır. Bağırsak kan-
serlerini önleyici etkisi vardır.

İçindeki C vitamini ve pektin her derde
devadır. Kolesterolü düşürür, sindirim siste-
mini düzenler, idrar yollarındaki problemlere
yardımcı olur.

Elma kürü yapmakla gut, böbrek, mesane
hastalıkları ve hemoroitte şifa elde edilir.

Elma yemek için 8 sebep
1-Sabahları hiçbir şey yemeden evvel el-
ma yendiğinde kanı temizler ve toksinleri at-
mayı sağlar.

2- Isırarak ve kabuğuyla yenirse dişleri
temizler ve diş etlerini güçlendirir.

3- Uykudan önce yenirse rahatlatır ve
kolay uyumayı sağlar.

4- Yeşil, hafif ekşi olanları mide bulantı-
larını önler.

5- Gastritten kaynaklanan yanmaları ha-
fifletir.

6 Kabuğuyla pişirildiğinde bağırsakları
çalıştırır ve yumuşatır.

7-Bal ekleyerek pişirildiğinde enerji verir.

8- Ortasına biraz marmelat ekleyip fırın-
da pişirildiğinde, özellikle rejim yapanların
tatlı yeme arzusunu giderir.

Elmanın özellikleri
- İçinde bulunan mineral tuzlar sayesin-
de idrar sökücü ve kanı temizleyici özelliği
vardır. Ayrıca ürik asite ve romatizmalara
karşı güçlendiricidir.
-Vitaminler ve mineral tuzlar aynı za-
manda enerji ve tazelik verir.
-A vitamininin varlığı solunum yollarını,
sinir sistemini, kan damarlarını ve cildi sağlıklı
tutar.
-Organik asitler sayesinde hem midenin
çalışma düzeni hızlanır, hem de gastrite kar-
şı mücadele verilir.
- İçindeki kükürt ve tanin sayesinde de-
zenfektandır ve bakterilere karşı korur.
- Sindirimi kolaylaştırdığı gibi kalbi de
güçlendirir..
ihvan bunu ihmal etmiyor.hele doğanşehir elması,arapgir elması.şifa deposu

Çevrimdışı ay-yüzlüm

  • yazar
  • ****
  • İleti: 641
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #99 : 28 Ağustos 2008, 15:36:43 »
elinize sağlık çok güzel faydalı bilgiler
mümkün mertebe bende mevsimide yemeye çalışrıım elmayı
Yürü dünya yürü bu yol dergaha gider.
Bu yol gama,kedere,acıya,aha gider.
Çıkablirsen eyer bu yokuşu zirveye,
Hüzünlenme o zaman sonu felaha gider.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Kemik Erimesini Önleyen Beslenme Önerileri
« Yanıtla #100 : 28 Ağustos 2008, 23:52:27 »
Elmanın faydası saymakla bitmez..

*********************
8 Yiyeceğin Yararları ve Zararları
"Kahve, çikolata, asitli içecekler, yulaf, pizza, yumurta, balık, suni tatlandırıcılar.."

Osteoporoz Hasta Derneği Yönetim Kurulu Baskanı Prof. Dr. Ülkü Akarırmak, bol bol D vitamini almak, dengeli beslenmek, yeterli derecede -tehlikeli saatler dısında- güneslenmek, egzersiz  yapmak gibi uygulaması basit yöntemlerle, 'osteoporoz - kemik erimesi'nden korunmanın mümkün olduğunu söylüyor. Ve bizlere yediklerimizle osteoporozdan korunmak için çok değerli ipuçları veriyor.

İşte Prof. Dr. Ülkü Akarırmak'ın kalsiyum depolarınızı geliştirme önerileri..

Asit giderici ilaçları alırken iki kere düşünün. Çünkü asit gidericiler kalsiyumun vücuttaki miktarının azalmasına neden olan aliminyum elementini içerirler. Ayrıca kalsiyum midedeki asidi azaltma özelliği tasırlar. Asit gidericiler mide yanması /eksimesinden korurken kalsiyumun emilimini engellerler bu nedenle asit giderici kullanmak yerine yediklerinize dikkat ederek bu rahatsızlığın olusmamasını sağlamayı deneyin.

Bor mineralinin bol olduğu soya fasulyesi, elma, kuru üzüm, badem, yer fıstığı, armut gibi gıdalar kalsiyum emilimine yardımcıdır. Bunların yanı sıra D ve K vitaminleri, magnezyum ve fosfor da kalsiyum emilimine yardımcı olurlar.

Hareketsizlik, kemiklerimizin de düşmanıdır. Eğer yatakta çok uzun kalıyorsanız veya sürekli oturmanızı gerektiren bir işiniz varsa kemik yoğunluğundan kaybedersiniz. Düzenli egzersiz yapan kadınların kemikleri hareketsiz kalanlara göre çok daha sağlamdır.
 
Kalsiyum bakımından zengin gıdalar tüketin. Kalsiyum ve diğer mineralleri ilaçlarla almaktansa doğal yollarla almak çok daha akıllıca olur; iste kalsiyum açısından zengin gıdalardan bir kısmı: Susam, yoğurt,  peynir, süt, sütlü tatlılar ve dondurma, yesil yapraklı sebze ve salatalar, brokoli, soya fasulyesi, tüm bakliyatlar, buğday, mısır, vb.
 
Kadınların büyük risk grubunda olduğu osteoporozdan (kemik erimesi) korunmanın yollarından biri de yediklerimize dikkat etmekten geçiyor Asırı tuzlu yiyecekler idrarla kalsiyum kaybını arttırır. Ayrıca besin değeri düşük olan abur cubur yiyeceklerden uzak durmak birçok hastalık için koruyucudur. Araştırmalar sağlıklı yiyecekler tüketen kadınların abur cubur yiyen kadınlara göre çok daha sağlam kemiklere sahip olduğunu göstermiştir. Soda basta fosfor olmak üzere pek çok mineral bakımından çok zengindir. Bu mineraller de osteoporoz riskinin azaltılmasında yarar sağlar.
 
Unutmayın kuvvetli kemiklere sahip olmak ve osteoporozdan korunmak için risk faktörlerini bilmek ve önlem almak gereklidir.

village
〰〰〰〰🐠

talib 67

  • Ziyaretçi
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #101 : 29 Ağustos 2008, 02:07:44 »
tesekkürler.

Çevrimdışı ihvan

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2398
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #102 : 29 Ağustos 2008, 10:04:41 »
Elmanın faydası saymakla bitmez.........hepsi yazılsa sayfalar almaz,özünü aldık

Çevrimdışı ihvan

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2398
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #103 : 29 Ağustos 2008, 10:08:06 »
Yaz aylarının vazgeçilmez meyvesi olan karpuzun sayısız faydasının olduğu bildirildi.

Samsun Devlet Hastanesi Halk Sağlığı ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. M. Emin Dinççağ, karpuzun yüzde 95'inin sudan oluşmasından dolayı bedeni temizleyici bir özelliği bulunduğunu söyledi.

Karpuzun böbrekleri çalıştırdığını, idrar söktürdüğünü, böbreklerdeki üre ve ürat tuzlarını temizlediğini ifade eden Dr. Dinççağ, ayrıca kum ve taştan yakınanların da karpuzu es geçmemesi gerektiğini söyledi.

Karpuzun B ve C vitamini içerdiğini belirten Dr. M. Emin Dinççağ, "Az miktarda da olsa barındırdığı 'likopen' Maddesi kalbi enfarktüs ihtimaline karşı koruyor. Karpuzun bu özelliklerinden yararlanmak için yemeklerden çok önce, mide boşken tüketmek gerekiyor. Çünkü yemek sonrasında yendiğinde sindirim güçlüğü yaşanabiliyor. Yüksek miktarda lif içeren karpuzun kalorisi de düşüktür. İlginç olan, karpuzun besin değerinin diğer birçok besinde olduğu gibi kabuğunda saklı olması. Bu nedenle olabildiğince kırmızı etli kısmın altındaki beyazımsı kısmı tüketilmeli.

Karpuz bol miktarda C vitamini ve antioksidan özelliğiyle çeşitli Kanser türlerine karşı etkili olan beta karoten içerir. İçerdiği yüksek potasyum kalp fonksiyonlarının ve kan Basıncının düzenlenmesine yardımcı olur. Aynı zamanda iyi bir lif kaynağı olduğundan bağırsak hareketlerini düzenler ve Bağırsak Kanserini önlemede de rol oynar. Karpuz çekirdekleri de içinde bulunan cucurbocitrin adlı maddeyle kan basıncını düşürmeye ve böbrek fonksiyonlarının düzenlenmesine yardımcı olur. Yağ ve kolesterol içermediğinden ve kalorisi de düşük olduğundan yaz aylarında yapılan diyetlerde özel bir yeri vardır" dedi. (İHA)

Çevrimdışı enfa

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1543
Hücreleri yenileyen müthiş meyve!
« Yanıtla #104 : 31 Ağustos 2008, 00:48:35 »
İncirin, içerdiği yüksek oranlardaki protein, vitamin ve minerallerle hücrelerin yenilenmesini sağlayan bir besin olduğu bildirildi. İşte doğal sakinleştirici meyvenin sayısız faydaları...

Selahattin Dönmez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tazesinin yaz aylarında, kurusunun ise her zaman bulunabileceği incirin, özellikle sindirim sistemi için çok faydalı bir meyve olduğunu söyledi.

İncirin, içerdiği yüksek oranlardaki protein, vitamin ve minerallerle hücrelerin yenilenmesini sağlayan bir besin olduğunu belirten Dönmez, ''İncir, lif deposudur ve gut hastalığını iyileştirici bir enzim olan fisin içerir. Ayrıca çok hafif bağırsak çalıştırıcı özelliği olduğu da bilinmektedir. İncirin anti-kanserojenik etkisi üzerinde de çalışmalar bulunmaktadır'' dedi.

Dönmez, Japonya'da yapılan bir araştırmanın deri altında tümör geliştirilmiş farelere enjekte edilen incir özünün, tümörleri 11 günde yüzde 39 oranında küçülttüğünün tespit edildiğini ifade ederek, ''Ayrıca kemik sağlığı, kan pıhtılaşması ve sağlıklı sinir sistemi için gerekli kalsiyumun en yoğun bitkisel kaynağı olduğu bilinmektedir. Anında enerji sağladığı ve krampları engellediği için sporcular için oldukça faydalı bir besindir. Özellikle kuru incir, demir ve potasyum açısından besin değeri yüksek bir meyvedir'' diye konuştu.

"Sakinleştirici özelliği var"

İncirin, içerdiği bazı asidler dolayısıyla doğal bir sakinleştirici özelliği taşıdığını da vurgulayan Dönmez, şunları kaydetti:

"Besin değeri yüksek bir ürün olan kuru incir, kolay sindirilebilen fruktoz ve glikoz içerir. Protein miktarı birçok kuru meyvenin iki katından daha fazladır. Diğer meyvelerle karşılaştırıldığı zaman kalsiyum, bakır, magnezyum, potasyum ve kükürt bakımından birinci, enerji, pantotenik asit, riboflavin, tiamin ve piridoksin bakımından ikinci sırayı aldığı görülmektedir. İncir, içeriğindeki pektin nedeniyle, bağırsaklarda toksik maddelerin atılması, kandaki kolesterol düzeyinin düşürülmesi gibi yararlar sağlamaktadır.''

Dönmez, daha olgunlaşmamış incirlerin oda sıcaklığında ve doğrudan güneş ışığı almayan bir yerde, olgun incirlerin ise buzdolabında saklanması gerektiğini belirterek, taze incirin ara öğünlerde veya salataları lezzetlendirmek için kullanılabileceğini ve kahvaltıda da tüketilebileceğini vurguladı.

İyibilgi

Zaman diyorum, biraz daha zaman.Dilimin ucundaki kelimeler bu kış donmazsa bir dahaki yıl uçmayı öğrenecekler!