Gönderen Konu: Faydalı Bilgiler  (Okunma sayısı 366813 defa)

0 Üye ve 39 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Bağışıklık sistemine ÜZÜM!
« Yanıtla #450 : 27 Ağustos 2009, 11:45:06 »


Üzüm ve üzüm suyu tüketiminin vücudun immün (bağışıklık) sistemini güçlendirdiği, bu mevsimde bol tüketilmesinde fayda olduğu bildirildi.

Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Biyokimya Klinik Şefi Prof. Dr. Necat Yılmaz,  yaptığı açıklamada, mevsiminin geldiği bu günlerde özellikle üzümü ve şırasını sık sık tüketmek gerektiğini belirtti.



Düzenli olarak üzüm suyu tüketen insanların kanında vücudu hastalıklara karşı koruyan gammadelta T hücrelerinin bulunduğunu ifade eden Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

''İspanyol araştırmacılar üzüm tüketiminin NADPH oksidaz enzimini azaltarak damarların oksidasyonunu azalttığını gösterdiler. Bu çalışma Br. J. Nutrition dergisinde yayımlandı. Özellikle kırmızı üzüm içerisinde yer alan polifenoller çok faydalı bileşikler olup kronik hastalıkların oluşumu engellemektedir. Yani üzümün içerisinde yer alan bu faydalı bileşikleri şarap olarak tüketmek hiç gerekmez. Ülkemizin başına bela olan kalp damar hastalıklarının oluşumunu engeller. Böylece milyonlarca doları ilaçlara harcamayız.''

Aslında çocukluk çağında başlayan kalp damar hastalıkları ancak ileri yaşlarda çıktığı için insanların yanlış bir düşünceyle ileri yaşta aniden kalp hastası olduğunu düşündüklerini vurgulayan Prof. Dr. Yılmaz, ''Oysa önceki yıllarda edindiği beslenme alışkanlıkları kendisini hasta etmiştir'' dedi.

Havaların sıcak olduğu yaz mevsiminde bize düşenin hem bizim hem de çocukların sağlığını korumak olduğunu ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu:

''Zararlı gazlı içecekler yerine taze meyve sularını, şırasını, şerbetini tercih etmemiz gereklidir. Mümkün olduğunca doğal beslenmeliyiz. Ülkemize bahşedilen eşsiz lezzet ve güzellikteki üzümlerini mümkün olduğunca tüketmeye çalışalım.''

iyibilgi AA
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Stresin en önemli iki frenleyicisi
« Yanıtla #451 : 28 Ağustos 2009, 12:28:45 »

Japon bilim adamları, bazı kokuların gen hareketliliğini ve kanın kimyasını etkileyerek stres seviyesini azalttığını ortaya çıkardı.



Araştırmaya göre, Akiio Nakamura ve grubu, insanların antik çağlardan bu yana stresi azaltmak, depresyonla başa çıkmak amacıyla bazı bitkilerin kokularını kullandıklarını belirtti.

Lavanta, nane ve diğer bitkilerde bulunan ve güzel koku içeriği olan linalol, duygusal stresi azaltmak için kullanılan en yaygın kokular arasında geliyor. Araştırmacılar laboratuar farelerini iki gruba ayırdılar.

İki grubu da stresli duruma sokmalarına rağmen, bir gruba linalol koklatılırken, diğer gruba ise hiçbir madde koklatılmadı.

Linalol, artan stres seviyesini normal hale getirmede ve stres zamanlarında aşırı çalışan 100’den fazla gendeki hareketliliğin azaltılmasına yardımcı oldu.

Tıme Turk
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı daüssıla_29

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 10
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #452 : 28 Ağustos 2009, 13:04:04 »
Allah razı olsun paylaşımlarınız için

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Tuzun cilde yararları
« Yanıtla #453 : 31 Ağustos 2009, 13:35:04 »

Mikroplara ve enfeksiyonlara karşı vücudu koruduğu belirtildi.

Cilt Denge Uzmanı Zeliha Köksal, tuzun cilt sağlığındaki önemine değinerek, "Tuz, ayak ve diş bakımının yanı sıra, yorgunluğu almada ve cildi güzelleştirmede çok önemlidir" dedi.

Köksal, tuz ve su olmadan hayati önem taşıyan hiçbir hücrenin görevlerini yerine getiremeyeceğini söyledi. Yüzyıllar öncesinden tuz ile yapılan ticarette altın ile tuzun aynı terazide ölçüldüğünü hatırlatan Köksal, "Tuz sadece hayatımıza lezzet katmıyor, bir de sıhhat, huzur ve mutluluk veriyor. Tuz hücrelerimizde biyokimyasal reaksiyonlardan geçiyor, vücut fonksiyonların da görev alıyor.

Böbreklerimiz burada dengeyi sağlıyor, vücudumuzdan tuz kaybını engelliyor ve fazlalık olan tuz oranında vücuttan dışarı atıyor. Cildimiz için tuz çok önemli bir rol üstleniyor. Asitler, tuzlar ve sebum salgısı, sürekli cilt üzerinden cildin dışına atılıyor. Tuzlar, mikroplara ve enfeksiyonlara karşı korur" dedi.

Cilt, ayak, ve diş beyazlatıcılığı görevlerini de üstlenen tuz ile ilgili tarifler veren Köksal, "Cilt bakımı, yarım çay kaşığı ince öğütülmüş tuz, 1 tatlı kaşığı zeytin yağı karıştırılır, temizlenmiş yüze ve dekolteye dairesel hareketler ile 2 dakika masaj yapılır. Etkisi ise, ölü derilerden arındıracak, onarım gücünü arttıracak, kan dolaşımını hızlandıracak ve cildi yumuşak hale getirecek.

Ayak bakımı, ayak terlemesine karşı bir avuç tuzu sıcak suda erit ve ayaklarını suda beklet. Tuz yorgunluğu alır, yorgunluğa 4-5 avuç tuz küvete at ve 10 dakika dinlen. Etkisi, kan dolaşımına, onarımına ve ekzama gibi hastalıklara iyi gelir. Cildimize tuzlu buhar banyosu, iki yemek kaşığı tuzu kaynar suda eritip yüzünü havlu ile kapat ve 10 dakika yüzünü buhara tut. Cildiniz adeta nefes alıyor gibi hissedeceksiniz" ifadelerini kullandı.

internetgazete
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Terayağı şifadır
« Yanıtla #454 : 02 Eylül 2009, 12:13:28 »

"Tereyağının kalp krizi riskini düşürdüğü, şeker hastalığı ve şişmanlık tedavisine yardımcı olduğu, kolesterole iyi geldiği artık tespit edilmiş bir gerçek

Tereyağı şifadır 
 
Tereyağı yıllardır tıp çevrelerince hep suçlandı. Kolesterolü yükselttiği; dolayısıyla hipertansiyon, infarktüs, felç gibi hastalıklara zemin hazırladığı iddia ediliyordu.



Halbuki atalarımızın yaygın kullandığı yağdı. Özellikle kırsal bölgelerde bol tüketilmesine rağmen insanlarımızın sağlıklı olduğu biliniyordu. Bu yüzden tereyağının zararlı olduğu görüşü tıbbi mantığıma hiç uymuyor, soranlara “hakiki tereyağı ve sızma zeytinyağından vazgeçmeyin” diye ısrarla söylüyordum.

Ayrıca tereyağının oldukça besleyici muhtevası vardı: A vitamininin en iyi kaynağıydı. Lesitin’den zengindi. Yüksek oranda antioksidan (dinçleştirici) maddeler ihtiva ediyordu. İyi bir iyot kaynağıydı. Konjuge linoleik asiti bol bulundurduğu için iltihap kurutucuydu, alerji ve kansere karşı koruyucuydu. Diş çürükleri ve osteoporoz riskini düşürüyor, hafıza ve öğrenme kapasitesini artırıyordu. Yeterli miktarda kalsiyum, fosfor, demir ve çeşitli vitaminler (A1, B1,,B2, nikotinik asit, C gibi) içeriyordu.

Yine tereyağının sindirimi kolaydı, mideyi yormuyordu. Kokusu güzel, tadı ise oldukça lezzetliydi. Çiğ olarak da yenebiliyor, yemek ve unlu mamullere katılabiliyordu. Tereyağıyla pişmiş yemeğin, böreğin veya baklavanın kokusu ve tadı ulaşılmaz haz veriyordu.

Çabuk eridiği için margarinlerin yaptığı gibi kan pıhtılaşmasını kolaylaştırarak çeşitli hastalıklara da yol açmıyordu.

Tıp ve bilim adamlarının da kafası karışık olmalıki yeni araştırmalara gerek gördüler. Kanadalı bilim adamları, tereyağının kalp krizi riskini ve kolesterolü yükseltmek bir yana aksine düşürdüğünü, ayrıca şeker hastalığı ve obezitenin tedavisine yardımcı olduğunu gösterdiler. 

Alberta Üniversitesi’nden Prof. Dr. Spencer Proctor ve asistanı Flora Wang çalışmalarının sonucunu şöyle açıkladılar:

“Araştırmanın bizi en çok sevindiren sonuçlarından biri, bugüne kadar zararlı etkilerinden korktuğumuz doğal yağların, aslında sağlığımız için son derece faydalı olduğunu görmemizdi. Tereyağının kalp krizi riskini düşürdüğü, şeker hastalığı ve şişmanlık tedavisine yardımcı olduğu, kolesterole iyi geldiği artık tespit edilmiş bir gerçek.”

Evet, tıp önemli bir yanlışından daha vazgeçti ve asırlar öncesinden gelen şu tavsiyeye uydu: Tereyağı şifadır. 

iyilikgüzellik- Doç. Dr. Sefa Saygılı'nın yazısı...
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Tarçın kan şekerini düşürüyor
« Yanıtla #455 : 12 Eylül 2009, 12:55:44 »


• Şeker hastasıysanız tarçından daha fazla faydalanın. Sıcak-soğuk içeceklerinizi tarçınla tatlandırın.

• Pastalarınıza, keklerinize, sütlü tatlılarınıza tarçın eklemeyi unutmayın.

• Çünkü birçok araştırmanın da onayladığı gibi tarçın, kan şekerini dengelemede güçlü bir destek sağlıyor. Günde 3-4 çay kaşığı kadar tarçın, kan şekerini düşürmeye yardımcı olabiliyor

ekolay
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Limonun 'yüz' güldüren faydası.
« Yanıtla #456 : 14 Eylül 2009, 12:10:22 »
Yağlı cilt, sivilce ve aknelere davetiye çıkarabiliyor.



limonun kabuğunu soyup kabuklarını 2 çorba kaşığı suyun içinde 3 dakika bekletin. Robotta püre halinde ezin ve canlandırıcı maske olarak kullanın.

Temizlenmiş cildinize pamukla sürüp birkaç dakika bekleyin. Ilık suyla yıkayıp havlu ile kurulayın ve ardından günlük nemlendiricinizi sürün. Sıkılaştırıcı ve mikropları öldürücü özellikler taşıyan limon, bol su içerdiği için toksinlerin vücuttan atılımını sağlıyor.

Zengin C vitamini deposu olduğu için cildi dış etkenlerden koruyup cilt hücrelerinin yenilenmesine katkıda bulunuyor.

BUGÜN
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Plastik şişe sularının satışına yasak
« Yanıtla #457 : 17 Eylül 2009, 01:49:49 »

Birçok Avustralya kasabası bölgelerinde plastik şişe sularının satışını yasakladı. Nedenini merak ediyor musunuz? İşte pet su şişelerinde bizi bekleyen tehlikeler..

Her üç plastik şişe suyundan birinde sentetik organik kimyasallar ve bakteriler bulunduğunu açıklayan New York merkezli Doğal Kaynakları Koruma Konseyi (NRDF), pet şişeler yerine insanların daha güvenli ve ucuz içme suyuna sahip olabileceklerini belirtti.
Küresel içecek endüstrisinin en hızlı büyüyen sektörü olan plastik şişe suyu hem sağlığa hem çevreye yönelik yüksek riskler içeriyor.

Çevre kirliliği nedeniyle musluk suları yerine ailelerine güvenli su içirmek isteyen insanlar, şişe sularının bu konuda en iyi alternatif olduğunu sanıyor. Ancak NRDC’nin yaptığı araştırmada her üç sudan birinde sentetik organik kimyasallar ve bakteriler tespit edildi.

Kalitesiz şişe sularının özellikle çocuklara zarar verebileceğinin altını çizen NRDC, söz konusu suların içindeki zehirlerli toksinlerin kalp, şeker ve kanser hastalıklarına neden olabileceğini vurguluyor.

Dünya genelinde her yıl yaklaşık 1,5 milyon ton plastik su şişesi üretiliyor ve kullanıldıktan sonra atılan bu ürünler yüzyıllar boyu doğada bir çöğ dağı olarak kalabiliyor.

Bunun yanı sıra atılan plastiklerden çıkan zehirli kimyasallar çevreyi kirletiyor. Pasifik Enstitüsü’nün yaptığı araştırmaya göre sadece Amerika’da 2006 yılında plastik üretiminden doğaya 2,5 milyon ton karbon dioksit salındı.

Her yıl kullanılan şişe suyunun son müşteriye ulaştırılması için atmosfere tonlarca zararlı gaz salınmakta, bu da başta iklim değişikliği olmak üzere birçok problemi beraberinde getiriyor.

Uzmanlar insanların şişe sudan yaklaşık 1000 kat daha ucuz ve çok daha güvenli su içebileceklerini bunu da musluk sularının arıtılarak yapılabileceğini vurguluyor.

bugün
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Saksıda Yetişen Şifa Kaynağı
« Yanıtla #458 : 28 Eylül 2009, 12:52:14 »

Mis gibi aromatik kokusuyla tanığımız fesleğenin şifa kaynağı olduğu anlaşıldı.



İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre, fesleğen başta romatizma ve eklem ağrıları olmak üzere bronşit, astım ve cilt hastalıklarını gidermede çok etkili bulundu...

Türkiye ve Avrupa'da yüzyıllardır geleneksel tıpta kullanılan fesleğenin yararları üzerine araştırma yapan İngiliz bilim adamları fesleğenin güçlü bir anti-inflamatuar oluşunu bitkiye farklı kokusunu veren yağından kaynaklandığını belirttiler. Fesleğinin birkaç türü bulunduğunu vurgulayan araştırmacılar, aynı etkinin tüm türler için de geçerli olduğunun altını çizdiler.

DİYETTE DE FAYDALI

Manchester'daki İngiliz İlaç Konferans'nda sunulan araştırmaya göre romatizma hastalarına fesleğen yedirildi. Hastaların yüzde 73 gibi yüksek bir oranında şişme ve ağrıların azalıp, yok olduğu görüldü. Fesleğenin bronşit, astım gibi ödem yapan ve insanın yaşam kalitesini düşüren hastalıkları da etkili biçimde azalttığı saptandı.

Kan şekerini düzenlemeye yardımcı olduğu anlaşıldı. Şeker düzeyini azalttığı için şeker hastaları için de önerildi... "

Ne yazık ki henüz bir fesleğen hapı mevcut değil ama salata olarak yenmesi çok faydalı" diyen araştırmacılar diyetlerde de fesleğen kullanımının kilo vermede etkili olduğunu söyledi.

Aktif haber
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Yiyeceklerimizde ne kadar zehir var?
« Yanıtla #459 : 03 Ekim 2009, 11:51:35 »

Dikkat: Aldığımız birçok meyve ve sebze çeşidinde, olması gereken yasal seviyenin çok üzerinde tarım ilacı kalıntısı bulunuyor!



The Telegraph'da yer alan haberde, elmaların, bezelye ve üzümlerin üzerine sıkılan spreyin, Avrupa yasalarının izin verdiği oranın çok üzerinde olduğu belirtiliyor.

Tarım İlacı Kalıntısı Komitesi, 4 bin yiyecek ve içecek örneğini test ettikten sonra sunduğu 2008 yılı yıllık raporunda, tarım ilacı seviyesinin ithal edilen ve yüksek seviyede ilaç içeren meyve ve sebzelerle değiştiği açıklandı.

Gıda Standartları Birliği, yasal seviyenin gıdanın yemek için güvenli olmadığı anlamına gelmediği ve tarım ilacı seviyesinin düştüğü konusunda direniyor. 2007 yılında yasal seviye 1,8 iken, 2008 yılında 1,2'ye düştüğünü belirtiyor.

Tarım ilacı içeren meyve ve sebzelerin okullara da verildiğini belirten yetkililer, elmaların ve muzların hemen hemen hepsinin üzerinde tarım ilacı bulunduğunu ve birden fazla tarım ilacı kullanıldığını söylüyorlar.

Uzmanlar, aşırı dozda tarım ilacının kaşıntı ve nefes alma güçlüğü gibi alerjik reaksiyonlara yol açabildiğini söyledi.

Zaman
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Cildin dostu ıspanak
« Yanıtla #460 : 04 Ekim 2009, 19:57:18 »

Güzel bir cilde sahip olmanın yolu ıspanaktan geçiyor



Taze ve bol yapraklı bir ıspanak alın. Bu ıspanakları, brokoli, kabak, mısır ve kırmızı veya turuncu biberlerle zenginleştirin. Bu karışımı düzenli olarak yiyin ve insanların sizin yaşınızla ilgili yaptığı tahminleri hayretle izleyin!

NEMLİ VE ESNEK OLUR

Sizi olduğunuzdan daha genç zannedeceklerine bahse gireriz çünkü, bu karışım cildinizin elastikiyetini korur ve sizin çok daha genç görünmenizi sağlar. Bu bileşenler gözlerinizin de gençliğini korumasına yardım eder. Karotenoid grubuna ait olan iki önemli madde, lutein ve zeaxanthin yeşil yapraklı sebzeler ve yeşil-sarı renkli sebzelerde bulunur.

ZEYTİNYAĞI DA ŞART

Cildiniz bu bileşenleri doğal olarak üretir ve yapılan bir araştırmaya göre bu iki bileşeni ek besinle alan kadınların cildinin daha nemli ve elastik olduğu saptanmıştır. Cildinizin ayna gibi pırıl pırıl olmasını istiyorsanız, içinde zeytinyağı ve kanola yağı olan sosları da yemeklerinizde sık sık kullanın.

Haber3
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Yağ Zihni Açıyor
« Yanıtla #461 : 07 Ekim 2009, 23:49:40 »

ABD'de yapılan bir araştırma, yağın, zihni açtığını ve refleksleri güçlendirdiğini ortaya koydu.

Alman Bild gazetesinin haberine göre, ABD Silahlı Kuvvetleri'nin yaptığı bir araştırmaya göre, kötü namı olan yağ, özellikle reflekslerin hızlandırılmasına büyük katkı sağlıyor.

Araştırma için Kuzey Dakota Üniversitesi bilim adamlarının, eğitimdeki genç pilotları değişik diyetlere tabi tuttuğu ve sonuçta bu şaşırtıcı sonuca vardığı bildirildi.

En yağlı yiyeceklerle beslenen genç pilotların, sadece psikolojik testlerde en hızlı olmakla kalmayıp, aynı zamanda zor şartlar altındaki uçuşlarda en az hatayı yaptıkları belirlendi.

Karbonhidrat ağırlıklı beslenen pilotların ikinci sırada yer aldıkları, protein ağırlıklı beslenenlerinse sonuncu olduğu görüldü.

aktif haber
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Tuzlu Su Mucizesi
« Yanıtla #462 : 11 Ekim 2009, 11:16:27 »
Hiç fark ettiniz mi? Denize girdikten sonra kendinizii dinlenmiş ve arınmış hissettiğinizi. Havuza girdiğinizde ise bunu hissedemezsiniz. Bunun sebebi sudaki tuzdur.

Tuzlu su bedende birikmiş negatif elektriği iletkenliği sayesinde sizden alır götürür. Sizler de akşam eve geldiğinizde bütün günün üzerinizde bıraktığı ağır etkiler ve stresten kurtulmak için yada toplantı, sınav gibi üzerinizde gerilim yaratan durumlardan önce ellerinizi bir miktar ( 1 litre suya iki çorba kaşığı tuz yeterli ) tuzlu suyla yıkadığınızda bu birikmiş olan negatif elektrikten kurtulur ve arınırsınız.

Her akşam eve geldiğinizde ellerinizi sabunlamadan önce, banyonuzda lavabo yanında hazırlayıp bıraktığınız bir miktar tuzlu su ile yıkamak yeterli olacaktır.

Belirtmeliyiz ki REİKİ ve şifa ile uğraşan kişiler de seans öncesi ve sonrası bunu uyguladıklarını, bu sayede kendilerini ve uygulatıcıyı korumada büyük fayda sağladığı belirtiliyor.

Duş alırken de ara sıra tuzlu suyu başınızdan aşağıya dökerseniz tam ve net sonuçlar alırsınız. İş dönüşü ayaklarınızı tuzlu suyla yıkamak tahmin ettiğinizin ötesinde bir fayda sağlar

genelsağlıkbilgileri.com
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Çikolata ve Su Acıyı Dindiriyor
« Yanıtla #463 : 14 Ekim 2009, 13:08:53 »
Çikolata yemenin veya su içmenin acıyı dindirdiği bildirildi.
 
Neuroscience adlı dergide bugün yayımlanacak olan araştırmada, çikolata yemenin veya su içmenin beyinde acıyı dindiren bir bölgeyi uyardığı kaydedildi.



ABD'nin Illinois eyaletindeki Şikago üniversitesinde görevli nöroloji profesörü Peggy Mason ve meslektaşı Hayley Foo, çikolata yemeye başlayan veya su içmeye başlayan kişinin bu iki maddeyi tüketmeye devam etmekten kendi alamadığını vurguluyor.

Araştırmacılar, su içmenin sakıncalı olmadığını ama fazla çikolata tüketmenin gittikçe daha fazla Amerikalının kurbanı olduğu obeziteye yol açtığının altını çizdi.

Araştırmada, altı ara sıra ampul tarafından aşırı ısıtılan kafesteki deney farelerinin, ampul yanıp kafesin altını ısıtınca yanmamak için ayaklarını kaldırdıkları ama su veya çikolata verildiğinde daha uzun süre kafesin zeminine bastıkları tespit edildi.

Araştırmacılar, böylece kobayların su veya çikolatadan dolayı acıya duyarsız kaldıklarını saptadıklarını kaydetti.

Bilim adamları ayrıca, beyinlerinde acıyı dindiren bölgenin yedikleri çikolata veya içtikleri su tarafından uyarılmasından sonra da kobayların çikolata yemeye veya su içmeye devam ettiklerini tespit etti.

Profesör Peggy Mason, "Besin elimizin altında bulununca onu, kendimizi frenlemeden tüketmeye başlıyoruz çünkü beynimiz bize o yönde komut veriyor" dedi.

aktif haber
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı nazenin_

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 12
Kaktüsün Faydaları...
« Yanıtla #464 : 16 Ekim 2009, 01:12:48 »
Bu dikenli bitkinin ne ise yaradıgını ne icin yaratıldıgını bileniniz var mı ? Yok tabi...Unutmayin ki dunyadaki hersey bir amacla yaratilmistir. Mesela kaktus!Kaktus radyosyonu emmekte ve bu yuzden en buyuk nukleer santral yakinlarinda tonlarca kaktus bulunmakta.Gunumuzde yapilan arastirmalar bu bitkinin yaralarin iyilestirilmesinden radyasyonun mutajenik etkilerinin azaltilmasina artrit tedavisine yardimci olmaktan kansere karsi korunmaya kadar bircok alanda etkili oldugunu ortaya koyuyor...Ayrica gecenlerde istanbulda bir banka subesi tam 250 adet kaktus siparisi verdi.Ne icin?Bilgisayarlarin yanina koymak icin.Herkes evinde hatta her odada mutlaka kaktus bulundurmali .
[/b]