Gönderen Konu: Faydalı Bilgiler  (Okunma sayısı 366825 defa)

0 Üye ve 41 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Vidalı diş kimlere uygulanır?
« Yanıtla #420 : 21 Temmuz 2009, 15:04:09 »



Ağız ve diş sağlığı ihmal edildiğinde diş kayıpları kaçınılmazdır.Kaybedilen dişlerin tedavisinde yakın zamana kadar kullanılan klasik tedavi yöntemleri sağlam komşu dişlerin küçültülmesi ile köprü yapımı veya takıp çıkarılan hareketli protezlerin yapımıydı.Bunlara alternatif olarak geliştirilen implant teknolojisi ile kaybedilen dişlerin yerine doğal dişlere en yakın şekilde sabit dişler yapılmaktadır.İmplant insanların daha rahat yemek yemelerini ve konuşmalarını sağlayarak hayat kalitelerini yükseltir.

İnsan vücuduna yerleştirilen herhangibir yapay nesneye implant diyoruz.Diş implantları kaybedilen dişlerin yerine çene kemiği içine yerleştirilen ve kemik ile kaynaşarak doğal diş kökü görevi gören metal elemanlardır.Bu elemanlar doku dostu olan titanyum metalinden üretilirve vücut tarafından kolaylıkla kabul edilirler.Hiçbir yan etkisi yoktur.

İnsan ağzında implant uygulanabilen durumlar:



•Azı dişi kayıplarında
Tüm arka azı dişleri kaybedilmişse ,takıp çıkarılan bölümlü protezler yerine arka bölgeye implant yerleştirilerek sabit köprüyle dişler geri kazandırılır.

•Tek diş kayıplarında
Bu durumda boşluğun doldurulması için,iki yandaki dişler küçültülüp üç üyeli köprü yerine ,yandaki sağlıklı dişlere dokunmadan implant yerleştirilir ve üzerine bir üye kuron (porselen kaplama) yapılır.

•Dişsiz ağızlarda
Alt protezi yerinde durmayan kişiler yemek yeme,gülme ve konuşma zorlukları çekerler.Bu durum fiziksel ve psikolojik rahatsızlık yaratır.Bu durumda iki çözüm önerilebilir.Protez tamamıyla alınıp yeterli sayıda(6-8) implant yerleştirilerek sabit köprü yapılabilir veya çenenin ön bölgesine 2 implant yerleştirilerek mevcut protez daha da stabil hale getirilebilir.
Uygulanması:

Hastanın tüm çene filmi çekilir.Dikey ve yatay yönde implant uygulanması için yeterli kemik olup olmadığı incelenir.Uygun implant seçimi yapılır.Lokal anestezi altında,implant kemik içine yerleştirilir ve dişeti ile örtülür.Bu işlem esnasında ağrı duyulmaz.İşlem sonrası,ağrı kesici ve buz tatbik edilir.

Operasyon sonrası ağrı duyulmaz ancak 2-3 gün boyunca hafif şişlik görülebilir.İşlem,yerleştirilen implantın tipine ve sayısına göre 30-90 dk.kadar sürer çoğu zaman bir diş çekiminden daha zor değildir.

Üç-beş ay süresince ,implantın kemikle kaynaşması beklenir (osteointegrasyon dönemi).Bu süre sonunda,implantın üst yapısı (köprü) hazırlanır.

İmplantın ömrü:

Uygun koşullarda implantın ömrü belirli yıllarla ifade edilemez.Doğru planlanmış bir implant iyi bir teknik ile çene kemiğine yerleştirilmiş ve üzerine uygun bir protez yapılmış ise ayrıca hasta bakımı ve hekim kontrolleri düzenli ise implantın ömrü yaşam boyudur denebilir.

İmplantta yaş faktörü:

İmplant yetişkin her insana uygulanabilir.Ayrıca yaşın ileri olması kemik yapısının daha sert Ve stabil zemin oluşturması nedeni ile implant uygulaması için avantajdır.

İmplantta başarı oranı:

Klinik istatistikler implantolojideki başarı oranını %90'ın üzerinde olduğunu göstermektedir. Düşük bir olasılıkla çıkartılmasına kararverilen bir implant diş çeker gibi çıkartılmakta ve boşluğu zamanla vücut tarafından kemik ile doldurulmaktadır.

Sonuç olarak ; teknolojinin diş hekimliği alanında bizlere sunduğu en yeni tedavi alternatifi olarak karşımıza çıkıyor diş implantları.Bu sayede pekçok insan hayatlarının sonuna kadar kullanmak zorunda oldukları hareketli protezlerden veyasağlıklı dişlerin kesilerek yapılan köprü protezlerinin yapımından kurtuldular, kullanımı çok daha rahat ve çok daha estetik dişlere sahip oldular.Bugün aynı durumdaki pek çok insanında en azından böyle bir tedavi alternatifi hakkında bilgilendirilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Kaynak: TÜRKNET
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Hipertansiyona karşı kepekli hububat
« Yanıtla #421 : 25 Temmuz 2009, 15:20:43 »
İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. M. Hikmet Boyacıoğlu, Harvard Üniversitesine bağlı Harvard Kamu Sağlığı Okulu tarafından 30 binden fazla erkek üzerinde tam tane hububat ve kepeğin tüketimine ilişkin bir araştırma gerçekleştirildiğini söyledi.

Araştırmada, 40-75 yaş arasındaki erkeklerin 18 yıl izlendiğini ve bu zaman sürecinde 9 bin 227 hipertansiyon oluşum vakası belgelendiğini anlatan Prof. Dr. Boyacıoğlu, şunları kaydetti:

"Araştırmacılar, tam tane hububatların en yüksek miktarlar ile en düşük tüketimini kıyasladı. Bunun sonucunda tam tane hububatların hipertansiyon oluşumunda yüzde 19 oranında bir azalma ile ilişkili olduğunu hesaplamışlardır. Kepekli ürün tüketiminin ise erkeklerde hipertansiyon oluşumunda yüzde 15 oranında azalma sağladığını gözlemişlerdir. Araştırmacılar, bu bulguların, gelecekteki diyet rehberleri ve hipertansiyonun önlenmesi yolunda önemli bir etkiye sahip olduklarını belirtmişlerdir."

Prof. Dr. Boyacıoğlu, hipertansiyonun, kalp-damar hastalıkları için başlıca risk faktörü olarak belirtildiğini vurgulayarak, Avrupa'daki ölümlerin hemen hemen yüzde 50'sinin nedeni olarak ifade edilen kalp-damar hastalıklarının AB ekonomisine yılda tahminen 169 milyar avroluk maliyeti olduğunun raporlarda yer aldığını bildirdi.

Prof. Dr. Boyacıoğlu, ABD'de geçen yıl yapılan bir araştırmada, günde en az bir porsiyon tam tane hububat ürünü tüketmenin erkeklerde kalp yetmezliği riskini yüzde 30 oranında azaltabildiğinin belirlendiğini de söyledi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı hizmetci

  • yazar
  • ****
  • İleti: 551
  • Evladim sen dogru ol, egri belasini bulur
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #422 : 25 Temmuz 2009, 16:07:00 »
tesekkürler paylasim icin
AllahIM BANA SENIN SEVGINI; SENIN SEVDIKLERININ SEVGISINI VE BENI SANA YAKLASTIRAN HERSEYIN SEVGISINI VER!!!AMIIN.

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Soğuk su kalori yaktırır mı?
« Yanıtla #423 : 27 Temmuz 2009, 22:23:44 »
Su konusunda bana sorulan iki sorudan birisi, “Sıcak su yağları eritir mi?”; diğeri ise “Soğuk su içince vücut daha fazla mı kalori yakar?” İki sorunun cevabı da bireylerin duymak istediği ve işlerini kolaylaştıracak nitelikte değil. Yani sıcak su yağları eritmiyor, soğuk su da kalori yakımını artırmıyor. Soğuk su içince vücudun onu kendi sıcaklığına getirmek için enerji harcadığı mantığından yola çıkanların merakını gidermek için tabii ki çalışmalar yapılmış.

Sıvı desteği şart
2006 yılında The Journal of Clinical Endocrinology and Metabolism’da yayımlanan bir çalışmaya göre vücut sıcaklığı için suyu ısıtmanın maliyeti yani kalori harcama oranı; normal su içenlerle kıyaslandığında arada anlamlı bir fark bulunmamış. İsviçre’de sağlıklı gönüllü gençler üzerinde yapılan bu çalışmada su sıcaklığının kalori yakımına etkisi olmadığı bildirilmiş. American College of Sports Medicine ise sıvılar ile ilgili egzersize bağlı olarak şöyle açıklama yapıyor:

Hidrasyonu korumak yani vücudu susuz bırakmamak, düzenli egzersiz yapan bireylerde optimum fiziksel performans için önemli bir yardımcıdır.

Aslında sporcunun önemli rakiplerinden birisi de vücudun hidrasyonudur, iyi bir sıvı desteği iyi bir performansa yardımcıdır.

Sıvı alımı ve performans
1) Çocuk sporcularda dengeli beslenme ve sıvı desteği, her 24 saat için kontrol edilmelidir. Egzersiz öncesi olduğu kadar egzersiz sırasındaki sıvı desteği de önemlidir.
2) Yeterli hidrasyonu sağlamak ve boşaltıma zaman vermek için egzersizden iki saat önce 500 ml sıvı mideye inmiş olmalıdır.
3) Egzersiz sırasında özellikle atletler, düzenli aralıklarla terle kaybettikleri suyu yerine koymalıdır.
4) Bu sıvıların kaybedilen suyu yerine daha hızlı koyabilmesi için ortam sıcaklığından daha soğuk olmaları tercih edilir (15 - 22 0C gibi).
5) Uzun süreli egzersizlerde; (1 saatten uzun) sadece su yerine karbonhidrat ve / veya elektrolit eklenmiş içecekler de iyi olabilir.
6) Yoğun egzersiz ve bir saatten uzun çalışmalarda yüzde 4 -8 oranında karbonhidrat içeren sıvılar kullanılabilir.
7) Aşırı terle sodyum kaybı da gündeme gelebileceği için hiponatremiye engel olmak için bir saatten uzun süren egzersizlerde 1 litre için 0,5 -0,7 gr sodyum takviyesi düşünülebilir.

Mutfağınız iyi bir eczanedir
Kanserle savaşmak İçİn: Meyveleri kabuğuyla yiyin. Kabuğa yakın olan bölgelerde çok daha fazla besleyici ve faydalı madde bulunur. Yakın zamanda yapılan bir laboratuvar deneyinde kırmızı elmanın kabuğundaki bir düzineden fazla kimyasal bileşiğin meme, karaciğer ve kolon kanseri hücrelerinin büyümelerini engellediği görüldü. Elmayı iyice yıkayın ve kabuğu ile birlikte tüketin.
Kolesterolle mücadele İçİn: Salatanızın üzerine ceviz serpin veya cevizi ara öğün olarak tüketin. Araştırmalar her gün ceviz tüketimiyle total kolesterol ve LDL (kötü) kolesterolde düşüş olduğunu bildiriyor. Bu da kalp hastalığı riskinde önemli azalma demektir.
Kİlo kontrolü İçİn: Şeker yerine kuru meyve kullanın, canınız tatlı istediğinde kuru meyve seçin, evde komposto ve hoşaflar hazırlayın. Ayrıca kek ve kurabiyelerde de şeker miktarını azaltıp meyve ile destekleyebilirsiniz.

Salatanızı değiştirin
Değişik sebze ve meyve çeşitleriyle salatanızı renklendirin ve besin değerini artırın. İşte size bazı öneriler: Ne kadar renkli, o kadar iyi.
* Renklendirin: Ekleyeceğiniz domates, brokoli, havuç, kırmızı biber, yeşil biber ve pancar kansere karşı korur.
* Tatlandırın: Mandalina - portakal dilimleri, dilimlenmiş çilek, kurutulmuş meyvelerle damak tadınızı geliştirin.
* Kalbe yararlı bir hale getirin: Yağsız peynir, yağsız tavuk veya hindi, ton balığı, haşlanmış mercimek eklediğiniz salatayı öğün yerine tüketin.
* Kıtır ekleyin yeme sürenizi uzatın: Fırınlanmış kıtır ekmek parçaları, badem, ceviz, fındık, çekirdek ekleyerek çiğneme sürenizi uzatabilirsiniz; bu da beyne doy sinyali gitmesini sağlar.
* Aroma ekleyin lezzetini artırın: Baharat ekleyin, Zeytinyağı, sirke, yoğurt ve kekik, nane pul biber gibi baharat ve çeşniler kullanın. Biraz hardal da olabilir, ama mayonezden uzak durun.

timeturk
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Antibiyotiğin yerini "bal" alabilir
« Yanıtla #424 : 28 Temmuz 2009, 17:18:29 »
İtalyan La Stampa gazetesinin internet sitesinde yayımlanan habere göre, bir grup bilim adamı, Yeni Zelanda'da yetişen manuka ağacının çiçeklerinden üretilen balın, içerdiği doğal antibiyotik sayesinde enfeksiyon kapmış yaraların tedavisinde kullanılabildiğini ortaya koydu.

Bilim adamları, antibiyotiğe direnç gösterilen tüm durumlarda kullanılabileceği belirtilen bu bal türünün yan etkisinin olmadığını, içerisindeki düşük ph değeri sayesinde ölü derinin yenilenmesine yardımcı olduğunu ve yaraların iyileşmesini hızlandırdığını kaydetti.
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Sıcak havalarda bol bol sıvı tüketin
« Yanıtla #425 : 29 Temmuz 2009, 19:57:15 »
Manavgat Özel Sevgi Hastanesi Doktoru Cemil Er, sıcak ve nemli havada kalp, şeker ve yüksek tansiyon hastalarının saat 11.00 ile 15.30 sularında evden dışarıya çıkmalarının risk oluşturabileceğini ifade etti. Güneş ışınlarının en etkili olduğunu saatlerde dışarıya evden ve işyerinde çıkılması gerektiğinde başı korumak için şapkaya, gözü zararlı ışınlarda korumak için güneş gözlüğü takılması gerektiğini belirten Er, vücudun rahat etmesi için bol bol başta su olmak üzere sıvı içecek tüketilmesi gerektiğini kaydetti. Er, "Acil bir işimiz olmadığı sürece güneş ışınlarının etkili olduğu sürece dışarıya çıkmayalım. Başta su olmak üzere bol bol ayran, meyve ve meyve suyu tüketelim. Karpuz, kavun, portakal ve nar suyu vücuda iyi gelir. Vücudumuzda pişik oluşmaması için eve gelir gelmez iç çamaşırlarımızı değiştirip duş alalım." dedi.

Gıda Yüksek Mühendisi Abdullah Badem de yazın sıcak ve nemli havada çocukların su, ayran ve meyve tüketiminin yanında dondurma da tüketmesinin vücudun zinde kalması için yararlı olacağını ifade etti. Türkiye'de kişi başı dondurma tüketiminin Avrupa Birliği(AB) ülkelerine göre çok düşük olduğunu vurgulayan Abdullah Badem, Almanya, İsviçre, Hollanda, Danimarka, İngiltere, Fransa, Yunanistan, Belçika, İspanya ve Norveç'te yılın 12 ayı dondurma tüketimi olduğunu kaydetti. Badem, "Gençlerin yaz sıcaklarında zinde kalması için bol bol dondurma tüketmeli. Dondurmanın yetişme yaşındaki çocuklara pek çok faydası var. Özellikle limon, portakal, böğürtlen, vişne, kivi ve elma karışımlı dondurma vücut direnci için çok iyi." ifadesini kullandı. (CİHAN)
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Organik gıdalara boşuna mı para ödüyoruz?
« Yanıtla #426 : 30 Temmuz 2009, 02:15:44 »
Bilim dünyasındaki son araştırma insanlar arasında çok yaygın olan bir kanıyı ortadan kaldıracak nitelikte. İngiliz bilim adamları organik gıdayla normal gıda arasında sağlık açısından bir fark olmadığı görüşünde. Araştırma doğruysa organik gıdaya ödenen paralar boşa gidiyor.


İngiliz Gıda Standartları Ajansı'nın desteğiyle 50 yıldır sistematik şekilde sürdürülen araştırmanın sonucu yayımlandı.

Araştırmaya göre, organik gıdaların daha sağlıklı olduğunu gösteren hiç bir delil yok.

162 sayfalık araştırma raporu, organik gıdaların ne daha besleyici ne de sağlıklı olduğunu yönünde. Bu kanının tamamen yanlış olduğu savunuluyor.

İngiltere'nin başkenti Londra'daki temiz ve tropikal ilaç okulu araştırmacıları, organik gıdalara boş yere daha fazla para ödendiği görüşünde. Zira dünya genelindeki organik gıda pazarının değeri 48 milyar doları buluyor.

İngiliz bilim adamları, "organik gıdalarla diğer gıdalar arasında çok minik besleyici farklar var ki bunlar sağlık üzerinde büyük bir etki yaratmıyor. Bu nedenle de organik gıdaların daha iyi olduğunu söylemek yanlış olur" açıklamasında bulundular.

Ancak, bilim dünyasındaki bazı çevreler araştırmanın sonuçlarından şüpheli.

Bazı bilim adamları özellikle normal ürünlerde kulllanılan tarım ilaçlarının insan sağlığına uzun dönemde ne kadar zarar verdiğinin göz önünde bulundurulması gerektiğini vurguluyor.

Kaynak:CNN TÜRK
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7484
İşte kilo vermenin faydaları
« Yanıtla #427 : 03 Ağustos 2009, 16:13:31 »
Araştırmacılar, kilo vermenin, sadece kasvetli ruh halini önlemediğini, aynı zamanda obez hastalarda kalp hastalığı ve felç için risk faktörlerini azalttığını gösterdiler.

Study of Ingestive Behavior Derneği'nin yıllık toplantısında sunulan araştırmada, 6 aylık diyet programından sonra araştırmacılar, depresyonlu hastaların sadece zayıflamadıklarını, ayrıca depresyon belirtilerinde önemli iyileşmeler olduğunu ve kalp hastalığı ile felç için bir risk faktörü olan trigliserid oranında da düşüşler olduğunu tespit ettiler.

Yeni bulguların depresif obez bireylerin gerçekten de önemli ölçüde kilo verdiklerini ve bu kilo vermenin depresyon belirtilerini azalttığını ortaya çıkardığını söyleyen araştırmacılar, depresif ve depresif olmayan 51 kişi üzerinde uyguladıkları altı aylık zayıflama programı sonucunda, depresif kişilerde önemli ölçüde iyileşmeler görüldüğünü kaydettiler. Ayrıca, depresif kişiler ağırlıklarının yüzde 8'i kadar kilo verirken, depresyonda olmayanların toplam ağırlıklarının yüzde 11'i oranında zayıfladıkları belirtildi.

Glikozdaki önemli iyileşmelere ek olarak, insülin ve kötü kolesterolün hastalarda azaldığı ve ayrıca kalp hastalığı ile felç için önemli bir risk faktörü olan trigliserid oranında düşmeler olduğu görüldü.

zaman

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Domates'in Faydaları
« Yanıtla #428 : 04 Ağustos 2009, 14:05:50 »
Uzmanlar, kalbi koruyan likopen adlı maddenin, kalp sağlığı için çok önemli olduğunu belirterek, bu maddenin domates suyunda oldukça fazla olduğuna dikkat çekiyorlar.


Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Tamam, sebze ve meyvelerde bulunan karotene benzeyen bir madde olan likopenin, sağlık açısından son derece yararlı olduğunun bilimsel araştırmalarla kanıtlandığını belirterek, likopenin prostat, sindirim sistemi, göğüs ve akciğer kanserinin vücutta yayılmasını da engellediğini söyledi. Prof. Dr.Tamam sözlerini şöyle sürdürdü:



Tropikal meyvelerin yanı sıra kırmızı greyfurt ve karpuzda da likopen var. Ancak, kalbi hastalıklara karşı koruyan bu madde domates suyunun yüzde 85 inde bulunuyor. Aynı zamanda portakalda bulunan C vitaminine eşdeğer oranda da vitamin içeriyor. Bu da domatesi bağışıklık sisteminin gelişmesi, nezle ve grip tedavisinde de etkin bir konuma getiriyor. Domateste bulunan minerallerden selenyum ise metabolizmanın düzenlenmesi, kısırlığın önlenmesi, vücut gelişiminin sağlanması ve pankreasın harekete geçirilmesinde de etkili oluyor.


Prof. Dr. Nevzat Tamam ayrıca mide ve bağırsak hastalarının asitli olan domatesi çiğ olarak tüketmemelerini, bunun yerine haşlanmış patatesi tercih etmelerini önerdi.
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Bu yumurtalara dikkat
« Yanıtla #429 : 07 Ağustos 2009, 05:01:00 »
Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Tülin Aksoy, pazardan alınan yumurtalara dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.

Yaz aylarında pazardan yumurta almayı önermediklerini söyleyen Ziraat Fakültesi Zootekni bölümünde görevli hayvan yetiştirme ve ıhsalı konusunda uzman Doç.Dr Tülin Aksoy, aşırı sıcaklar nedeniyle pazarda satılan yumurtanın kalitesinin gerilediğini söyledi.

Halk pazarlarında bir yumurtanın kaç gün beklediğinin bilinmediğini söyleyen Aksoy, "Yumurta bayatladıkça bozulmaya dönebilir. Yumurtanın pazar ortamında sağlıklı bir şekilde bekleme günü sayısı düşüyor. Mümkün olduğu kadar yumurtaları serin ortamlarda satılan alışveriş merkezleri ve marketlerden almalıyız" dedi.

Ameliyat sonrası ve ağır yanıklar sonrası insanlara günde üç dört yumurta yedirilmesi gerektiğini anlatan Aksoy, sözlerine şöyle devam etti: "Çünkü, yumurtanın proteini insan vücuduna en yakın proteindir. Bir yumurtanın 6 gram proteini vardır. Bu proteinin yüzde 99'u vücut proteinine dönüşüyor. Bir canlının neye ihtiyacı varsa uygun oranlarda yumurtanın içinde bulunuyor."

Özellikle gelişme çağındaki çocukların, gençlerin yumurtaya çok ihtiyaçları olduğunu anlatan Aksoy, şunları söyledi: "Gençken vücudunuzun protein üretmesi gerekiyor. Özellikle ilk beş yaşta beyin gelişimi çok önemli. Çocuklar protein tüketmezse zaten protein olan beyin gelişemez. İlk beş yaş içerisinde yumurta yemeyen çocuklarda hem fiziksel boy geriliği hem de zihinsel gerilik söz konusu olabilir. Beş yaşından sonra bu çocuklar protein bakımından zengin gıdalarla beslenilse bile boyundaki kısalığı telafi edilebilinir ama beyin gelişimindeki duraklamayı telafi edilemez.

Protein tüketmeyen çocuklarda donuk zekalılık dediğimiz durum ortaya çıkıyor. Beynin gelişimi bir Cd gibi düşünürsek üzerine yazılan program ne kadar iyi olursa olsun sizin Cd'niz iyi değilse bu programı kaydedemezsiniz. Benim önerim çocukların her gün bir yumurta yemesi. O gün et ve süt yemiyorsa iki yumurta yemeliler."

Türkiye gibi nüfusunun çok büyük kısmı genç olan bir ülkede yumurta tüketiminin yüksek olması gerektiğini söyleyen Aksoy, sözlerini şöyle sürdürdü: "Almanya gibi yaşlı Avrupa ülkelerinde yılda bir kişi 250 yumurta tüketiyorsa bizim 300 yumurta tüketmemiz lazım. Biz Avrupalılara göre daha az yumurta, balık eti, tavuk ve kırmızı et tüketiyoruz. Şu an Türkiye'de bir yılda kişi başına 135 yumurta tüketiliyor. Avrupa'da bu rakam 250 yumurtadır. Bu gelişmişliğin göstergesidir. Bence okullarda fındık değil yumurta dağıtmaları gerekiyor."

Köyde yaşayan insanların yüzde 80'inde tavuk bulunduğunu söyleyen Aksoy, köylülerin yumurtacılığı para kazanmak için değil şehirdeki çocuklarına yumurta göndermek için yaptıklarını belirtti.
(iha)
timeturk
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Budak

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 267
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #430 : 07 Ağustos 2009, 13:33:43 »
MaşşAllah kardeşlerim sağlık danışmanı gibisiniz. &) ellerinize sağlık.

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Mikroplara 20 saniye yaşama hakkı
« Yanıtla #431 : 08 Ağustos 2009, 07:10:35 »
Enfeksiyon kontrol hemşiresi Yeliz Gökay, mikropların en çok elle bulaştığını hatırlatarak, bu mikroplardan korunmak için ellerin sıvı sabun ile yıkanmasının çözüm olabileceğini vurguladı...

Mikroorganizma kaynaklı hastalıklarda ana neden hijyen eksikliği. Sadece besinlerin ve çevrenin değil, kişisel hijyenin de önemli olduğunu belirten Acıbadem Hastanesi enfeksiyon kontrol hemşiresi Yeliz Gökay, mikroorganizmaların suda, havada, toprakta, hayvanlarda, iyi yıkanmamış yiyeceklerde, insan ve hayvanların dışkılarında bulunduğunu söyledi. Gökay, mikroorganizmaların bir kişiden diğerine ve besinlere bulaşmasını kontrol edebilmek için en etkili, ucuz ve basit yöntemin el yıkamak olduğunu vurguladı.

Gökay şunları söyledi: “Eller bol su ve sıvı sabun ile akan suda 10-20 saniye kuvvetlice, parmaklar ve bilekler dahil olmak üzere yıkanmalı, içilen suyun da hijyenik ve temiz olmalı.” Gökay, özellikle su ve besinlerle bulaşan tifo, şigella, amipli dizanteri, kolera, ani başlayan sulu ve kanlı ishaller, hepatit A (sarılık) gibi hastalıkların görülmemesi ve salgın durumlarının yaşanmaması açısından besin ve suların hijyenik olmasına özen gösterilmesi gerektiğini söyledi.

Bugün
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Üzüm, bağışıklık sistemini güçlendiriyor
« Yanıtla #432 : 10 Ağustos 2009, 08:15:11 »
Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Biyokimya Klinik Şefi Prof. Dr. Necat Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mevsiminin geldiği bu günlerde özellikle üzümü ve şırasını sık sık tüketmek gerektiğini belirtti.

Düzenli olarak üzüm suyu tüketen insanların kanında vücudu hastalıklara karşı koruyan gammadelta T hücrelerinin bulunduğunu ifade eden Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

''İspanyol araştırmacılar üzüm tüketiminin NADPH oksidaz enzimini azaltarak damarların oksidasyonunu azalttığını gösterdiler. Bu çalışma Br. J. Nutrition dergisinde yayımlandı. Özellikle kırmızı üzüm içerisinde yer alan polifenoller çok faydalı bileşikler olup kronik hastalıkların oluşumu engellemektedir. Yani üzümün içerisinde yer alan bu faydalı bileşikleri mutlaka şarap olarak tüketmek gerekmez. Ülkemizin başına bela olan kalp damar hastalıklarının oluşumunu engeller. Böylece milyonlarca doları ilaçlara harcamayız.''

Aslında çocukluk çağında başlayan kalp damar hastalıkları ancak ileri yaşlarda çıktığı için insanların yanlış bir düşünceyle ileri yaşta aniden kalp hastası olduğunu düşündüklerini vurgulayan Prof. Dr. Yılmaz, ''Oysa önceki yıllarda edindiği beslenme alışkanlıkları kendisini hasta etmiştir'' dedi.

Havaların sıcak olduğu yaz mevsiminde bize düşenin hem bizim hem de çocukların sağlığını korumak olduğunu ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu:

''Zararlı gazlı içecekler yerine taze meyve sularını, şırasını, şerbetini tercih etmemiz gereklidir. Mümkün olduğunca doğal beslenmeliyiz. Ülkemize bahşedilen eşsiz lezzet ve güzellikteki üzümlerini mümkün olduğunca tüketmeye çalışalım.''

timeturk
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Hangisi daha sağlıklı?
« Yanıtla #433 : 11 Ağustos 2009, 06:05:54 »
Araştırmacılar, ilaçlar ve kanser arasındaki ilişkinin net olmamasına karşın kolesterolü sert bir şekilde düşürmenin kanser riskini artırdığına şüphe olmadığını belirtti.

Testosteron hormonu üretmek ve hücre zarlarını onarmak için gerekli olan kolesterolün vücudun temel yapı taşlarından biri olduğunu vurgulayan bilim adamları, bu nedenle düşük kolesterol ile kanser arasındaki ilişkinin mantıklı olduğunu kaydetti.

"The American College of Cardiology" dergisinde yayımlanan araştırmada, asıl önemli olanın, iyi kolesterol olarak bilinen HDL'nin seviyesinin yüksek olması olduğu vurgulandı. Araştırmada iyi kolesterolün kötü kolesterole oranının önem taşıdığı, HDL seviyesinin yüksek olmasının insanı kalp hastalıklarından koruduğu belirtildi.

Bugün
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #434 : 11 Ağustos 2009, 06:07:22 »
MaşşAllah kardeşlerim sağlık danışmanı gibisiniz. &) ellerinize sağlık.

Teşekkür ederiz Budak kardeşim:)
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim