Gönderen Konu: Faydalı Bilgiler  (Okunma sayısı 366998 defa)

0 Üye ve 54 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Kola, kemikleri kırıyor
« Yanıtla #210 : 19 Aralık 2008, 01:41:32 »

İçerisinde kafein bulunan kolanın sodyum açısından da zengin olduğu, bir miktar kafein ve aşırı miktarda sodyumun kemik kırılmalarına yol açtığı vurgulandı.
 
Sağlıklı bir yaşamın güvenli besinlerle sürdürülebileceğini belirten Erciyes Üniversitesi Atatürk Sağlık Yüksek Okulu Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, sıklıkla tüketilen kolanın kemik düşmanı olduğunu söyledi.

Güvenli besinin öncelikle besleyici değerini kaybetmemiş olması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Neriman İnanç, kolanın özellikle kemik sağlığını olumsuz etkilediğini söyledi:

“İçerisinde kafein bulunan kola, sodyum açısından da zengindir. Bir miktar kafein ve aşırı miktarda sodyum, kemik kırılmalarına neden olur. Bir taraftan süt içirelim kemikleri koruyalım derken kola tüketimine göz yummak doğru değil. ‘Yasaklansın’ demeyi istiyorum ama yasaklar da doğru yere götürmüyor. Mümkün olduğu kadar tüketilmemesi gerekiyor. Sağlıklı beslenmede kolaya yer yok. Hele hele sporcuların kemikleri çok daha önemli. Kemiklerinizin kırılmasına razıysanız kola içebilirsiniz.”

KARBONHİDRAT VE PROTEİN BİRLİKTE TÜKETİLMELİ

Doğru ve dengeli beslenmeyle ilgili açıklamalar yapan Prof. İnanç, önyargıların aksine karbonhidrat ve proteinlerin aynı anda tüketilmesinin zararlı olmadığını, doğal besinlerin içerisinde protein, karbonhidrat, vitamin ve minerallerin birlikte bulunduğunu belirtti. Bunların boşuna bir arada yaratılmadığını ifade ederek, “Bunları böyle almak lazım. karbonhidrat ve proteini bir arada kullanmamak bilimsel olarak doğru değil. Çünkü, sütte de ette de protein var. Yanında yediğimizi ekmekte de karbonhidrat var” dedi.

Besinlerin hem fiziksel hem kimyasal hem de mikrobiyolojik açıdan temiz ve bozulmamış olması gerektiğini belirten Prof. Dr. İnanç, besinlerin virüsleri, bakterileri ve zararlı mikroorganizmaları taşıyabildiğini vurguladı, “Bunlar bazen vücudumuzun bazı bölgelerine yerleşerek felç, menenjit gibi hastalıklara neden olabiliyor. Ülkemizdeki bu hastalıklarla ilgili veri yok ama ABD’de her yıl 76 milyon insan bu bakterilerden hastalanıyor, 5 bin insan ise ölüyor” diye konuştu.

BESİNLERİ DOĞRU SAKLAMAK ÖNEMLİ

Gıdaların cam parçası, metal, kıymık, saç gibi bazı fiziki maddelerle de kirlenebildiğine dikkati çeken İnanç, şunları kaydetti:

“Besinleri sakladığımız kaplar, çözülme sonucu oluşan bazı metaller, tarım ilaçları, iyi durulanmayan bazı kaplardan geçen deterjanlar, ambalajlarda kullanılan renkli plastikler, kimyasal olarak besinlerin kirlenmesine neden oluyor. Belki de en önemlisi besinin bileşiminde doğal olarak bulunan zehirli maddelerdir.

Örneğin, yeşillenmiş patateste bulunan ‘solanim’ maddesinin toksik, zararlı etkisi var. Besinlerin uygun koşullarda saklanamaması veya hijyenik koşulların yeterince sağlanamaması sonucu oluşan virüsler, küfler de biyolojik kirlenmeye neden oluyor. Bu kirlenmelerden arınmış besinleri almak zorundayız.”

Prof. İnanç, bir şeker hastasının, kullanacağı besindeki şeker oranını bilmesinin sağlık için gerekli olduğunu belirterek, bunun için de etiketlemenin yaygınlaştırılması gerektiğini bildirdi.

Bir ürünün güvenliği ile kalitesinin farklı şeyler olduğuna dikkati çeken Prof. İnanç, güvenlikten taviz vermenin mümkün olmadığını ancak kalitenin tüketicinin tercihine göre değişebileceğini kaydetti.

NTVMSNBC
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Göğüs Kanserine Karşı Zeytinyağı
« Yanıtla #211 : 19 Aralık 2008, 18:15:32 »
Sızma zeytinyağındaki kimyasalların göğüs kanseri riskini azalttığı tespit edildi.
 
Sızma zeytinyağında anti-kanser kimyasalları tespit eden İspanyalı araştırmacılar, bu kimyasalların göğüs kanseri riskini azalttığını belirtiyorlar.

Isı ve kimyasal kullanmadan sadece zeytinin ezilmesiyle elde edilen sızma zeytinyağı bitki kimyasalları içeriyor. Araştırmacılar, sızma zeytinyağını parçalara ayırdılar ve laboratuarda göğüs kanseri hücrelerine karşı bunları test ettiler. Bitki kimyasalı olan polifenol (bitkisel antioksidan) içeren tüm parçaların göğüs kanseri geni HER2'yi engellediğini buldular.

BMC Kanser dergisinin son sayısında yayınlanan araştırmada, Catalan Onkoloji Enstitüsü'nden Dr. Javier Menendez, zeytinyağı açısından zengin Akdeniz tipi diyetlerin kalp hastalığı ve yaşlanmaya karşı da koruyucu etkisinin olduğunu söyledi. Menendez, "Bulgularımız ilk kez sızma zeytinyağındaki karmaşık fenollerin göğüs kanserine neden olan HER2 genini büyük ölçüde engellediğini gösterdi" dedi.

Araştırmacılar, bu bitkisel antioksidanların yeni anti-göğüs kanseri ilaçları için güvenli ve mükemmel bir platform sağlayacağını söylüyorlar.

aktifhaber
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Soğuk günlerin en sağlıklı içeceği
« Yanıtla #212 : 23 Aralık 2008, 01:40:00 »

Uzmanlar, vücut direncinin azaldığı soğuk günlerde çocukların günde 1 bardak, yetişkinlerin ise 2 bardak ılık süt içmeleri halinde...



Sütün organizmanın büyüme ve gelişimi için gerekli olan besin öğelerinin tamamına yakınını içerdiğini belirten uzman Dr. Hüsnü Yeşil, sütün sayılmayacak kadar faydaları olduğunu dile getiriyor. Yeşil, Hacettepe Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırmaya göre bir bardak sütün 5 -6 yaşındaki bir çocuğun günlük besin ihtiyacının yarısını karşıladığını kaydediyor.

Bir bardak sütte B12 vitamininin yüzde 98'ini, fosforun yüzde 55'ini, kalsiyumun yüzde 52'sini, B2 vitamininin yüzde 44'ünü karşıladığını kaydeden Yeşil, "Bu çok değerli besinden çocuklarımızı mahrum etmemeliyiz. Yaz aylarında çocuklar dondurma gibi besinlerle sütten faydalanıyor.

Ancak kış aylarında dondurma tüketimi azalıyor. Bu bakımdan özellikle bu soğuk kış günlerinde çocuklarımızın iyi ve dengeli beslenmesi beslenmesi ve vücut direncinin artması için mutlaka süt içirmeliyiz. Ilık bir bardak süt çocuğumuzun besin ihtiyacının neredeyse yarısını karşılıyor. Sade sütü sevmeyen çocukların süt içmesini özendirmek için kakao ve çikolota katılabilir." diyor.

BALLI ILIK SÜT ÖKSÜRÜĞÜ KESİYOR

Kışın çocukların kolaylıkla hastalandığını ve öksürüğün yaygın bir şekilde görüldüğünün altını çizen Yeşil, bir bardak süte bir tatlı kaşığı bal katılarak verilmesi halinde öksürüğe çok iyi geldiğini kaydediyor.

Yatmadan önce verilen ılık ballı sütün öksürüğü kestiği gibi çocukların daha iyi uyumalarını sağlayacağını ifade eden Yeşil, "Ayrıca sütün içinde bulunan yağ asitleri çocuğun beyin gelişimi için çok önemlidir. Çocuklukta ve gençlikte güçlü kemikler için de süt vazgeçilemez bir besin kaynağıdır. Süt, kışın yine çocukların ağız kenarlarında görülen yaralara da iyi gelir." bilgisini veriyor.

Ailelere çocuklarına örnek olmaları bakımından süt içmeleri çağrısında bulunan Yeşil, her yaş grubundaki kişiler için sütün büyük faydası olduğunu dile getiriyor. "Anne baba süt içerse çocuk da kolaylıkla süt içer" diyen Yeşil, şöyle devam ediyor:

"Süt yetişkinler için de gereklidir. Obezite ve kronik hastalıklardan korur. Dengeli beslenmeyi sağlar. İlaçların yan tesirini azaltır. Kemiklerin güçlü kalmasını sağlar ve kemik erimesini engeller. Vücut ağırlığını azaltır ve kilo verdirmeyi kolaylaştırır. Yetişkinler en az günde 2 bardak süt tüketmelidir.''

Haber Aktüel
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Göz damlası kullananlar dikkat
« Yanıtla #213 : 23 Aralık 2008, 23:54:19 »
Opr. Dr. Lokman Balyen göz damlası kullanan hastalara uyarılarda bulundu.

Diyarbakır'ın Dr. Yusuf Azizoğlu Devlet Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Lokman Balyen göz damlası kullanan hastalara uyarılarda bulundu. Gözün vücuttaki en hassas organ ve doku olduğunu belirten Balyen, 'Doktor kontrolü olmadan alınan göz ilaçları tehlikelidir. ilaçlar bilinçsiz, yanlış ve kontrolsüz kullanıldığı takdirde geri dönüşümü olmayan sorunlara neden olabilir.

ETKİLİ TEDAVİ İÇİN

Örneğin ilaç alma saatleri, son kullanma tarihi, ilacın günde kaç defa kullanıldığı gibi... Damla gözde alt üst kapağının hafifçe aşağı doğru çekilmesiyle oluşan cebe damlatılır. Göz damlalarının çoğunun kapakları açıldıktan sonra kullanım süresi 1 ay ve 15 gündür. Yanlış kullanımı ciddi görme sorununa neden olabilir. Etkili tedavi için damlanın göz içine tam olarak damlatılması ve damladan sonra bir süre gözün açık tutulması gerekir.' dedi.

haber3
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Araç Tutması
« Yanıtla #214 : 25 Aralık 2008, 00:14:58 »
Çeşitli araç tutmalarından kaynaklanan mide bulantıları, birçok kişinin gününü kötü geçirmesine sebep olan yaygın bir sorundur. Hava ,kara ve deniz ,Uzay yolculuklarında ve hatta sabah uyandıktan sonra yaşanan mide bulantılarını artık i-Trans Araç Tutması Önleme Cihazı ile kontrol altına almak mümkün.






Bu yeni cihazın her türlü araç tutmalarına ve hamile kadınlarda sık görülen mide bulantılarına karşı etkinliği Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi FDA tarafından onaylanmıştır

ARAÇ TUTMASI

Zencefil: Sindirime yardımcı olur.Mide bulantısını giderir. Enerjinizi artırır.Otomobilde uzun süre gitmenin yol açtığı bulantı ve rahatsızlıkları azaltır.


« Son Düzenleme: 19 Ağustos 2009, 10:22:35 Gönderen: Nefer »
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Eklem ağrısına 'kuşburnu'lu çözüm!
« Yanıtla #215 : 26 Aralık 2008, 10:13:10 »

Kireçlenmenin yol açtığı eklem ağrılarından şikayetçi iseniz, çözümü bir de doğada arayın. İşte ekrem ağrısı çekenlerin sızılarını azaltacak yöntem...



Danimarkalı bir doktorun yaptığı araştırmaya göre, her gün düzenli olarak kuşburnu kapsülü almak ağrıları azaltıyor

Dünya Osteoartrit Araştırma Birliği Türkiye Temsilcisi ve İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı'nın Kurucusu ve Başkanı Prof. Dr. Cihan Aksoy, kuşburnunun eklem ağrıları üzerindeki tedavi edici gücüne yönelik sorularımızı yanıtladı:

* Kuşburnu eklem ağrılarına nasıl iyi geliyor? Özellikle hangi tür eklem ağrılarında yarar sağlıyor?

Danimarkalı doktor Kaj Winter, kuşburnunun eklem ağrıları üzerindeki etkisi hakkında bir araştırma yaptı ve bu araştırmasını geçtiğimiz günlerde Prag'da düzenlenen Dünya Osteoartrit Araştırma Birliği Kongresi'nde bizlerle paylaştı. Kuşburnunun çekirdeğinde ve kabuğunda bulunan bir maddenin iltihabi reaksiyonu durdurduğu yolunda bulgular var. Bu, hâlâ araştırılıyor. İlk yapılan çalışmalarda, kireçlenmelerde kullanılmış. Eklem kıkırdağı yıkımını azaltıp azaltmadığını ise henüz bilmiyoruz.

KAPSÜL KULLANIN

* Bilinen başlıca yararları neler?

Kuşburnu tozu, eklem ağrıları olan hastalarda iyileşmeyi destekliyor. Kireçlenme belirtilerinin iyileşmesine yardımcı oluyor ve kireçlenmenin neden olduğu ağrıları azaltıyor. Günlük yaşam aktivitelerinin yerine getirilmesini sağlıyor. Kireçlenmeli hastalarda, kalça eklemlerinin iyileşmesine yardımcı oluyor.

* Kuşburnunu çay olarak mı, yoksa kapsül şeklinde mi tüketmek gerekiyor?

Kuşburnu çay olarak tüketildiği zaman, eklem romatizmaları üzerinde etkisi kalmıyor. Isıtıldığı an etkinliği ve protein yapısı gidiyor. Kuşburnunun kabuğu ve çekirdeğinden elde edilen madde, ısı sonucunda bozuluyor. Soğuk suda ise özü çıkmıyor. Soğuk algınlığı ve grip gibi durumlarda kuşburnu çayı işe yarayabilir ama eklem ağrılarında iyileştirici etkisi olmaz. Eklem romatizmalarında steril şartlarda hazırlanmış, dondurulmuş kapsülleri öneriyoruz. Bir kapsüle üç kuşburnu sığar ve günde altı kapsül almak yeterlidir. Özellikle üçüncü haftadan sonra ciddi iyileşmeler görülüyor. Bir kür üçdört ay sürüyor, sonra bırakılıyor.

İLAÇ GİBİ YAN ETKİSİ YOK!

* Kuşburnunu alternatif tıbbın önemli silahlarından biri olarak kabul edebilir miyiz?

Ben alternatif tıp kavramına inanmıyorum. Tıbbın alternatifi yoktur. Hekimlere öğretilen modern tıptır. Hekimler hastalarının ruhen ve bedenen iyileşmelerini sağlar. Tıp eğitimi içinde öğrenciler, fitoterapiyi (bitkilerle tedavi) öğrenmez. Oysa bir doktor kuşburnu, avokado ya da soyanın etkilerini bilmelidir. Doktorlar bunu öğrenmiyorlar, sonra da onlara alternatif geliyor. Geçmişte eklem romatizması ile mücadelenin tek yolu ilaçlardı. Ancak bunlar bilinçsizce kullanıldıklarında, mide kanaması gibi birtakım problemlere yol açabiliyor. Hatta bazen ölüm gibi yan etkiler bile görülebiliyor. 2000'li yılların başında eklem romatizmasından ölüm oranı, meme ya da rahim kanseri kaynaklı ölümlerden çok daha fazlaydı. Bu hastalıkla mücadelede kuşburnu gerçekten çok etkili. Üstelik, kuşburnunun bilinen veya gözlenen bir yan etkisi yok. Destek tedavi ile modern yöntemlerden şaşmadan, sentetik ilaçların azaltılabileceğimi gördüm. Kuşburnu, hastaların birden fazla tedaviye girmesinin de önüne geçiyor.

Kayınvalidemle eşimi denek yapıp yararlarını inceliyorum

* Sizin kuşburnunun yararlarına yönelik araştırmalarınız var mı?

Devam eden bir ramotoid artrit çalışması var. Elde edilen öncül veriler, ağır romatizma ilaçlarının bırakılabileceğini gösteriyor. Ancak bu hastalar hiçbir zaman kendi kendilerine ilaçlarını bırakıp, kuşburnu kullanımına dönmemeli. Kuzey Avrupa ülkelerinde yapılan doz çalışmaları da var. Ancak Türkiye'de henüz doz konusunda bir çalışma yapılmadı. Norveç'te yapılan bir çalışma, romatizmayla mücadelede kuşburnunun ilaç gibi kullanılabileceğini gösterdi. Kuşburnu, diğer ilaçların yanında destek olarak da kullanılabilir. Genetik kireçlenmesi olan kişiler de, kuşburnu kullanabilir. Ben bir araştırma yaparken önce annem, kayınvalidem ve eşimde deniyorum. Onların söylediklerini ciddiye alırım, benim en güvendiğim deneklerim onlardır.

Etkisi kamyonlar dolusu mektupla kanıtlandı!

Prof.Dr.Cihan Aksoy, Danimarkalı meslektaşı Kaj Winter'in kuşburnunun eklem ağrıları üzerindeki etkisini genç bir çiftin başına gelenleri inceleyerek ortaya çıkardığını belirtti. İşte kuşburnunun yararlarını gözler önün seren o hikaye: "Bir adam, eşi kuşburnunu seviyor diye bütün arazisine kuşburnu ekmiş. Beklediğinden çok daha fazla ürün alınca da, bunları bozulmasınlar diye değirmenden geçirmiş ve ve dondurup saklamış. Ürünlerin bir kısmını da komşularına dağıtmış.

YEMEKLERE EKLENİYOR

Eşi, toz halindeki kuşburnunun kabuğunu ve çekirdeğini yoğurdun ve yemeklerin üzerine dökerek tüketmeye başlamış. Ardından, başkaları da bu alışkanlığı edinmiş. Sadece üç-dört ay içinde herkes kendini daha sağlıklı hissetmeye başlamış. Kuşburnu tüketenler, o kış hiç bel ya da bacak ağrısı çekmemiş.

ÖNCE İNANMADILAR

Genç adam, bu durumu Dr. Kaj Winter'e anlatmış ama ona kimse inanmamış. Adam, dört yıl daha kuşburnu ekmeye devam etmiş. Dondurup ezdiği bu ürünü, eklem ağrısı çekenlere hediye etmiş. İnsanlardan ağrıları azalırsa, kendisine mektup yazmalarını istemiş. Kamyonlar dolusu mektupla yeniden doktorların kapısını çaldığında, onları inandırmayı başarmış. Doktorlar, dört yıl boyunca günde bir çay kaşığı kuşburnu tüketenlerin, eklem ağrılarının azaldığını anlamış. Ürünün yan etkisinin olmadığı da görülmüş."

Günaydın
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Bitki çaylarından fazla içmek zararlı
« Yanıtla #216 : 27 Aralık 2008, 11:09:56 »

İçinde bulunduğumuz kış aylarında yoğun şekilde tüketilen bitki çaylarının tıpkı ilaç gibi düşünülmesi, günde 3 fincandan fazla içilmemesi öneriliyor.



Selçuk Üniversitesi Çumra Meslek Yüksekokulu Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Gümüşçü, AA muhabirine yaptığı açıklamada, soğuk algınlığı ve grip gibi rahatsızlıkların arttığı bugünlerde, iyileşmek ya da hastalanmamak için bitki çayları tüketiminin arttığını belirtti.

Bazı rahatsızlıklara iyi gelen bitkilerin ortak özelliğinin vücut direncini artırması ve bağışıklık sistemini güçlendirmesi olduğunu vurgulayan Gümüşçü, son dönemde en fazla talep gören şifalı bitkilerin melisa, ada çayı ve kekik olduğunu ifade etti.

Ana vatanı Amerika olan ekinezya adlı bitkinin de son dönemde yoğun ilgi gören şifalı bitkiler arasında yer aldığını anlatan Gümüşçü, ''Bu bitkilerin çayları tek başlarına tüketilebileceği gibi, bir kaç bitki karıştırılarak da içilebilir. Karışımlar daha faydalıdır, çünkü her bitkinin içinde farklı özelliklerde maddeler bulunduğu için, bu maddeler karışımlı çaylarla bir defada alınabilir'' dedi.

Gümüşçü, insanların dengeli beslenmesi için nasıl belli oranda protein, karbonhidrat, yağ ve vitamin almasına ihtiyaç varsa, her şifalı bitkinin de ihtiva ettiği farklı maddelerle ayrı ayrı vücuda yarar sağladığını ifade etti.

Şifalı bitkilerin çay gibi kaynatılmadan, sıcak suyun içine salınıp bir kaç dakika bekletildikten sonra içilmesinin en doğru yol olduğunu dile getiren Gümüşçü, şu bilgileri verdi:

''İçinde bulunduğumuz kış aylarında yoğun şekilde tüketilen bitki çayları tıpkı ilaç gibi düşünülmelidir. Nasıl ki 'bir an önce iyileşeyim' diye düşünüp, günde belli ölçekte kullanılması gereken ilaçlardan fazla fazla içemiyorsak, bitki çaylarında da aynı prensibe uymamız gerekir. Melisa, ada çayı ve kekik gibi ürünlerden günde en fazla 3 fincan içilmelidir. Bu oran hemen hemen tüm şifalı bitkiler için aynıdır. Gereğinden fazla miktarda alınan bitki çayları, kişinin bazı kan değerlerinde yükselmelere neden olarak rahatlıklara yol açabilir.''

Limon, zencefil ve tarçının da soğuk algınlığı ve grip gibi rahatsızlıklara iyi gelen bitkiler arasında yer aldığını ifade eden Gümüşçü, ''Vatandaşlarımız bu bitkileri, tanıdıkları ve güvendikleri aktarlardan almalıdırlar. Çünkü işinin ehli olan aktarlar, hem yüksek kalitedeki ürünleri satar hem de bitki karışımlarını olması gerektiği gibi tavsiye ederler'' diye konuştu.

Gümüşçü, belli ölçülerin aşılmadığı ve uygun biçimde kullanıldığı takdirde şifalı bitkilerin vücut direncini artırmada ve hastalıkları önlemde büyük yarar sağladığını sözlerine ekledi.

Haber Aktüel
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2485
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #217 : 27 Aralık 2008, 14:01:34 »
BAMYA

Halsizliğe karşı birebirdir. 100 gram bamyadaki günlük magnezyum (hücrelerin enerji toplamasını sağlayan madde) ihtiyacının ücte birini ve günlük demir (akyuvarların oksjen almasını sağlayan madde) ihtiyacımızın tamamını karşılayacak derecede zengin mineral vardır.


MISIR PÜSKÜLÜ

Mısır püskülleri gölgede kurutulur, kaynatılıp içilir. Güvenilir bir idrar sökücüdür. Zararsız ve aynı zamanda etkili şekilde zayıflamaya yarar. Bedendeki fazla yağları azaltma ilacı olarak kullanılır. Mısır püskülü tam olarak kurutulmadan uzun süre saklandığında, idrar söktürücü özelliğini yitirir.
Mısır püskülü çayı; taş yapıcı idrar yolu hastalıklarında, kalp ödeminde ve başka ödemlerde olduğu kadar, böbrek iltihabı ve romatizma hastalığında da başarıyla kullanılabilir.
Ayrıca çocukların ve yaşlıların yatağa işeme hallerinde ve böbrek sancılarında da yardımcı olur.
Çayını hazırlamak: Bir tatlı kaşığı ince kıyılmış mısır püskülü, bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır. 3,5 dakika demlendikten sonra süzülür. Tatlandırılmadan içilir.


KEKİK


Dezenfekte edici ve balgam söktürücü olarak kullanılır. Bakteri oluşumunu önler. Akciğer ve bronşlar, mide ve bağırsaklar, kekiğin başlıca kullanım alanlarıdır. Öksürük ve üst solunum yolu iltihaplarında çay içimi ve gargara biçiminde kullanılabilir.
İştah açar ve sindirim sistemini uyarır. Sindirim sisteminde görülen ekşimeler ve kramplı ağrılar bir bardak kekik çayı ile geçiştirilebilir. Romatizma ve bağırsak hastalıklarına karşı, çay içiminin yanı sıra, kekik banyoları da çok yararlıdır. Güçsüz, zayıf ve solgun çocuklara da kekik banyosu yaptırılır.


Alıntı
Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Pekmez Osteoporoz Riskini Azaltıyor
« Yanıtla #218 : 27 Aralık 2008, 23:19:48 »
Teşekkürler Günbatımı

-----------------------------

Osteoporoz Hasta Derneği Başkanı Prof. Dr. Ülkü Akarırmak, kalsiyum açısından çok zengin olan pekmezin, osteoporoz (kemik erimesi) riskini azaltmakta yararlı bir gıda olduğunu söyledi.
Akarırmak, yaptığı açıklamada, ''kemik erimesi'' ya da ''kemik zayıflaması'' olarak da bilinen osteoporozun, kemik miktarındaki azalma ve kemik kalitesindeki bozulma nedeniyle kemiklerin zayıflaması ve kırılmaya çok yatkın bir hale gelmesiyle oluşan bir hastalık olduğunu belirtti.

Kalsiyum bakımından zengin beslenmenin osteoporozdan korunma açısından çok önemli olduğunu ifade eden Akarırmak, ''Yetersiz D vitamini alımı, proteinin ve sodyumun fazla miktarda alınması, yetersiz çinko, florid alınması, B, C ve K vitamini yetersizliği, aşırı alkol ve kahve tüketimi bu faktörlere örnek verilebilir'' uyarısında bulundu.

Pekmezin ''kalsiyum deposu'' olarak adlandırılabileceğini ifade eden Akarırmak, ''dünyada giderek daha önemli bir halk sağlığı problemine dönüşen osteoporoza bağlı kemik kırılmalarının önüne geçilmesi için pekmez tüketim alışkanlığının yaygınlaştırılmasında fayda var'' diye konuştu.

Akırmak, ''Ebeveynler pekmezle değişik tatlar hazırlayarak çocuklarına pekmezi sevdirebilirler, kendileri de kalsiyum gereksinimlerini pekmezle karşılayabilirler.

Örneğin pekmez yoğurda katılarak keyifle tüketilebilir. 100 gram pekmezde 400 miligram kalsiyum var, bu oldukça yüksek bir miktar. Kalsiyum bakımından zengin olduğu bilinen yağsız sütün bir bardağında 245, 100 gram yoğurtta 350 miligram kalsiyum var'' dedi.

AA
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
E Vitamini
« Yanıtla #219 : 29 Aralık 2008, 01:49:03 »
İnsanda karaciğerin yanı sıra yağlı dokularda, böbrekte, kalpte, kaslarda ve böbrek üstü bezi kabuğunda depolanır. A vitamini, doymamış yağ asitleri ve C vitamini gibi maddelerin oksidasyonunu önleyerek antioksidan özellik gösterir. Isıya ve pişirmeye karşı dayanıklıdır.

Yararları

En iyi antioksidandır. Serbest radikallerin oluşmasını engelleyerek kanser gibi dejeneratif hastalıkların oluşmasını engeller. Hücre zarı ve taşıyıcı moleküllerin lipid kısmını stabilize ederek hücreyi serbest radikaller, ağır metaller, zehirli bileşikler, ilaç ve radyasyonun zararlı etkilerinden korur.

Bağışıklık sisteminin aktivitesi için gereklidir. Timus bezini ve alyuvarları korur. Virütik hastalıklara karşı bağışıklık sistemini geliştirir. Göz sağlığı için hayati önem taşır. Retina gelişimi için gereklidir. Serbest radikallerin katarakt yapıcı etkilerini önler.

Yaşlanmaya karşı koruyucudur.Serbest radikallerin dokular, deri ve kan damarlarında oluşturduğu dejenaratif etkiyi önler.Yaşlanmayla ortaya çıkan hafıza kayıplarını da önleyici etkisi vardır.

Hangi besinlerde bulunur?

Başta tahılllar olmak üzere yeşil sebzelerde bol miktarda bulunur. Bitkisel yağlar ve buğday tanesi en iyi kaynağıdır.

Ayçekirdeği, 1/4 fincan, 26,8 mg
Badem, 1/4 fincan, 12,7 mg
Buğday, 1/4 fincan, 12,8 mg
Çiçek yağı, 1 servis kaşığı, 7,9 mg
Yer fıstığı, 1/4 fincan, 4,9 mg
Mısırözü yağı, 1 sevis kaşığı, 4,8 mg
Soya yağı, 1 sevis kaşığı, 3,5 mg
Balık yağı, 1 sevis kaşığı, 3 mg
Istakoz, 6 gr, 2,3 mg
Salmon filet, 6 gr, 0,6 mg


Günlük ihtiyacınız nedir?

0-12 ay: 3-4 mg
1-7 yaş: 6-7 mg
11-18 yaş: 8 mg
18 yaş üstü:10 mg
Hamileler: 2 mg
Emzirenler: 3 mg

Eksikliği nelere yol açar?

E vitamini eksikliği ender görülür. Kansızlığa neden olabilir. E vitamini eksikliğinde kalp hastalıkları ve kanser riski artar. Çocuklarda hemolitik anemi ve göz bozuklukları, yetişkinlerde dengesiz yürüme, konsantrasyon bozukluğu, düşük tiroid hormonu seviyesi, sinir harabiyeti, uyuşukluk, anemi, bağışıklık sisteminde zayıflama görülebilir.

Çocuklardaki eksikliği

Metabolik hızın çok arttığı okul ve ergenlik çağında zararlı maddeleri temizleyici etkisi vardır. Eksikliğinde hemolitik anemi, ödemler (vücutta sıvı toplanmasına bağlı şişlikler) görülebilir.

Turk.Net
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Bağışıklık Sistemini Kuvvetlendiriyor
« Yanıtla #220 : 30 Aralık 2008, 00:52:44 »

Bağışıklık sistemini kuvvetlendiren Kırmızı Reishi artık Türkiye'de seri olarak üretiliyor.


 
Çukurova Üniversitesinde 6 yıl önce deneme üretimine başlanan ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirici etkisi olduğu belirtilen "Ganoderma Lucidum (Reishi)", "Kırmızı Reishi" olarak da bilinen mantar türünün seri üretimine başlandı.

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Çolak, Latince adı "Ganoderma Lucidum" olan ve "ölümsüzlük mantarı" olarak tanınan mantar türünün Çin, Tayvan, Japonya ve ABD'de üretildiğini belirterek, mantarın üretim koşullarının dünya genelinde sır gibi saklandığını ifade etti.

Prof. Dr. Çolak, Reishi'yi ÇÜ bünyesinde 6 yıl önce laboratuvar ortamında yetiştirmeye başladıklarını, araştırma sonuçlarının başarılı olması nedeniyle yurt içi ve yurt dışında da ilgi odağı olduklarını söyledi.

Mantarın dünya genelinde 1985'ten bu yana sağlık üzerindeki etkisinin yoğun şekilde araştırılan en önemli bitki olduğunu söyleyen Çolak, mantarla ilgili yapılan uluslararası çalışmaların bulgularıyla ilgili "Sonuçlar, mantarın bağışıklık sistemini kuvvetlendirici etkisinin bulunması nedeniyle sağlıklı bireyler tarafından kullanıldığında pek çok hastalıktan koruyucu etkisinin olduğu yönünde" diye konuştu.

Ömer Çolak, Reishi'nin kanser, bazı kalp rahatsızlıkları, hipertansiyon, yüksek kolestrol, alzaimer, diyabet, hepatit gibi hastalıklarda da bağışıklık sistemini kuvvetlendirici etkisinin bulunduğunu savundu.

Çolak, bu mantarların tohumlarından ürün elde edilmesi için bir firmaya danışmanlık yapmaya başladığını bildirerek, bu firmanın kurutulmuş mantarları "Ganoturk" adıyla bazı şehirlerde satışa sunduğunu aktardı.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığından ürünün tüm resmi izinlerinin alındığını belirten Çolak, mantarı sağlıklı insanların da rahatlıkla kullanabileceğini, mantarın en iyi etkisinin de 2 saat kaynatılıp suyunun içilmesi yoluyla sağlanacağını kaydetti.

Çolak, mantarların mutlaka tıbbi tedavinin yanında doktorların da görüşünün alınarak kullanılması gerektiğinin altını çizdi.


aktif haber
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Mideyi doldurmak yaşlandırıyor
« Yanıtla #221 : 31 Aralık 2008, 00:33:35 »
Ziraat Yüksek Mühendisi Mevlüt Şahin, yemek yeme alışkanlıklarının bilinçli olması gerektiğine işaret ederek, "Her yemek yediğinizde midenin üçte biri boş bırakılmalı, yoksa yaşlanırsınız" dedi.

Türkiye Teknik Elemanlar Vakfı Samsun Şubesi tarafından sağlıklı beslenme konulu seminer düzenlendi. Vakıf binasında düzenlenen ve Dernek Başkanı Dursun Aksoy'un açılış konuşmasını yaptığı seminerde, sağlıklı beslenme konusunda bayanlara geniş bilgi verildi.

Seminere konuşmacı olarak katılan Ziraat Yüksek Mühendisi Mevlüt Şahin, sağlıklı beslenmenin yeterli ve dengeli beslenme olduğunu, vücudunu oluşturan hücrelerin düzenli ve dengeli çalışması için besin öğelerinden yağlar, karbonhidratlar, proteinler, vitaminler ve minerallerden yeterli miktarda alınması gerektiğini kaydetti.

"Spor yapıldıkça yararlı kolesterol (HDL) artar, zararlı kolesterol (LDL) azalır" diyen Mevlüt Şahin, "Kolesterolü dengelemek için diyetin yanı sıra hafif mutlaka spor da yapılmalıdır. Bu amaçla yürümek kalp sağlığınız için en ideal egzersizdir.

Her gün en azından yarım saat yürümelisiniz. 30 dakikada 3 kilometre kat etmeniz kalp için yararlı ritmi yakalamak için yeterli olacaktır" diye konuştu. Güne kahvaltı ile başlanması gerektiğinin üzerinde duran Şahin, gece boyu gıda alımı olmadığından beynin sabah kalkınca enerjiye ihtiyacı olduğunu söyledi. Her yemek yendiğinde midenin üçte birinin boş bırakılması gerektiğini ifade eden Şahin, "Tam olarak dolu mide sağlığımızın zaman içinde bozulmasına, erken yaşlanmaya neden olur. Midenizi katı gıdalarla doldurmayın.

Katı gıdalarla dolu mide içeriğinin gerekli öz suyu her tarafa dengeli ulaştırması güçleşir ve sindirim zorlaşır" şeklinde konuştu.

Yağların insan vücudu için gerekli olan enerjinin en önemli kaynaklarından biri olduğunu anlatan Şahin, her bir gram yağda 9 kalori bulunduğunu, ancak yağın fazlasının obezite, kalp hastalıkları ve kansere neden alabileceği uyarısında bulundu. Genel olarak hayvansal gıdalarda bulunan doymuş yağlar fazla alındığında kolesterol düzeyini yükselttiğini ifade eden Şahin, şunları söyledi:

"Bu kalp hastalıkları, kanser ve şişmanlık için risk. Doymuş yağlar et, tam yağlı mandıra ürünlerinde peynir, süt ve dondurma, kümes hayvanlarının derisinde, yumurta sarısında bulunur. Doymamış yağlar vücudun gereksinim duyduğu zorunlu yağ asitlerinin en iyi kaynaklarıdır. O da sıcaklığında sıvı haldedirler ve büyük çoğunluğu bitkisel kaynaklıdır.

Tekli doymamış yağlar zeytin ve kanola yağları, kabuklu yemişler fındık, fıstık, ceviz, kabuklu yemiş yağları, yer fıstığı, bademidir. Trans yağlar, sıvı bitki yağlarının hidrojenizasyonu ile oluşan yağlardır. Trans yağları bazı et ve mandıra ürünlerinde de doğal olarak bulunabilir.

Trans yağlar en tehlikeli yağlardandır." Zihinsel faaliyetlerin gerektirdiği enerji kaynaklarının en önemlilerinden birinin meyveler olduğunu belirten Şahin, beynin oksijen dışındaki tek enerjisinin glikoz olduğunu, glikozun meyvelerde hazır halde bulunduğunu, meyvelerin yemeklerden 30 dakika önce veya 3 saat sonra yenmesinin büyük faydalar sağlayacağını sözlerine ekledi.

İha
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı rését

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 302
En mutlu kadın 40-42 beden
« Yanıtla #222 : 31 Aralık 2008, 04:54:03 »
İngiltere'de kadınlar arasında yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre 40 ile 42 beden arasında vücut ölçüsüne sahip olan kadınlar, çok mutlu. Onları 38-40 beden ölçüsüne sahip olanlar takip ediyor. 0 beden kadınlarsa üçüncü sırada geliyor. En kötü durumda olanlar ise 46 bedenin üzerindekiler.

                                                                                                                                                                sabah

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Dökülen saça karşı birebir
« Yanıtla #223 : 01 Ocak 2009, 00:58:52 »
Bu çayla vücudunuz daha dirençli bir hale gelecek.



Atkuyruğu çayının içerdiği flavanoitlerden dolayı, idrar arttırıcı, kan indirici, terletici ve vücuda mineral sağlayıcı etkisi vardır.

Silisilik asit ve benzeri mineral maddeleri idrar arttırıcı etki yanında saç dökülmeleri ve çabuk kırılan tırnaklarda iyileştirici etki göstermektedir.

Dahilen romatizmada ve ödemlerin boşaltılmasında, idrar yolları ve idrar torbasının yıkanmasında kullanılır haricen, zor iyileşen yaralar için kullanılmaktadır.

Haber3

« Son Düzenleme: 17 Ocak 2010, 20:30:42 Gönderen: Tuğra »
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı ay-yüzlüm

  • yazar
  • ****
  • İleti: 641
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #224 : 01 Ocak 2009, 01:24:00 »
ne güzel bilgiler RAHMAN Razı olsun oku oku bitmiyor
ama çok faydalı bilgiler sağolun..
Yürü dünya yürü bu yol dergaha gider.
Bu yol gama,kedere,acıya,aha gider.
Çıkablirsen eyer bu yokuşu zirveye,
Hüzünlenme o zaman sonu felaha gider.