Gönderen Konu: Faydalı Bilgiler  (Okunma sayısı 366993 defa)

0 Üye ve 46 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Mangal keyfi 3 paket sigaraya bedel
« Yanıtla #180 : 19 Kasım 2008, 19:50:35 »

Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özütemiz, mide kanserine yol açan bazı gıda maddelerinin tüketilmesinin Türkiye'nin en ciddi sağlık sorunlarından biri olduğunu belirterek, ''mangal üzerinde pişirilen et, biber, domates ve soğan gibi yiyeceklerin tüketilmesinin, günde 3 paket sigaraya bedel kanser etkisi yaptığını'' söyledi.

Özütemiz, sağlıklı beslenmenin, yaşam kalitesini artıran ve ömrü uzatan en önemli faktörlerden biri olduğunu söyledi. Sigara, alkol ve uyuşturucu kullanımının mide rahatsızlıklarını artırmasının yanı sıra, daha da önemlisi kanser vakalarında önemli etkisi bulunduğuna dikkati çeken Özütemiz, şunları kaydetti:

''Bazı gıdalar da mide kanserine yol açıyor. Ülkemizin en ciddi sorunu bu. Halka bu mesaj gitmelidir. Adana ve Güneydoğu mutfağına ben de bayılırım, ama ateşi doğrudan gören et, ocak başı muhabbeti dediğimiz mutfak, mide kanserinin bir numaralı dostu. Kebabın, domatesin, biberin ve soğanın doğrudan ateşle yandıktan sonra yenmesi kanser açısından son derece riskli. Kebapçılar bana kızacak, ama mangal keyfinin günde 3 paket sigara içmeye bedel bir kanser etkisi var.''

Günlük öğünlerde gıdaların hızlı tüketilmemesi, az yenilmesi ve iyi çiğnenmesi gerektiğini anlatan Özütemiz, ''bunun kalp ve hormonal etkileri var. Daha da önemlisi kebap gibi pişirdiğiniz yiyeceğin doğrudan ateş görmemesi lazım. Vaka sayısında artış olan mide kanserinden korunmak için en sağlıklısı haşlama ve buğulama tarzı yemekler. Mangal türleri ayda bir kere yenebilir. Sakıncalı olmasına karşın meslektaşlarımızından bile sık aralıklarla kebap yiyen var'' diye konuştu.

A.A

〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Karın bölgesindeki fazla yağın, kişinin kilosunun normal sınırlar içinde olması halinde bile erken ölüm olasılığını çarpıcı biçimde artırdığı bildirildi.

İngiliz bilim adamlarının, 9 Avrupa ülkesinde 360 bin kişi üzerinde yaptığı araştırma, karın bölgesindeki her 5 santimetrelik genişlemenin, erken ölüm olasılığını yüzde 13 ile 17 arasında artırdığını gösterdi.

Başta yaşları ortalama 51 olan katılımcılılarla 10 yıl boyunca yapılan araştırma sırasında katılımcılardan 14 bin 723'ünün hayatını kaybettiği, araştırma sırasında vücut kitle endeksi normal, ancak bel çevresi kalınlığı ortalamanın üzerinde olanların erken ölüm olasılığının arttığı gözlendi.

Araştırma, bel çevresi erkeklerde 119, kadınlarda 99 santimetreyi geçenlerin erken ölüm olasılığının, bel çevresi erkeklerde 80, kadınlarda 64.7 santimetrenin altındakilerden iki kat fazla olduğu kaydedildi.

Bel çevresiyle ilgili daha önce yapılan araştırmalar, bu bölgedeki yağlanmanın, kalp hastalığı olasılığını artırdığını göstermişti.

A.A.
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2485
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #182 : 21 Kasım 2008, 10:38:12 »
Karın bölgesindeki fazla yağın, kişinin kilosunun normal sınırlar içinde olması halinde bile erken ölüm olasılığını çarpıcı biçimde artırdığı bildirildi.

İngiliz bilim adamlarının, 9 Avrupa ülkesinde 360 bin kişi üzerinde yaptığı araştırma, karın bölgesindeki her 5 santimetrelik genişlemenin, erken ölüm olasılığını yüzde 13 ile 17 arasında artırdığını gösterdi.

Başta yaşları ortalama 51 olan katılımcılılarla 10 yıl boyunca yapılan araştırma sırasında katılımcılardan 14 bin 723'ünün hayatını kaybettiği, araştırma sırasında vücut kitle endeksi normal, ancak bel çevresi kalınlığı ortalamanın üzerinde olanların erken ölüm olasılığının arttığı gözlendi.

Araştırma, bel çevresi erkeklerde 119, kadınlarda 99 santimetreyi geçenlerin erken ölüm olasılığının, bel çevresi erkeklerde 80, kadınlarda 64.7 santimetrenin altındakilerden iki kat fazla olduğu kaydedildi.

Bel çevresiyle ilgili daha önce yapılan araştırmalar, bu bölgedeki yağlanmanın, kalp hastalığı olasılığını artırdığını göstermişti.

A.A.


Çok güzel bilgiler, daha önceden de duymuştum.

Fakat bölgesel kilo alanların nasıl bel ve karın çevresinin kalınlaşmasını önleyeceklerini de bilen varsa lütfen yazsın, yararlı olur sanırım...

Egzersiz ve spor dışında bir çözüm varsa... :D
Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #183 : 21 Kasım 2008, 11:38:58 »
Alıntı
Egzersiz ve spor dışında bir çözüm varsa...

Her ne kadar bir sürü reklamlar ile insanları bazı tuzaklara çekselerde,gözlemlerime göre bence az yiyip çok hareket etmekleten başka çıkar yol yok.Yani sünneti seniyeye göre yaşamak.Fizilsel aktiviteyi her insanın  yapması gerekir,insan kendini dinç ve enerjik hissediyor,devamlı oturan insanda yine gözlemlerime göre kas zafiyeti denilen bir hastalık oluşuyor.

Spor yapmak için kilo almayı beklememeli.  :)
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2485
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #184 : 21 Kasım 2008, 11:51:43 »
Spor yapmak için kilo almayı beklememeli.  :)

Katılıyorum!  &))
Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Çevrimdışı lale

  • okur
  • *
  • İleti: 85
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #185 : 21 Kasım 2008, 13:06:14 »
bel çevresi erkeklerde 80, kadınlarda 64.7 santimetrenin altındakilerden iki kat fazla olduğu kaydedild yani budamı erken ölüme sebeb anlayamadım?

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #186 : 21 Kasım 2008, 23:58:33 »
Araştırma, bel çevresi erkeklerde 119, kadınlarda 99 santimetreyi geçenlerin erken ölüm olasılığının

Bu ölçüleri geçenlerin riskinin

bel çevresi erkeklerde 80, kadınlarda 64.7 santimetrenin altındakilerden iki kat fazla olduğu kaydedildi.

Bu ölçülerin altında olanlardan fazla olduğu anlatılıyor.
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #187 : 22 Kasım 2008, 14:04:41 »
Her Gün Yemeniz Gereken 9 Yiyecek

Dünyaca ünlü Prof. Mehmet Öz'ün çok önemli "9 yiyecek" tavsiyesi...
 
Gerekli besinleri içeren yiyecekler almak istiyorsanız, sebze ve meyveleri rengine göre seçin. Dış tarafı parlak ve koyu renkli olan yiyecekler daha zengin besin içerir.

Elma, muz, böğürtlen, brokoli, havuç, turunçgiller, yabanmersini, koyu renkli fasulyeler, incir, şeftali, kırmızı lahana, kırmızı biber, ıspanak, tatlı patates ve domates...

Her gün bu sebze ve meyvelerden en az 9'unu tüketmeyi hedefleyin. Bu tarz bir diyet, vücudunuzun kanserle, diyabetle ve erken yaşlanmayla savaşmasına yardım eder.

 
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı enfa

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1543
Ceviz yemek için 10 neden
« Yanıtla #188 : 22 Kasım 2008, 20:04:28 »
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Ziraat Fakültesi öğretim üyeleri Yrd. Doç. Dr. Mehmet Sütyemez ve Yrd. Doç. Dr. Muharrem Ergun'un hazırladığı raporda, cevizin insan sağlığına faydaları anlatıldı.

Yrd. Doç. Dr. Sütyemez, yaptığı açıklamada, cevizin mükemmel besleyici değeri ve insan vücuduna faydaları ile diğer meyvelerden ayrı düşünülmesi gereken özel bir meyve olduğunu belirterek, raporu cevizin faydaları konusunda halkı bilgilendirmek için hazırladıklarını söyledi.

Sütyemez, ''Ülkemiz için hem ekonomik hem de kültürel yönden önemli bir ürün olan ceviz, Akdeniz diyetinin vazgeçilmez parçasını oluşturuyor. Diğer sert kabuklu meyveler gibi ceviz, uzun süre depolanabilme özelliği sayesinde insanlığın var oluşundan bu yana günlük diyetin önemli bir parçası olmuştur'' dedi.

Sütyemez, ceviz bitkisinin hem meyvesi hem de yapraklarının yıllardır ilaç olarak kabul gördüğünü ifade ederek, şöyle konuştu:

''Avrupa'da uzun yıllar ceviz yaprakları içeren bir ilaç şekli kas tedavisinde ve sindirim sistemini yatıştırmada kullanılmıştır. 16 ve 17. yüzyıllarda bazı bitkiler benzedikleri vücut azalarının rahatsızlıklarının tedavisinde değerlendirilmiş, bu bitkilerden biri olan ceviz, baş rahatsızlıklarının tedavisinde, zihni geliştirmede, duygu, his ve heyecanı kontrol altına almada bitkisel ilaç olarak kullanılmıştır.

Son yıllardaki klinik ve bilimsel çalışmalar, cevizin sağlığa etkisinin söylenti olmaktan daha ötede olduğunu kanıtlamış, kanıtlamaya devam ediyor. Cevizin insan sağlığına faydalarının bilinenden daha fazla olabileceği de ifade ediliyor. Bu yüzden, ceviz, daha sağlıklı bir yaşam tarzı için her yaştan insanın mutlaka günlük diyetine eklenmesi gereken gıdalardan belki de en önde geleni. Günde 3-5 tane ceviz tüketimi, bir insanın sağlığına katkıda bulunmasının en kolay yolu.''

CEVİZ YEMEK İÇİN 10 ÖNEMLİ NEDEN
Dünyada ve Türkiye'de 10 yıldır yapılan klinik ve bilimsel çalışmaların sonuçlarına dayanılarak hazırlanan raporda, cevizin faydalarıyla ilgili olarak şunlar kaydedildi:

Cevizdeki yüksek orandaki omega-3 yağ asitleri kalp hastalıklarını, inmeyi, diyabeti, yüksek kan basıncını ve klinik depresyonu azaltıyor. Ceviz tüketimi kandaki kolesterol seviyesini düşürüyor, kalp atışlarında düzensizliği önlüyor.

Cevizdeki fitosteroller, kalın bağırsak, göğüs ve prostat kanseri gibi kanser türlerinden korunma sağlıyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor.

Ceviz, damarlarda daha az pıhtılaşma özelliği olan kan tipinin üretimine ve iyi kolesterol oranının kötü kolesterol oranına göre artmasına yardım ediyor, kolesterolün damarları tıkama aşamasında önemli bir adım olan şişme ve kızarıklığı azaltabiliyor.

Cevizdeki l-arginin kan damarlarının iç tarafının pürüzsüz ve düzgün olmasını sağlayarak kan-damar sisteminin rahatlamasını sağlıyor. Cevizdeki yağ asitlerinin kalp hastalıklarını önleme etkileri var.

Beyne benzeyen ceviz, kavrama ve anlamayı geliştiriyor. Asya'da ceviz hala beyin gıdası olarak kabul ediliyor, bu ülkelerde öğrenciler, sınavlardan önce ceviz yiyerek notlarını yükseltebileceklerine inanıyor.

Omega-3 yağ oranı düşük çocuklarda daha yüksek hiperaktif olma özelliği, daha fazla öğrenim ve davranış bozuklukları, daha fazla huysuzluk ve uyku düzensizlikleri gözlemleniyor. Ceviz, bu sorunları önleyen omega-3 bakımından çok zengin.

Cevizdeki yağ profili, fitosteroller ve magnezyum, safra taşı oluşumunun önüne geçiyor.

Cevizdeki melatonin, beyin bezesi tarafından salgılanan melatoninin insan vücudunun kullanıma hazır formunu içeriyor. Melatonin, gece çalışan ve zaman farkından dolayı uyku düzensizliği çeken kişilerde uyuma rahatsızlıklarını ortadan kaldırabiliyor.

Cevizin, antioksidan özelliği dolayısıyla kardiyovasküler ve sinir sistemine zarar veren parkinson ve alzheimer gibi çok kuvvetli hastalıkların gelişimini erteleyebileceği veya azaltabileceği ileri sürülüyor.

Ceviz, antioksidan savunmada önemli olan birtakım enzimlerde zorunlu kofaktörler olarak görev yapan manganez ve bakır içeriyor.

Zaman diyorum, biraz daha zaman.Dilimin ucundaki kelimeler bu kış donmazsa bir dahaki yıl uçmayı öğrenecekler!

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Tansiyon Düşmesi Ve yükselmesi
« Yanıtla #189 : 24 Kasım 2008, 01:33:06 »
Tansiyon yükselmesi

Yüksek tansiyon; başta dolgunluk hissi, başın arka tarafında ağrı, kulak çınlaması, görme bulanıklığı, bulantı gibi belirtiler yaratır. Spor salonunda ortaya çıkabilecek ani bir yüksek tansiyon durumunda bazı noktalara dikkat etmek gerekir.

Tansiyonun aşırı yükselmesi durumunda antreman derhal bırakılmalıdır. Ölçüm sırasında mesane doluysa ya da ölçümden kısa bir süre önce kahve ya da sigara içilmişse kan basıncı yüksek çıkabilir. Ayrıca ölçümden önce 15 dakika kadar oturup dinlenmek gerekir. Tansiyon ölçümü daima sağ koldan yapılmalı ve ölçüm sırasında da kol bir masa ya da sandalyenin kolu üzerinde ve kalp hizasında olmalıdır.

Tansiyon düşmesi

Tansiyon düşmesi kısa süreli baş dönmeleriyle kendini belli eder. Isınmadan yapılan ani bir harekette meydana gelebilir. Baş dönmesi geçene kadar kişi bir yere oturmalıdır. Tansiyon düşüklüğü genel bir problemse doktora danışılarak kan basıncını arttıran ve dolaşımı düzenleyen ilaçlar kullanılabilir. Ayrıca kahvenin tansiyon yükseltici etkisinden de faydalanılabilir.

Diğer Fitness Yanlışları
Açık Yara
Adale Kasılması
Baş Yarılması
Bayılma
Burun Kanaması
Çarpıntı
Diz Sakatlanmaları
Eklem Burkulması
Gerilme - Kopma
Göğüsün Alt Kısım Sancıları
Kontüsyon
Kramp
Su Toplaması
Tansiyon Düşmesi - Yükselmesi
Tırnak Zedelenmesi
 
Turk.net
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Masa Başı Kamburluğundan Kurtulmanın Yolları
« Yanıtla #190 : 24 Kasım 2008, 08:42:31 »
Mesleği gereği ofiste uzun süre oturarak çalışan ve bilgisayar kullanan insanların boyun ve sırt sağlığı büyük risk altındadır. Uzun süreli oturmak, boyun, sırt ve bel omurları üzerinde aşırı yük oluşturmaktadır.

Bu sebeple oturarak çalışanların boyun, bel ve nadiren sırt fıtığı oluşma riski daha fazladır ve sık sık boyun, sırt ve bel ağrılarından yakınırlar. Türk Böbrek Vakfı Hizmet Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Bölümünden Uz.Dr. Suna Mahmuti Roylas ofiste oturarak çalışanların boyun ve sırt sağlığını korumak için dikkat etmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.

Sırt kambur, boyun öne doğru eğik vaziyette çalışmak yerine sırt dik, omuzlar geride, baş normal pozisyonda oturma alışkanlığını yerleştirmeli, kendimizi gevşek bırakmalıyız.

Oturulan koltuk veya sandalyenize dikkat edin. Oturulan koltuk mutlaka beli ve sırttı desteklemeli veya beli destekleyen ortopedik yastıklar kullanılmalıdır.

Masadan uzakta durmak, yüksek sandalye nedeniyle masaya eğilmek zorunda kalmak yerine masaya tamamen yaklaşılmalı masanın kenarı mide seviyesinde olmalıdır.

Bilgisayar ekranın çapraz durması nedeniyle sürekli aynı tarafa bakmak zorunda kalmak son derece tehlikelidir. Klavye ve bilgisayar ekranı baş ile aynı paralelde olmalıdır.Oturma süresi yarım saati geçmemelidir.

Omurganızı esnetmeli, yürümeli, boyun ve sırt germe–gevşeme egzersizleri yapılmalı.

Telefonla sık sık konuşan insanların telefon kulaklığını baş ile omuz aralığına sıkıştırma alışkanlığını bırakmalı, kulaklık aracılığıyla telefonu kullanmalıdır.

Ofis içinde dolap ya da çekmecelerde dosya ya da herhangi bir şey alırken öne eğilir pozisyonda kalmak, yüksek yerlere uzanmaya çalışmak son derece yanlıştır. Bütün yükü belinize ve sırtınıza yüklemeyin.

 Üşenmeyin ya oturun ya da çömelin. Bırakın bacaklarınız sizi taşısın. Yüksek yerlere uzanmayın, tabure kullanın veya yardım isteyin.

Ağır dosyaları veya objeleri tek seferde taşımaya kalkmayın 2-3 seferde taşıyın. Mümkünse omzunuzun üzerinde tutarak ve mümkün olduğunca vücuda yakın tutun. Belinizin dik olmasına dikkat edin.

Boyun, sırt ve bel sağlığınızı ofis dışında da korumaya dikkat edin!

Arabanızın koltuğu yeterince belinizi desteklemiyorsa ORTOPEDİK YASTIK kullanın

Arabadan inerken ve binerken ani hareketlerden kaçının. Önce arabanın koltuğuna yan oturun, sonra ayaklarınız arabanın içine alın ve dönün inerken de aynı yolu izleyin. Yükü belinize değil bacaklarınıza aktarın

Geri manevra yaparken boynunuzu aniden geriye çevirmeyin

Arabanın bagajından eşya alırken; dizleri büküp beli dik tutarak eğilin, karın kaslarınızı kasarak belinize destek olun, Eşyaları vücudunuza iyice yaklaştırmadan kaldırmayın

Yatakta BOYUN için ORTOPEDİK YASTIK kullanın

Kanepe kenarına boynunuzu dayayarak yatmayın

Yattığınız yerden aniden kalkmayın. Önce yan tarafınıza dönün, ayaklarınızı yere indirin, aynı anda kollardan destek alarak oturun. Daha sonra kalkın.

Düzenli SPOR yapın. Ancak mücadele gerektiren sporlardan korunun. Tempolu yürüyüş, bisiklet, yüzme en ideal spor aktivitelerdir. Aerobik ve germe – güçlendirme egzersizleri de son derece faydalıdır.

village
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Keskin gözler için A vitamini
« Yanıtla #191 : 25 Kasım 2008, 23:31:17 »

 A vitamini yağda eriyen vitaminlerdendir. Karaciğerde depolanan bu vitamin ısıya ve pişirmeye dayanıklıdır. Vitamin A miktarı "Retinol Equivalent" ile ölçülür.

Yararları

Sağlıklı deri ve saçlar için gereklidir. Diş, dişeti ve kemik gelişiminde önemli rol oynar. Normal görme ve gece görme de etkilidir. Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Akciğer, mide, üriner sistem ve diğer organların koruyucu epitelinin düzeninde rol oynar. Kanser, damar sertliği ve katarakt gibi hastalıkları önlediği yolunda önemli bulgular elde edilmiştir. Bu vitamin ayrıca protein bileşimine katılır ve tümörlerde görülen hücrelerin kontrolsüz biçimde çoğalmasını önler. Yaşlılıkta etkinliği çok artan kolajenaz enziminin indirgeyici etkisini önlediği saptanmıştır.

Hangi besinlerde bulunur?

Sütte, yumurta sarısında, ton ve morina balıklarının karaciğer yağında (balık yağı) bulunur. Ayrıca tereyağı ve peynirde de bulunur. Havuç ve havuç benzeri sarı-turuncu renkli sebzelerde A vitamininin ön maddeleri vardır(alfa karoten). Sonradan A vitaminine dönüşecek olan Beta Karoten ve diğer karotenoidler ise yeşil yapraklı ve sarı sebzelerde ve tahıllarda bulunur.

Günlük ihtiyacınız nedir?

Yetişkin Erkeklerde Vitamin A gereksinimi 1000 Retinol eşdeğerinde, yetişkin kadınlarda ise 800 Retinol eşdeğerindedir.

Aşağıda bazı yiyecklerin içerdiği Retional miktarı verilmiştir.
6 gr karaciğer (Dana), 9124
1 servis kaşığı balıkyağı, 4080
1 büyük yumurta sarısı, 97
1 fincan süt, 76
1 orta boy patates 2487
1 orta boy havuç 2025

Eksikliği nelere yol açar?

A vitamini eksikliğinde gözde ve deride keratoz , kseroftalmi (göz akı ve kormeanın parlaklığını kaybederek kuruması), foliküler hiperkeratoz (bir deri hastalığı) ve gece körlüğü görülür. Bağışıklık sisteminin zayıflaması, enfeksiyonlara elverişli hale gelme, akne (sivilce) oluşumunda artış, yorgunluk, diş, dişeti ve kemiklerde deformiteler A vitamini eksikliğinin yol açabileceği diğer şeylerdir.

Fazlasının zararları

Yüksek miktarlarda alınması toksik reaksiyonlara (zehirlenme) neden olabilir. Fazla A vitamini alımı karaciğer bozuklukları, mide bulantısı ve kusma, saç dökülmesi (saçlar çabuk kopar), başağrısı, eklem ağrıları, dudak çatlamaları, saç kuruluğu, iştah kaybı, avuçlarda ve ayak tabanlarında ciltte sarı-kavuniçi renk değişikliğine neden olabilir.

Çocuklarda zehirlenme 300000 Retinol eşdeğerindeki A vitamini alımıyla oluşur. Yetişkinler de ise genellikle günde 100000 Retinol eşdeğerindeki A vitamininin aylar boyu alınması ile

turk.net
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Böbrek Taşı Gençlerde De Görülüyor
« Yanıtla #192 : 26 Kasım 2008, 10:09:01 »
Orta yaşlarda görülen bir hastalık olan böbrek taşı, artık gençler ve çocuklarda da görülmeye başlandı.
 
Böbrek taşı, nadiren ölümle sonuçlanan bir rahatsızlık olsa da, sık sık acili ziyaret etmeyi gerektiren şiddetli sancı ve ağrılara sebep oluyor ve ameliyat gerektirebiliyor. The New York Times'ın haberine göre, ürologlar taşın ilk oluşma yaşının düştüğünü ve eskiden olduğu gibi kırklı ellili yaşlarda değil; yirmili, otuzlu yaşlarda ortaya çıktığını belirtti.

Böbrek taşı erkeklerin %12'sinde, kadınlarınsa %7'sinde görülüyor ancak yapılan çalışmalar bu oranın kadınlarda çok daha hızlı bir şekilde arttığını ortaya çıkardı. Henüz oranı bilinmiyor olsa da, eskiden çocuklarda çok nadir görülen böbrek taşı bu yaş grubunda da yaygınlaşıyor.

Obezite, yüksek oranda tuz içeren besinler ve hatta kalsiyum desteklerinin artan böbrek taşı vakalarından sorumlu olduğu belirtiliyor. Uzmanlar beslenme tedbirleriyle taş oluşumunun önüne geçilebileceğini söylüyor.

Kilo alımına karşı kadınlar daha hassas. Daha önce yapılan bir araştırmada gençlikten bu yana alınan yaklaşık 16 kilonun kadınlarda taş oluşumu riskini %80 artırdığı; erkeklerde ise bu oranın sadece %40 olduğu belirlenmişti.

Taş oluşma riskini artıran diğer önemli faktörlerse, yeterli su içmemek ve fazla tuzlu yemekler yemek. Yüksek orandan fruktoz ve sakaroz (normal şeker) ve yüksek hayvansal protein içerenler besinler, C vitamini desteği almak da bu riski artırıyor. Turunçgillerin ve limonata gibi içeceklerinse bu riski azalttığı açıklandı.

Taş oluşumunu engelleme ve tedavi yöntemleri

Yapılan denemeler, beslenme düzeninde yapılan değişiklerle, taş oluşum riskinin %40 azaldığını gösterdi. Bazı ilaçların da idrar içeriğini dengeleyerek, bu riski azalttığı söylendi. Doktorlar, oluşması halinde taşın türünün dikkatle analiz edilmesi ve idrarda hangi oranların yüksek hangilerinin düşük olduğunun belirlenmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca hastaların böbrek taşıyla ilişkilendirilen yüksek tansiyon, osteoporoz ve diyabet gibi diğer hastalıklar açısından da incelenmesi gerektiğinin altı çizildi.

Öte yandan, böbrek taşı tedavisinde önemli ilerlemeler kaydedildi. Küçük taşların düşürülmesinde ilaçlara başvurulurken, idrar yolundan geçemeyecek kadar büyük taşlar için ameliyat gerekiyor. Ancak "taşı şok dalgalarıyla kırma" ve lazerle çalışan "üretroskopi" yöntemleri sayesinde, neştersiz ameliyat artık mümkün.

 Daha önce yapılan bir çalışmada, şok dalgası ile tedavinin diyabet ve hipertansiyon riskini artırdığı, normal böbrek yapısına zarar verdiği öne sürülmüştü ancak pek çok uzman bu görüşe katılmıyor. Eğer bu bulgu doğru olsaydı, tedavilerde bu gibi komplikasyonlarla karşılaşılırdık diyorlar.

Doktorlara göre, taş oluşumunu engellemek ciddiye alınırsa, ameliyat oranı önemli oranda azalır.

Aktif Haber
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
1 kilo portakal ile 1 portakal aynı şey
« Yanıtla #193 : 27 Kasım 2008, 12:08:56 »

Gripten korunmak için c vitamini şart. Ama tek bir portakal yemek ile kilolarca yemek arasında fark yok. Gribe karşı, aşağıdaki tavsiyelere kulak vermenizde yarar var.

Kış mevsimi kendisini iyiden iyiye hissettirmeye başlayınca C vitamini içeren gıdalara talep arttı. Grip gibi hastalıklara yakalananlar ve enfeksiyondan korunmak isteyenler portakal, mandalina gibi meyvelere yükleniyor.

C vitamini tümetimini tavsiye eden uzmanlar ise bunun abartılmaması gerektiğini belirtiyor. Kayseri İl Sağlık Müdürü Kadir Çetinkara, C vitamini içeren meyvelerden her gün bir tane yemenin vücudun ihtiyacı açısından yeterli olduğunu vurguluyor. Kilolarca meyve yemenin yanlış olduğunu ifade eden Çetinkara, önemli bir uyarıda bulunuyor: "Bu meyveden bir tane yeseniz de 5 kilo yeseniz de aynı. Vitaminin fazlası vücuttan atılır.

Atılamayan kısımlar ise böbrek taşına neden olabilir. Bu nedenle C vitamini deposu meyveleri yeme konusunda abartıya kaçılmamalı." Vücut direncinin düştüğü, enfeksiyon hastalıklarının arttığı kış aylarında dengeli beslenme büyük önem taşıyor.

Süt ve yoğurda ağırlık verilmesini isteyen Sema Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hayrettin Mutlu, yaz döneminden çıkınca unutulan sıvı tüketimini de tekrar hatırlatıyor: "Vücut dengesini korumak için günde iki-üç litre su tüketilmesine ve iki tabak sebze yemeği yenmesine önem vermeliyiz.

Dengeli beslenmenin bir diğer şartı ise yeterli protein alımı. Özellikle süt, yoğurt, peynir, yumurta, et, tavuk ve balık gibi gıdalar protein açısından zengindir." Beslenme ve diyet bölümü uzmanı Tuğçe Aytulu Ersin ise antioksidan özellikleri sebebiyle A ve C vitaminlerine dikkat çekiyor. Bu vitaminlerin, bağışıklık sistemini güçlendirdiğini anlatan Ersin, "Bu sayede hastalıklara karşı daha dirençli olabiliriz." diyor.

Gripten korunmak isteyenlere öneriler

Kabak, Brüksel lahanası, pırasa, ıspanak ve karnabahar gibi sebze yemeklerine ağırlık verin.

Çay ve kahve yerine vitamin yönünden daha zengin olan kuşburnunu tercih edin.

Öğlen ve akşam yemeklerinde salatayı eksik etmeyin.

Süt, yoğurt, yumurta, et, tavuk ve balığı düzenli tüketin.

Havuç ve brokoliyi bolca tüketin.

Turunçgiller, roka, maydanoz, tere ve sivribiberi ihmal etmeyin.

Taze sıkılan meyve suyu için, meyveleri bekletmeden yiyin.

ZAMAN
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Protein Hakkında Yanlış Bilinenler
« Yanıtla #194 : 28 Kasım 2008, 19:37:44 »
STBP'nin yaptırdığı araştırmaya göre, Türk halkının yüzde 30'u protein konusunda bilgi sahibi değil, yüzde 80'i de bitkisel protein kaynaklarını yanlış biliyor.
 
Sağlıklı Tavuk Bilgi Platformunun (STBP) yaptırdığı araştırmaya göre, Türk halkının yüzde 30'u protein konusunda bilgi sahibi değil, yüzde 80'i de bitkisel protein kaynaklarını yanlış biliyor.

STBP tarafından yaptırılan ''Türkiye'de Protein Bilgi Düzeyi ve Tüketimi Araştırması''nın sonuçları açıklandı.

22 ilde, 3 bin 692 haneyle görüşülerek gerçekleştirilen araştırma kapsamında, 01-16 yaş arası çocuğu olan ailelerde yemek alışverişini yapan veya alınacaklara karar verenlerle yüz yüze veya telefonla görüşme yapıldı.

Araştırmaya göre, halkın yüzde 30'u protein konusunda bilgi sahibi değil, yüzde 80'i de bitkisel protein kaynaklarını yanlış biliyor ve ıspanağı bir protein kaynağı olarak görüyor.

Hayvansal protein denildiğinde akla ilk olarak kırmızı et geliyor. Bu soruya yüzde 53,7 ile ''Kırmızı et'' yanıtı verilirken bunu, yüzde 46,5 ile süt, yüzde 37,4 ile de yumurta izliyor.

Beyaz et/tavuk yanıtını verenlerin oranı ise yüzde 17,8 ile altıncı sırada geliyor. Protein içermeyen tereyağı ve zeytinyağını hayvansal protein kaynağı zannedenlerin oranı ise yüzde 8 gibi azımsanmayacak bir oranda.

Araştırmadaki ''Bitkisel protein denilince ilk aklınıza gelen gıdalar hangileri?'' sorusuna yanlış cevap verenlerin oranı yüzde 80,1.

Cevabı ''kuru baklagiller'' olan bu soruya, katılımcıların yüzde 55,8'i sebze, yüzde 36,9'u ıspanak, yüzde 19.9'u baklagiller ve yüzde 10.9'u meyve cevabını verdi.

''En çok protein içeren 3 gıda maddesi'' sorusuna en fazla verilen yanıt ''yüzde 21,5 ile süt, yüzde 17,7 ile kırmızı et, yüzde 16,3 ile yumurta ve yüzde 1,3 ile beyaz et/tavuk'' olarak sıralandı.

Araştırmanın sonuçlarına göre et, tavuk ve balığı haftada bir veya daha sık tüketen çocukların oranı Marmara'da yüzde 88'e ulaşırken, Doğu Anadolu yüzde 69,8 ile son sırada geliyor.

Araştırmaya göre, tavuk ve kırmızı et haftada 1-2 kez, balık haftada 1'den az tüketiliyor. Eğitim düzeyi düştükçe hayvansal protein konusunda fikri olmayanların oranı artıyor.

Tavuk ile kırmızı et, bölgeler bazında en çok Marmara'da, en az Güneydoğu Anadolu'da, balık en çok Ege'de, en az Güneydoğu Anadolu'da, kuru baklagiller ise en çok Doğu Anadolu'da, en az Marmara'da tüketiliyor.

Kuru baklagiller en çok akşam yemeklerinde tercih edilirken, öğle yemeklerinde en çok patates tüketiliyor. Özellikle yağlar ve şekerli gıdaların tüketimi sabah kahvaltısında oldukça yüksek.

Patatesi sabah kahvaltısında tüketenler arasında çoğunluğu Marmara, Orta Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşayanlar oluşturuyor.

Yüksek protein içeren besinlerin en çok Ege Bölgesi'nde yaşayanlar tarafından bilindiğini ortaya koyan araştırmaya göre, bu oranın en düşük olduğu yerler ise Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgeleri.

Araştırma, kişilerin eğitim seviyesi arttıkça proteinin hangi gıdalarda bulunduğuna dair bilincin de yükseldiğini ortaya koyuyor.

Aktif Haber
〰〰〰〰🐠