Gönderen Konu: Faydalı Bilgiler  (Okunma sayısı 366741 defa)

0 Üye ve 15 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ber-ceste

  • yazar
  • ****
  • İleti: 551
Kolesterolü düşüren sebzeler
« Yanıtla #15 : 11 Mart 2008, 20:31:37 »

İşte kolesterolü doğal yolla düşüren bitki ve sebzeler:
 
Keten tohumu yağı, ceviz, fındık, zeytin, soya ürünleri, kırmızı biber, sarımsak, soğan, havuç, enginar, brokoli, domates, maydanoz, limon, elma, greyfurt, portakal, limon ve tahılların, kalp-damar hastalıklarına yol açan kolesterolün düşürülmesinde faydalı olduğu bildirildi.

Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Utku Çopur, fazlası damar sertliği ve tıkanıklığına neden olan kolesterolün vücutta hormon, D vitamini ve yağları sindiren safra asitlerinin üretiminde kullanıldığını söyledi. Diyette posalı besinlere bol miktarda yer verilmesi, meyve-sebzenin daha çok tüketilmesi ve kızartmalardan uzak durulmasının önemine işaret eden Çopur, yulaf, arpa ve pirinç kabuğunda bulunan posanın, karaciğerde kolesterol sentezini engelleyerek, kan kolesterolünün düşürülmesinde etkili olduğunun kanıtlandığını vurguladı.

bugün
Sükût etmek gibi alemde nadana cevab olmaz..

Çevrimdışı enfa

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1543
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #16 : 11 Mart 2008, 23:56:41 »
İşte mutfağınızdaki eczane

En çok kış aylarında ihtiyaç duyarız besin değeri yüksek olan gıdalara. Grip virüsleri, zorlu hava koşulları bedenimizin savunmasız kalmasına neden olur. Rutin kış hastalıklarına yakalanmamak ve vücudunuzun direncini artırmak için mutfağınızdaki cevherlerden yararlanın.


Meyveler:

Elma
Ona kısaca meyvelerin sağlık pınarı veya meyvelerin kraliçesi diyebiliriz. Günde 1 – 2 elma yemek sağlık açısından oldukça yararlı.
Besin değeri: Bol miktarda C vitamini ve potasyumun yanı sıra elmada daha birçok yararlı besin değeri bulunuyor. Bunların başında organik asitler, eterik yağlar ve petkin geliyor. Petkin vücudu toksinlerden arındırır, kolesterolü düşürür ve şekeri dengede tutar. İçerdiği maddeler bakterilerin vücudunuzu etkilemesini önler.
Önerimiz: Elmayı daima kabuğuyla yiyin. Çünkü vitamin ve değerli maddeler kabuğun altındaki kısımda bulunuyor.

Portakal

Portakal için 'tanrıların armağanı' denir. Bu iddianın gerçeklik payı çok büyük. Çünkü yüksek miktarda beta karoten ve C vitamini içeren portakal, enfeksiyonlara karşı mükemmel bir koruma sağlıyor. Ayrıca portakalın beyaz etinde ve kabuğunun altında kanser ve kalp krizi riskini azaltan maddeler bulunuyor.
Besin değeri: C vitamini ve selenyum açısından çok zengin olan portakal, stres ve ateşli hastalıklara iyi geliyor.
Önerimiz: Sıvıyağ veya margarin sürülmüş ekmek eşliğinde tüketin. Böylece vitaminin vücut tarafından alımı kolaylaşır.

Üzüm
İster meyvesini tüketin ister suyunu, üzüm daima sağlık açısından yararlı ve bol bol tüketilmesi gereken bir meyve.
Besin değeri: Potasyum, demir ve bol miktarda magnezyum içerir. Bu maddeler fiziksel ve ruhsal açıdan enerji verir.
Önerimiz: Üzümleri sıcak suyla iyice yıkayın. Ancak bu şekilde üzerine yapışan tarım ilaçlarından arındırabilirsiniz

Mango
Sarı ve turuncu arasında değişen bu hoş kokulu meyvenin tadına en çok olgunken varabilirsiniz. Mümkün olduğunca çiğ olarak tüketin.
Besin değeri: C vitamini, Provitamin A ve B vitamininin tüm türlerini içerir. B vitaminleri sinirler, cilt ve saçlar için çok yararlıdır.
Önerimiz: Buzdolabında saklamayın. Oda sıcaklığında olgunlaşmasını bekleyin.

Limon
Limon asidi yönünden zengin olan bu meyve, hazmı kolaylaştırır. Olgunlaşmış limonun suyu ise kalbi güçlendirir.
Besin değeri:C vitamini, magnezyum ve bakır içerir. Soğukalgınlığı ve strese karşı birebirdir.
Önerimiz: C vitamini oranı daha yüksek olduğundan iyice sararmış olan limonları almayı tercih edin.

Sebzeler:

Brokoli
Kansere iyi geldiği bilinen 10 sebze türü arasında birinci sırada brokoli bulunuyor. Bolca potasyum ve az miktarda sodyum içerdiğinden kalp ve böbrek hastalıklarına da iyi geliyor.
Besin değeri: Potasyum, demir, karoten ve kalsiyum içerir. Kemikleri ve bağışıklık sistemini güçlendirir.
Önerimiz: Sapları ile birlikte tüketin. Saplarında bağışıklık sistemini güçlendiren selenyum bulunuyor.

Domates
Kalorisi düşüktür. Vücudun fazla suyu atmasını sağlar ve tansiyonu düşürür. Uzmanlar, romatizmadan şikayetçi olanlara günde bir bardak domates suyu içmelerini tavsiye ediyor.
Besin değeri: Domateste anti oksidan etkisi gösteren A, C ve E vitamini bulunuyor. Strese iyi geldiği biliniyor. Ayrıca bol miktarda vitamin içerdiğinden kanseri önlediği de öne sürülüyor.
Önerimiz: Domatesle aynı oranda besin değerine sahip olduğundan bol miktarda ketçap da tüketebilirsiniz.

Enginar
İster haşlanmış olarak ister soslu veya sossuz; damak zevkine düşkün olanların ilacı enginar her türlü yenebiliyor. İçerdiği en önemli madde olan Cynara scolymus dalağın ve metabolizmanın daha iyi çalışmasını sağlıyor. Ayrıca enginar kolesterolü de düşürüyor.
Besin değeri: Cynara scolymus ve beta karoten. Romatizma, gut, obezite, yüksek kolesterol ve mide asidi gibi metabolizma rahatsızlıklarında olumlu etkileri var. Ayrıca mideyi de rahatlatıyor.
Önerimiz: Mideniz yağ hazmetmekte zorlanıyorsa, enginar yemeyi deneyin.

Kırmızı pancar

Alternatif tıbba bakılacak olursa, kırmızı pancar mucizeler yaratıyor. Özellikle kırmızı pancar suyunun kansere karşı bire bir olduğu ileri sürülüyor. Bunun nedeni ise, vucüdu kanserden koruyan önemli maddeler içermesi.
Besin değeri: Folik asit, potasyum, mangan ve magnezyum. Ayrıca içeriğindeki demir ve bakır, kan yapımını destekliyor. Özellikle doğurganlık çağında bulunan kadınlar için önemli. Çünkü bu çağlarda folik asit eksikliği görülebiliyor.
Önerimiz: Besin değerini yitirmemesi için taze olarak tüketin.

Sarmısak
Yararlı asitlerin üretilmesini destekleyen sarmısağın faydalarını saymakla bitiremeyen Amerikalı uzmanlar, ona "mucizevi ilaç" ismini vermişler.
Besin değeri: Eterik bir asit olan alisin ve selenyum. Kan dolaşımını destekler ve dezenfekte edici özelliği vardır.
Önerimiz: Sarmısağı çok fazla pişirmeyin. Hafif sarı bir renge dönüşmesi uygundur. Aksi halde acı bir tat alır.


Baharatlar:

Zencefil
Hindistan ve Çin’de uzun süredir tedavi amaçlı kullanılıyor.
Besin değeri: Eterik yağlar içeriyor. Mide bulantısı ve özellikle hazımsızlık sorunlarına iyi geliyor.
Önerimiz: Zayıflatıcı özelliği vardır. Taze zencefili dilimleyip sıcak suda 7 dakika demlenmesini sağlayın. Ardından çay olarak tüketin.

Tarçın
Tarihe mal olmuş güzel kadınların aşk iksiri arasında mutlaka tarçın yer alırdı. Bu kadınlardan biri de Kleopatra. Anason, karabiber ve Hintcevizinin yanı sıra tarçın kullanmayı da ihmal etmezdi.
Besin değeri: Eterik yağlar. İştahsızlık, mide, karın ağrıları ve hazımsızlığa karşı iyi geldiği biliniyor.
Önerimiz: Ruh halini olumlu etkilediğinden kadınlara regl döneminden bir hafta önce tarçın tüketmeleri tavsiye ediliyor. Örneğin yulaf ezmesini tarçınla tüketebilirsiniz


Balık:

Somon balığı
Ne yazık ki günümüzde tatlı suda doğup sonra denizde yaşayan ve üremek için tekrar tatlı suya dönen yabani somon balığı bulunmuyor. Bunun yerine suni olarak üretilen somon balığı sunuluyor.
Besin değeri: D, B6 ve B12 vitamini, iyot ve potasyum içeriyor. Somon balığı bol miktarda yağ içerdiği halde, yüksek orandaki Omega 3 yağ asidi kanı sulandırıyor.
Önerimiz: Haftada 1 – 2 kez balık yiyin.


Yağ:

Zeytinyağı

Asırlardır bir sağlık kaynağı olarak kabul gören saf zeytinyağının kalp krizi riskini azalttığı ve kanseri önlediği biliniyor.
Besin değeri: Basit doymamış yağ asitleri ve bitkisel maddeler. Kolesterolü düşürür ve damar tıkanıklığına karşı korur.
Önerimiz: Sızma zeytinyağı vücut tarafından daha iyi değerlendirilir ve kan dolaşımını kolaylaştırır. Bundan dolayı sızma zeytinyağı tüketmeyi tercih edin.

Süt ürünleri:

Yoğurt

Kolay hazmedilir ve kalorisi düşüktür. 100 gr yoğurtta yüzde 1,5 yağ ve 44 kalori bulunuyor. Süt asidi, özellikle albümin hazmını kolaylaştırıyor.
Besin değeri: Albümin, kalsiyum ve A vitamini.Yoğurt bileşimi sayesinde hazmı destekliyor ve dengeliyor.
Önerimiz: Süt asidi bakterileri eklenmiş yoğurt türlerini her gün tüketmek bağırsakları güçlendirir.


Çerez:

Badem

Kadınlara özgü bir çerez olarak tanımlanıyor. Bunun nedeni ise; bademin hamileler için bir güç kaynağı olması ve kadınlara has bel ağrılarına çok iyi gelmesi. Bademin aynı zamanda cildi güzelleştirici etkisi de bulunuyor.
Besin değeri: E, B2 vitamini, magnezyum, kalsiyum ve mangan. Beden ve zihin yorgunluğunu gideriyor.
Önerimiz: Akşamdan bir bardak süte 5 adet badem atıp sabaha kadar bekletin. Sabah bademi tüketin. Mutlaka çok iyi çiğneyin. Aksi halde hazmedilmeden vücuttan tekrar atılır.

Kabak çekirdeği

Kabak çekirdeğini kavrulmuş veya kavrulmamış olarak temin edebilirsiniz. Bilimsel açıdan etkisi henüz tam olarak kanıtlanmadıysa da, kabak çekirdeği özellikle erkekler için biyolojik bir mucize olarak görülüyor.
Besin değeri: Albümin, magnezyum, çinko ve E vitamini. Prostat üzerinde olumlu etkileri olduğu gibi, aynı zamanda idrar yollarına da iyi geliyor.

Önerimiz: Cips yerine bunu çıtlatmayı deneyin.

Ailem ve Ben Dergisi

Zaman diyorum, biraz daha zaman.Dilimin ucundaki kelimeler bu kış donmazsa bir dahaki yıl uçmayı öğrenecekler!

Çevrimdışı Asfa

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1318
  • Yoℓα giя£η ∂aяa ∂üşмez...
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #17 : 12 Mart 2008, 14:05:13 »
enfa kardeşim bu yazıda çok güzel hatta en sonda verdiğin öneride çok mantıklı gerçekten
 Önerimiz:Cips yerine bunu çıtlatmayı deneyin. :)
İlimsiz ibadetin tadı olmaz!...

Çevrimdışı enfa

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1543
Sarımsağın sağlığa etkisi
« Yanıtla #18 : 16 Mart 2008, 19:27:12 »
Çiğ ya da pişirilmiş sarımsak tüketenlerde, mide, bağırsak, prostat, gırtlak ve meme kanserinin daha az görüldüğü bildirildi.

Amerikan Diyetetik Derneğinin Denizaşırı Ülkeler Türkiye Temsilcisi Diyetisyen Selahattin Dönmez, sarımsağın yapısında bol miktarda su, şeker içeren karbonhidratlar, kükürt bileşikleri, protein, lif ve serbest amino asitler bulunduğunu belirtti.

Sarımsağın ayrıca yüksek miktarda fosfor, potasyum, kükürt, çinko, orta miktarda selenyum, A ve C vitaminleri ile az miktarda da kalsiyum, magnezyum, sodyum, demir, manganez ve B kompleks vitaminlerini içerdiğini belirten Dönmez, ''Uygarlık tarihi boyunca sarımsağın tıp alanında özellikleri değerlendirilmiş ve birçok hastalığın tedavisi amacıyla kullanılmıştır'' dedi.

Dönmez, sarımsağın bugün de atardamarları etkileyen hastalıklar, kanser, bağışıklık sistemi bozuklukları ve ağrılı eklem hastalıkları gibi birçok kronik hastalığın önlenmesi ve tedavisi amacıyla kullanıldığına işaret ederek, şunları söyledi:

''Sarımsağın en önemli biyokimyasal özelliklerinden biri, vücuttaki zehirli toksik maddeleri atmaya yardımcı olma (antioksidan) potansiyelidir. Sarımsağın bu özelliğinin, içinde bulunan organik kükürt bileşiklerinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Çiğ sarımsakta da antioksidan potansiyel vardır, ancak yüksek dozları kalp, karaciğer ve
böbreğe toksik etkiler gösterebilmektedir.''

Diyetisyen Dönmez, sarımsağın, organizmada birçok işlevi olduğu gösterilen, insan vücudunda doğal olarak üretilen nitrik oksiti artırıcı etkisi olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

''Bu mekanizmalar sarımsağın damar sertliği ve hipertansiyon tedavisi ile koruyucu önlem rollerini açıklamaktadır. Sarımsağın çeşitli mekanizmalarla kanser yapıcı etkenleri engelleyebileceği, bağışıklık sisteminin baskılanmasını önleyerek de kansere karşı yararlı olabileceği bilinmektedir.

Zaman diyorum, biraz daha zaman.Dilimin ucundaki kelimeler bu kış donmazsa bir dahaki yıl uçmayı öğrenecekler!

Çevrimdışı enfa

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1543
Neden gıdıklanıyoruz?
« Yanıtla #19 : 17 Mart 2008, 22:53:50 »
Bir insan gıdıklanınca, derinin yüzeyinde bulunan küçük sinir lifçikleri herekete geçer. Özellikle tüyle okşama, böcek yürümesi gibi olaylara hassas olan bu lifçikler aldıkları sinyalleri beyne gönderilir. Fakat araştırmacılar bu sinyallerin beyinde nereye kaydedildiğinden pek emin değiller. Beynin gıdıklanmaya tepkisi, kaşınmaya olan tepkisi gibi gönülsüz yapılan bir tepkidir. Gıdıklama ile kan basıncı artarken, nabız ve kalp atışı hızlanıyor, beynin uyanıklığı artıyor. Fakat gıdıklanmanın biyolojik olduğu kadar psikolojik bir yanı da var. Bu durum başlangıçta zevkli olsa da, gıdıklama işine devam edilmesi durumunda korku ve paniğe de dönüşebiliyor. Onun için dikkatli olmak da yarar var.

Zaman diyorum, biraz daha zaman.Dilimin ucundaki kelimeler bu kış donmazsa bir dahaki yıl uçmayı öğrenecekler!

Çevrimdışı Asfa

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1318
  • Yoℓα giя£η ∂aяa ∂üşмez...
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #20 : 18 Mart 2008, 21:38:58 »
Çok teşekkürler maaşAllah sizde bilgiler yok yok
İlimsiz ibadetin tadı olmaz!...

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #21 : 19 Mart 2008, 01:05:17 »
TÜKETİRKEN BUNLARA DİKKAT
Doğal Tıp Derneği Başkanı Dr. Ender Saraç, sebze ve meyvelerin insan hayatında bir ilaç kadar önemli olduğunu söyledi. Saraç, günde yarım kilo sebze ve meyve tüketilmesi gerektiğini vurgulayarak, dikkat edilmesi gerekenleri şöyle sıraladı:
 Besin değerinin kaybolmaması için sebzeler az suyla, buharlı tencere veya toprak güveç kaplarında zeytinyağıyla pişirilmeli
 Havucu rendelemek B ve C vitaminlerinin kaybolmasına yol açar
 Sebze ve meyveleri vitaminlerinin kaybolmaması için kalın doğramak gerekir
 Meyveleri tok karnına değil, aç karnına ya da yemekten 2 - 3 saat sonra tüketilin.
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #22 : 20 Mart 2008, 13:33:58 »
SABAH KAHVALTISI
Öğünler içinde en mühim olanı sabah kahvaltısıdır. Kahvaltıda alınan gıdaların, günün verimli geçmesinde tesiri vardır. Akşam yemeği ile sabah kahvaltısı arasındaki uzun sürede vücut mevcut gıdalar kullanır.

Sabahleyin kahvaltı yapılmadığı takdirde yorgunluk, baş ağrısı, dikkat ve anlama azlığı, asabilik gibi sıkıntılar olabilir.

Kahvaltıda, protein ihtiyacı yumurta, süt, peynir ve yoğurt gibi süt ürünlerinden, salatalık veya domates gibi sebzelerden karşılanabilir. Yaşa göre değişse de ortalama 1 veya 2 kibrit kutusu kadar peynir, bir insanın günlük protein ihtiyacını karşılayabilmektedir.

Gelişme çağındaki çocukların kahvaltısında bir bardak süt bulunmalıdır. Süt içmeyi sevmeyen çocukların peynir veya yoğurt yemeleri sağlanmalıdır. Günlük vitamin ve mineral meyve, tabii meyve suları ve sebzelerden alınır.

Şiratü’l-lslam’da kahvaltıyla alakalı olarak şöyle denilmiştir: “Sabah kahvaltısını erken yapmalıdır. Vücuda ve insan tabiatına çok faidesi vardır. Hikmet sahibi zatlardan biri, oğluna verdiği nasihatte; “Ey oğlum, evinden hilmini almadan, yani sabah kahvaltısı yapmadan çıkma!” demiştir. Zira kahvaltı yapmamak asabiliğe sebep olur.

lmam-ı Gazali Hazretleri de “Genç ve dinç kalmak isteyen sabah kahvaltısını erken yapsın.” buyurmuştur.

〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #23 : 23 Mart 2008, 13:20:29 »
En Yararlı Meyve ve Sebzeler
 
Beslenme Uzmanı Sue Gilbert

Uzmanlar günde 5 defa meyve ve sebze yemenizi öneriyor. Eğer yaşamak için 5 sebze ve meyve yemeniz gerekseydi hangilerini seçerdiniz? En yararlı sebzeler ve meyveler hangileri?.. 

En yararlı 5 meyve

Karpuz
C vitamini, karoten, bol lif ve düşük kalorili bir meyvedir.

Papaya
C vitamini, karoten, bol lif ve potasyum kaynağıdır..

Portakal
Sadece suyunu içmeyip tamamını yerseniz C vitamini, folik asit, bol lif kaynağıdır.

Greyfurt (Sarı ya da Pembe)
C vitamini, karoten, kolesterolü düşüren bol lif tipi pektin ile fotokimyasalların (flavonoid, terpenes, limonoid gibi)  kaynağıdır.

Kayısı
Beta-karotenle yüklü kayısı, potasyum, lif, biraz C vitamini içerir. Kurutulmuş kayısı C vitamini içermez ancak iyi bir demir kaynağıdır. Konserve ya da sarartılmış C vitamini tazenin yarısı kadar C vitamini ve taze kadar beta-karoten içerir.

En yararlı 5 sebze

Ispanak
Harika bir beta-karoten, C vitamnini, folik asit, demir, potasyum ve kalsiyum kaynağıdır.

Patates
Potasyum, C vitamini, beta-karoten ve lif kaynağıdır.

Kara Lahana
Süper bir beta-karaton, C vitamini, folik asit, kalsiyum ve lif kaynağıdır.

Havuç
Beta-karoten ve lif yüklüdür.

Tatlı kırmızı biber
Harika C vitamini, beta-karoten ve lif kaynağıdır.

Village
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #24 : 26 Mart 2008, 00:53:57 »
İşte Japonların kilo almadan yıllarca genç kalmalarının sırları..

Gözlerinizle yiyin

Japonların yemek sırrı yavaş ve ufak parçalarla küçük porsiyonlarda yemek.. Yemeğinizi yavaş yerseniz beyninizde tokluk hissi oluşacak ve az yiyeceksiniz. Kaloriyi azaltmak acı vermez. Ekstra bir yiyecek yemeksizin, çikolata, cips, bisküvilerin yerine meyve, sebze ve çorbaları tercih edebilirsiniz.

Küçük porsiyonlar

Porsiyon güçtür. Japonlar yemeklerini küçük tabaklarda ve kaselerde alırlar. Akşam yemeklerinde herşey azar azar tadılır.

Ufak porsiyonlar belki de sağlıklı yaşamalarının ve zayıf kalmalarının en önemli yoludur. Araştırmalara göre ise, büyük servislerde sunulan yemekler bitirilmeye çalışıldığınmdan kilo almaya neden oluyor.

Büyük tabaklarda servis edildiğinde kişi % 45 daha fazla yiyebiliyor. Bu hem iyi hem de kötü haber! Düşünmeden yenildiği için kötü, yiyeceklerin değerini değiştirmeye yardımcı olduğu için iyi haber. Daha az yemeye alışılabilir öyl değil mi?

Temel besin kaynağı pirinç

Japon diyetinde pirincin büyük yeri var. Bir kişi günde 6 kereden fazla pirinç yiyebilir. Kahvaltı dahil hemen hemen her öğünde küçük bir kasede pirinç servis edilir. Yağ oranı düşük, kompleks karbonhidrata sahip pirinç birkaç kalorinin yükselmesine neden olabilir. Hamur işi ve bisküvileri göbeklenmeye neden olabileceği için azaltmanız gerekir. Kalbe yararlı yağlar içeren pirinç, Japonya'da sadece haşlanarak yenir, yağ eklenmez.

Sebzeler lezzetlidir

Japon kadınları haşlanmış, karışık sebzeleri yemeye bayılırlar. Kırmızı biber, kabak, taze fasulye, patlıcan, soğan, domates, yeşil biber, salata, havuç, ıspanak, pancar, şalgam, patates, mantar, deniz sebzeleri, patates gibi sebzeler beslenme alışkanlıklarında önemli yer tutar. Bir öğünde en az 4-5 farklı sebze yemeği servis edilir. Hiç kimse sabah kahvaltısında salata yemenin veya çorba içmenin garip olduğunu düşünmez.

Ana yiyecek balık

Özellikle somon, tuna, sardalya, uskumru ve ringa balığı gibi yağlı balıklar, kalbe yararlı omega-3 kaynağıdır. Japonlar dünyanın % 2'sini oluşturmalarına rağmen dünya balığının % 10'unu tüketirler. Dolayısıyla Japonlar daha az kırmızı et tüketirler ve kırmızı etin neden olabileceği hastalık risklerinden korunurlar.

Soya yararlıdır

Soya yetiştirilmeye ve tüketilmeye başladığından beri, kırmızı et kadar yararlı olduğu ancak daha az yağ içeridiği biliniyor. Bu nedenle Japon yemeklerinde daha çok soya yağı kullanılır. Bunun yanı sıra soya, mayalanmış çorba olarak da tüketilir.

Sağlıklı tatlılar

Japon tatlıları mevsim meyvelerinin karışımıdır. Dondurma ve kek gibi tatlı türlerini daha çok seven Japonlar, tatlıdan sonra bir fincan Japon yeşil çayı içmeyi ihmal etmez. Sadece birkaç düzenleme ile Japon diyetinizi uygulayabilir ve daha sağlıklı yaşayabilirsiniz. Öncelikle her yerde olan beyaz yerine, kahverengi pirinç tüketin. Sushi'yi tercih ederken 2-3 damla soya sosu ilave etmeniz yeterli olacaktır.
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı enfa

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1543
Artık sadece hatırı yok!
« Yanıtla #25 : 13 Nisan 2008, 19:05:19 »


Üstelik sağlığa yararlı olduğu bilinen yeşil çaydan 6 kat daha yararlı...         

Kahve tıp dünyasının en çok tartıştığı tüketim maddelerinden biri. Son yıllarda yapılan çalışmalar, kahvenin faydalı özellikleri olduğunu gösteriyor. Kahvede bulunan polifenollerin antioksidan özelliklerinden dolayı insan sağlığına faydalı olduğu biliniyor.

Kalp damar hastalıkları ile kanser riskini azalttığına dair de bulgular olan bu bileşiklerin Alzheimer hastalığının başlangıcını da geciktirdiği çalışmalarla destekleniyor. Polifonel açısından zengin bitkilerden biri de kahve çekirdekleri. Diyetisyen Ece Nevra Durukan 6. Uluslararası Beslenme ve Diyetetik Kongresi'nde kahveyle ilgili ilginç bir oturum gerçekleştirdi.

Durukan, "Bir fincan kahvede 150-550 miligram polifenol var. Tip 2 diyabet, Alzheimer ve mental sağlık üzerinde olumlu etkileri mevcut. Kahvenin antioksidan aktivitesi yeşil çaydan 6 kat fazla. Günlük ihiyacımızın yüzde 64'ü kahveden sağlanabiliyor. Vücuttan su kaybına negatif etkisi var. Parkinson'a yakalanma riskini yüzde 30 azaltıyor.

Star

Zaman diyorum, biraz daha zaman.Dilimin ucundaki kelimeler bu kış donmazsa bir dahaki yıl uçmayı öğrenecekler!

Çevrimdışı enfa

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1543
Soya
« Yanıtla #26 : 15 Nisan 2008, 20:24:47 »

Son birkaç yıldır popülaritesi tüm dünyada hızla artan soya, ülkemiz için yeni, daha doğrusu 'keşfedilmemiş' bir bitki sayılır. Oysa etten bile daha yüksek protein içeriyor. İşte soyanın mucizeleri.

Baklagiller arasında soya fasulyesi, yüzde 38 oranı ile bol miktarda protein içeriyor. Bu değerle soya, yüzde 12 - 22 oranında protein içeren et çeşitlerini solluyor.

Soya fasulyesinde bolca bulunan "lecitin", insan vücudundaki hücrelerin ihtiyacı olan bir yağ. Bu madde karaciğerde yağ birikmesini önlüyor. Sinir sistemimiz için ise 'olmazsa olmaz' rolünde.

120 gr soya fasulyesi bir yetişkinin günlük E vitamini ihtiyacının tamamını karşılıyor. Kolestrol içermeyen soyanın faydaları saymakla bitmez. Biz en önemli faydalarına bir gözatalım.

 
*Kadınlarda menopoz döneminde 'sıcak' basması gibi şikayetleri azaltıyor.
*Meme kanseri ve prostat kanseri riskini azaltıyor.
*Kalp hastalıklarından koruyor.
*Kemikleri güçlendiriyor ve böylece osteoporoz, yani kemik erimesini önlüyor.
*Kolestrol içermediği gibi kolestrolü de düşürüyor.
*Yaşlanma ve yaşlanmaya bağlı hastalıkları önlüyor.
*Alzheimer ve AIDS gibi bir çok hastalığa karşı koruyucu.
*Sindirim sisteminin çalıştırarak hazmı kolaylaştırıyor.
*Bu yönü ile kabızlığı da gideriyor.
*Bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
*Vücudun ve zihnin yorgunluğunu gideriyor ve enerji veriyor.
*Kandaki şeker oranını dengelediği için şeker hastalarına da yararlıdır.


Zaman diyorum, biraz daha zaman.Dilimin ucundaki kelimeler bu kış donmazsa bir dahaki yıl uçmayı öğrenecekler!

Çevrimdışı enfa

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1543
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #27 : 27 Nisan 2008, 00:42:20 »
Dilinizi de fırçalayın 

İstanbul (AA)-
Memorial Hastanesi İç Hastalıkları Bölüm Koordinatörü Prof. Dr. Yavuz Baykal, ağız kokusunun yüzde 87 oranında ağız içi kaynaklı olduğunu belirterek, dişlerle birlikte her gün dilin de fırçalanması gerektiğini bildirdi.

Prof. Dr. Baykal yaptığı yazılı açıklamada, ağız kokusunun oldukça sık rastlanılan bir durum olduğunu ve bunun kişinin sosyal hayatını olumsuz etkilediğini ifade etti.
Bu durumu önlemek için dil sırtında yerleşik bakteriyel birikimleri ortadan kaldırmanın önemli olduğunu belirten Baykal, açıklamasında şunları kaydetti: "Ağız kokusunun sebeplerinin yüzde 87'si ağız içi kaynaklıdır. Bunların yüzde 51'i dil, yüzde 32'si diş ve diş eti, yüzde 17'si ise bunların karışımına bağlıdır. Kişi her gün diş fırçalamaya ve bu sırada dilini de fırçalamaya alışmalı. Özellikle dil kökünün sert ve güzel olarak fırçalanması gerekir."

Prof. Dr. Baykal, sakız çiğnemenin dil sırtına yıkama etkisi oluşturduğunu ve bakteri çoğalmasını kısmen engellediğini dile getirerek, çinko içeren gargaraların da ağız kokusu tedavisinde faydalı olduğunu bildirdi.

Prof. Dr. Yavuz Baykal açıklamasında, "Ağız dışı koku nedenlerinin yüzde 7'si kulak-burun-boğaz kaynaklıdır. Sindirim sistemi kaynaklı olanlar ise yüzde 1 civarındadır" dedi.

Zaman diyorum, biraz daha zaman.Dilimin ucundaki kelimeler bu kış donmazsa bir dahaki yıl uçmayı öğrenecekler!

Çevrimdışı enfa

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1543
Bu çekirdekte yok yok
« Yanıtla #28 : 01 Mayıs 2008, 16:17:10 »
Birçoğumuz çekirdekli üzüm yemeyi sevmez. Ama asıl faydaları da orada.. Burun kıvırdığımız çekirdeklerin vücuda o kadar çok faydası var ki.. Bakın onlar neler:



Bu çekirdekte yok yok

Üzüm çekirdeğinin temel görevi antioksidan olmasıdır. Vücudu, kendi içinde oluşan ya da dış kaynaklı serbest oksijen radikallerinden ve diğer radikallerden korur.

Üzüm çekirdeğinin antioksidan özellikleri çok tanınmış antioksidan vitaminler olan C vitamininden 20 kat ve E vitamininden ise 50 kat daha üstündür.

Üzüm çekirdeği damar yozlaşmasını önler ve damarlarınızı sağlamlaştırır.

Hipertansiyon, kalp krizi ve felç olasılığını minimale indirir.

Diabetli ve varisli kişilere son derece yararlıdır.

Gözü maküler dejenerasyon ve kataraktan korur.

Üzüm çekirdeği sürekli bilgisayarın başında olan kişilerin göz sağlığının korunmasında da önemlidir.

Üzüm çekirdeği DNA hasarını azaltarak kanser oluşum riskini de minimale indirir.

Üzüm çekirdeği cildin bağdokusunda bulunan kollajeni sağlamlaştırır. Deriyi dinçleştirdiği için kozmetik sanayinde merhem olarak da kullanılır.

Üzüm çekirdeği damarların kollajen dokusunu da sağlamlaştırdığı için damar sertliği ve damar sertliği ile ilgili çok sayıda hastalığı önler.

Üzüm çekirdeği histamin salgısını azaltarak alerjiyi önler.

Üzüm çekirdeği iltihabi prostaglandinlerin sentezini azaltarak romatizmal hastalıklar, ağrı ve endometrioz gibi durumlarda yararlı olurlar.

Merkezi sinir sisteminde oksidatif stresin arttığı durumlarda güçlü bir antioksidan etki gösterirler, algılama ve hafıza bozukluğunun gelişimini önlerler.

Bu özellikleri nedeni ile, oksidatif strese karşı direnci arttırarak, hasara uğrayan dokuların korunmasında etkin rol oynarlar.

İnternet haber

Zaman diyorum, biraz daha zaman.Dilimin ucundaki kelimeler bu kış donmazsa bir dahaki yıl uçmayı öğrenecekler!

Çevrimdışı Ber-ceste

  • yazar
  • ****
  • İleti: 551
Yağları Kasa Çeviren 8 Mucize Besini Açıklıyoruz!
« Yanıtla #29 : 02 Mayıs 2008, 19:16:14 »
Doğru beslenerek kilo almadan kas yapın... Newsmax haber sitesinin sağlık editörü Sylvia Hubbard kilo almadan kas yapmanızı sağlayan 8 "süper besini" sıraladı. İşte mucize 8'li...

* Yumurta: Kırmızı etten bile daha fazla protein bulunduruyor.

* Badem: Kasların güçlenmesi için gerekli alfa-tokoferol bakımından zengin.

* Somon balığı: Yeni kaslar oluşturulmasını sağlayan proteinlerden normalden 2 kat daha fazla bulunuyor.

* Yoğurt: Kasların gelişmesi için gerekli olan karbonhidrat ve protein yoğurdun içinde fazlasıyla mevcut.

* Kırmızı et: Kas oluşumu için vazgeçilmez olan çinko ve demir içeriyor.

* Zeytinyağı: Kasların zayıflamasını, içerdiği E vitaminiyle engelliyor.

* Su: Kasların yüzde 80'inin sudan oluştuğunu söylemek bile yeterli.

* Kahve: Uzmanlar kafeinin kasların harekete geçmesi için ne derece önemli olduğunu belirtiyor.

 

Kadınca Kararınca
Sükût etmek gibi alemde nadana cevab olmaz..