Şafi Mezhebinin Bu Konudaki Görüşleri
İmâm Nevevî rahimehullah, ‘el-Minhâc’da ‘namazın nasıl kılınacağı’ babında (şöyle) dedi:
“Şayet namaz kılan, (ض) harfi yerine (ظ) harfini okusa, en doğru olan görüşe göre sahih olmaz.”
Er-Ramlî ve el-Hatîb (Şirbînî), ‘yani o kelimeyi (böyle) okumak sahih olmaz’ dediler. Bu (sahîh değildir hükmü), böyle okumak, mananın farklı olmasıyla namaz’ı değiştirdiği içindir.
Çünkü “ض”/dad harfi, (helal, batıl, unutma, bilerek veya bilmeyerek yoldan çıkmak manasına gelen) (ضلال)/dalâl masdarından gelir.
“ظ”/zâ ise, gündüz bir şeyi yaptığı zaman, ظل يفعل كذا,ظلولا (sözlerinden) gelir. Diğer harflere kıyâs ile de böyledir.[1] [İkinci] (“esahh”ın karşıtı olan “sahîh” görüşde ise,) insanların çoğuna (ض) ile (ظ) arasını ayırmak zor olduğu için sahihdir.
Bu hilaf/ anlaşmazlık (“en doğru olan, böyle bir kıraat sahih değildir,” mukabil olan sahih olan kavle göre ise, ‘insanların çoğu bu iki harfin aralarını ayıramayacağı için sahihdir’ şeklindeki zıd görüş, şu iki harfin arasını) ayırmağa gücü yettiği halde istemeyerek ayırmayan veya öğrenmesi mümkin olduğu halde öğrenmeyip (ayırmadan) aciz kalan içindir. (Ancak) öğrenmekten aciz olana bu okuyuş kesinlikle yeter. (Çünki) o ümmîdir. Gücü yetip de kasden ayırmayana gelince. İtimâd edilen görüşe göre kesinlikle yetmez. (Nevevî’nin Sözü)
Şebramlusî, (Nevevî’nin) ‘öğrenmeye kadir olana kesinlikle yetmez’ sözü üzerine şöyle dedi:
‘Hattâ İbni Hacer’in de dediği gibi kasden ve bilerek böyle yaparsa namazı bozulur.’
Sonra da şöyle söyledi:
Menhec üzerine yazılan İbni Kâsım, Remlî’den (namazın) bozulmayacağını nakletti. (Bitti) Burada (bozulmaz görüşünde) zorluğu gidermek vardır.
Buğyetü’l-Müsterşidîn’in ‘namazın rükünleri’ babında şöyle yazılmıştır:
Şayet (namaz kılan), fatiha-ı şeriflerde “ض” yerine “ظ” harfini okusa, esah/en doğru olan fetvada namazı bozulur.
Esah’ın/en sahîh’in mukabili taklid edilmesi caiz olan kuvvetli bir görüştür. O da, “ض ile ظ arasını ayırmak zor olduğu için (namaz) bozulmaz’(fetvası)dır.
Fahruddîn er-Razî’nin Tefsir’inde şöyle denilmiştir:
(ض) harfi ile (ظ) harfleri birbirine benzediği için (ض)’ı (ظ) harfine çevirerek okumak caizdir. Bu ise avamdan yükü hafifletir ve onlara zorlamanın olmamasını gerektirir.
Şayet, (ض) harfini (ظ)/dan başka bir harfe çevirse, Ramlî ve Hatîb’in de dediği gibi, kesinlikle sahih olmaz.
Fahruddîn Râzi birinci cüz (اعوذ با الله من الشيطان الرجيم)‘in tefsirinde şöyle dedi:
Bize göre seçilen görüş, (ض) harfinin (ظ) harfiyle karışmasının namazı bozmayacağıdır. Buna, ikisinin arasında ciddî bir benzerliğin bulunması ve aralarını ayırmanın da zor olması delâlet etmektedir. (O halde), ikisinin arasının ayırma teklifinin (zorunluluğunun) düşünülmesi gerekir.
Benzerliğin açıklanması ise, bir takım yönlerledir:
Birinci Vecih/Yön: İkisi de mechûre harflerdendirler.
İkinci Vecih/Yön: İkisi de rıhve harflerindendirler.
Üçüncü Vecih/Yön: İkisi de İtbâk harflerindendirler.
Dördüncü Vecih/Yön: Her ne kadar (ظ)’nın çıkış yeri dil ucuyla üst ön dişlerin ucu arasından, (ض)’ın mahreci ise, dilin kökünün yanıyla onu takip eden azı dişler ise de, (ض)’ın yumuşaklığından dolayı inbisât açıklık hasıl olur. Bu sebeple (ض)’ın mahreci (ظ) mahrecine yaklaşır.
Beşinci Vecih/Yön: “ض” harfini söylemek Arablara mahsustur. Aleyhissalâtü vesellâm Efendimiz “ben en iyi (ض) okuyanım’ buyurdu. Anlattığımız yönlerle sabit oldu ki, (ض) ile (ظ) arasında benzerlik çoktur ve (aralarını) ayırmak da zordur.
Bu böyle olunca, biz de şöyle diyoruz: Eğer (ض) ile (ظ) aralarını ayırmak mutlaka göz önünde bulundurulmuş olsaydı, elbette ki Resûlüllâh ve Sahabe zamanı’nda ve hassaten Acemler İslam’a girince bu istenirdi. Böyle bir istek bulunmayınca, kesinlikle bilmiş olduk ki, Mü’minlere (ض)” ile (ظ)’nın) arasını ayırmak yükünü yüklemek yerinde değildir.