Gönderen Konu: "Duvardan Dökülen İnciler" Takvim Yaprakları  (Okunma sayısı 1062716 defa)

0 Üye ve 101 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Muharrem Ayı
« Yanıtla #705 : 14 Kasım 2012, 10:35:52 »


"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

“Ey îman edenler, sadakalarınızı -malını insanlara gösteriş için harcayan, Allâh’a ve âhiret gününe inanmayan bir kimse gibi- başa kakmak ve gönül kırmakla boşa gidermeyin...”
(Bakara Sûresi, âyet 264)



14
Kasım Çarşamba 2012

Hicrî: 30 Zilhicce 1433 - Rûmî: 01 Teşrin-i Sânî 1428

Alemdar Mustafa Paşa'nın Vefatı (1808) • Birinci Dünya Harbi'nde "Cihad-ı Ekber" İlanı (1914) • Hayrabolu'nun Kurtuluşu (1922)


Muharrem Ayı

Muharrem ayı, hicrî senenin birinci ayıdır. Bu ayın ilk gecesi, (bu akşam) akşam ile yatsı arasında Allâhü Teâlâ’nın rızâsı için iki rek’at namaz kılınır. Namaza şöyle niyet edilir:

“Yâ Rabbi, bizi yetiştirmiş olduğun bu seneyi hakkımızda mübârek kılman; afv-ı ilâhine, feyz-i ilâhîne mazhar kılman; dünyevî ve uhrevî saâdetlere nâil eylemen için.” Allâhü Ekber.

Her iki rek’atte 7 Fâtiha-i Şerîfe, 7 Âyetü’l-Kürsî, 7 İhlâs-ı Şerif okunur. Namazdan sonra:

11 defa: “Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü yuhyî ve yümît, Ve hüve hayyün lâ yemût, Biyedihi’l-hayr, Ve hüve alâ külli şey’in kadîr.”

11 İstiğfâr-ı Şerîf,

11 Salavât-ı Şerîfe okunup duâ yapılır.

Duâda, geçmiş senenin günâhlarının affı ve yeni seneye günahsız girmek için ilticâ edilir.

Muharremin birinci gecesi ayrıca şu şekilde niyet ederek bir Tesbîh Namazı kılınır:

“Yâ Rabbi, bu yeni senede beni mağfiret-i ilâhiyene, rızâ-yı ilâhîne ve hidâyet-i ilâhîne mazhar eyle. Yeni açılan amel defterimi rızâ-yı ilâhîne muvâfık amel ile doldurmayı bana nasip eyle. Beni gadab-ı ilâhîne dûçâr edecek amellerden muhâfaza buyur.”

Tesbih namazında (15 tesbihden sonra) şunlar okunur:

1. rek’atte: 1 Fâtiha-i Şerîfe, 1 Âyetü’l-Kürsî,
2. rek’atte: 1 Fâtiha-i Şerîfe, 1 Âmene’r-Rasûlü… (Sûre-i Âl-i İmrân’ın ilk 2 âyeti de ilâve edilerek)
3. rek’atte: 1 Fâtiha-i Şerîfe, 1 Hüvellâhüllezî…
4. rek’atte: 1 Fâtiha-i Şerîfe, 1 İhlâs-ı Şerîf.

Namazdan sonra istiğfâr edilir, salevât-ı şerîfe getirilir ve arkasından duâ edilir. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Muharrem Ayı | Muharrem'in 1 ile 10'u arasında Kılınacak Namaz
« Yanıtla #706 : 15 Kasım 2012, 10:26:31 »

"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

Dört zamanda semânın kapıları açılır ve duâlar müstecâb olur:
Allah yolunda düşman saflarıyla karşılaşıldığı zaman,
yağmur yağdığı zaman,
namaz için kâmet edilirken,
Ka’be görüldüğü zaman.”

(Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr)


15
Kasım Perşembe 2012

Hicrî: 1 Muharrem 1434 - Rûmî: 02 Teşrin-i Sânî 1428

Hassa (Hatay)'nın Kurtuluşu (1921) • Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Kuruluşu (1983) • Filistin Devleti'nin Kuruluşu (1988)


Muharrem Ayı

Tevbe Sûresi’nin, 36. âyet-i kerîmesinde; (meâlen)

“Muhakkak ki; Allâhü Teâlâ katında ayların sayısı, Cenâb-ı Hakk'ın kitabında gökleri ve yeri yarattığı günden beri on ikidir. Bunlardan dördü haram olanlardır...” buyrulmuştur. Bu aylar Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Receb aylarıdır. Bunlara eşhuru hurum; (haram aylar) denilir.

Bu aylarda yapılan isyanın günahı diğerlerinden daha şiddetli, ibadetin sevabı diğerlerinden daha kıymetli olduğundan öbür aylardan daha fazla hürmet edilmesi lâzım gelir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Muharrem ayından bir gün oruç tutan kimseye, bir gününe karşılık otuz günlük sevab vardır.” buyurmuştur.

Bir başka hadîs-i şerîfte; “…Ramazan orucundan sonra oruçların en faziletlisi Muharrem ayında tutulan oruçtur.” buyrulmuştur.


Muharrem'in 1 ile 10'u arasında Kılınacak Namaz

Muharrem ayının 1’i ile 10’u arasında bir defa olmak üzere, 2 rek’atte bir selâm vererek 6 rek’at namaz kılınır. Bu namaz akşamla yatsı arasında kılınabileceği gibi, bu vakitte kılınamadığı takdirde yatsıdan sonra da kılınabilir. Namaza şöyle niyet edilir:

“Niyet eyledim Yâ Rabbi senin rızâ-yı şerîfin için namaza. Herhangi bir komşumun ve din kardeşimin veyâ herhangi bir kimsenin bana hakkı geçmiş ise bu hakkın ödenmesi için.” Allâhü Ekber…

1. rek’atte: 1 Fâtiha-i Şerîfe, 1 Âyetü’l-Kürsî, 11 İhlâs-ı Şerîf.
2. rek’atte: 1 Fâtiha-i Şerîfe, 10 İhlâs-ı Şerîf.

3. rek’atte: 1 Fâtiha-i Şerîfe, 1 Elhâkümü’t-tekâsür, 11 İhlâs-ı Şerif.
4. rek’atte: 1 Fâtiha-i Şerîfe, 10 İhlâs-ı Şerîf.

5. rek’atte: 1 Fâtiha-i Şerîfe, 3 Kul yâ eyyühe’l-kâfirûn, 11 İhlâs-ı Şerîf.
6. rek’atte: 1 Fâtiha-i Şerîfe, 10 İhlâs-ı Şerîf okunur. Namazdan sonra duâ edilir. (Duâ ve İbâdetler)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: "Duvardan Dökülen İnciler" Takvim Yaprakları
« Yanıtla #707 : 16 Kasım 2012, 10:36:46 »

"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

Üzerinize bir zaman gelir ki onda üç şeyden daha azîz bir şey olmaz: Helâl para, ülfet olunacak bir kardeş ve amel edilecek bir sünnet.”
(Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat)



16
Kasım Cuma 2012

Hicrî: 2 Muharrem 1434 - Rûmî: 03 Teşrin-i Sânî 1428

Süveyş Kanalı'nın Açılması (1869) • UNESCO'nun Kuruluşu (1946)


Üç Şey

Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Dünyanızdan bana üç şey sevdirildi: Güzel koku, kadın ve gözümün nuru namaz.”
Hz. Ebubekir (r.a.) Resûlullah'a (s.a.v):
“Dünyanızdan bana üç şey sevdirildi: Senin huzurunda oturmak, malımı sana ve senin gösterdiğin yerlere infak etmek ve sana salavât-ı şerife getirmek.” dedi.
Hz. Ömer (r.a):
“Dünyanızdan bana üç şey sevdirildi: İyiliği emretmek, kötülüğü yasaklamak ve hadleri (cezaları) yerine getirmek.” dedi.
Hz. Osman (r.a):
“Dünyanızdan bana üç şey sevdirildi: Yemek yedirmek, selâmı yaymak ve insanlar uyurken gece namazı kılmak.” dedi.
Hz. Ali (r.a):
“Dünyanızdan bana üç şey sevdirildi: Kılıçla savaşmak, müsafiri ağırlamak ve yazın oruç tutmak.” dedi.

Cebrâil (a.s.) Resûlullah (s.a.v)’e gelmiş ve buyurmuştur:
“Yâ Resûlullah! Dünyanızdan bana üç şey sevdirildi: Peygamberlerin yanına inmek, resullere peygamberliği tebliğ etmek ve âlemlerin Rabbine hamd etmek.”[/b] Cebrâil (a.s) şöyle devam etti: Allâhü Teâlâ şöyle buyuruyor: Dünyanızdan bana üç şey sevdirildi: Zikreden dil, şükreden kalp ve belâlara sabreden beden.”

Bu hadîs-i şerîf dört mezhep imamına ulaşınca onlar da dünyadan sevdikleri şeyleri zikretmişlerdir.

İmam-ı Azam (rh.) buyurdular:
“Bana dünyanızdan üç şey sevdirildi: Geceler boyu ilimle meşgul olmak, büyüklenmeyi terk etmek, kin ve düşmanlıktan sakınmak ve dünya sevgisinden arındırılmış bir kalp.”

İmam-ı Mâlik (rh.) buyurdular:

“Bana dünyanızdan üç şey sevdirildi: “ResûlAllah’a (s.a.v) komşu olmak, ravzasına devam etmek ve Ehl-i beytine hürmet etmek.”

İmam-ı Şâfiî (rh.) buyurdular:
“Bana dünyanızdan üç şey sevdirildi: “Yumuşak ahlâk, meşakkat ve zorluğa götüren şeyleri terk etmek ve tasavvuf yoluna uymak.”

İmam-ı Ahmed (rh.) buyurdular:
“Bana dünyanızdan üç şey sevdirildi: “Resûlullah (s.a.v)’in, hadîs-i şerîflerinde bildirdiğine uymak, onun nuruyla bereketlenmek ve peygamberimizin izinden gitmek.”


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ezân
« Yanıtla #708 : 17 Kasım 2012, 07:19:36 »

"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

“Ezân ile kâmet arasında yapılan duâ reddolunmaz.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Ebû Dâvûd)



17
Kasım Cumartesi 2012

Hicrî: 3 Muharrem 1434 - Rûmî: 04 Teşrin-i Sânî 1428

Şarköy ve Mürefte'nin Kurtuluşu (1922) • Sultan Vahdeddin Han'ın Yurtdışına Çıkarılması (1922)


Ezân

Ezân, îmân esaslarını bildiren kelimelerdir.

Allâhü Ekber: Allah en büyük: İlk kelimesi Cenâb-ı Hakk’ın zâtının ismidir. Yani Allâhü Teâlâ’ya ancak ona lâyık olan kemâl sıfatları isbât ve bütün noksanlıklardan onu tenzîhdir.

Eşhedü enlâ ilâhe illallâh: Ben şahitlik ederim ki, Allâh’tan başka ilah yoktur: Allâh’ın ortağı ve zıddı olmadığını ispat ve vahdâniyyetini, birliğini ilan olup îmân ve tevhîdin esası ve bütün dînî vazîfelerin başı, İslâmın şartlarından birincisidir.

Eşhedü enne Muhammeden Resûlullâh: Ben şahitlik ederim ki, Muhammed (s.a.v.) Allâh’ın resûlüdür: Muhammed aleyhissalâtü vesselâmın peygamberliğinin isbâtı olup dînde Allâh’ı tevhîdden; bir olduğuna inandıktan sonra en büyük esâstır.

Hayye alessalâh: Namaza koşunuz: İslâm’ın en büyük esâsı olan Allâh’a ve resûlüne îmândan sonra Allâh’ın emrettiği ibâdete; namaza davettir. Namazın farz olduğu Resûlullâh Efendimiz vâsıtasıyla bilindiğinden onun peygamberliğini isbâttan sonra hemen namaz gelmiştir.
Namaz, Allâh’u Teâlâ’nın birliğine veResûlullâh’ın peygamberliğine şehâdetten sonra dînin en büyük rüknü, esasıdır.

Hayye alelfelâh: Felâha koşunuz: Sonra Müslümanlara âhiret yolculuğunun uzun ve zor olup, yolda amel azığının bulunması gerektiğini îkâz ve felâha, kurtuluşa ve ebedî nimetlere dâvettir. Burada âhiret hallerine, öldükten sonra dirilmeye ve amellerin mükâfât ve cezâsının verilmesine işâret vardır.

Allâhü Ekber: Allah en büyüktür: Namazın kılınmasına başlanacağını ilan etmektir. Namaz kılanın ne büyük bir işe teşebbüs ettiğini ve ibâdet ettiği Rabbinin üzerinde ne büyük hakkı olduğunu ona hatırlatmaya ve ibâdetteki sevâbın büyüklüğüne işârettir.

Lâ ilâhe illallâh: Allâh’tan başka ilah yoktur: Dînin îtikad ve amele âid bütün vazifeleri yapmış olsa bile tevhîd akîdesi olmadan Allâhü Teâlâ’nın birliğine inanmadan makbûl olmayacağını ilandır.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Haram Şeylerle Tedavi | Evlerde Nem
« Yanıtla #709 : 18 Kasım 2012, 05:07:29 »

"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

“Allâh’ı zikretmeksizin çok konuşmayın. Allâh’ı zikretmeden çok söz söylemek, kalbi katılaştırır. Muhakkak ki insanların Allâhü Teâlâ’dan (onun rahmetinden) en uzakta olanı katı kalpli olanlarıdır.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)



18
Kasım Pazar 2012

Hicrî: 4 Muharrem 1434 - Rûmî: 05 Teşrin-i Sânî 1428

Tiryaki Hasan Paşa'nın Kanije Müdafaası ve Zaferi (1601) • Deniz Harp Okulu'nun Açılışı (1776) • Uzunköprü'nün Kurtuluşu (1922)


Haram Şeylerle Tedavi

Tedavi için temiz ve helâl olan ilâçları içmek, kullanmak esastır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.):
“Ey Allâh’ın kulları! Tedavî olunuz. Çünkü Allâhü Teâlâ yarattığı her hastalığa bir ilaç ve çâre yaratmıştır. Yalnız bir şey müstesna ki, o da ihtiyarlıktır.” diye buyurmuşlardır.

Binaenaleyh birçok hastalıklar, tedavî sebebiyle iyileşir. İlâhî âdet böyledir. Bununla beraber şifayi tedaviden değil, Allâhü Teâlâ’dan bilmelidir.

Helâl, temiz olmayan şeyler ile tedavide bulunmak esasen câiz değildir. Ancak bazı âlimlere göre başka bir ilâç bulunmadığı takdirde Müslüman ve âdil bir doktorun göstereceği lüzum üzerine câiz olabilir.

Şöyle ki: Bir hastalığın veya bir hastalığa sürükleyecek bir zayıflığın tedavisi için mübah bir ilâç bulunmazsa böyle bir doktorun “Şifa ümidi vardır.” diye tavsiyesi üzerine liaynihi (haramlığı kat’i delil ile sabit olan) bir şey ile zaruret miktarı tedâvî câiz olur.

Fakat sadece zahiri bir menfaat düşüncesiyle, meselâ: Yalnız iyi beslenmek arzusuyle böyle bir ilâcı kullanmak caiz değildir. Bu tedavi değildir. Bunun haram olduğunda ittifak vardır.

Evlerde Nem

Kış aylarında evin içindeki nem cam veya duvarın soğukluğu ile karşılaştığında su halini alır ve terleme meydana gelir. İzolasyonsuz veya iyi izole edilmeyen binalarda içerdeki nem daha da artmaktadır.

Nemi azaltmak için;


İçerdeki ısı 20-22 derece civarında olmalı,

Odalar mümkün mertebe her gün az da olsa havalandırılmalı,

Nemin çok olduğu banyo, mutfak v.b. yerler ile çiçek ve akvaryum bulunan odalar daha fazla havalandırılmalıdır.

İSİMLERİMİZ: Erkek: Hâlid, Kız: Hâlide



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Sözün Doğrusu | Fıkra: Tuzu Ne Yapacak?
« Yanıtla #710 : 19 Kasım 2012, 06:31:47 »

"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

“İki kişi Allâhü Teâlâ için birbirlerini severlerse, arkadaşına sevgisi daha çok olan elbette bunların en faziletli olanıdır.”
(Hadîs-i Şerîf, Hâkim, el-Müstedrek)



19
Kasım Pazartesi 2012

Hicrî: 5 Muharrem 1434 - Rûmî: 06 Teşrin-i Sânî 1428

Keşan'ın Kurtuluşu (1922) • İstanbul Radyosu'nun Yayına Başlaması (1949) • Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (AGİK) Paris Sözleşmesi (1990)


Sözün Doğrusu

Ebû’d-Derdâ (r.a.) nakletti. Bir gün Resûlullâh aleyhisselâm bizlere kısa bir hutbe okudu.

Sonra “Yâ Ebâbekr, kalk sen de bir hutbe oku.” buyurdular. O da kalktı ve Resûlullâh’dan daha kısa bir hutbe okudu.

Sonra “Yâ Ömer, kalk sen de bir hutbe oku.” buyurdular. O da kalktı ve Resûlullâh ve Hz. Ebûbekir’den daha kısa bir hutbe okudu.

Sonra başka bir kimseye hutbe okumasını emrettiler. O uzattıkça uzattı, Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) "Otur, teşkîk şeytandandır. Beyândan bazısında elbette sihir vardır.” buyurdular.

Sonra İbn-i Mesûd’a “Yâ İbn-i Ümm-i Abd, kalk, hutbe oku.” buyurdular. O kalktı, Allâh’ı hamd ile öğdükten sonra;

“Ey insanlar, Muhakkak Allâhü Teâlâ bizim Rabbimiz, İslâm dînimiz, Kurân imamımız, Kâbe kıblemiz, şu zât -eliyle Resûlullâh Efendimizi işâret ederek- bizim peygamberimizdir. Biz Allâhü Teâlâ ve peygamberinin (s.a.v.) hakkımızda râzı olduğuna râzı olduk. Onların çirkin gördüklerini fenâ bildik.” dedi.

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) “İbn-i Ümm-i Abd isâbet etti, isâbet etti ve dosdoğru söz söyledi. Ben Allâh’ın ve İbn-i Ümm-i Abd’in benim ve ümmetim hakkında râzı olduğuna râzı oldum.” buyurdular.

FIKRA: Tuzu Ne Yapacak?

Bir anne, çocuğuna, sofrada tabağına ne koyarlarsa yiyip, “Şunu isterim, bunu istemem” dememesini tenbih eder.

Bir gün çocuğun tabağına et koymayı unutmuşlar. Çocuk, annesinin tenbihine aykırı hareket etmemek için ses çıkarmaz, yalnız tuzluğu çekip önüne alır.

Annesi, “Ne yapacaksın?” diye sorunca, masumcağız şöyle der:

“Eğer benim tabağıma da et koyarsanız, tuz ekeceğim!”

İSİMLERİMİZ: Erkek: Harun, Kız: Handan



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
İkinci Âdem: Hazreti Nûh Aleyhisselam
« Yanıtla #711 : 20 Kasım 2012, 12:40:54 »

"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

“Celâlim hakkı için biz Nûh’u kavmine resûl gönderdik de dedi ki: ‘Ey benim kavmim: Allâh’a ibadet edin, ondan başka bir ilâhınız yoktur. Artık korunmaz mısınız?
(Mü’minun Sûresi, âyet 23



20
Kasım Salı 2012

Hicrî: 6 Muharrem 1434 - Rûmî: 07 Teşrin-i Sânî 1428

Kiğı ve İpsala'nın Kurtuluşu (1922) • Lozan Konferansı'nın Başlaması (1922)


İkinci Âdem: Hazreti Nûh Aleyhisselam

Allâhü Teâlâ kavmini küfür ve isyandan hidâyete davet etmek üzere Hz. Nûh’u elli yaşında iken kavmine peygamber gönderdi. Kavmi arasında 950 sene kaldı.

Hz. Nûh, onları hakka davet ettikçe onu dinlemedikleri gibi eziyet ederlerdi. Nûh aleyhisselâm ise her seferinde “Yâ Rabbi! Beni ve kavmimi affet, zira onlar bilmiyorlar.” diye duâ ederdi. Onlar isyanlarına devâm ettiler, gittikçe de hataları çoğaldı ve bu hal Hz. Nûh ve kavmi için uzun sürdü. Hz. Nûh bir nesil gelip geçtikçe sonrakinin hidâyeti için uğraşıyor, fakat her gelen öncekinden daha fenâ çıkıyordu.

Nihâyet kavminden şimdiye kadar iman edenlerden başkasının inanmayacağı kendisine bildirilince Nûh (a.s.) onlar aleyhine “Yâ Rabbi! Yeryüzünde kâfirlerden birini bırakma. Zira sen onları bırakırsan kullarını yoldan çıkarıyorlar, nankör ve fâcirden başka da doğurmuyorlar. Yâ Rab! Beni, babamı, anamı, mü’min olarak evime gireni ve bütün mü’min erkek ve kadınları mağfiret buyur. Zalimlere ise helâkden başka birşey artırma.”(Nûh Sûresi, âyet 26-28)  buyurulduğu üzere duâ etti.

Allâhü Teâlâ “Bizim nezâretimiz altında ve vahyimiz dâiresinde gemi yap, hem o zulmedenler hakkında bana hitâb etme, çünkü onlar boğulmuşlardır.” buyurdu. Bunun üzerine Nûh (a.s.) gemi inşasına başladı. Nihâyet Allâh’ın emri geldi, yeryüzünü su kapladı, bütün kâfirler helâk oldu, Mü’minlerden başka kimse kalmadı. Allâh’ın emri tamam olunca gemi Cûdî dağına oturdu. Nûh (a.s.) ile gemide bulunan müslümanlar kurtulup insanlar onlardan çoğaldılar. Onun için Hz. Nuh (a.s.)’a ikinci Adem denilir. Hz. Nûh (a.s.) gemiye bindiği vakit her cins hayvandan ikişer çift almış olduğundan hayvanlar da onlardan çoğaldı.
Hz. Nûh (a.s.) karaya çıktığı Âşûrâ günü Allâh’a şükretmek için oruç tuttu, gemideki halka da oruç tutmalarını emretti. Sonra yanında kalan hubûbâttan yedi çeşit azığı topladı, onları birbirine karıştırarak pişirdi ve yediler. İşte, bugün de hubûbâtı karıştırıp pişirmek Nûh aleyhisselâmdan kalma bir adet olup müstehabdır.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
İkrâm Edileni Hor Görmemek | Yemek Tarifi: Âşûre
« Yanıtla #712 : 21 Kasım 2012, 10:52:05 »

"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

“Biriniz yemek yerken besmele çeksin. Şâyet yemeğin başında unutursa, (hatırladığı zaman) ‘Bismillâhi fî evvelihî ve âhirihî’ desin.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmîzî)



21
Kasım Çarşamba 2012

Hicrî: 7 Muharrem 1434 - Rûmî: 08 Teşrin-i Sânî 1428

Mardin'in Kurtuluşu (1920) • İstanbul Teknik Üniversitesi'nin Açılışı (1944)


İkrâm Edileni Hor Görmemek

İkram edilen hiçbir yiyecek hakîr görülmemeli, küçümsenmemelidir. Ashâb-ı Kirâm’dan bir zât: “Kendisine ikram edilen yemeği hakir gören mi yoksa yanındaki yemeği ikram etmeyi küçümseyen mi daha günahkârdır, bilemiyoruz.” buyurdu. Her iki halde de nimeti küçük görmek vardır.

Hz. Ali’nin (r.a) oğlu Hz. Hasan (r.anhûma) yol üzerinde fakir bir topluluğunun yanından geçiyordu. Onlar tedârik edebildikleri ekmek parçalarını yiyorlardı. Kendisi de bineğindeydi.

Yanlarına uğrayıp selâm verince selâmını aldılar ve:
“Ey Resûllâh’ın torunu, yemeğe buyurun” dediler.

O da:
“Tabi, Allah kibirlenenleri sevmez.” dedi ve dönerek bineğinden indi. Onlarla birlikte yere oturup biraz yedikten sonra tekrar onlara selâm verdi ve bineğine binerek gitti.

“Din kardeşleriyle yenen yemek âilesi ve çocukları ile yenen yemekten daha faziletlidir.” denmiştir.

Yemek Tarifi: Âşûre

Malzemeler: 1 kilo buğday, 2 kilo şeker, yarım kilo nohut, yarım kilo kuru fasulye, yarım kilo kuru üzüm, 1 su bardağı pirinç, 1 su bardağı ince doğranmış kuru incir, 1 su bardağı ince doğranmış kuru kayısı, 3 tane ince doğranmış elma. 1 su bardağı ceviz, 1 su bardağı nar, tarçın, 1 su bardağı fındık, 1 paket çam fıstığı, 1 paket kuş üzümü

Yapılışı: Buğday akşamdan pişirilir.

Nohut, kuru fasulye, kuru üzüm akşamdan ıslatılır. Ertesi gün ayrı ayrı haşlanır, suları süzülür.

Bütün malzeme büyük bir tencerede karıştırılır. Âşûrenin kıvamına göre su ilâve edilir.

Kaynamaya başlayınca incir, kayısı, elma ve şeker katılıp bal rengine gelinceye kadar pişirilen âşûre bekletilmeden kâselere boşaltılıp üzeri ceviz, fındık, nar, fıstık ve tarçınla süslenir.

Bu malzemeden takriben 40-50 kişilik aşûre çıkar.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."

"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

“Âşûrâ gününde oruç tutunuz, Yahûdilere muhâlefet ediniz; bir gün öncesi ile veya bir gün sonrası ile berâber tutunuz.”
(Hadîs-i Şerîf, Suyûtî, el-Câmiu's-sağîr)



22
Kasım Perşembe 2012

Hicrî: 8 Muharrem 1434 - Rûmî: 09 Teşrin-i Sânî 1428

Âşık Paşa'nın Vefatı (1333) • Sultan Birinci Ahmed Han'ın Vefatı ve Birinci Mustafa Han'ın Tahta Cülûsu (1617)


Âşûrâ Günü Meydana Gelmiş ve Gelecek Bâzı Mühim Hâdiseler

Muharrem ayının onuncu günü Âşûrâ günüdür. Âşûrâ gününde çok büyük ve mühim hâdiseler meydana gelmiştir. Fakîh Ebu’l-Leys Hazretleri’nin Tenbîhü’l-Gâfilîn kitabında rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Âşûrâ günü meydana gelen hâdiselerden bâzıları şunlardır:

1. Göklerin ve yerin yaratılması,
2. Âdem aleyhisselâmın tevbesinin kabul edilmesi,
3. Nûh aleyhisselâmın gemisinin karaya oturması,
4. Mûsâ aleyhisselâmın, Firavun’un şerrinden kurtulması ve Firavun'un helâk olması,
5. İbrâhim Aleyhisselâmın dünyâya gelmesi ve ateşten kurtulması,
6. Eyyûb aleyhisselâmın hastalıktan şifâ bulması,
7. Yûnus aleyhisselâmın balığın karnından kurtulması,
8. Süleyman aleyhisselâma saltanat verilmesi,
9. Hz. Hüseyin (r.a.)’in şehîd edilmesi.
10. Kıyâmetin kopması da Âşûrâ günü olacaktır.

Muharrem'in 9. ve 10. Geceleri

Muharremin 9’uncu ve 10’uncu geceleri birer tesbih namazı kılmalıdır. Yine 9’uncu ve 10’uncu geceleri teheccüd vaktinde Allâh rızâsı için 4 rek’at namaz kılınır. Her rek’atte Fâtiha-i şerîfeden sonra 50’şer İhlâs-ı şerîf okunur.

Bu günlerde hatm-i enbiyâ’ya devâm etmelidir. Bilhassa 9’uncu günü akşamı, (yâni 10’uncu gecesi) hatm-i enbiyâ yapılması çok fazîletlidir. (Hatm-i Enbiyâ’nın nasıl yapıldığı, Duâ ve İbâdetler isimli kitabımızda târif edilmiştir.)

Muharrem ayı içerisinde mümkün olduğu kadar[youtube] çok istiğfâr [/youtube]etmelidir. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)

Muharrem ayının onuncu (Âşûrâ) günü; önceki bir gün yâhut sonraki bir gün ile birlikte oruç tutmak sünnettir. Yalnız Âşûrâ günü oruç tutmak tenzîhen mekruhtur. Hadîs-i şerîfte, “Âşûrâ orucunu tutunuz ve ona dokuzuncu yâhut on birinci günü ilâve ederek Yahûdilere muhâlefet ediniz, onlara benzemeyiniz.” buyurulmuştur.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Şerli Kimseler | Âşûrâ Günü Neler Yapılır?
« Yanıtla #714 : 23 Kasım 2012, 10:33:58 »

"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

“İnsanların en hayırlısı, ölünceye kadar atının sırtında veya devesinin sırtında veya ayakları üzerinde (binekli veya yaya olarak) Allah yolunda hizmet edendir.”
(Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Buhârî)



23
Kasım Cuma 2012

Hicrî: 9 Muharrem 1434 - Rûmî: 10 Teşrin-i Sânî 1428

Midilli Adasının Fethi (1462) • Enez ve Havsa'nın Kurtuluşu (1922) • Türkiye'de İlk Kalp Nakli Ameliyatı (1968)


Şerli Kimseler

Ebu’d-Derdâ (r.a.) buyurdular:
"Bana ne oluyor ki âlimleriniz ölüp gidiyor da cahillerinizin onlardan ilim öğrenmediklerini görüyorum. İlim yeryüzünden kaldırılmadan ilim öğrenmeye çalışın. Zira, ilmin kaldırılması demek, âlimlerin dünyadan ölüp gitmesi demektir.

Bana ne oluyor ki, Allâhü Teâlâ’nın kefil olduğu şeye (rızka) hırslanıp, peşinden koştuğunuzu, vekil olunduğunuz şeyi (Kulluk vazifelerini) zayi ettiğinizi görüyorum.

Ben, sizin şerlilerinizi, bir baytarın atın hasta olup olmadığını bildiği gibi bilirim. Zira onlar, namazlara ancak en son gelirler, Kur’ân-ı Kerîm’i zorla, sıkılarak dinlerler."



Âşûrâ Günü Neler Yapılır?

• O gün, eve ufak-tefek erzak alınırsa, bir sene boyunca evde bereket olur.
• En az on müslümana birer selâm veya bir müslümana on defa selâm verilir.
• Fakir fukarâ sevindirilir.
• O gün gusledenler, bir sene ufak-tefek hastalık görmezler.
• 10 defa şu duâ okunur: “Sübhânallâhi mil’el-mîzân. Ve müntehe’l-ılmi ve mebleğa'r-rızâ ve zinete'l-arş.”
• Âşûrâ gününe mahsus olmak üzere kuşluk vaktinde 2 rek'at namaz kılınır. Her rek'atte 1 Fâtiha, 50 İhlâs-ı Şerîf okunur.


Namazdan sonra da 100 defa şu salevât-ı şerîfe okunur:

“Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammedin ve Âdeme ve Nûhın ve İbrâhîme ve Mûsâ ve Îsâ vemâ beynehüm mine’n-nebiyyîne ve'l-mürselîn. Salevâtü'llâhi ve selâmühû aleyhim ecmaîn.”


• Öğle ile ikindi arasında 4 rek’at namaz kılınır. Her rek'âtte 1 Fâtiha, 50 İhlâs-ı Şerîf okunur.

Namazdan sonra:
70 istiğfâr-ı şerîf, 70 salevât-ı şerîfe, 70 defa da “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyil-azîm” denilir. Sonra da ümmet-i Muhammed'in hidâyeti ve halâsı, kurtuluşu için duâ edilir. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Âşûrâ Gününün Fazileti | Kabir Suâli
« Yanıtla #715 : 24 Kasım 2012, 20:09:07 »

"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

"Her kim Âşûrâ günü çoluk-çocuğuna cömert davranırsa, Allâhü Teâlâ senenin tamamında ona rızık genişliği verir."
(Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Muc'emu'l-evsat)



24
Kasım Cumartesi 2012

Hicrî: 10 Muharrem 1434 - Rûmî: 11 Teşrin-i Sânî 1428



Âşûrâ Gününün Fazileti

Muharrem ayı içinde, Allâhü Teâlâ'nın o günde itaat ve ibadet edenlere çok büyük sevablar ihsan edeceği âşûrâ günü vardır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Her kim Âşûrâ günü çoluk-çocuğuna cömert davranırsa, Allâhü Teâlâ senenin tamamında ona rızık genişliği verir.” buyurmuştur.
Tâbiînin büyüklerinden Süfyân-ı Sevrî (r.a.) (v. 161) “Biz bunu elli sene tatbik ettik, rızık genişliğinden başka bir şey görmedik.” demiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Medine’ye hicret buyurduğunda Yahûdilerin âşûrâ günü oruç tuttuklarını gördü de “Bu ne orucudur?” diye sordu.

Onlar da “Bu gün büyük bir gündür. Bu gün Allah Azze ve Celle’nin İsrâiloğullarını Firavundan kurtardığı gündür. Mûsâ (a.s.) (Allâh’ın bu lutfuna şükür için) oruç tutmuştur. (Biz de tutarız)” dediler.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Biz Mûsâ(nın sünnetini ihyâ)ya sizden daha lâyığız.” buyurdu da o gün oruç tuttu ve ashaba da tutmalarını emreyledi. Böylece âşûrâ orucu vacib oldu. Ancak Ramazan orucu farz kılındıktan sonra âşûrâ günü oruç tutmak müstehab olmuştur.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) âşûrâ günü oruç tutup ashabına da tutmalarını emrettiğinde; “Yâ Resûlallâh! Yahudi ve Hıristiyanlar o güne hürmet ediyorlar.” dediler.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Öyle ise gelecek sene -inşaallâhü Teâlâ- dokuzuncu günü(yle beraber) tutarız.” buyurdular. Ancak gelecek sene Muharrem ayı geldiğinde Resûlüllâh (s.a.v.) âhirete irtihal buyurmuşlardı.

Kabir Suâli

Kabirde meyyite Münker Nekir dört şey suâl eyler:
Rabbin kim, nebîn kimdir, nedir dînin ve kıblen gâh.
Cevâbın verenin canıyla cismi zevk eder anda
Şaşub küffâr ve âsîler çeker anda azâbullâh.

(E. İbrahim Hakkı)



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Vahiy | Eyyâm-ı Bîyz Orucu
« Yanıtla #716 : 25 Kasım 2012, 04:27:21 »

"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

“Kim her (kamerî) aydan üç gün (bilhassa on üç, on dört ve on beşinci günleri) oruç tutarsa, senenin tamamında oruç tutmuş olur.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)



25
Kasım Pazar 2012

Hicrî: 11 Muharrem 1434 - Rûmî: 12 Teşrin-i Sânî 1428

Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan'ın Vefatı (1072) • Edirne'nin Kurtuluşu (1922)


Vahiy

“Vahiy, Zâhir ve bâtın olmak üzere iki kısma ayrılır.

Vahy-i Zâhir, Kur’ân-ı Kerîm, Hadîs-i Kudsî ve Hadîs-i Şerîfler’dir.

Vahy-ı Bâtın ise; Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in gayret ve ictihadıyla nail olduğu şeylere denir.”


Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir mesele ile karşılaştığı zaman, önce Cenâb-ı Hak’tan gelecek olan vahy-i zâhiri bekler. Vahy-i Zâhir gelmeyecek olursa, kendi ictihadıyla amel eder. Eğer ictihadında bir zelle sadır olursa, anında ikaz olunur. Dolayısıyla yapmış olduğu ictihatları da, bizzat Cenâb-ı Hak tarafından tasdik olunmuş olur.


Eyyâm-ı Bîyz Orucu

Hz. Ömer (r.a.), Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) şöyle sordu:

“Yâ Resûlellâh, her gün iftar etmeden oruç tutanın hali nedir?”

"O ne oruç tutmuş, ne de iftâr etmiştir.” buyurdular.

Sonra “İki gün oruç tutup bir gün yiyenin hali nedir?” diye sordu, “Buna kimse güç yetirebilir mi?” buyurdular.

Hz. Ömer “Bir gün oruçlu olup bir gün yiyenin hâli nedir?” diye sordu, “Bu Hz. Dâvûd’un orucudur.” buyurdular.

Hz. Ömer “Bir gün oruçlu olup iki gün yiyenin hali nedir?” diye sordu, “Buna güç yetirebilen olmasını dilerdim.” buyurdular.

Sonra Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular:

“Her aydan üçer gün oruç tutarsın ve işte böyle Ramazân-ı şerîften öteki Ramazân’a kadar, bütün günlerde oruç tutmuş olursun. Öyle umarım ki Arefe gününün orucu Allah katında önceki ve sonraki seneye keffâret olur, Âşûrâ gününün orucu ise önceki seneye keffâret olur.”



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Hazreti Âdem'in Tavsiyeleri | Yemek Tarifi: Kafkas Kebabı (5 Kişilik)
« Yanıtla #717 : 26 Kasım 2012, 03:09:24 »

"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

“Peygamberlerin evveli Âdem (aleyhisselâm), âhiri de Muhammed (sallallâhü aleyhi ve sellem)’dir.”
(Hadîs-i Şerîf, Kenzû’l-Ummal)



26
Kasım Pazartesi 2012

Hicrî: 12 Muharrem 1434 - Rûmî: 13 Teşrin-i Sânî 1428

"Eser-i Hayr" İsimli Osmanlı Yapımı Buharlı Gemi Denize İndirildi (1837) • Soyadı Kanunu'nun Kabulü, Lakap ve Ünvanların Kaldırılması (1934)


Hazreti Âdem'in Tavsiyeleri

Âdem (a.s.), oğlu Şît’e (a.s.) beş nasihatte bulunmuş ve: “Sen de oğullarına tavsiye edersin.” demiştir.
Bu nasihatler şunlardır:
1- Kalbini fâni olan dünyaya bağlama. Ben ebedî olan Cennete bağladım, Allâhü Teâlâ ona râzı olmadı ve beni oradan çıkardı.
2- İşlerini kadınların heveslerine uyarak yapma. Ben hanımımın bir anlık hevesine uydum, ağaçtan yedim pişman oldum.
3- Ne yaparsan sonunu düşün, ondan sonra yap. Eğer ben işin sonunu düşünse idim, böyle olmazdı. (Cennetten çıkarılmazdım)
4- Kalbinin rahatsızlık hissettiği ameli terk et. Ben ağaçtan yediğimde gönlüm bundan rahatsız idi de yine de yedim, pişman oldum.
5- Ne yaparsan danışıp yap. Eğer ben meleklere danışsa idim başıma böyle şeyler gelmezdi.

Yemek Tarifi: Kafkas Kebabı (5 Kişilik)

Malzemeler: Et 750 gr., salça 1 çorba kaşığı, soğan 1 adet (orta boy), sıvı yağ yarım çay bardağı, tuz 1 tatlı kaşığı, karabiber 1 çay kaşığı, sarımsak 3 diş, yoğurt 1,5 su bardağı, patates 3 adet (orta boy),

Hazırlık: Patatesler soyulup kalın bir şekilde rendelenir, bol suda birkaç kere yıkanır, iyice süzülür ve kızgın yağda azar azar kızartılır.

Kuşbaşı doğranmış et, suyunu çekene kadar pişirilir. Yağ ile soğan ilave edilir. Bir miktar kavrulduktan sonra salça eklenir ve salçası iyice kavrulur. Etin üzerini geçmeyecek şekilde su ilave edilir.

Kaynadıktan sonra tuz ve karabiberi eklenip ateşi kısılarak kapağı kapalı bir şekilde pişmeye bırakılır.

Yoğurt az su ile karıştırılıp tuz ve isteğe göre sarımsak konur.

Tabağa sırasıyla patates, yoğurt ve et üste gelecek şekilde konularak servis yapılır.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Selimiye Câmii
« Yanıtla #718 : 27 Kasım 2012, 10:33:24 »

"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

“Allâhü Teâlâ dilini tutan kimsenin ayıplarını örter;
öfkesine mani olana azap etmez;
kendisine özrünü arz edenin özrünü kabul eder.”

(Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Şuabu’l-îmân)



27
Kasım Salı 2012

Hicrî: 13 Muharrem 1434 - Rûmî: 14 Teşrin-i Sânî 1428

Selimiye Camii'nin Açılışı (1575)


Selimiye Câmii

Bir gece Sultan İkinci Selim İstanbul (Üsküdar)da Hz. Fahr-i Âlem Efendimiz (s.a.v.)’i rüyâsında görür, Peygamberimiz buyururlar ki:

“Yâ Selim! Sen Allâh adını anarak ‘Eğer Kıbrıs adası fâtihi olursam, gazâ malından bir câmi yaptırayım.’ diye ahdetmiştin. Şimdi Allâhü Teâlâ, sana Kıbrıs adasını ihsan etti. Artık ömrünün sonunu hayrat ve hasenât yolunda geçirmelisin. Hemen Kıbrıs’taki Magosa kalesinden alınan ganîmetleri, vezirin Lala Mustafa Paşa’dan isteyip benim himayemde olan İslâm duvarı Edirne’de bir câmi yapıp sancağım altına gel!”

Hemen Selim Han uykudan uyanıp vezirini çağırttı. Ona; “Lala, sende emanet olan Kıbrıs ganîmet malını bana teslim et!” dedi.

Vezir:
“Pâdişâhım, akşam Cenâb-ı Resûl-i Kibriyâ’yı rüyâda gördüm. ‘Yâ Mustafa, Sultan Selim’e tenbih ettim; sendeki ganîmet malını Selim’e verip Edirne’ye bir latif câmi ve mübârek mabed inşâ edin.’ buyurdu. İşte pâdişâhım, gazâ malından on bir bin kese kuruş topladım ve babanız Süleyman Han asrında üç bin kese ayırmıştım. O da Peygamber Efendimiz (s.a.v.) uğruna fedâ olsun. Ayrıca pâdişâhıma Kıbrıs gazâsından üç bin kese Venedik altını hediye getirdim.

Pâdişâhım onları da Edirne’ye sarf ediniz.”


Vezir, hazineleri teslim edip pâdişâhla Edirne’ye gitti.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) rüyasında Selim Han’a,

“Câmii şu kavak meydanında bina eyle!” buyurdular. Camiin temelini ve kıblesini bizzat Hazret-i Risaletpenâh işaret ettiğinden Edirne şehrinde Selim Han Câmii mihrâbından doğru ve eski câmiden isabetli kıblegâh yoktur.

Temel atma merâsiminde nice yüz bin adam toplanıp bismillâh, duâ ve senâ ile üç bin adet kurbanı temel yerinde hazır edip uğurlu saat girince tekbirlerle bütün kurbanları boğazlayıp temeline başlamışlardır. Başlama târihi (Hicrî 464-65)



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ahlâk: Gıybet üç çeşittir | Yarı Gölgeli Ay Tutulması
« Yanıtla #719 : 28 Kasım 2012, 10:36:22 »

"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

“Kim günde yüz defa ‘Sübhânallâhi ve bihamdihî’ derse günahları -denizköpüğü kadar da olsa- dökülür.”
(Hadîs-i Şerîf, Muvatta', İmâm Mâlik)



28
Kasım Çarşamba 2012

Hicrî: 14 Muharrem 1434 - Rûmî: 15 Teşrin-i Sânî 1428

Kanuni Sultan Süleyman Han'ın Bağdad'ı Fethi (1534) • Şapka Kanunu'nun Yürürlüğe Girmesi (1925)


Ahlâk: Gıybet üç çeşittir

Birincisi gıybet edip de ‘Ben gıybet etmiyorum, onda olanı söylüyorum’ demektir. Bu, fakîh Ebûlleys’in Tenbîhu’l-Gâfilîn isimli kitabında dediği gibi kat'î bir haramı helâl saymaktır.

İkincisi yapılan gıybet, gıybet edilene ulaşmış ise bu haramdır. Helâllaşmadıkça tevbe tamam olmaz. Çünkü eziyet etmiş, kul hakkı geçmiştir.
Hadîs-i şerîfte “Gıybet zinâdan daha şiddetlidir.” buyuruldu.

‘Nasıl olur?’ denildi,

Peygamber Efendimiz (s.a.v.):
‘Bir kimse zinâ eder, sonra tevbe eder, Allah mağfiret buyurur, bağışlar. Gıybet eden ise gıybet edilen bağışlamadıkça mağfıret olunmaz.’ buyurdular.

Üçüncüsü, gıybet, gıybet edilene ulaşmamış ise, hem kendisine ve hem gıybet ettiği kimseye istiğfar ederek tevbe etmekle afvolunabilir.

Açıkça günah işleyen ve bu yaptıklarının duyulmasından gurur duyan kimsenin gıybetinde vebâl olmaz.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.);
“Yüzünden hayâ elbisesini (haya perdesini) çıkaran kimsenin (yaptıklarını söylemek) gıybeti olmaz.” buyurmuştur.


Yarı Gölgeli Ay Tutulması

Yarın (28 Kasım Çarşamba günü) “Yarıgölgeli ay tutulması” meydana gelecektir. Bu tutulma Asya ve Avrupa kıtaları ile Afrika kıtasının doğu kısmı ve Avrupa kıtasından parçalı olarak gözlenebilecek Türkiye, Almanya ve Avusturya’dan ise parçalı olarak görülebilecektir.

Tutulmanın büyüklüğü: 0.1873’dır.

Ay’ın gölgeye girişi: 28 Kasım 2012 14.14 (Türkiye Saati)

Tutulmanın ortası: 28 Kasım 2012 16.34 ”

Ay’ın gölgeden çıkışı: 28 Kasım 2012 18.50 ”