« Yanıtla #2140 : 18 Ekim 2016, 11:38:21 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ كَثُرَ كَلَامُهُ كَثُرَ سَقَطُهُ وَمَنْ كَثُرَ سَقَطُهُ كَثُرَ كِذْبُهُ وَمَنْ كَثُرَ كِذْبُهُ كَثُرَتْ ذُنُوبُهُ وَمَنْ كَثُرَتْ ذُنُوبُهُ كَانَتِ النَّارُ أَوْلَى بِهِ
(كنز)
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Çok konuşanın hatası çok olur. Hatası çok olanın yalanı çok olur. Yalanı çok olanın günahı da çok olur. Günahı çok olan kimseye de cehennem (cennetten)daha lâyıktır.”
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)
14
Ekim Cuma 2016
AYIN SAFHASI
Rûmî: 01 Teşrin-i Evvel 1432 Hicrî: 13 Muharrem 1438
Nizâmülmülk Asıl adı Kıvâmüddîn Hasan bin Ali olan Nizâmülmülk, Büyük Selçuklu devleti sultanı Alparslan’ın vezirlerindendir. Vefâtından sonra oğlu Melikşâh’ın da veziri olmuştur. Melikşâh, bütün devlet işlerini Nizâmülmülk’e havâle edip ona Atabeğ unvânını vermişti.
Nizâmülmülk, âlim, dindâr, cömert, âdil ve yumuşak huylu, suçluları çok bağışlayan, az konuşan bir kimse idi. Meclisi âlim ve sâlih insanlarla dolup taşardı.
İslam şehirlerinde medreseler yaptırarak ilmin yayılmasına hizmet etmiştir. Bağdad, Nisabur, Tus, Isfahan Nizâmiye medreselerini binâ etmiştir.
Tasavvuf ehline çok hürmet ve ihsanda bulunurdu. Sebebini sordular, dedi ki: Eskiden bir beyin hizmetinde iken bir derviş bana “Sana fayda verecek olana hizmet et. Yarın köpeklerin parçalayacağı kimseye hizmet etme” dedi. Ben onun bu sözünü anlayamadım. Hizmetinde olduğum beyin iri, vahşi köpekleri vardı. Bir gece yalnız başına dışarı çıktığında köpekleri onu tanıyamayıp parçaladı. Dervişin sözünün manasını ve keşif ehlinden olduğunu anladım. Bundan sonra dervişlere hizmet etmeye başladım, himmetlerinin bana erişeceğini ümîd ediyorum.
Sünnet üzere okunan ezânı işittiğinde meşgûl olduğu işten el çekerdi. Hadîs derslerine iştirâk eder ve “Ben böyle yüce ilimlerin ehli olmadığımı bilirim. Amma kendimi Resûlullâh’ın hadîslerini taşıyanlar kervanına katmak istiyorum” derdi.
M. 1092 / H. 485 senesi Ramazân-ı şerifinde iftâr ettikten sonra atla yola çıktı. Nihâvend yakınlarında bir köye ulaştıklarında “Burası Hazret-i Ömer zamanında Ashâb-ı Kirâmdan çoklarının şehîd düştükleri yerdir. Onlardan olanlara müjdeler olsun” dedi. Bu sırada derviş kılıklı sapık bir Bâtınî elinde bir kase ile yanına yanaştı ve ikrâm etmek istediğini söyledi. Nizâmülmülk elini uzattığında kalbinden hançerleyerek şehîd etti. (Rahmetullâhi aleyh) (el-Vâfî bi’l-vefeyât)
« Son Düzenleme: 18 Ekim 2016, 11:39:55 Gönderen: Mücteba »