« Yanıtla #2116 : 22 Eylül 2016, 12:46:24 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ أُعْطِيَ فَشَكَرَ وابْتُلِيَ فَصَبَرَ وَظَلَمَ فَاسْتَغْفَرَ وَظُلِمَ فَغَفَرَ ثُمَّ سَكَتَ فَقَالُوا: يَا رَسُولَ اللهِ مَالَهُ؟ قَالَ: أُولَئِكَ لَهُمُ الْأَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ
(طب)
Resûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Kendisine nimet verilip de şükreden, belaya uğrayıp da sabreden, zulmedip de istiğfar eden, zulme uğrayıp da bağışlayan” buyurup sustular.
(Ashab) “Bu kimseler için ne (sevap) vardır ya Resûlallâh” dediler.
“İşte korkudan emîn olmak ancak onların hakkıdır ve hidâyete erdirilenler onlardır.” buyurdular.
(Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)
22
Eylül Perşembe 2016
AYIN SAFHASI
Rûmî: 09 Eylül 1432 Hicrî: 20 Zilhicce 1437
Yavuz Sultan Selim Han'ın Vefatı (1520) • İran-Irak Savaşı'nın Başlaması (1980)
İslâm Adâleti Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Üç zümre vardır ki, duâları reddolunmaz: Âdil idârecinin duâsı, oruçlunun iftar anındaki duâsı ve mazlûmun duâsıdır. Bunu Allahü Teâlâ bulutların üstüne kaldırır. Bunun için gök kapakları açılır ve Allahü Teâlâ şöyle buyurur: İzzet ve celâlim hakkı için bir müddet sonra da olsa elbette sana yardım edeceğim.” buyurdular.
Adâlet, haksızlıktan kaçınmak, her hakkı sâhibine vermektir. Zulüm ise, bunun aksine, insanların hukûkuna tecâvüz etmektir.
Halife Ömer bin Abdülaziz’in emri üzere Cuma günleri hutbelerde “İnnellâhe ye’muru bi’l-adli (Muhakkak Allahü Teâlâ size adâleti emrediyor)” (Nahl sûresi, 90.) âyet-i kerimesi okuna gelmiştir. Bu âyetle amel eden bir millet, dâima mesut olur. O millete her türlü medenî faziletler tecelli eder.
İslâm tarihi gösteriyor ki, gerek Hulefâ-i Râşidîn ve gerek onların izlerini takip etmiş olan İslâm hükümdarları, devletlerini adâlet ve merhamet üzerine tesis etmişlerdi. Böylelikle etraflarındaki kabilelerin, kavimlerin hem memleketlerini hem de kalplerini fethe muvaffak olmuşlardı. Adaletsizlik ise dostları bile düşmana çevirir.
Velhâsıl İslâm mücâhitlerinin, fâtihlerinin göstermiş oldukları o yüksek adâlet sâyesinde, duâlar kabul olmuş, İslâm fetihleri tecellî etmiş, İslâm memleketleri pek ziyâde genişlemiş, İslâm sancağı her yerde dalgalanmıştır.
Hatta islâm memleketi genişlemeye başladığı zaman adâlet timsâli olan Hz. Ömer (r.a.) ağlıyordu. Şu koca kıtalarda adaletin nasıl temin edileceğini düşünüyordu. Bir gün ağlarken sebebini sordular. Dedi ki:
“Nasıl ağlamayayım, Fırat kenarında bir oğlak zayi olsa korkarım ki Ömer’den sorulur.”
« Son Düzenleme: 22 Eylül 2016, 12:50:34 Gönderen: Mücteba »