Gönderen Konu: "Duvardan Dökülen İnciler" Takvim Yaprakları  (Okunma sayısı 1063724 defa)

0 Üye ve 209 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kalpler Ancak Allâh'ı Zikir İle Mutmain Olur
« Yanıtla #2025 : 24 Haziran 2016, 17:28:38 »

"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ اَنْفَقَ نَفَقَةً فِى سَبِيلِ اللهِ كُتِبَتْ لَهُ بِسَبْعِ مِائَةِ ضِعْفٍ
(ت)


Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Kim Allah yolunda bir infakta bulunursa (zekât veya sadaka verirse) o kimseye yedi yüz kat sevap yazılır.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)



23
Haziran Perşembe 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 10 Haziran 1432 Hicrî: 18 Ramazan 1437

Hazreti Ali'nin Halife Seçilmesi (656) • Turgut Reis'in Şahâdeti (1565)


Kalpler Ancak Allâh'ı Zikir İle Mutmain Olur

Âyet-i kerîmede “O kimse ki Allah göğsünü İslamiyet için genişletmiş de o Rabbinden bir nur üzerine bulunuyor,
-O, hiç kalpleri kararmış kimseler gibi midir?
- Artık Allah’ın zikrinden kalbleri kaskatı kesilmiş olanların vay hallerine! işte onlar apaçık bir sapıklık içindedirler.”
(Zümer Sûresi, âyet 22)
buyurulmuştur.

Abdullâh bin Mes‘ûd hazretleri buyurdu ki:

“Peygamber Efendimiz bu âyet-i celîleyi okudular.

“Yâ Resûlallâh, sadrın şerhi nasıl olur?” dedik, buyurdular ki:

“Nûr bir kalbe girdi mi o nur ile dolup genişler.”

“Yâ Resûlallâh bunun alâmeti nedir?” diye sorduk, buyurdular ki:

“Ebediyet yurdu olan âhirete yönelmek, gurûr (aldanış) yurdu olan dünyadan yüz çevirmek ve gelmeden önce ölüme hazırlanmaktır.”

Allâh’ın sadrını açtığı kimsenin kalbine nur ile beraber ferah ve sürûr dolar, dünya belâlarına, geçim darlığına veya bolluğuna hiç aldırmaz. Kalbi dünya üzüntülerinden kurtulur. Kalbini Allâh ve Resûlünün muhabbeti kaplar ve “Bana Allâh ve Resûlü yeter” der. Mâsivâllâh (Allâh’dan başka her şey) kalbinden çıkar gider. (Dürrülmensûr)

Allâh adını zikretmek nûrun kalbe gelmesine ve itmi’nânın artmasına sebeptir. Nitekim âyet-i celîlede “Evet, -başkası ile değil- Allâh’ın zikri ile ancak kalpler mutmain olur (sükûn bulur, yatışır).” (Ra‘d sûresi, âyet 28) buyurulmuştur.

Allâh’ı zikri terketmek kalbin katılaşmasına sebep olur.

Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi vesellem buyurdular ki:

“Allâh’ı zikirden başka kelâmı çok söylemeyiniz. Çünkü Allâh’ı zikirden başka sözleri çok söylemek kalbi katılaştırır.”

“Kıyâmet günü Allâh’dan en uzak insanlar, kalbleri katı olanlardır”
(Tirmizî).

“Yediklerinizi Allâh’ı zikir ile eritiniz, yemek üzerine hemen uyumayınız. Yoksa kalpleriniz katılaşır.” (İ. Merdûye)



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Fâzıl Ahmed Paşa ve Girit'te Son Zafer
« Yanıtla #2026 : 24 Haziran 2016, 17:30:56 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ اللهُ تَعَالَى: الَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ فِي سَبِيلِ اللهِ ثُمَّ لَا يُتْبِعُونَ مَا أَنْفَقُوا مَنًّا وَلَا أَذًى لَهُمْ أَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
(سورة البقرة، 262)


“Mallarını Allah yolunda infak eden, sonra da verdiklerinin arkasından başa kakmayı (gönül incitmeyi) revâ görmeyen kimseler için, Rab’leri nezdinde mükâfât vardır.
Ve onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar.”

(Bakara sûresi, âyet 262)



24
Haziran Cuma 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 11 Haziran 1432 Hicrî: 19 Ramazan 1437

İkinci Balkan Harbi'nin Başlaması (1913)


Fâzıl Ahmed Paşa ve Girit'te Son Zafer

Sadrazam Köprülü Fâzıl Ahmed Paşa mühim bir kuvvetle Girit’e çıktı. Sefer başlayalı 24 sene olmuştu (1667). Her gün bir kahramanlık hikâyesi işitiliyordu: Bir gün Gâzî Zeynel Bey namaz kılarken, kaleden atılan bombalardan biri seccâdesinin önüne düştü. Zeynel Bey namazını bozmadı, başını seccadeden kaldırmadı. Bomba patladı, bir zararı da olmadı. Fakat Zeynel Bey hayâtının kurtulduğunu düşünmüyor, uzun müddet secdede kaldığı için namazı bozuldu mu, onu merak ediyordu. Derhal serdârın yanına geldi. Başına gelenleri anlattı ve: “Acaba namazım bozuldu mu?” diye sordu. Fâzıl Ahmed Paşa çok sevindi, böyle ölümden yılmaz gâzîlerle Kandiye’nin alınacağına kanâati kuvvetlendi. O günden sonra hücumları daha da artırdı.

Fâzıl Ahmed Paşa, düşman elçilerini kabul etmez: “Kaleyi vereceklerse ne âlâ. Yoksa başka söz dinlemem!” derdi.
Para tekliflerine de: “Biz bezirgân (tüccar) değiliz. Paraya ihtiyâcımız yoktur. Ölürüz, Kandiye’den yine vazgeçmeyiz!” derdi.

Buradan vazgeçmek, yirmi beş sene bu topraklarda savaşmış şehid ve gâzîlerin gayretini unutmak demekti.

Venedikliler, Osmanlıların bu kararlılıklarını gördüler ve Osmanlı azmi ile başa çıkamayacaklarını anladılar. Ve altı gün altı gece süren müzakere neticesinde Kandiye Kalesi’ni gâzîlerimize teslim ettiler.

Artık yirmi beş sene süren, binlerce gâzîmizin şehâdetine sebep olan Girit seferi sona ermişti.

Kandiye Kalesi’ni teslim alma merasimi gayet parlak oldu. Bir elçi, kalenin anahtarlarını gümüş bir tepsi üzerinde getirerek teslim etti. Serdâr-ı Ekrem Fâzıl Ahmed Paşa, anahtarı getiren adamın serpuşunu altınla doldurdu. Gâzîlere kahveler, şerbetler ikram edildi. Gâzîlerimizin sebâtı sâyesinde dünyanın en güzel adası, Akdeniz’in anahtarı Osmanlı Devleti’nin eline geçti. Kandiye Kalesi’nde ezanlar okunuyor, gâzîlerimiz Allâh’a şükrediyorlardı (1669). (Yirmi Beş Sene Siper Kavgası, Çamlıca B. Y.)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Osmanlı'ya Telgraf'ın Gelmesi
« Yanıtla #2027 : 26 Haziran 2016, 18:30:23 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ فَطَّرَ صَائِمًا كَانَ لَهُ مِثْلُ أَجْرِهِ غَيْرَ أَنَّهُ لَا يَنْقُصُ مِنْ أَجْرِ الصَّائِمِ شَيْئًا
(ت)


Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Kim bir oruçluya iftar ettirirse, -oruçlunun sevâbından hiçbir şey eksilmeden- onun orucunun sevâbının bir misli sevâb alır.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)



25
Haziran Cumartesi 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 12 Haziran 1432 Hicrî: 20 Ramazan 1437

Sultan Abdülmecid'in Vefatı, Sultan Abdülaziz'in Tahta Çıkışı (1861) • Kore Savaşı'nın Başlaması (1950)


Osmanlı'ya Telgraf'ın Gelmesi

Amerikalı ressam Morse ve arkadaşı Chamberlain 1837’de ilk telgraf cihazını icad ettiler. Abdülmecîd Han, Morse’a imzâsını taşıyan bir ihtira berâtı (patent) ile murassâ (mücevherle süslü) bir nişan verdi. Morse:

“Sultan Abdülmecîd, bu nişanı ve tebrikiyle keşfimin değerini anlayan Avrupalı ilk büyük insan olmuştur.” dedi.

Morse, ilk telgraf hattını (1844) Washington ile 65 km. mesafedeki Baltimore arasında yaptı.

Osmanlı ülkesinde ilk telgraf hattı Kırım Harbi sırasında Sivastopol yakınındaki Balaklava’dan Varna’ya, oradan İstanbul’a çekildi (1854).

Dışarıdan getirtilen telgrafçılar yerine kendi insanını yetiştirmek gâyesiyle İstanbul’da Gülhâne Parkı karşısında ilk telgraf okulu açıldı (1861). Mezun olanların bir kısmı mühendislik eğitimi için Avrupa’ya gönderildi. 1861’de İstanbul Telgrafhanesi’nde Türkçe ve Fransızca tercümanlar, posta müvezzileri, makineci ve çavuş gibi 82 memur bulunuyordu.

Osmanlı Devleti topraklarını bir taraftan demiryollarıyla, bir taraftan da telgraf direkleriyle örüyordu. 1870 yılında 143’ü Rumeli, 158’i de Anadolu, Suriye, Irak ve Filistin gibi vilayetlerde olmak üzere toplam 301 tane telgraf merkezi faaliyeteydi. Telgraf hatları kısa zamanda bütün Osmanlı Devleti’nde tesis edildi.

Telgraf tesisleri kurulduğu sırada makine, âlet ve malzemeleri tamamen dışarıdan alınıyordu. Mayıs 1869’da ilk yerli makine îmâl edildi. Parçalarıyla birlikte 400 Franga getirtilen makine İstanbul’da kurulan bir atölyede 250 Franga îmâl edildi. Avrupa’da üretilen emsalinden daha sağlam ve kullanışlıydı. Telgraf fabrikası zamanla genişleyerek Osmanlı’nın dört bir tarafındaki haberleşme vâsıtalarının mühim bir kısmının ihtiyâcına cevap verdi.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ يَعْتَكِفُ الْعَشْرَ الْأَوَاخِرَ مِنْ رَمَضَانَ حَتَّى تَوَفَّاهُ اللهُ عَزَّ وَجَلَّ ثُمَّ اعْتَكَفَ أَزْوَاجُهُ مِنْ بَعْدِهِ
(ق)


“Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) Ramazan’ın son on gününde îtikâf ederdi. Bunu, vefat edinceye kadar böylece devam ettirdi. Resûlullah’tan sonra zevceleri (mü’minlerin anneleri) îtikâf ettiler.”
(Hadîs-i Şerîf, Müttefekun aleyh)



26
Haziran Pazar 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 13 Haziran 1432 Hicrî: 21 Ramazan 1437

Verem Aşısının Bulunması (1924) • Türkiye'nin Birleşmiş Milletler'e katılışı (1945)


Ashâb-ı Bedir...........: Evs bin Havliy (R.A.)

Evs bin Havliy radıyallâhü anh hazretleri Ensâr’dan ve Hazrec kabîlesinin Hubulî oğullarındandır. Bedir, Uhud, Hendek ve bütün gazâlarda Resûlullâh Efendimizle (s.a.v.) birlikte bulunmuştur.

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) onu Şucâ‘ bin Vehb-i Esedî ile kardeş yapmıştı.

Umretü’l-kazâ’da Kureyş tarafından gelebilecek bir tehlikeye mâni’ olmak için Peygamberimiz (s.a.v.) onu Zîtuvâ’da, Beşîr bin Sa‘d’ı da Merruzzahrân’a bırakmıştı. (İsâbe)

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.), vefâtından sonra gasledileceği (yıkanacağı) vakit Ensâr-ı Kirâm, hâne-i saâdetin önüne geldiler ve:

“Allâh için, bizler onun dayılarıyız. Bizden de birileri bulunsun” dediler. İçeriden “Aranızdan birini seçiniz” denildi. Evs bin Havliy hazretlerini seçtiler. Resûlullâh Efendimiz’in (s.a.v.) gaslinde hazır bulundu ve Ehl-i Beyti ile birlikte defnetti. Peygamberimiz’i kabre indirenlerdendir. (İstîâb)

Evs bin Havliy (r. a.), Hazret-i Osmân’ın halifeliği devrinde Medîne-i Münevvere’de vefât etmiştir.

“Kim Allâh için tevâzu gösterirse, Allâh onu yükseltir” meâlindeki “Men tevâzaa lillâh…” hadîs-i şerîfini rivâyet etmişlerdir. (radıyallâhü anh) (İsâbe)


MUTFAĞIMIZ: Domatesli Ekmek Lokması

Ekmekler ihtiyaç kadar alınmalı ve bayatlatmadan yenilmelidir. Eğer bayatlar ise çöpe vb. yerlere atılmamalı, israf etmeyip değerlendirilmelidir.

Malzemeler: Bir miktar bayat ekmek, 1 adet domates, 2 kaşık tereyağı, 1 dilim kaşar peyniri, tuz, kırmızıbiber, kekik.

Hazırlanışı: Küp şeklinde doğranılan ekmekler tereyağında kavrulur. Sonra yine küp şeklinde doğranılan domates konulur. Tuz, kırmızıbiber, kekik eklenir. Üzerine rendelenmiş kaşar ilâve edilip tencerenin kapağı kapatılır. Kısık ateşte biraz kızarınca ocaktan alınıp sıcak ikrâm edilir.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Uhud'dan Bir Sahne
« Yanıtla #2029 : 28 Haziran 2016, 12:33:38 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: خَيْرُكُمْ مَنْ تَعَلَّمَ الْقُرْآنَ وَعَلَّمَهُ
(خ)


Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Sizin en hayırlınız Kur’ân-ı Kerîm’i öğrenen ve öğreteninizdir.”
(Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Buhârî)



27
Haziran Pazartesi 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 14 Haziran 1432 Hicrî: 22 Ramazan 1437

İzmit'in Kurtuluşu (1922)


Uhud'dan Bir Sahne

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) halası, Hz. Hamza’nın da kız kardeşi Hz. Safiyye (r.anhâ), Uhud harbinde Hazret-i Hamza’yı (r.a.) görmek için geldi.
Onun koşarak geldiğini gören Peygamber Efendimiz (s.a.v.) oğlu Zübeyr bin Avvâm’a (r.a.):
“Anneni karşıla ve geri çevir, kardeşi Hamza’ya yapılanları görmesin!” buyurdu.

Zübeyr bin Avvâm (r.a.):
“Ey anacığım! Resûlullah aleyhisselam seni geri çevirmemi bana emir buyurdu” dedi.

Hazret-i Safiyye (r.anhâ):
“Niçin geri çevrileceğim? Ben zâten kardeşimin cesedinin kesildiğini işitmişimdir. Bu, ona Allah yolunda yapılmış bir şeydir. Biz buna râzıyız. Bunun mükâfâtını Allah’tan bekleyeceğim ve inşâAllah sabredeceğim!” dedi. Zübeyr (r.a.) Resûlullâh’a (s.a.v.) gelip annesinin söylediklerini haber verince,

“Öyleyse serbest bırak” buyurdular. Hazret-i Safiyye gidip Hazret-i Hamza’nın cesedine baktı ve “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn” dedi, Hazret-i Hamza için Allah’tan rahmet ve mağfiret diledi.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Hz. Hamza’nın defnedilmesini emir buyurdular. Hazret-i Safiyye, kefenlenmesi için yanında getirdiği iki parça kefeni çıkardı ve şehid edildiğini duyduğum için bunları kardeşim Hamza’ya getirdim, dedi.

Hazret-i Zübeyr anlatıyor:
Kefenlemek için iki parça kefeni getirdik. Fakat o sırada onun yanında Ensar’dan şehit olan bir zat vardı. Hazret-i Hamza’ya yapılanların aynısı ona da yapılmıştı. Biz Hazret-i Hamza’yı iki parçayla kefenleyip o zatı kefensiz bırakmaktan hayâ ettik. Biriyle Hazret-i Hamza’yı, diğeriyle de o zâtı kefenlemeye karar verdik. Ancak kefenlerden biri diğerinden büyüktü. Aralarında kurâ çektik. Kime hangi parça çıktıysa onunla kefenleyip defnettik. Allâhü Teâlâ hepsinden râzı olsun. (İbn-i Hişâm, Müsned-i Ahmed)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Zikir, gafletten kurtulmak demektir | İlmihal: Namaza Dâir Bazı Tâbirler
« Yanıtla #2030 : 28 Haziran 2016, 12:39:21 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِذَا خَتَمَ الْعَبْدُ الْقُرْآنَ صَلَّى عَلَيْهِ عِنْدَ خَتْمِهِ سِتُّونَ اَلْفَ مَلَكٍ
(كنز)


Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Kul, Kur’ân-ı Kerîm’i okuyup hatmettiği zaman, altmış bin melek ona istiğfar eder.”
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)



28
Haziran Salı 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 15 Haziran 1432 Hicrî: 23 Ramazan 1437

Kara Kuvvetleri'nin Kuruluşu (1363) • Sokullu Mehmed Paşa'nın Sadrazam Olması (1565)


Zikir, gafletten kurtulmak demektir

İmâm-ı Rabbânî Hazretleri buyurdular:

“Ey oğul! Fırsat ganîmettir. Sıhhat ve boş vakit ganîmet bilinmelidir. Öyleyse vakitleri devamlı olarak Allâhü Teâlâ’yı zikretmeye ayırmak lâzımdır.

Dînin emirlerine uygun olarak yapılan bütün ameller, -alış veriş de olsa- zikirden sayılır. Her hâl ve hareketlerde dînin hükümlerine (emir ve yasaklarına) son derece riâyet etmek lâzımdır ki bütün ameller zikir sayılsın.

Zikir, gafletten kurtulmak demektir. Bütün işlerde dinin emir ve yasaklarına riâyet edildiği zaman âmir (ibâdetleri emreden) ve nâhî (haramları yasaklayan) Allâhü Teâlâ’dan gâfil olmaktan kurtulmak müyesser olur. Böylece Allâhü Teâlâ’yı devamlı zikir de elde edilmiş olur.
(Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, 2/m. 25)


İLMİHAL: Namaza Dâir Bazı Tâbirler

Salât: Namaz demektir. Bu mübârek ibâdet, rükünlerden ve zikirden ibârettir. Namaz kılana da “Musallî” denir.

Tekbir: “Allâhü ekber” demektir.

Kıyam: Ayakta durmaktır.

Kırâat: Kur’ân-ı Kerîm’den bir miktar okumaktır.

Rükû: Namazda kırâatten sonra eğilerek baş ile sırt bir hizâda, düz olmaktır.

Kavme: Rukûdan kıyâma kalkıp bir kere “Sübhâne Rabbiye’l-âzîm” diyecek kadar durmaktır.

Secde: Namaz kılarken eğilerek yüzün bir miktarını Hak Teâlâ’ya tâzîm için yere koymaktır.

Celse: İki secde arasında bir defa “Sübhâne Rabbiye’l-âzîm” denilecek kadar oturmaktır.

Ka’de: Namazda teşehhüt için, yani “Ettehiyyâtü lillâhi” yi okumak için oturmaktır. Bir namazda iki def’a oturulursa birincisine “Kâde-i ûlâ - ilk oturuş” ikincisine de “kâde-i ahîre - son oturuş” denir.

Rek’at: Bir namazda kıyam, rükû ve iki secdenin tamamı bir rek’attır. Bir namazda iki, üç veya dört defa kıyam ile rükû ve secde bulunursa o namaz iki, üç veya dört rek’atlı olmuş olur.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Namazda Salli-Bârik Okumanın Hikmeti
« Yanıtla #2031 : 29 Haziran 2016, 16:31:03 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: بَاكِرُوا بِالصَّدَقَةِ فَاِنَّ الْبَلَاءَ لَايَتَخَطَّى الصَّدَقَةَ
(هق)


Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Sadaka vermekte acele ediniz. Çünkü belâ, sadakayı geçemez.”
(Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Sünen-i Kübrâ)



29
Haziran Çarşamba 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 16 Haziran 1432 Hicrî: 24 Ramazan 1437

Silistre Zaferi (1773)


Namazda Salli-Bârik Okumanın Hikmeti

Peygamber Efendimiz hakkında “Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed” veya buna benzeyen bir tarzda yapılan duâlara “Salevât” denir. Bu salât ve selâmdan maksat ise Resûl-i Ekrem Efendimiz’in (s.a.v.) dünyâda da, âhirette de her türlü tâzîmâta nâil olmasını istemekten ve bu vesîle ile kendisine olan bağlılığımızı, hürmetlerimizi göstermekten ibârettir.

İbrahim aleyhisselâm Ka‘be’yi binâ ettiğinde:

“Allâhım, şu beyti hacceden Ümmet-i Muhammed’in ihtiyarlarına benim selâmımı ulaştır” diye duâ etti. Bütün ehl-i beyti (âilesi) “âmîn” dediler.

Sonra oğlu İshâk aleyhisselâm duâ edip:

“Allâhım, Ümmet-i Muhammed’in kühûlüne: (Otuz yaşını aşıp saçına sakalına biraz ak düşmüş) orta yaşlılarına benim selâmımı ulaştır” dedi. Hepsi “âmîn” dediler.

Sonra diğer oğlu İsmail aleyhisselâm duâ edip:

“Allâhım, şu beyti hacceden Ümmet-i Muhammed’in gençlerine benim selâmımı ulaştır” dedi. Hepsi “âmîn” dediler.

Sonra İbrahim aleyhisselâmın zevcesi Sâre vâlidemiz duâ edip:

“Allâhım, şu beyti hacceden Ümmet-i Muhammed’in kadınlarına benden selâm et” dedi. Diğerleri “âmîn” dediler.

Sonra Hazret-i İsmail’in annesi Hâcer vâlidemiz duâ edip:

“Allâhım, şu beyti hacceden Ümmet-i Muhammed’in köle ve âzâdlılarına selâmımı ulaştır” dedi. Hepsi “âmîn” dediler.

Onların bu dualarına karşılık Ümmet-i Muhammed’e namazlarda tahıyyâttan sonra Allâhümme salli ve bârik okumaları emrolundu.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kadir Gecesi Bin Aydan Hayırlıdır | Kadir Gecesi'nde Ne Yapılır?
« Yanıtla #2032 : 03 Temmuz 2016, 13:56:45 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ اللهَ وَهَبَ لِأُمَّتِي لَيْلَةَ الْقَدْرِ وَلَمْ يُعْطِهَا مَنْ كَانَ قَبْلَهُمْ
(فر)


Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Muhakkak Allâhü Teâlâ ümmetime, önceki ümmetlere vermediği Kadir gecesini ihsân etti.”
(Hadîs-i Şerîf, Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs)



30
Haziran Perşembe 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 17 Haziran 1432 Hicrî: 25 Ramazan 1437

Sultan İkinci Mahmud Han'ın Vefatı (1839) • Çocuk Esirgeme Kurumu'nun Kuruluşu (1921)


Kadir Gecesi Bin Aydan Hayırlıdır

Ashâb-ı Kirâm, Allâhü Teâlâ’nın Kadir Gecesi hakkında “Bin aydan hayırlıdır.” meâlindeki Kadr Sûresi’nin 3. âyet-i kerîmesine sevindikleri kadar hiçbir şeye sevinmediler.

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) Ashâbına İsrailoğullarından dört kişiyi anlattı. Bunlar -göz açıp yumuncaya kadar bir zaman dahi Allâh’a âsî olmadan- seksen sene ibâdet etmişlerdi. Resûlullâh’ın (s.a.v.) Ashâbı da bundan dolayı hayret etmişlerdi. Cebrâil (a.s.) geldi ve:

“Yâ Muhammed! Sen ve Ashâbın, bu zâtların göz açıp yumuncaya kadar kısa bir vakitte bile Allâh’a isyan etmeden seksen sene ibâdet etmelerine hayret ettiniz. Allâhü Teâlâ sana bundan hayırlısını indirdi.” dedi ve “İnnâ enzelnâhü fî leyleti’l-kadr...(Biz, onu Kadir Gecesi’nde indirdik.)” meâlindeki âyet-i kerîme ile başlayan Kadr Sûresi’ni sonuna kadar okudu.

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v) ve Ashâb-ı Kirâm çok sevindiler.


KADİR GECESİ’NDE NE YAPILIR?

Bu gece dört rek’at Kadir Gecesi namazı kılınır:

1’inci rek’atte: 1 Fâtiha, 3 İnnâ enzelnâhü...,

2’nci rek’atte: 1 Fâtiha, 3 İhlâs-ı Şerîf,

3’üncü rek’atte: 1 Fâtiha, 3 İnnâ enzelnâhü...,

4’üncü rek’atte: 1 Fâtiha, 3 İhlâs-ı Şerîf okunur.

Namazdan sonra:

• 1 defa, “Allâhü ekber Allâhü ekber, Lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, Allâhü ekber ve lillâhi’l-hamd.”

• 100 “Elem neşrah leke...” sûresi,

• 100 “İnnâ enzelnâhü...” sûresi,

• 100 defa da Resûlullâh Efendimiz’in Hz. Âişe vâlidemize öğrettiği “Allâhümme inneke Afüvvün Kerîmün tuhibbü’l-afve fa’fü annî” duâsı okunur ve duâ edilir.

Mümkünse, bir de tesbih namazı kılınır. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kadir Gecesi’nin Bazı Husûsiyetleri
« Yanıtla #2033 : 03 Temmuz 2016, 14:04:12 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قال رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ يَقُمْ لَيْلَةَ الْقَدْرِ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ
(خ)


Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Kim faziletine inanarak ve mükâfâtını sadece Allah’tan ümid ederek Kadir Gecesini ihyâ ederse geçmiş günahları bağışlanır.”
(Hadîs-i Şerîf, Müttefekun aleyh)



01
Temmuz Cuma 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 18 Haziran 1432 Hicrî: 26 Ramazan 1437

Sultan Üçüncü Ahmed Han'ın Vefatı (1736) • Sultan Abdülmecid'in Cülûsu (1839)

Bu akşam Kadir Gecesi'dir. Kandilinizi tebrik ederiz.


Kadir Gecesi’nin Bazı Husûsiyetleri

Cenâb-ı Hak, bazı kıymetli şeyleri birçok hikmetler için gizlemiştir:

Kullarının bütün ibâdet ve tâatlara rağbet etmesi için rızâsını ibâdet ve tâatlarda; büyük-küçük günahlardan kaçınmaları için gadabını günahlarda; bütün isimlerine ta’zîm edilmesi için İsm-i A’zam’ı Kur’ân-ı Kerîm’de; bütün namazların muhâfaza edilmesi; hepsine ehemmiyet verilmesi için salât-ı vüstâ (orta namazı)nın hangi namaz olduğunu; günün tamamında duâ edilmesi için cuma günündeki icâbet saatini (duânın kabul edilen vaktini); hiç kimseyi hor ve hakîr görmemek için velî kullarını; Ramazan’ın her gecesini ibâdet ve tâatla ihyâ edip daha çok sevap kazansınlar diye de Kadir Gecesi’ni gizlemiştir.

Bununla beraber Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.) Kadir Gecesi’nin bâzı alâmetlerini bildirmiştir: O gece gökyüzü parlak ve bulutsuz olur. Hava soğuk ve sıcak değil, latîf olur. O gecenin sabahında güneş ziyâsız (solgun) olarak doğar.

Kadir Gecesi, içerisinde Kur’ân-ı Kerîm indirilen mübârek gecedir. Bu gecenin pek çok husûsiyetinden birkaçı:

1- Bu gecede ibâdet (içinde Kadir Gecesi olmayan) bin ayda yapılan ibâdetten daha hayırlıdır. Resûlullâh Efendimiz’e (s.a.v.) kendisinden önceki ümmetlerin ömrü gösterildi. Ümmetinin ömürlerini kısa gördü. Bunun üzerine Hz. Allâh bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’ni ihsân etti.

2- Kadir Gecesi’nde meleklerin ve Rûh’un inmesi.

Melekler bu gecenin esrârını görmek üzere inerek yeryüzünü doldurduğu için bu geceye darlık mânâsına olan “kadir” ismi verilmiştir.

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyuruyorlar ki: “Kadir Gecesi olunca Allâhü Teâlâ, Cebrâil’e (a.s.) emreder. Cebrâil (a.s.) yanlarında yeşil bir sancak bulunan meleklerle yeryüzüne inip sancağı Ka’be’nin üzerine dikerler. Cebrâil (a.s.) bu gece melekleri teşvik eder. Onlar da her ayakta bulunana, durana, oturana, namaz kılana ve zikredene selâm verir ve onlarla musâfaha eder, yaptıkları duâlara âmin derler. Bu, fecir vaktine kadar devâm eder.”

3- Bu gece, fecir (imsak) vaktine kadar selâmettir.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Sadaka-i Fıtır (Fitre)
« Yanıtla #2034 : 03 Temmuz 2016, 14:06:38 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ الصَّدَقَةَ لَتُطْفِيءُ عَلَى أَهْلِهَا حَرَّ الْقُبُورِ وَإِنَّمَا يَسْتَظِلُّ الْمُؤْمِنُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِي ظِلِّ صَدَقَتِهِ
(هب)


Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Muhakkak sadaka, sâhibinin kabir harâretini söndürür. Ve şüphesiz ki mümin kıyamet gününde sadakasının gölgesinde gölgelenecektir.”
(Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)



02
Temmuz Cumartesi 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 19 Haziran 1432 Hicrî: 27 Ramazan 1437

Kuba Mescidinin İnşası (622) • Haccda Tünel Faciası (1426 ölü) (1990)


Sadaka-i Fıtır (Fitre)

Sadaka-i fıtır, Ramazan-ı Şerîf’in sonuna yetişen ve aslî ihtiyaçlarından başka en az nisâp miktârı (80.18 gr. altın veya aynı kıymette) bir mala sahip bulunan her Müslümanın vermesi vâcip olan bir sadakadır.

Sadaka-i fıtır, zekât farz olmadan önce, orucun farz kılındığı sene vâcip olmuştur.

Sadaka-i fıtır, orucun kabul edilmesine, ölüm sıkıntılarından ve kabir azâbından kurtuluşa vesîledir. Yoksulların ihtiyaçlarını gidermeye, bayram neşesinden onların da istifâde etmelerine bir yardımdır, sadaka-i fıtır, insânî bir vazifedir.

Her Müslümanın kendisi ve fakir olan küçük çocuğu için Sadaka-i fıtır (fitre) vermesi vâciptir.

Büyük çocuğunun ve zengin olan çocuğunun fitresi babasına vâcip değildir.

Sadaka-i fıtır, Ramazan Bayramı’nın birinci günü fecr-i sâdıkın doğuşundan (sabah namazı vaktinin girmesinden) itibâren vâcip olur. Fakat fakirler, bununla bayram namazından evvel noksanlarını tedârik etsinler diye önce de verilmesi menduptur.

Sadaka-i fıtır (fitre), Ramazan Bayramı’nın birinci günü fecrin doğuşuyla vâcip olduğundan fecirden önce çocuk dünyaya gelse onun için de sadaka-i fıtır vâcip olur. Şâyet fecirden sonra doğarsa bir şey lâzım gelmez.

Bir kimse, büyük evlâdının fitrelerini onların izinleriyle verebilir. Kendi âilesi, idâresinde bulunduğu takdirde -âdeten izin bulunduğundan- izinleri olmaksızın vermesi de kâfidir.

Bir kimse kendi fitresini, fakir olan eşine, anasına, babasına veya oğluna veremez.

Fitreyi bayram namazından sonraya bırakmak mekruhtur. Müstehap olan, namazdan evvel verilmesidir. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:

“Allâhu Teâlâ, Sadaka-i fıtrı (fitreyi), oruç tutanı boş, faydasız ve çirkin sözlerden temizlemek ve fakirleri doyurmak için vacib kıldı. Kim fitreyi bayram namazından önce verirse makbul bir sadaka-i fıtır olur. Bayram namazından sonra verirse diğer sadakalar gibi bir sadaka olur.”


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِذَا كَانَ ثَلَاثَةٌ فِي سَفَرٍ فَلْيُؤَمِّرُوا أَحَدَهُمْ
(د)


Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Üç (veya daha çok) kişi yolculukta iken içlerinden birini reis tayin etsinler.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Ebû Dâvûd)



03
Temmuz Pazar 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 20 Haziran 1432 Hicrî: 28 Ramazan 1437

Sultan Reşad Han'ın Vefatı (1918) • Fatih Sultan Mehmed Köprüsü Açıldı (1988)


İlim Öğretmenin Bir Âdâbı

Hz. Hasan ve Hüseyin (r.anhümâ) bir gün ihtiyar bir zâtın abdest aldığını, fakat abdestini güzel alamadığını gördüler. Kendi kendilerine:
“Ona abdest almayı bilmediğini nasıl söyleriz. Zîrâ o kızabilir.” dediler. Sonra ona abdest almayı öğretmeye karar verip yaklaştılar ve;
“Ey amca! Bize bak, hangimiz daha güzel abdest alıyoruz.” dediler. Ve onun önünde abdest aldılar. O da onlara bakıyordu. Abdestlerini alınca onlara dedi ki;
“Siz benden daha güzel abdest alıyorsunuz. Ben abdestimi güzel alamıyorum. Ama güzel abdest almayı sizden öğrendim.”

Hz. Hasan ve Hüseyin efendilerimiz böylece o zâtı incitmeden abdest almayı öğretmiş oldular. (Berîka)


Şevval Ayı

Şevvâl ayı, hac aylarının ilkidir. Bayram günlerinde salavât- ı şerîfe okunmalıdır. Bu ay içinde 6 gün nâfile oruç tutulur. Bu oruç, Şevvâl’in 12’sinden itibaren 17. gün (dâhil) tutulduğunda “eyyâm-ı biyz” da (13, 14 ve 15. günler) oruçlu geçirilmiş olacağından çok büyük sevâbı vardır.

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.), Şevval ayından 6 gün oruç tutanların, senenin tamamını oruçlu geçirmiş olacağı müjdesini vermiştir. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)


Şevval Ayı İctimâ'i, Ru'yet ve Başlangıcı

Hicrî Kamerî 1437 yılı Şevval ayı ictima‘ı 04 Temmuz Pazartesi günü Türkiye yaz saati ile 14:01’dir.

Ru’yet, ise 05 Temmuz Salı Türkiye saati ile 02:35’dir.

Hilâl’in görüldüğü yerler; Büyük Okyanus’un orta ve güney kesimleri, Avustralya kıtası, Yeni Zelanda, Papua Yeni Gine, Endonezya, Malezya, Soloman ve Fiji Adaları.

Hilâl; Türkiye, Almanya, Avusturya, Mısır, Fas, Cezayir, Tunus ve Arap yarım adasından görülemeyecektir. Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’den de görülemeyecektir.

Hilâl’in görüldüğü günü takip eden 05 Temmuz Salı günü de Şevval ayının 1. günüdür.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Bayram Namazı Nasıl Kılınır? | Arefe ve Bayram Gecelerini İhya
« Yanıtla #2036 : 03 Temmuz 2016, 14:21:03 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ الرَّحْمَةَ لَاتَنْزِلُ عَلَي قَوْمٍ فِيهِمْ قَاطِعُ رَحِمٍ
(خد)


Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Allâh’ın rahmeti, içinde sıla-i rahimi kesenlerin (akrabâyı gözetmeyen ve ziyareti terk edenlerin) bulunduğu bir topluluğa inmez.”
(Hadîs-i Şerîf, Buhârî, el-Edebü’l-Müfred)



04
Temmuz Pazartesi 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 21 Haziran 1432 Hicrî: 29 Ramazan 1437

Barbaros Hayreddin Paşa'nın Vefatı (1546) • ABD'nin Kuruluşu (1776) • Sultan Vahdeddin Han'ın Tahta Çıkışı (1918)

Yarın Ramazan Bayramının 1. günü.


Bayram Namazı Nasıl Kılınır?

Bayram namazının her iki rek’atindeki üçer adet fazla tekbirlere “zevâid tekbirleri” denir. Vâcip olan bu tekbirler, birinci rek‘atte kırâatten önce, ikinci rek‘atte kırâatten sonra alınır.

Bayram namazı şöyle kılınır:
“Niyet ettim Allah rızası için bayram namazı kılmaya, uydum imama” diye kalben niyet edip Allâhü Ekber diyerek iftitâh tekbiri alın-dıktan sonra eller bağlanır ve “Sübhâneke”den sonra imâm sesli, cemâat sessiz “Allâhü ekber” diyerek ellerini kulaklarına kaldırır ve yanlara salınır; yine eller kaldırılarak ikinci tekbir alır ve eller yanlara salınır; üçüncü tekbir alınınca eller bağlanır. İmam açıktan Fâtiha ve bir sûre veya üç âyet okur, cemâat dinler. Rükû ve secdeden sonra da ikinci rek‘ate kalkılır.

İkinci rek‘atte imâm önce Fâtiha sonra bir sûre veya üç âyet okur. Sonra birinci rek‘atin başında alınan tekbirler bu kere kırâatın sonunda üç defa alınır ve eller hep yanlara salınır, dördüncü tekbir ile rükûa gidilir ve namaz tamamlanır.


Arefe ve Bayram Gecelerini İhya

Arefe ve bayram geceleri mümkünse Hatm-i Enbiyâ, Hatm-i İstiğfâr yapılır ve Tesbîh Namazı kılınır.

(Hatm-i İstiğfâr, 1001 defa “Estağfirullâhe’l-azîm ve etûbü ileyk” okumaktır.) (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ebu’l-Leys Semerkandî (rh.)'den Sıla-ı Rahimin Faziletleri
« Yanıtla #2037 : 03 Temmuz 2016, 15:04:50 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: صِلَةُ الرَّحِمِ وَحُسْنُ الْخُلُقِ يُعَمِّرْنَ الدِّيَارَ وَيَزِدْنَ فِي الْأَعْمَارِ
(هب)


Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Sıla-i rahim (akrabayı gözetmek ve ziyâret etmek) ve güzel ahlâk, memleketleri mamûr eder ve ömürleri artırır.”
(Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)



05
Temmuz Salı 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 22 Haziran 1432 Hicrî: 01 Şevval 1437

Büyük İstanbul Yangını (1756) • Fransa'nın Cezayir'i İşgali (1830) • İskenderun'un Kurtuluşu (1938) • Cezayir'in İstiklâli (1962)

Bugün Ramazan Bayramının 1. günü. Ramazan bayramınız mübarek olsun.


Sıla-ı Rahimin Faziletleri

Ebu’l-Leys Semerkandî (rh.) şöyle buyurdu:

Bir kişi akrabalarının yakınında ikamet ediyorsa, hem hediye ile ve hem de ziyaret ile sıla-i rahimde bulunmalı, onlarla alakadar olmalıdır.

Eğer hediye götürmeye imkânı olmazsa ziyaret ederek ve ihtiyaç duydukları işlerde onlara yardımcı olarak alakadar olmalıdır.

Şayet uzak bir yerde ikamet ediyorsa mektup göndermeli, (telefon vs. yollarla görüşmeli)dir. Eğer gücü yeterse ziyaret etmesi daha iyidir.

Sıla-i rahimde on güzellik vardır:

1- Sıla-i rahimde Allâhü Teâlâ’nın rızası vardır. Zira Allâhü Teâlâ sıla-i rahim yapılmasını emretmiştir.

2- Ziyaret, akrabaları sevindirir. Nitekim hadîs-i şerîfte “Amellerin en faziletlisi mü’mini sevindirmektir.” buyrulmuştur.

3- Melekler de sevinirler,

4- Sıla-i rahimde bulunan kişiyi Müslümanlar takdir edip överler,

5- İblis aleyhilla’ne gam ve kedere boğulur, üzülür,

6- Ömrü ziyadeleşir,

7- Rızkında bereket olur,

8- Vefat eden babalar ve dedelerin ruhları da bu ziyaretten dolayı sevinirler,

9- Sevgi ve muhabbetin artmasına sebep olur. Çünkü başına üzücü veya sevindirici bir şey gelse yakınları toplanırlar ve kendisine yardımcı olurlar. Böylece aralarında sevgi ve muhabbet artar.

10- Öldükten sonra da sevab elde eder. Çünkü akrabaları, onun kendilerine yaptığı iyiliği her ne zaman hatırlasalar ona duâ ederler. (Tenbîhü’l-Gâfilîn)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

كَانَ أَصْحَابُ مُحَمَّدٍ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا الْتَقَوْا صَافَحُوا فَإِذَا قَدِمُوا مِنْ سَفَرٍ عَانَقَ بَعْضُهُمْ بَعْضًا
(هب)


“Muhammed sallallâhü aleyhi ve sellemin Ashâbı, birbirleriyle karşılaştıklarında musâfaha ederler, bir seferden (yolculuktan) döndükleri zaman da birbirleriyle kucaklaşırlardı.”
(Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Şuabü’l-İman)



06
Temmuz Çarşamba 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 23 Haziran 1432 Hicrî: 02 Şevval 1437

Hicaz'ın Osmanlı Topraklarına Katılması ve Mukaddes Emanetlerin Yavuz Sultan Selim Han'a Teslimi (1517)

Bugün Ramazan Bayramının 2. günü. Ramazan bayramınız mübarek olsun.


Dünya Ölü Oğlaktan Değersizdir

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bazı Ashâbı ile beraber bir gün Medine’nin yüksek bir tepesinden pazar yerine giderken küçük kulaklı bir oğlak ölüsüne rastladılar.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) onun kulağından tutarak:

“Hanginiz bunu bir dirheme satın almak ister?” buyurdular. Ashâb-ı Kirâm:

“Daha az parayla da olsa biz onu almayız. Onu ne yapalım, o ne işimize yarar” dediler.

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.):

“Size bedava verilse ister misiniz?” diye sordular.

Sahabe-i Kiram da:

“VAllahi, o diri bile olsa, küçük kulaklı olduğu için kusurludur. Ölüsünü ne yapalım” dediler.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.):

“VAllahi, Allah katında dünya, önünüzdeki şu küçük kulaklı ölü oğlaktan daha değersizdir.” buyurdular. (Sahih-i Müslim)

YALNIZ KENDİNİ DÜŞÜNEN İNSANLIKTAN UZAKTIR

Aniden çıkan bir yangında Bağdat şehrinin yarısı yanıp kül olmuştu. Şehir halkından biri dükkânının yanmadığını görünce:

- Oh! Şükürler olsun. Yangın benim dükkânıma zarar vermemiş, diye epeyce sevindi.

Onun bu hâlini gören güngörmüş biri dedi ki:

- Behey anlayışsız adam! Bu şehirde senden başka kimse yok mu sanıyorsun? Şehrin yarısı yandığı hâlde senin dükkânın kurtulduğuna mı seviniyorsun? İnsanların üzgün hallerini görüp üzülmüyorsan insan değilsin demektir.

Bir fakir karşına geçip yutkunuyorsa, nasıl rahat yemek yiyebilirsin? (Bostan’dan Seçmeler, Çamlıca B. Y.)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
"Din Kardeşinle Çekişme..."
« Yanıtla #2039 : 03 Temmuz 2016, 15:19:24 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اَلصَّدَقَةُ عَلَى الْمِسْكِينِ صَدَقَةٌ وَهِيَ عَلَى ذِي الرَّحِمِ ثِنْتَانِ صَدَقَةٌ وَصِلَةٌ
(ت)


Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Fakire verilen sadakada bir sadaka (sevâbı) vardır. (Fakir) akrabaya verilende ise biri sadaka, diğeri sıla-i rahim olmak üzere iki sadaka (sevâbı) vardır.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)



07
Temmuz Perşembe 2016

AYIN SAFHASI


Rûmî: 24 Haziran 1432 Hicrî: 03 Şevval 1437

Yeşilköy'de İlk Havacılık Okulu Açıldı (1912)

Bugün Ramazan Bayramının 3. günü. Ramazan bayramınız mübarek olsun.


"Din Kardeşinle Çekişme..."

Resûlullâh (s.a.v) Efendimiz buyurdular:

“Kardeşinle münâkaşa etme (çekişme), ona yapamıyacağın şeyi de vaadetme.”

• “Kim haksız olduğunu bilip de mücadeleyi terk ederse, ona cennetin kenarında bir ev bina edilir.

Kim de, haklı iken mücâdeleden vaz geçerse ona da cennetin ortasında bir köşk bina edilir.

Kim de karşısındakine güzel muamele ederse, onun için cennetin en yüksek yerinde bir köşk bina edilir.”

• “Nefsimi kudretinde tutan Allah’a yemin ederim ki; bir kul kalbi ve lisanı dosdoğru olmadıkça hakiki Müslüman sayılmaz, komşusu şerrinden emin olmadıkça da, gerçek iman etmiş olmaz.”


Resûlullâh (s.a.v) Efendimiz, bir taşı kaldırmakta müsâbaka yapan (yarışan) bir topluluğa rastladı. Onlara: “Bu (yaptığınız) nedir?” buyurdu. “Hangimizin daha güçlü olduğunu denediğimiz bir taş” dediler.

Peygamber Efendimiz Aleyhisselâm: “Dikkat edin, bu taşı kaldırmaktan daha zor bir şeyi size bildireyim mi? Kendisiyle kardeşi arasında bir kızgınlık bulunan bir adam, gelip, kendi şeytanıyla onun şeytanına galib gelerek kardeşiyle konuşursa, bundan daha zor bir iştir.”

Rasûlullâh (s.a.v) Efendimiz buyurdular:

Üç şey helâk edicidir:

1- Aşırı cimriliğe boyun eğmek.

2- Nefsin (gayr-ı meşrû) arzularına boyun eğmek,

3- Kişinin kendini beğenmesi.

Üç şey kurtarıcıdır:

1- Gizli ve âşikârda (her zaman ve her yerde) Allah’dan korkmak.

2- Öfke ve hoşnudluk halinde adaletli davranmak,

3- Fakirlikte ve zenginlikte iktisatlı olmak (cimrilik ve israftan sakınmak).
(Avârifülmaârif)