« Yanıtla #1898 : 16 Şubat 2016, 15:45:51 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym" (قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ قُتِلَ دُونَ مَالِهِ فَهُوَ شَهِيدٌ وَمَنْ قُتِلَ دُونَ دِينِهِ فَهُوَ شَهِيدٌ وَمَنْ قُتِلَ دُونَ دَمِهِ فَهُوَ شَهِيدٌ وَمَنْ قُتِلَ دُونَ أَهْلِهِ فَهُوَ شَهِيدٌ. (ت
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Malını muhâfaza uğrunda öldürülen kimse şehittir. Dîni uğrunda öldürülen kimse şehittir. Canını muhâfaza uğrunda öldürülen şehit, ehlini (âilesini) korumak uğrunda öldürülen de şehittir.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)
17
Şubat Çarşamba 2016
AYIN SAFHASI
Rûmî: 04 Şubat 1432 Hicrî: 08 Cemâziyelevvel 1437
Şeyh Şamil (rh)'in Medine'de Vefatı (1871) • Tonya, Akçaabat ve Tercan'ın Kurtuluşu (1918) • Medenî Kanun'un TBMM'de Kabul Edilmesi (1926)
Şeyh Şâmil İmam Şâmil zamanındaki Dağıstan âlimlerinden Şeyh Muhammed Tâhir (v. 1879) diyor ki:
Bu asırda Dağıstan ahâlîsi arasında Müslümanlığın sadece ismi kaldı, aralarında iyiliği emreden ve kötülüğü nehyeden kimse kalmadı. Hâkimler din ile değil örf ve âdetlerle hüküm veriyorlar ve böyle yapan reisleri methedip bunu adâletten sayıyorlar.
İctimâî hayatta da pek fenâ işler olmaktadır. Daima Ruslar ile oturup kalkıyorlar, onlar gibi yaşıyorlar. Hatta Müslümanlar üzerine dahi onlar ile birlikte harb ediyorlar. Dînî hükümleri bırakıyor, aralarındaki ihtilafları Ruslara hallettiriyorlar. Dağıstan ahâlîsi dünyalarını îmâr için böyle hareket etmeyi kendilerince zarûrî görüyorlar. Hak Teâlâ’nın dini ile amel etmeyi fesâd ve helâk sebebi addediyorlar.
İşte âhâli bu perişan hâlde iken Allâhü Teâlâ içlerinden Şehîd Gâzî Muhammed gibi bir zâtı çıkardı. Unutulmuş olan dinin hükümlerini onlara hatırlatıp öğretti, İslam dinini ve Resûlullah’ın sünnetini bu beldelerde tecdîd ve ihyâ etti. Ondan sonra Şehîd Hamza onun yerine geçip onun yolundan gitti. Ondan sonra Allâhü Teâlâ, cihâdı bütün cihanda meşhûr olan Şeyh Şâmil’i gönderdi.
Şeyh Şâmil, âlim, ârif, heybetli, nefsi ile ve din düşmanlarıyla cihad eden, her türlü güçlüklere sabreden bir zât idi. Ruslarla cihâdı sırasında Haremeyn-i Şerîfeyn (Mekke ve Medîne) Müslümanlar’ı, Belh ve Buhara şeyhleri, doğudan batıya yeryüzündeki sâlihler onun muvaffakiyeti için duâ ettiler.
Hidâyete sevketmeye çalıştığı halk, hep Ruslar’ın dünya zenginliklerine ve refahlarına tamah ediyorlardı. Onları gafletten îkâz için çok uğraştı. Şeyh Şâmil, maddî bütün imkânsızlıklara, zahîresinin ve adamlarının azlığına rağmen en tehlikeli yerlerde dahi din düşmanlarının karşısına çıktı, büyük gazalarda bulundu, birçok kerâmetleri görüldü. Petersburg ve bütün Rus memleketlerinde onun adı hürmetle anılırdı. Bu ancak Allâhü Teâlâ’nın ona lütfudur. (Bârikatü’s-Süyûf)
« Son Düzenleme: 16 Şubat 2016, 15:58:47 Gönderen: Mücteba »