Gönderen Konu: "Duvardan Dökülen İnciler" Takvim Yaprakları  (Okunma sayısı 1063956 defa)

0 Üye ve 242 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Levh-i Mahfûza Yazılan İlk Şey | Takdîr-i İlâhînin Tecellîsi
« Yanıtla #1845 : 31 Aralık 2015, 02:21:16 »

"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(اَسْتَعِيذُ بِاللهِ : ...وَلَا تُطِعْ مَنْ أَغْفَلْنَا قَلْبَهُ عَنْ ذِكْرِنَا وَاتَّبَعَ هَوَاهُ وَكَانَ أَمْرُهُ فُرُطًا. (سورة الكهف, 28

“…Kalbini zikrimizden gâfil bıraktığımız ve hevâsına tâbi olmuş (keyfinin ardına düşmüş) ve işi haddini aşmak olmuş kimseye itâat etme, uyma.”
(Kehf Sûresi, âyet 28)



26
Aralık Cumartesi 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 13 Kânûn-ı Evvel 1431 Hicrî: 15 Rebîulevvel 1437

Milletlerarası Takvim ve Saatin Kabulü (1925) • Rusların Afganistan'ı İşgali (1979)


Levh-i Mahfûza Yazılan İlk Şey

Resûlullâh Efendimiz aleyhisalâtü vesselâm buyurdular:

Allâhü Teâlâ hazretlerinin emriyle kalem Levh-i Mahfuza en evvel şunu yazdı:

İlâh, ancak zât-ı ulûhiyetimdir. Benden gayri hak ilah yoktur. Muhammed benim kulum ve resûlüm ve mahlûkatımdan seçtiğimdir. Her kim benim takdîrime razı olur, verdiğim belaya sabreder ve nimetlerime şükrederse onu cennette sıddîklar zümresine katarım. Benim takdirime razı olmayan, verdiğim belaya sabretmeyen, ihsan eylediğim nimetlere şükretmeyen yarattığım gök kubbenin altından çıksın, başka Rabbe kulluk etsin (Yani onu rahmetimden uzak ederim).
(ed-Düreru’l-hisân)


Takdîr-i İlâhînin Tecellîsi

Endülüs emîri Ebû Âmir Mansûr, insanlara açık meclis kurar, halkın şikâyetlerini bizzat dinlerdi. Yine böyle bir meclisde kendisine bir kâğıt verildi. Daha önce büyük bir suçtan dolayı öfkelenip hapsettiği bir adamın annesi, oğlunun salıverilmesini istirhâm ediyordu.

Emîr bunu okuyunca öfkelendi ve: “Vallâhi ben onu unutmuştum, şimdi aklıma düştü” deyip adamın asılması için ferman yazmak üzere hemen kalemi aldı ve fermanın üzerine “yuslebü (asılsın)” yazacak yerde “yutlaku (salıverilsin)” yazıp fermanı kâtibine verdi.

Kâtip, emrin yerine getirilmesi için emniyet âmirine gerekli yazıyı yazarken ona “ne yazdın” diye sordu. Salıverilmesini yazdım deyince, kızdı ve “Sana bunu kim emretti” dedi. Fermânı ve kendi emrini görünce “yanlış olmuş, düzelteyim” deyip üzerine tekrar ‘asılsın’ yazmak istedi. Lâkin yine ‘yutlaku (salıverilsin)’ yazdı.

Kâtibin tekrar salıverilmesi için emir yazdığını görünce iyice öfkelendi, fermanı alıp üçüncü defa üzerine ‘yuslebu (asılsın)’ yazmak istedi, lâkin yine ‘yutlaku’ yazdı ve kâtibe verdi.

Yine önceki gibi olduğunu öğrenince bu defa fermanın üzerine “alâ rağmî yutlaku (bana rağmen salıverilsin)” diye yazdı ve “Allâhü Teâlâ bir kimsenin âzâd olmasını murâd etmişse, onu tutmaya benim gücüm yetmez” dedi. (Cezvetü’l-Muktebes)



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
“O Peygamberi Oğullarını Tanır Gibi Tanırlar”
« Yanıtla #1846 : 31 Aralık 2015, 02:25:20 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَوْ نَزَلَ مُوسَى فَاتَّبَعْتُمُوهُ وَتَرَكْتُمُونِي لَضَلَلْتُمْ . (هب

“Şâyet Mûsâ (a.s.) (gökten yere) inse ve siz de beni terk edip ona tâbi olsaydınız, muhakkak dalâlete düşmüş olurdunuz.”
(Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)



27
Aralık Pazar 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 14 Kânûn-ı Evvel 1431 Hicrî: 16 Rebîulevvel 1437

Ayasofya'nın İnşası (537)


“O Peygamberi Oğullarını Tanır Gibi Tanırlar”

Sultan Birinci Ahmed’in hocası Mustafâ Sâfî Efendi, Sultan’ın emriyle kaleme aldığı Zübdetü’t-Tevârîh adlı eserinin 148. varakında şöyle demektedir:

“Kitabın bu kısmını yazmadan 15 gün evvel Mehmed adlı bir kimse birkaç gün müsafirim oldu. Anlattığına göre 10 yıl öncesine kadar Hıristiyan imiş. İncîl’de Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin güzel vasıflarını tetkik için Roma’da Papa’nın makamına gitmiş. Orada itimad ettiği bir nüshadan Resûlullâh’ın mübarek vasfını bulunca Müslüman olmuş.

Kendisiyle yaptığımız sohbetler neticesinde iyi bir Müslüman olduğuna kâni oldum. Ona Frenk diyarında gördüğü şeylerden sordum. Bana iki şeyi haber verdi.

Kendisine Frenk diyarının en uzak taraflarına Hz. Muhammed Mustafâ (s.a.v.)in peygamberlik haberinin ulaşıp ulaşmadığından sordum. Yemîn etti ve:

“O kendilerine kitâb verdiğimiz ümmetlerin uleması onu -o peygamberi- oğullarını tanır gibi tanırlar. Böyle iken içlerinden bir takımı hakkı bile bile ketmeder, gizlerler.” meâlindeki Bakara sûresi, 146. âyet-i kerimesinde buyurulduğu gibidir, dedi. Sonra:

Onların âlimlerinden pek çoğu ile görüştüm. Hepsi Resûlullâh’ın güzel vasıflarını ve peygamberliğini benim gibi İncil’de bulup okumuşlardır. Lakin ölüm korkusuyla insanlara bunu söylemezler. Hatta ben İncil ve Tevrat’da bulduğum bu hususları onlara anlatınca bana İslâm memleketine gitmemi söylediler.

Onlarda, Kur’ân-ı Kerîm’in aslı ve kendi dillerine tercümesi vardır. Âhir zamanda o diyarlara ve Alman memleketlerine Müslümanların gelip fethedeceklerine dair kat‘î bilgileri olduğunu da haber verdi.

Haber verdiği diğer husus da deniz tarafından Şîî Safevî devleti elçilerinin papaya gelip, Müslümanlar aleyhine kafirlerle ittifak ettiklerini bizzat gördüğünü söyledi.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kâmil Mü’min Nasıl Olmalıdır
« Yanıtla #1847 : 31 Aralık 2015, 02:30:04 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ صَامَ يَوْمًا تَطَوُّعًا لَمْ يَطَّلِعْ عَلَيْهِ أَحَدٌ لَمْ يَرْضَ اللهُ تَبَارَكَ وَتَعَالَى لَهُ بِثَوَابٍ دُونَ الْجَنَّةِ. (كنز

“Bir kimse hiç kimsenin bilemeyeceği şekilde gizleyerek bir gün nafile oruç tutsa Allâhü Tebâreke ve Teâlâ onun için cennetten başka bir sevaba razı olmaz.”
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)



28
Aralık Pazartesi 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 15 Kânûn-ı Evvel 1431 Hicrî: 17 Rebîulevvel 1437

İskenderun Demirçelik Fabrikası'nın Açılışı (1975) • İstanbul-İzmit Anadolu Otoyolu'nun Açılışı (1984)


Kâmil Mü’min Nasıl Olmalıdır

Resûlullâh Efendimiz aleyhissalâtü vesselâm buyurdular:

Yâ Muâz! Muhakkak mü’min Hak Teâlâ’nın esîridir. Kulağı, gözü, dili, eli, ayağı, karnı (midesi) ve ırzıyla alakalı yaptığı bütün amellerini Allâhü Teâlâ’nın görüp meleklerin yazdığını bilir.

Muhakkak Kur’ân-ı Azîmüşşân, mü’mini, nefsinin hevâ ve şehvetlerinin çoğundan; arzu ve isteklerinin haram olanlarından alıkoyar, Allâh’ın izniyle geçici bir hevesle atıldığı helâk edici amellerle arasında perde olur.

Yâ Muâz! Muhakkak sırât köprüsünü geçmedikçe mü’minin kalbi emîn olmaz, korkusu bitmez, âkıbet endişesi eksik olmaz.

Mü’min akşam sabah her an ölümü bekler. -Bunun için-:

Allâhü Teâlâ’nın, bütün amellerini gördüğünü bilerek her yerde, her yaptığı işte takvâ ile hareket eder.

Kur’ân-ı Kerîm onun delîli (rehberi)dir.

Yaptığı her işin âkıbetinden korkar; acabâ sonunda bir zarar ve mes’ûliyet gelir mi diye endişe eder.

Allâhü Teâlâ’ya kavuşmaya olan iştiyakı, arzusu, bütün azalarını nefsinin haram olan arzularından alıkoyar ve Rabbinin rızasına ulaştırır.

Dünyasına ve âhiretine zarar verecek her türlü şeyden sakınır, kalbini ancak Allâhü Teâlâ’ya rabt eder, bağlar.

Rabbinin huzuruna varacağından dâimâ yüreği korku ile çarpar.

İnsanlara ve hususiyle aile ve akrabasına iyilik ve ihsânı sebebiyle Allâhü Teâlâ onu korur.

Oruç onun günahlara ve cehenneme karşı koruyan kalkanı, sadaka cehennemden kurtuluş fidyesidir.

Sadakat ve doğruluk amiri, hayâ veziridir. Doğruluktan aslâ ayrılmaz ve Rabbi’nin huzurunda bulunduğunu düşünerek ondan hayâ eder.

Rabbi ise bütün amellerini, rasatcıların gözettiği gibi gözetlemektedir.

Yâ Muâz! Muhakkak mü’min kıyâmet gününde bütün amellerinden, hatta gözünün sürmesinden sorulacaktır...”
(Ebû Nuaym, Hilye)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
İkinci Abdülhamîd Han’ın Bazı Hizmetleri
« Yanıtla #1848 : 31 Aralık 2015, 02:36:15 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِذَا عَظَّمَتْ أُمَّتِي اَلدُّنْيَا نُزِعَتْ مِنْهَا هَيْبَةُ الْاِسْلَامِ. (كنز

“Ümmetim dünyaya fazla değer verdikleri zaman, onlardan İslâm’ın heybeti kalkar.”
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)



29
Aralık Salı 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 16 Kânûn-ı Evvel 1431 Hicrî: 18 Rebîulevvel 1437

Sultan İkinci Mustafa Han'ın Vefatı (1703) • Çerkez Ethem Hadisesi (1921)


İkinci Abdülhamîd Han’ın Bazı Hizmetleri

Büyük âlim Yusuf Nebhânî merhum diyor ki:

Sultan Abdülhamid Han, Müslümanların işlerini görmek için bütün gücünü harcadığı gibi kendi öz malından eşrafa, âlimlere, hakîkî tasavvuf ehline, fakirlere bol ihsânlarda bulunmuştur. Memleketin her köşesinde büyük meblağlarla birçok hayır eserleri yaptırmış, Peygamberlerin ve Evliyanın türbelerini tamir ve imar etmiştir. Binlerce câmi, mescid, zâviye ve her seviyede mekteb ve medreseler binâ ettirmiştir.

Sadece Lazkiye sancağında yetmiş mescid ve her bir mescidin yanında bir de medrese yaptırmıştır. Dalâlet fırkalarından Bâtınî Nusayrîlerin hidayeti için bu medreselerin her birine bir Ehl-i sünnet âlim tayin etmiştir. Onların evladlarına İslâm dînini dürüstçe ehl-i Sünnet itikâdı üzere öğretmektedirler. Halife hazretleri, dîn ilminin öğretilmesi işlerine hazine-i hassasından muazzam paralar sarfetmiş, devlet hazinesine en ufak bir yük getirmemiştir.

Abdülhamîd Han, şanlı ecdâdı gibi Haremeyn-i şerîfeyn hizmetlerinde (Mekke ve Medîne’nin) bütün işlerine büyük bir itina göstermiştir. Bilhassa 14. asrın onuncu senesinde (H. 1310) çıkan vebâ salgınında Mekke-i Mükerreme ile yakından alakadar olmuştur. Ahaliyi iyi bilen güvenilir zâtlar ile 60 bin lira göndermiş; hastalar için karantinahaneler binâ ettirmiş, sıhhıye için lüzumlu her türlü tedbirler alınmıştır. Her sene fakir hacılar için zaten para göndermek adeti idi. Medîne-i Münevvere ahalisi ve hizmeti için sarfettiklerinde onu sadece babası merhûm Sultân Abdülmecîd Han geçmiştir. O Mescid-i Nebevî’yi tamâmen ve layıkıyla yenilemiş, kendisinden önce hiçbir sultan onun kadar imar edememişlerdir.

Hâsılı, Allâh’ın, Resûlünün ve Müslümanların razı olacakları şekilde İslâm devlet ve milletinin gücünü ziyadeleştirmiştir. En mühimmi de halife hazretleri tahta geçtiğinde devlet işleri kötü niyetli ve kabiliyetsiz devlet adamlarının elindeydi. Hemen onları işten el çektirdi. Onların çoğu helak oldu gitti. Allâhü Teâlâ nereye gittiklerini en iyi bilendir. (Hulasatü’l-Beyân)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Helâl ve Harama Dikkat
« Yanıtla #1849 : 31 Aralık 2015, 02:39:45 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(اَسْتَعِيذُ بِاللهِ : إِنَّ الَّذِينَ يُحِبُّونَ أَنْ تَشِيعَ الْفَاحِشَةُ فِي الَّذِينَ آَمَنُوا لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ فِي الدُّنْيَا وَالْآَخِرَةِ وَاللهُ يَعْلَمُ وَأَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ. (سورة النور,19

“Muhakkak onlar (münâfıklar) ki, iman edenler arasında çirkin, yaramaz şeylerin yayılmasını arzu ederler. O kimseler için dünyada ve âhirette pek acıklı bir azap vardır. Ve Allah bilir, sizler ise bilemezsiniz.”
(Nûr sûresi, âyet 19)



30
Aralık Çarşamba 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 17 Kânûn-ı Evvel 1431 Hicrî: 19 Rebîulevvel 1437

Yavuz Sultan Selim Han'ın Kudüs'ü Fethi (1517) • Gülhane Askerî Tıp Mektebi Açıldı (1898)


Helâl ve Harama Dikkat

Bir şeyin helâl veya haram olması, ya Kur’ân-ı Mübîn’in âyetleri ile veya Peygamber Efendimizin hadisleriyle veya müçtehidlerin icmâı ile sabit olur.

Helâl mi, haram mı olduğu bir delil ile açıkça sabit olmayan şeyler de şüphelilerden sayılır.

Helâl olan şeyleri yapmakta bir mahzur yoktur, belki birçok faydalar vardır.

Haram olan şeyleri yapmak ise günahtır, dünyada da ahirette de azaba sebeptir. Haram olan şeylerin zararları çoktur.

Şüpheli olan şeylerde insanın harama, zarara düşme tehlikesi vardır. Binaenaleyh ihtiyatlı olan, hakkı ile takva sahibi bulunan bir insan, öyle şüpheli şeyleri de işlemez. Meselâ: Takvalı bir zat, helâl mi, haram mı olduğunda şüphe edilen bir maldan faydalanmak istemez ve şüpheli şeylerle uğraşanlar ile arkadaş olmayı arzu etmez. Çünkü bu yüzden kendisi de günaha düşebilir. Bu gibi şeylerden kaçınmak ise takva ve fazilet eseridir.

İhyâu Ulûmiddîn’de deniliyor ki: Halka hiçbir hususta uymak ve onları taklit etmek caiz olamaz. Pek şiddetli sıcak bir günde bütün halk, yakıcı bir güneş altında ve açık bir sahada toplanmış olsalar, senin ise serin bir evin bulunsa sen hiç halka uyarak o evini bırakıp yok yere güneşte durur, yanar mısın? Elbette hayır. Ya bir takım halka tabi olarak cehennem ateşinde yanmayı nasıl kabul edebilirsin? Artık meşru olmayan hususlarda onlara uymamak lâzım gelmez mi?

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:

“Helâl belli, haram da bellidir, yani beyan olunmuştur. Fakat bu ikisi arasında ikisine de benzeyebilen şübheli -helâl mi, haram mı olduğu açıkça bilinmeyen- şeyler vardır ki insanların çoğu onları bilmez. O halde şüphelilerden korunan kimse dinini ve ırzını temiz tutmuş olur. Şüphelilere düşen ise harama da düşer. Koru çevresinde sürülerini otlatmakta bulunan bir çoban gibi ki çok sürmeksizin bunları o koru içerisine salıvermiş olur. Bilmiş ol ki, her hükümdarın bir korusu vardır. Uyanık ol ki, Allâhü Teâlânın yeryüzünde korusu da haramlardır…”


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
En Kıymetli Sermâye: Ömür
« Yanıtla #1850 : 31 Aralık 2015, 02:47:07 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: نِعْمَتَانِ مَغْبُونٌ فِيهِمَا كَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ اَلصِّحَّةُ وَالْفَرَاغُ. (خ

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“İki nimet var ki, insanların ekserisi onda aldanmıştır; sıhhat ve boş vakit.”
(Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Buhârî)



31
Aralık Perşembe 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 18 Kânûn-ı Evvel 1431 Hicrî: 20 Rebîulevvel 1437

Sultan Beşinci Murad'ın Hal'edilip İkinci Abdülhamîd Han'ın Tahta Çıkışı (1876)


En Kıymetli Sermâye: Ömür

İnsanın ömrü en kıymetli sermayesidir. Ne kazanacaksa onunla kazanacaktır. Hattâ insanın ömrü, içinde bulunduğu andan ibaret gibidir. Kârsız geçen her an, o kıymetli sermayeden heder edilen bir ziyan, bir hüsrandır.

İnsan ömrünün son bir anında da olsa kendisine ebedî cenneti kazandıracak salih bir iş yapmağa muvaffak olabilirse geçen bütün zayiatı telâfî ederek o husrandan kurtulmuş olur. Bu sayede insan ömrünün içinde bulunduğu her lâhzasını (anını) fırsat bilmeli, geçirmiş olduğu fırsatları telâfî için bir vâsıta kılmalıdır.

Böyle vaktinin kıymetini bilmek manasına tasavvufda “mürîd ibnül vakt olmalıdır.” Yani ömrünün ve bilhassa içinde bulunduğu vakit ve hâlin kıymetini bilmeli ve onunla yarın âhıreti için ne kâr, ne hayır edebilmek mümkün ise onu kazanmağa çalışmalıdır, demişlerdir.

İşte vakit böyle bir fırsat ve ömür bütün anlarıyla -kâr ve zarar eden- bir sermayedir ve Allâhü Teâlâ’nın bize en büyük nimetlerindendir.

Zaman geçtikçe insanın ömrü eksilir. Nitekim “Ve’l-asr” Sûresinin tefsîrinde şöyle denilmiştir:

O acîb olan asra, zamana iyi dikkat ediniz. Çünkü o geçtikçe insan büyüyorum çoğalıyorum, yaşıyorum zanniyle sevinir. Hâlbuki o asır hep onun ömrünü yemekte, o geçen gece ve gündüzler vücudunu kemirmekte ve bu suretle o her dem hüsran içinde kalmaktadır. Ancak îmân edip de güzel ameller yapanlar müstesnadır.

Bir de bir takım kimseler gördükleri fenalıkları, çektikleri hüsranları hep zamandan bilerek şikâyet ederler, zamanların uğursuzluğundan bahsederler. Hakikatte ise zamanın aybı, kabahati, zararı yoktur. O değerli bir ni’mettir. İnsanlardan zamanın kadrini bilip de salâha çalışmayanlar hüsranda, ziyandadır. Allah böylelerinin cezalarını verir.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Her Hayırlı İşin Başı Besmele
« Yanıtla #1851 : 31 Aralık 2015, 02:53:45 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"


(قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِذَا وَقَعْتَ فِي وَرْطَةٍ فَقُلْ بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ وَلَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ اِلَّا بِاللهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ فَاِنَّ اللهَ تَعَالَى يَصْرِفُ بِهَا مَا شَاءَ مِنْ أَنْوَاعِ الْبَلَاءِ. (كنز


Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Bir sıkıntıya düştüğün zaman ‘Bismillâhirrahmânirrahîm, velâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm’ de. Muhakkak ki Allâhü Teâlâ bu duâ sebebiyle dilediği belâları bertaraf eder.”
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)



01
Ocak Cuma 2016

Ayın Safhaları


Rûmî: 19 Kânûn-ı Evvel 1431 Hicrî: 21 Rebîulevvel 1437

Miladi Takvim Kullanılmaya Başlandı (1926) • İlk Yılbaşı Tatili (1936)


Her Hayırlı İşin Başı Besmele

Bir müslümanın hayırlı bir işe başlamak istediğinde o işin bereketli ve kâmil olması için başında “Bismillâhirrahmânirrahîm” ve sonunda “Elhamdülillâh” demesi sünnettir.

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri bir hadîs-i şerîflerinde buyurdular ki:

“Besmele ve hamd okunmadan başlanılan her iş kesiktir (bereketten mahrumdur).” Yani, mühim bir işe besmele ve hamd ile başlanmazsa o iş eli kesik insan gibi noksan olacağından arzu edilen fayda elde edilemez demektir.

İmam Fahruddîn-i Râzî, Tefsîr-i Kebir’de der ki:

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Hazretleri, Ebû Hüreyre’ye (r.a) şöyle buyurmuşlardı:

“Ey Ebû Hüreyre! Abdest alacağın zaman ‘Bismillah’ de! Zîrâ amellerini yazmaya memur olan hafaza melekleri, abdestini bitirinceye kadar senin için devamlı sevap yazarlar…”

“Bir çocuğa ‘Bismillâhirrahmânirrahîm’ öğretilince kabirde azâb olunan babası affolunur.”

Besmele-i şerîfenin faydalarını saymak mümkün değildir. Her mü’min besmele-i şerîfenin saâdet anahtarı olduğunu bilip dâimâ okumalıdır.

Tefsîr-i Hanefî’de şöyle geçer:

Kıyâmet gününde Cenâb-ı Hak, bir kulunu cehenneme götürmeleri için Zebânî’lere emreder. O kimseyi cehennem kapılarına getirdiklerinde, dünyada her hayırlı şeyin evvelinde besmeleye devam ettiği için yine âdeti olduğu üzere ‘Bismillâhirrahmânirrahîm’ der. Allâh’ın ismi hürmetine cehennem ateşi o kimseye yaklaşmaz, onu yakmaz. Cehennemin muhafızı Mâlik, azap etmesini emretse de cehennem: “Allâh’ın ismini zikreden kimseyi nasıl yakayım” der. İşte besmele-i şerîfe’nin fazîleti ile cehennem ateşi o kimseden uzak olur.




2016 FAZİLET TAKVİMİ İÇİNDEKİLER
http://www.fazilettakvimi.com/tr/muhim_aciklamalar/11.html


OCAK
1..... Her Hayırlı İşin Başı Besmele
2..... Ashâb-ı Kirâm
3..... Hak Geldi, Bâtıl Zâil Oldu
4..... Faydalı Kitaplar Çok Okunmalı
5..... Hakîkî İlim
6..... Sultan Dördüncü Mehmed Han
7..... En Kıymetli Sermâye: Ömür
8..... Müslümanların İran Kisrasını İslâm’a Daveti
9..... Allâhü Teâlâ’ya Îmân
10..... En İyiler Ve En Kötüler
11..... İslam’ın İlk Ordusu: Ashâb-ı Bedir
12..... Kisra’nın Beyaz Sarayının Fethi
13..... Resûlullah’ın Müjdesi: Kisra’nın Beyaz Sarayının Ganimetleri
14..... Şirkten Ancak Amelleri İhlâsla Yapan Kurtulur
15..... “Çok Gülmek Kalbi Karartır”
16..... Sultan Üçüncü Murâd Han
17..... Namazın Anahtarı: Abdest
18..... Hz. Ebûbekr-i Sıddîk’ın Takvâsı
19..... Sevapları Ziyadeleştiren Beş Şey / Zulmün Azı da Zulümdür
20..... Kabirde Sual Haktır
21..... Yalandan Sakının
22..... “Yeyiniz, İçiniz İsraf Etmeyiniz…”
23..... Osmanlı’da Esnaf
24..... “Ben İlmin Şehriyim, Ali O Şehrin Kapısıdır”
25..... Aliyyü’l-Murtezâ’dan Hikmetler
26..... Süfyân-ı Sevrî Hazretlerinden
27..... Şeyh Edebâlî Hazretleri
28..... İçkideki On Zarar Ve Tehlike
29..... Beş Kişiyle Arkadaş Olma / Mutfağımız: Kuru İncir Tatlısı
30..... Nîmetlere Şükür / İftitah Tekbiri
31..... İlmihâl Öğrenmek Her Müslümana Farzdır

ŞUBAT
1..... “Allah’tan Hakkı İle Ancak Âlimler Korkar…”
2..... Tevessül
3..... Sultan İkinci Murad Han (Rah.)
4..... İslam’ın Şartlarına Riâyet Eden Cennete Girer
5..... Otuz İki Farzı Bilip İnanmak Farz-ı Ayındır
6..... Deli Hüseyin Paşa
7..... Amellerde İhlâs / Kötü Huyludan Bir şey İsteme
8..... Hazret-i Ömer’in Temennisi / Bağdat Fâtihi Dördüncü Murad Han’ın Vefatı
9..... Hazret-i Ebûbekir’in Cömertliği / Cemaziyelevvel Ayı İctimâ‘ı, Ru’yet Ve Başlangıcı
10..... Sultan İkinci Abdülhamid Han Devri Tüp Geçit Projeleri
11..... Namazlarda Kıyam
12..... İlmihâl: Îmâ İle Namaz
13..... İmanın İkinci Şartı: Meleklere Îmân
14..... Ashâb-ı Bedir: Sa‘d Bin Muâ (r.a.)
15..... Ameli Noksan Olan Kimseyi Nesebi İleri Götürmez
16..... Ömerü’l-Fârûk Hz.’nin Maaşı
17..... Şeyh Şâmil
18..... İlimle Amel Etmek
19..... Yardımlaşmak Mü’minlerin Ahlâkındandır
20..... Ömer Bin Abdülazîz’in Bir Hutbesinden
21..... Mukaddesâta Hürmet
22..... Az Yemenin Faydaları
23..... Erkam Bin Ebi ’L-Erkâm (r.a.)
24..... İnsanların En Hayırlısı İnsanlara Faydalı Olandır
25..... Gecenin Fazileti
26..... “Duâ İbadettir” / Atalar Sözü
27..... Ölümü Çokça Hatırlayınız
28..... Allâhü Teâlâ’ya Hamdin Yüksek Kıymeti
29..... Sa‘d Bin Ebî Vakkas’ın Duâsı

MART
1 .....Dilden Düşürülmeyecek Yedi Şey / Âlimlere Hürmet
2 .....Emîr Sultân Kuddise Sirruhû
3 .....Babanın Duâsı Dertlere Devâdır
4 .....Salâhaddin Eyyûbî
5 .....En Güzel Kıssa / Sakın Terk-i Edebden!
6 .....Vedâ Hutbesi’nden -1-
7 .....Vedâ Hutbesi’nden -2-
8 .....Kendisinden Önce Vefât Eden Üç Evlâd Ateşten Perde Olur
9 .....Hakîkî İlim Allah’ı Bilmektir
10. .....İlim Talebesine Nasîhat
11. .....Beş Nimet Verilen Beş Şeyden Mahrum Olmaz
12. .....Hazret-i Bilâl’in Ezânı
13. .....Ashâb-ı Bedir: Bişr Bin El-Ber (r.a.)
14. .....İlk Hekim Ve Cerrah Mektebi
15. .....Teyemmüm
16. .....Allah Beni Her Zaman Ve Her Yerde Görür / Vefatlarından Sonra Ana Babaya İyilik
17. .....Son Nefeste Şeytanın Hîlesi
18. .....Çanakkale’den Mektup
19. .....İlmihâl: Namazın Farzlarından Kırâat
20. .....İlmihal: Kitaplara Îmân
21. .....Hz. Ömer’in Kerâmeti: “Yâ Sâriye! Dağa Dağa”
22. .....Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Bir Hutbesi / Ay Tutulması
23. .....Uhud Gazâsı (M. 625)
24. .....Halîfe Harun Reşîd (r.h.)
25. .....Peygamber Efendimiz’in Selâmı Alması / Amellerde Dikkat Edilecek Şeyler
26. .....Allâhü Teâlâ Ganî’dir / Beyit
27. .....Namazın Şartlarından: Hadesden Tahâret
28. .....Hz. Ümmü Rûmân Binti Âmir
29. .....İyi Kitap
30. .....Hesapsız Cennete Girenler
31. .....Müslümanlar Mukaddesâta Hürmet İle Mükelleftir

NİSAN
1 .....Îmân Kalp İle Tasdîk, Dil İle İkrâr Etmektir
2 .....Mü’min’in Vefâtı Nasıl Olur
3 .....Resûlullâh’ın Yedi Tavsiyesi / Kabirde Mü’minin Hâli
4 .....En Büyük İstiğfar: Tesbih Namazı
5 .....Receb-i Şerîf: Allâhü Teâlâ’nın Ayı
6 .....Regâib Gecesi Ve Bu Gecede Yapılacak İbâdetler
7 .....Regâib Kandili / Ashâb-ı Bedir: Besbese Bin Amr (r.a.)
8 .....Receb Ayında Kılınacak Namaz
9 .....Tevbe Etmek Farzdır
10 .....Receb Ayının Fazîleti
11 .....Sizin İçin Bu Gün Daha Hayırlı
12 .....İhlâs Sûresinin Faziletleri
13 .....Hâtem-i Esam Hz.den Hikmetler
14 .....Ömrün Kıymetini Nasıl Bildiler?
15 .....Ashâb-ı Bedir: Berâ Bin Ma‘rûr
16 .....Namazlarda Rükû
17 .....Receb Ayında Kılınacak Namaz
18 .....Hz. Muâviye’nin Kendini İmtihânı
19 .....Peygamberlere Îmân
20 .....“Kim Kabrimi Ziyâret Ederse Şefâatim Vâcip Olur.”
21 .....Ekmeğe Hürmet Ediniz
22 .....İlim Öğrenirken Vera’
23 .....Gusül (Boy Abdesti)
24 .....İlimle Yapılan Amel Makbûl Olur
25 .....Allah’ın Yardım Ettiği Muvaffak Olur
26 .....Ulü’l-Azm Peygamberler / İnsanın Gözünü Ancak Toprak Doldurur
27 .....Receb Ayında Kılınacak Namaz
28 .....Allâh’a Hakkı İle Şükür Nasıl Olur?
29 .....Haram Yiyenin İbâdeti Kabul Olmaz / Hz. Ebûbekr’in Nasîhati
30 .....“İşin Aslı Allah’ın Emrine Tâzîm Mahlukâtına da Şefkattir”

MAYIS
1 .....Kudüs’ün Fethi (H. 15-M. 636)
2 .....Mi‘râc Gecesi’nde Ve Gündüzünde Yapılacak İbâdet
3 .....İsrâ Ve Mi’râc Mûcizesi
4 .....İlim Talebesine Nasîhatlar
5 .....İmâm-ı Âzam Hazretlerinin Takvâsı
6 .....İmâm-ı Âzam Hazretlerinin Bazı Husûsiyetleri
7 .....İmâm Mâturîdî’nin İlticâsı / Şâbân-ı Şerîf
8 .....Şâban Ayının Fazîleti
9 .....Peygamberimiz Tarafından Verilen Saltanat / Bilmeceler
10 .....Peygamber Efendimiz’in Bir Mûcizesi
11 .....Ashâb-ı Kirâm Arasındaki Kardeşlik
12 .....Salevât-ı Şerîfe’nin Fazîleti
13 .....Salevât-ı Şerîfe’nin Bazı Faideleri
14 .....Peygamberimiz’in (s.a.v.) Bazı Husûsiyetleri
15 .....Âdil Melik: Sultan Nûreddin Zengi
16 .....Kur’an’ın Kıyamet’e Kadar Muhâfazasının Sırrı
17 .....Fıkıh: Öşür
18 .....Mezheblerin Tarihçesi
19 .....Berât Gecesinin İsimleri
20 .....Berât Gecesi’nde İbâdet
21 .....Berât Gecesinin Faziletleri
22 .....Ashâb-ı Bedir: Übey Bin Ka‘B
23 .....Evvâbîn Namazı / İlim Öğretme Usûlü
24 .....İlmihal: Namazlarda Secde
25 .....Ebedî Kurtuluş İlim, Amel Ve İhlâs İledir
26 .....Mü’minin Vasıfları / Atalar Sözü
27 .....Zekât Ve Sadakanın En Makbulü
28 .....Kıble Saati Ve Dünya Kıble Günü
29 .....İstanbul’un Fethinde Evliyâ’nın Yardımı
30 .....Fetvâ Vermekte İhtiyatlı Olmak
31 .....“Namazı Dosdoğru Kılınız Ve Zekâtı Veriniz”

HAZİRAN
1 .....Kur’ân-ı Kerîm’e Hürmet
2 .....Namaz Ve İmsak Vakitleri Hakkında / Şa’bân Ayının 27’nci Gecesinde Kılınacak Namaz
3 .....Ramazân-ı Şerîf’te Tavsiye Edilen Bazı İbadetler / Atalar Sözü
4 .....Ramazân-ı Şerîf’in İlk Akşamı Kılınacak Namaz
5 .....Terâvîh Namazı Nasıl Kılınır?
6 .....Ramazan Ayı, Rahmet Ve Mağfiret Ayıdır
7 .....Resûlullâh Efendimiz’in (s.a.v.) İrtihâli
8 .....Peygamberimiz’in (s.a.v.) Techîz Ve Defni
9 .....Hz. Ebûbekr-i Sıddîk’ın Bir Hutbesi
10 .....Hz. Ebûbekir’in Büyük Hizmeti
11 .....“Kur’ân-ı Kerîm’i Öğreniniz, Onu Devamlı Okuyunuz”
12 .....Zekât Cimrilikten, Kötü Ahlâktan Temizler
13 .....Sadakanın Karşılığı
14 .....Ramazan’da Ümmet-i Muhammed’e Verilen Beş Şey
15 .....Sultan Birinci Murad Han’ın Duâsı Ve Şehit Edilmesi
16 .....Gece Namazı
17 .....Hazret-i Osman Ve Zevcesi
18 .....Kadir Gecesi’ni Bulmak
19 .....Îtikâf Sünnet-i Müekkededir / İfşâ Edene Sır Verilmez
20 .....İnsanlara Akılları Seviyesinde Konuşunuz
21 .....Ömrün Kıymetini Bilmek
22 .....İlim Öğretmenin Bazı Âdâbı
23 .....Kalpler Ancak Allâh’ı Zikir İle Mutmain Olur
24 .....Fâzıl Ahmed Paşa Ve Girit’te Son Zafer
25 .....Osmanlı’ya Telgraf’ın Gelmesi
26 .....Ashâb-ı Bedir: Evs Bin Havliy
27 .....Uhuddan Bir Sahne
28 .....Zikir, Gafleten Kurtulmak Demektir
29 .....Namazda Salli-Bârik Okumak
30 .....Kadir Gecesi Bin Aydan Hayırlıdır / Kadir Gecesi’nde Ne Yapılır?

TEMMUZ
1 .....Kadir Gecesi’nin Bazı Husûsiyetleri
2 .....Sadaka-i Fıtır (Fitre) Vâciptir
3 .....İlim Öğretmenin Bir Adabı
4 .....Bayram Namazı Nasıl Kılınır? Arefe ve Bayram Gecelerini İhya
5 .....Sıla-i Rahimin Faziletleri
6 .....Dünya Ölü Oğlaktan Değersizdir / Yalnız Kendini Düşünen İnsanlıktan Uzaktır
7 .....“Din Kardeşinle Çekişme…”
8 .....İnsanların En Şerlisi Kötü Âlimler
9 .....Hakiki Âlimler Âhireti Güzel Görenlerdir
10 .....Halife’nin Hilim Ve Sabrı
11 .....İçki Ve Kumar Haramdır
12 .....Ashâb-ı Bedir: Enes Bin Muâz (r.a.)
13 .....Hz. Âişe-i Sıddîka’nın Vefâtı
14 .....Ehl-i Sünnet Mezhebi’nde Kerâmet Haktır
15 .....Kıble Saati Ve Dünya Kıble Günü Nedir?
16 .....Âhiret Gününe Îmân
17 .....Abdülkâdir Geylânî (k.s.)
18 .....Sâlih Adamda Helâl Mal Ne Güzeldir
19 .....Ashâb-ı Bedir: Enese (r.a.) / Yangın Tedbirleri
20 .....En Faziletli Amel Namazdır / Müslüman Kadın Gayr-i Müslim İle Evlenemez
21 .....Namazın Farz Ve Vacipleri
22 .....Gıybet
23 .....Çocuklara Verilen Sözler Tutunuz / Niyaz Ehlinin Allah’ı Zikri
24 .....Haram Yemenin Vücûda Tesiri
25 .....(İspanya) Endülüs’ün Fethi
26 .....Bahtiyar Ve Bedbaht Eden Şeyler / Şeytanı Öfkelendirmek
27 .....Halîfe Hârun Reşid Ve Behlül Dânâ
28 .....Sultan İkinci Mahmûd Han
29 .....Fıkıh: Öşür
30 .....Şeytân Mü’mine Vesvese Verir
31 .....İmâm Ahmed Bin Hanbel

AĞUSTOS
1 .....Osmanlılar
2 .....Dünya’da Allah’tan Korkan Âhirette Emindir
3 .....Nurları, Güneş Gibi Olanlar
4 .....“Hayrı Söyle, Yoksa Sus”
5 .....Niyetin Ehemmiyeti / Bahhâs Bin Sa‘lebe (r.a.)
6 .....Namazları Vaktinde Kılmak
7 .....Haccın Fazîleti
8 .....Ehl-i Sünnet İtikâdı
9 .....“Hicret, Allâh’ın Yasaklarını Terketmektir”
10 .....Mal Ve Beden İle İbâdet: Hac
11 .....Takvâ Nedir?
12 .....Yemeğin Bir Adabı / Allâh’ı Zikretmenin Ehemmiyeti
13 .....Haccın Şartları Ve Kısımları
14 .....Güneşi Sağıma, Ayı Soluma Verseler
15 .....Peygamberimiz’den Sonra İnsanların En Faziletlileri
16 .....Behlûl Dânâ’nın Harun Reşîd’e Nasihati
17 .....Ümmü Süleym (R.Anhâ)
18 .....Ümmü Süleym Ve Enes Bin Mâlik Hazretleri / Hazret-i Ali’nin (k.v.) Yahudi’ye Cevabı
19 .....Haccın Fazîleti
20 .....Lokman Aleyhisselam’dan Nasîhatler
21 .....Peygamber Efendimiz’e Niçin Salevât Okuruz
22 .....Çâresizlere Çâre Ol Ki Sana Da Yardım Olunsun
23 .....Hz. Ebûbekr ’in Hz. Ömer ’i Halife Tayini Ve Vefâtı
24 .....Sırât
25 .....Haccın Hikmeti
26 .....En Kötü Ticâret / Ortak Kesilen Kurbanın Taksîmi
27 .....Kurban Nisâbı Ve Vâcib Olmasının Şartları
28 .....Kurbanın Fazîleti / Kurban Kesmede Bazı Mekruhlar
29 .....Akîka Kurbanı / Kurban Kesmeye Dâir Bâzı Meseleler
30 .....Kişi Hangi Kurban’ı Yiyemez / Eti Yenen Ve Yenmeyen Kurbanlar
31 .....Hangi Hayvanlar Kurban Olmaz

EYLÜL
1 .....Kurbanın Müstehabları
2 .....Zilhicce Ayı Ve İlk On Gecenin Fazileti / Zilhiccenin İlk On Gününde Ne Yapılır?
3 .....Hangi Hayvanlar Kurban Edilir? / Kurban Etinin Taksîmi
4 .....Kurban / Kurbanda Temizlik Ve Etin Muhâfazası
5 .....Kurbanın Bazı Hikmetleri / Kurban Keserken Besmeleye Dâir
6 .....Kurban Nasıl Kesilir?
7 .....En Faziletli Gün Arefe Günü
8 .....Hacca Gidemeyen Müslüman Ne Yapmalı?
9 .....Teşrîk Tekbîri / Kurban Kesemeyenler Ne Yapmalıdır?
10 .....Kurban Bayramı Günü Müstehab Olan Şeyler / Kurban Kestikten Sonra Ne Yapılır
11 .....Bayram Namazı Nasıl Kılınır? Arefe Ve Bayram Gecelerini İhya
12 .....Kurbana Âit Bazı Hükümler
13 .....Allah Yolunda Hizmetin Mükâfâtı / Az Bir Amelin Kazandıracağı Mükâfat
14 .....Cimrilikten Kurtaran Üç Şey / Kibirlenme, Gün Gelir Fakir Olursun
15 .....Büceyr Bin Ebî Büceyr (r.a.) / Altı Kişiye Bağışlanan Altıyüzbin Kişi
16 .....Silsile-i Sâdât’ın 33. Ve Son Halkası Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) (1)
17 .....Silsile-i Sâdât’ın 33. Ve Son Halkası Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) (2)
18 .....Tefekkür Gibi İbâdet Yoktur
19 .....Allâh Rızasına Ermek İçin Kendini Fedâ Edenler
20 .....Hazret-i Ebûbekir’in (r.a.) Fazileti
21 .....Ne Kıymet Verir Size Rabbim, Duânız Olmasa
22 .....İslam Adâleti
23 .....Güzel Ahlâk
24 .....Duânın Âdâbından
25 .....Gıybet Eden Sevablarını Kaybeder
26 .....Haram Lokma Doğru Yoldan Ayırır / Çocuk Terbiyesine Dâir
27 .....Dâvûd-i Tâî Rahimehullâh
28 .....Tevbe Nasıl Olur?
29 .....Zilhicce’nin Son Gecesi Yapılacak İbâdet / 30 .....Muharrem Ayı

EKİM
1 .....Muharrem Ayının Birinci Gününde Ne Yapılır?
2 .....Peygamberlerin Mübârek Naaşları Çürümez / Muharremin Biri İle Onu Arasındaki Namaz
3 .....Allâhü Teâlâ’yı Bilmek
4 .....İmânın Altıncı Şartı
5 .....Allâhü Teâlâ’ya Sığınmak
6 .....Gıybetten Tevbe
7 .....Eyâs Bin Evs / Hacer-i Esved’i İstilam Eden Allah’a Biat Etmiş Olur
8 .....Hatm-i Enbiyâ’nın Târifi
9 .....Muharrem Ayının 9. Ve 10. Gecelerinin İhyâsı / Âşûrâ Günü Olmuş Ve Olacak Bâzı Mühim Hâdiseler
10. .....Âşûrâ Günü Neler Yapılır?
11. .....Âşûrâ Gününün Fazileti
12. .....Cennet Nimetleri
13. .....İmâm Zeynelâbidîn (k.s.)
14. .....Nizâmülmülk
15. .....Mestler Üzerine Mesh Etmek Ehl-İ Sünnetin Alametindendir
16. .....Rızkı Helâlden Aramak Farzdır / Osmanlı’da Hîlekârlara Verilen Cezalar
17. .....Cennete Ancak İman İle Girilir
18. .....Şehîdliğin Fazîleti
19. .....Günahları Temizleyen On Şey
20. .....Müminlerin Cennette Duâları
21. .....Allâhü Teâlâ’nın En Sevdiği Duâ
22. .....Âlimler İki Kısımdır
23. .....Meleklerin Ümmet-i Muhammed’e Yardımı
24 .....Şirke Düşmeyen, Kan Dökmeyen Cennete Girer /  Ashâb-ı Bedir: Eyâs Bin Bükeyr (r.a.)
25. .....Nâfile Namazlar
26. .....Allah’ın Huzurunda, Zühd Ve Verâ Ehli Olacaktır
27. .....Allâme Siyelkûtî Hazretleri
28. .....İbrâhîm Aleyhisselâm’ın Evlatları
29. .....Hz. Hâtem-i Esam’dan Hikmetler (1)
30. .....Hz. Hâtem-i Esam’dan Hikmetler (2)
31. .....İmâm-ı A‘zam Hazretlerinin Yüksek Zekâsı

KASIM
1 .....Kelime-i Tevhîd’in Fazîletleri
2 .....Fırat Kenarında Bir Oğlak Zâyî Olsa Ömer’den Sorulur
3 .....Hz.Ömer’in Şehit Edilmesi
4 .....Hz. Osman’ın Halife Seçilmesi
5 .....Musîbete, Tâate Ve Günahlara Sabrın Fazîleti
6 .....Hastalıklar Günahlara Keffârettir / Müminin Alametleri
7 .....Gizli Sadaka Allah’ın Gadabını Söndürür
8 .....Ashâb-ı Bedir: Bilâl-i Habeşî (r.a.)
9 .....Ölümü Günde Yirmi Kere Anan Şehidlerle Haşrolur
10 .....“…Hepiniz Allah’a Tevbe Ediniz Ey Mü’minler…”
11 .....Akıllı Ve Kâmil Müminlerin Vasıfları
12 .....Sâlih Amellerin Sâhibine Faydası
13 .....İmâm Muhammed Bâkır (k.s.)
14 .....Hazret-i Ebûbekir’in Rivâyet Ettiği Bazı Hadîs-i Şerîfler / Gıybet
15 .....Kulun Vazîfesi Allah’a İbâdettir
16 .....Allâhü Teâlâ Ölümü Çok Hatırlayanı Sever
17 .....Sahâbe-i Kirâm’da Allâh Korkusu
18 .....Allâhü Teâlâ Sabredenlerle Beraberdir
19 .....Peygamberlerin Mirası İlimdir / Mümindeki Üç Haslet
20 .....Peygamberler Onun İlminden Bir Noktadır
21 .....Münafıkların Dırar Mescidi
22 .....İhlâs Sûresinin Faziletleri / “Ekmeğe Hürmet Ediniz”
23 .....Geceleri İbâdetle İhyâ Etmek
24 .....Peygamber Efendimiz (s.a.v.)
25 .....Namaz
26 .....Âlimin Âbid Üzerine Fazîleti
27 .....Ashâb-ı Bedir: Beşîr Bin Sa‘d (r.a.)
28 .....Ümmet-i Muhammed’in Bazı İmtiyazları
29 .....Kötülüğe İyilikle Mukabele / Saferu’l-Hayr
30 .....Peygamber Efendimiz Buyurdular

ARALIK
1 .....İslâm Tarihinde Şeyhulislâmlık
2 .....“Dîn, Nasîhattir”
3 .....Seyyid Ahmed (Emir) Buhârî
4 .....İmâm-ı A‘zam’ın Takvâsı
5 .....Ashâb-ı Kirâmın Fazîletine Dair
6 .....Kur’an Okumanın Fazileti
7 .....Âyetü’l-Kürsî’nin Fazîleti
8 .....Allâh İçin Sevenler
9 .....Peygamberimiz’in Şefâati Haktır
10 .....“Muhammed Mustafâ, Allâh’ın Resûlü Ve İnsanların Efendisidir”
11 .....Velâdet (Mevlid) Kandili / Resûlullâh Efendimizin Bazı Yüksek Vasıfları
12 .....Peygamberimizin Bazı Husûsiyetleri
13 .....İsmâil Aleyhisselâm
14 .....Nuh Aleyhisselâm’ın Gemisini İnşâsı
15 .....Müslümanların Çocukları Şefâat Ederler / Hâtem-i Tâî’nin Cömertliği
16 .....İnsan Üzerindeki Haklar
17 .....Terk Edilmeyecek Onbeş Şey / Mevlana Celaleddin-i Rûmî
18 .....İhyâü Ulûmi’d-Dîn Kitâbı
19 .....Neme Lazımcılığın Zararı
20 .....İmâm Şâfiî / Bir Mesele: Tırnaktaki Boya
21 .....Verâ’ın Tamam Olması İçin / İmam Şâfiî Hz. Fazileti
22 .....Allâhü Teâlâ Benim Ümmetimi İki İsimle İsimlendirdi / Mü’min Âllah’ın Nuru İle Bakar
23 .....Peygamberimiz’e İman
24 .....Sabreden Ve Şükredenler
25 .....İlim, Amel Etmek İçindir
26 .....Ezâni (Gurûbî) Saat Nedir?
27 .....“Temizlik İmanın Yarısıdır”
28 .....Hz. Îsâ, Ahmed Aleyhisselamı Müjdelemiştir
29 .....Hakiki Bir Mü’min’in Tefekkürü
30 .....Bir Kavme Benzemeye Çalışan Onlardandır
31 .....Kurân Tefsirine Dâir


http://www.fazilettakvimi.com/tr/muhim_aciklamalar/11.html

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ashâb-ı Kirâm | İsimlerimiz
« Yanıtla #1852 : 03 Ocak 2016, 02:26:57 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ اللهُ تَعَالَى: وَالسَّابِقُونَ الْأَوَّلُونَ مِنَ الْمُهَاجِرِينَ وَالْأَنْصَارِ وَالَّذِينَ اتَّبَعُوهُمْ بِإِحْسَانٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ... الآية. (سورة التوبة، 100


Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu:
“Muhacirler ile Ensar’dan ilk evvel İslâmiyet’i kabul ile başkalarından öne geçenler ve onlara ihsan ile tâbi olanlar var yâ! Allah onlardan râzı oldu, onlar da Allah’tan râzı oldular...”
(Tevbe Sûresi, âyet 100)



02
Ocak Cumartesi 2016

Ayın Safhaları


Rûmî: 20 Kânûn-ı Evvel 1431 Hicrî: 22 Rebîulevvel 1437

Kânûnî'nin Rodos'u Fethi (1523) • İnsandan İnsana İlk Kalp Nakli Ameliyatı (1961)


Ashâb-ı Kirâm

Ashâb-ı Kirâm efendilerimiz, Arab lisânının bütün inceliklerini bildikleri gibi Kur’ân âyetlerinin indiriliş sebeplerini, hadîslerin nerede, hangi hâdise üzerine buyurulduğunu ve dînî hükümlerin dayandığı delilleri herkesten daha iyi bilirlerdi. İctihâdın şartlarına tamamen sahiptiler. Allâhü Teâlâ, Kur’ân-ı Kerîm’de onları medhetmiş, Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.), hadîs-i şerîflerinde onların dînin emînleri ve hidâyet yıldızları olduklarını bildirmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’i ve hadîs-i şerîfleri Resûl-i Ekrem’in (s.a.v.) “Burada bulunan, bulunmayana teblîğ etsin” emrine uyarak onlara hayırlı halef olan tâbiîne teblîğ etmişlerdir.

Allâhü Teâlâ, Ashâb-ı Kirâm’ı dînin yayılması husûsunda Habîb-i Ekrem’ine dost ve refîk kılmıştır. Onlar da bu büyük nimetin kadrini bilerek i‘lâ-i kelimâtullah (dini yayma) uğrunda mal ve canlarını fedâ etmişlerdir. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz’in de beyân buyurdukları üzere Ashâb’ın hepsinin Allâhü Teâlâ’nın rızasına nâil oldukları kat‘î deliller ile sabittir.

Ashâb-ı Kirâm’ın ve Tâbiîn’in fazîletini ve dîne olan hizmetlerini inkâr etmek kadar cehâlet ve nankörlük düşünülemez. İslam dîninin koruyucusu ve yayıcısı olan o zâtları hatâ ile ithâm eden sapık fırkalar acaba din ve mezheblerini ne vâsıta ile dînin sâhibi Resûl-i Ekrem Efendimiz’e (s.a.v.) isnâd edebileceklerdir?

İşte bu hakîkatlere binâen Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) “Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır…” buyurmuşlar ve kurtuluşa erecek yegâne fırkayı da “Onlar benim ve Ashâbım’ın yolu üzere olanlardır” diye beyân etmişlerdir. (Mevâhibü’r-Rahmân fî-Menâkıb-ı İmâm-ı A‘zam)

İsimlerimiz: Erkek: Ahmed, Kız: Ayşe


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Hak Geldi, Bâtıl Zâil Oldu
« Yanıtla #1853 : 03 Ocak 2016, 02:34:07 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"


(قَالَ اللهُ تَعَالَى: ... لَا يَسْتَوِى مِنْكُمْ مَنْ أَنفَقَ مِنْ قَبْلِ الْفَتْحِ وَقَاتَلَ أُولَئِكَ أَعْظَمُ دَرَجَةً مِنَ الَّذِينَ أَنفَقُوا مِنْ بَعْدُ وَقَاتَلُوا... الآية.(سورة الحديد،10


Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu:
“…Fetihten evvel infak edip çarpışanlarınız diğerlerine müsâvî olmaz, onlar sonradan infak edip çarpışanlardan derece îtibâriyle daha büyüktür...”
(Hadîd Sûresi, âyet 10)



03
Ocak Pazar 2016

Ayın Safhaları


Rûmî: 21 Kânûn-ı Evvel 1431 Hicrî: 23 Rebîulevvel 1437

Mekke'nin Fethi (630) • Mersin'in Kurtuluşu (1922)


Hak Geldi, Bâtıl Zâil Oldu

Allâhü Teâlâ, Resûlullâh Efendimiz’e (s.a.v.) din düşmanlarına karşı yardım edeceğini ve fetihler olacağını bildirmişti. Sonra Peygamber’ine Mekke-i Mükerreme’nin fethini ikrâm edip İslâm dînini yükseltti ve Mekke’ye girerken: “Hak geldi bâtıl zâil (yok) oldu, hakîkaten bâtıl yıkılmaya mahkûmdur.” meâlindeki İsrâ Sûresi’nin 81. âyetini okumasını emretti.

Mekke-i Mükerreme feth edildiğinde Ka‘be-i Muazzama’nın etrafında 360 put vardı. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.), her putun karşısına geldikçe mübârek elindeki asâ ile işâret ederek İsrâ Sûresi’nin 81. âyet-i kerîmesini okuyunca put yüzü üstüne yıkılıyordu. Hâlbuki o putların her biri bulundukları yere kurşun ve demirlerle sağlamlaştırılmıştı.

Huzâa kabîlesinin Ka‘be üzerine diktikleri putun yıkılışını Hazret-i Ali (k.v.) şöyle anlattı:

Ka‘be-i Muazzama’ya geldiğimizde Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz bana ‘çök’ buyurdu. Ka‘be’nin yanına çöktüm. Benim zayıf kaldığımı görünce ‘omuzlarıma çık’ buyurdular. Ben de mübârek omuzlarına çıktım. Beni kaldırınca gökyüzünde ufka erişebileceğimi gördüm. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.):

“Nasıl görüyorsun?” diye sordu.

“Bütün perdelerin kaldırıldığını görüyorum. Öyle zannediyorum ki eğer dilesem gökyüzü ufkuna ulaşırım.” dedim.

Ka‘be’nin üzerine çıktığımda Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Onların en büyük putlarını at” diye emrettiler. Onu Ka‘be’ye ve yere demir kazıklarla sağlamca tutturmuşlardı.

Peygamberimiz (s.a.v.): “Onu ‘Hak geldi bâtıl zâil oldu, hakîkaten bâtıl yıkılmaya mahkûmdur’ (meâlindeki) İsrâ Sûresi’nin 81. âyet-i kerîmesi ile zayıflat, yerinden ayır.” buyurdular. Ben sağından solundan, önünden ardından bu âyet-i celîleyi okuyup onu yerinden ayırdım. Peygamberimiz’in emri üzere putu attım. Demirden olmasına rağmen, cam gibi kırıldı.
(Tarîhu’l-Hamîs, Diyarbekrî)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Faydalı Kitaplar Çok Okunmalı
« Yanıtla #1854 : 03 Ocak 2016, 02:47:27 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"


(قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ تَعَلَّمَ عِلْمًا لِغَيْرِ اللهِ (أَوْ أَرَادَ بِهِ غَيْرَ اللهِ) فَلْيَتَبَوَّأْ مَقْعَدَهُ مِنَ النَّارِ. (ت

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Kim Allâh(ın rızasın)dan başka bir şey için bir ilim öğrenirse veya onunla Allâh(ın rızasın)dan başkasını isterse cehennemdeki yerine hazırlansın.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)



04
Ocak Pazartesi 2016

Ayın Safhaları


Rûmî: 22 Kânûn-ı Evvel 1431 Hicrî: 24 Rebîulevvel 1437

Sultanahmed Camii'nin Temeli Atıldı (1610)


Faydalı Kitaplar Çok Okunmalı

Yediklerinde ve giydiklerinde temizliğe itina eden her Müslüman, bundan daha mühim olan ruh ve fikir temizliğini ihmal etmesi düşünülemez. Bedenin sıhhati için temiz gıda arandığı gibi ruhun gıdası olan dînî ilimler de herkesten ve her kitaptan alınmamalı, seçilerek alınmalıdır. Peygamberimiz (s.a.v.) “Muhakkak şu (şer’î) ilim dîninizdir, onu kimden aldığınıza dikkat ediniz.” buyurmuşlardır.

Müslümanlar, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat îtikâdını, amel ve ihlâsı öğreten kitapları okumalıdır. Mârifet çok kitap okumak değil, faydalı kitapları çok okumaktır. Ehl-i Sünnet’in hassâsiyetlerini bilmeyen bir kimseyi dinlemek veya bir kitabını okumak büyük bir tehlikedir. Zira bunlar, îtikâdî zehirlenmelere sebep olabilir.

Dînî kitapların çoğu hiç kontrol edilmeden basılmaktadır. Ehl-i Sünnet îtikâdına aykırı fikirler, Ehl-i Sünnet düşmanlarının kitaplarından iktibaslar, hatalı tercümeler vs. bulunmaktadır. Bir kısım kitaplarda da îtikâdı bozmak için cümleler arasına sokulmuş zehirler vardır. Hatalarla dolu Kur’ân-ı Kerîm meâllerine, Hz. Muâviye’ye ve Ashâb-ı Kirâm’ın bazılarına hakâret eden, Hz. Âişe’ye dil uzatan bozuk kitaplara dikkat edilmelidir. Müslümanlar, dînini ve târihini Ehl-i Sünnet âlimlerinden ve onların eserlerinden öğrenmeli; ehliyetli bir kontrolden geçmeyen dînî eserlere itibar etmemelidir.

Dînî kitaplar sırf para kazanmak için basılmamalıdır. Günümüzde her kitabın tercümesi basılıyor. Hâlbuki her kitabın tercüme edilmesi doğru olmaz. Tercüme ile ilim olmayacağı gibi âlim de olunmaz. İlim, on beş asırdır nasıl öğrenildi, nasıl öğretildi ise öylece öğrenilip öğretilmelidir. Usûle uymayan tâlim ve taallümden faydalı ilim hâsıl olmaz.

Fazilet Neşriyat’ın gâyesi Müslümanlar’ı, ebedî hayatlarını mahvedecek tehlikelerden muhâfaza için faydalı kitaplar basmak ve piyasada basılan faydalı kitapları okuyucuya arzetmektir. Fazilet Takvimi de her sene mûteber eserlerden seçilerek hazırlanmaktadır. Muvaffakiyet Allâhü Teâlâ’dandır.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Hakîkî İlim
« Yanıtla #1855 : 05 Ocak 2016, 10:39:40 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: سَلُوا اللهَ عِلْمًا نَافِعًا وَتَعَوَّذُوا بِاللهِ مِنْ عِلْمٍ لَا يَنْفَعُ. (هـ

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Allâhü Teâlâ’dan faydalı ilim isteyiniz. Fayda vermeyen ilimden Allâh’a sığınınız.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i İbn-i Mâce)



05
Ocak Salı 2016

Ayın Safhaları


Rûmî: 23 Kânûn-ı Evvel 1431 Hicrî: 25 Rebîulevvel 1437

Osmanlı-İngiliz İttifak Antlaşması (1799) • Medine-i Münevvere'yi Sel Bastı (1918) • Adana'nın Kurtuluşu (1922)


Hakîkî İlim

Hakîkî ilim Allâhü Teâlâ’ya âittir. Zira onun ilmi zâtındandır. Ondan başkasının ilmi ise zatından olmayıp ancak Allâhü Teâlâ’nın öğretmesi iledir. Bütün yaratılmışların ilmi onun ilmi yanında okyanustan bir damla bile değildir. Nitekim Hızır Aleyhisselam ve Mûsâ Aleyhisselam gemiye bindiklerinde bir serçe gelip geminin bir tarafına kondu. Sonra gagasını denize daldırıp çıkardı. Hızır Aleyhisselam, Mûsâ Aleyhisselam’a dedi ki:

“Senin ve benim ilmim Allâhü Teâlâ’nın ilmi yanında ancak şu serçenin denizden alabildiği kadardır.”

İmâm Ebû Yusuf Rahimehullah’a bir mesele soruldu, “Bilmiyorum” dedi. Soran kişi:

“Bulunduğun makam câhillerin işgal edecekleri yer değildir” deyince şöyle buyurdu:

“Mekân bazı şeyleri bilen, bazılarını da bilmeyenler içindir. Amma her şeyi bilen Allâhü Teâlâ mekândan münezzehdir, onun için mekân yoktur.”

Muhakkak Allâhü Teâlâ, gizliyi de en gizliyi de bilir. Yerde ve gökte onun ilminden hâriç bir zerre bile yoktur.

Hazret-i Ali (k.v.) buyurdu: “İlim nehir, hikmet denizdir. Âlimler nehir etrafında dolaşır. Hikmet ehli denizin ortasına dalar. Ârifler ise necât (kurtuluş) gemisinde seyreder (gider)ler”.

Allâhü Teâlâ, İbrâhim Aleyhisselam’a şöyle vahyetti:


“Ey İbrâhim, muhakkak ben Alîm (her şeyi bilen)im, her ilim sâhibini severim.”

Süleyman Aleyhisselam, ilim, mal ve mülkten (saltanattan) birini tercihte serbest bırakıldı, ilmi tercih etti. Mal ve mülk de onunla birlikte kendisine verildi. (Hulâsatü’l-Ahbâr, Aziz Mahmud Hüdâî)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Sultan Dördüncü Mehmed Han
« Yanıtla #1856 : 05 Ocak 2016, 16:10:55 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"


(قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ نَزَلَ مَنْزِلًا ثُمَّ قَالَ أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللهِ التَّامَّاتِ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ لَمْ يَضُرَّهُ شَيْءٌ حَتَّى يَرْتَحِلَ مِنْ مَنْزِلِهِ ذَلِكَ. (م


Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Kim, bir yerde konaklar ve ‘Eûzü bi-kelimâtillâhi’t-tâmmâti min şerri mâ halak’ derse oradan ayrılıncaya kadar ona hiçbir şey zarar veremez.”
(Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Müslim)



06
Ocak Çarşamba 2016

Ayın Safhaları


Rûmî: 24 Kânûn-ı Evvel 1431 Hicrî: 26 Rebîulevvel 1437

Sultan Dördüncü Mehmed Han'ın Vefatı (1693) • Ceyhan'ın Kurtuluşu (1922)


Sultan Dördüncü Mehmed Han

Kânûnî Sultan Süleyman Han’dan sonra tahtta en fazla kalan sultan olan Dördüncü Mehmed Han, 19’uncu Osmanlı padişahı ve 83’üncü İslâm halîfesidir. Sultan İbrahim Han’ın oğludur. Edebiyâta ve târihe merakı olup; sohbet dinlemeyi sever, âlim ve şeyhlere hürmet ederdi. Beş vakit namazı cemaatle kılardı. İçkiyi şiddetle yasak edip imalâthânelerini kapattırdı; bid’atlerin kaldırılması için gayret etti.

Zamanında İstanbul’da Çınar Vakası denilen bir isyan oldu. Osmanlı Devleti bugünlerde biraz sıkıntılar çekti. Fakat bu hâdiselerden sonra kıymetli bir devlet adamı olan Köprülü Mehmed Paşa sadrazam oldu. O ve ondan sonra sadrazamlık yapan oğlu Fâzıl Ahmed Paşa devlet ve millete büyük hizmetler etmişlerdir. Köprülüler devrinde Osmanlı Devleti en geniş hudutlarına kavuşmuştu.

Sultan Dördüncü Mehmed Han devrinde, kıymetli ilim adamları ve sanatkârlar yetişti, her sâhada kıymetli eserler yazıldı. Seyyid Feyzullah, Ayşi Mehmed, Hibrî Ali, Ebü’l-Bekâ Eyyüb bin Mûsâ, Şuûrî Hasan Efendiler fıkıh, edebiyat, lügat ve diğer ilimlere âit kıymetli eserler yazdılar. Kâtib Çelebi ve Evliyâ Çelebi onun devrinde vefât eden âlimlerdendir. Dördüncü Mehmed devrinde inşâsı tamamlanıp ibâdete açılan Yeni Câmi, Osmanlı mimarisinin şâheserlerindendir. Eminönü’ndeki Yeni Câmî yanındaki Mısır Çarşısı, bu câmiye vakıf olarak yapılmıştır.

1687’de Osmanlı ordusunun Avusturya cephesinde yenilmesi üzerine çıkan isyanda tahttan indirilen Sultan Dördüncü Mehmed, 1693 târihinde vefât edinceye kadar Edirne’de ikâmet etti. Kabri, annesi Turhan Vâlide Sultan’ın Yeni Cami’deki türbesindedir. Rahmetullâhi aleyh. (M. Osmanlı Tarihi, Çamlıca B.Y.)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
En Kıymetli Sermâye: Ömür
« Yanıtla #1857 : 07 Ocak 2016, 10:40:59 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: نِعْمَ الْمَطِيَّةُ الدُّنْيَا فَارْتَحِلُوهَا تُبَلِّغْكُمُ الْآخِرَةَ. (ادب الدنيا والدين

Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Dünya ne güzel binektir. Ona binin ki sizi âhirete götürsün.”
(Hadîs-i Şerîf, Edebü’d-dünyâ ve’d-din)



07
Ocak Perşembe 2016

Ayın Safhaları


Rûmî: 25 Kânûn-ı Evvel 1431 Hicrî: 27 Rebîulevvel 1437

Osmaniye'nin Kurtuluşu (1922)


En Kıymetli Sermâye: Ömür

Cennetteki ebedî hayata ulaşmak için bulunduğu seferde, ömrünün yegâne sermayesi olduğunu bilen kimse onu aslâ zâyi etmez. Dünyada tembellik ve rahatı tercih edenler, ilmi az ve hesap gününe îmânı zayıf olanlardır. Onlar elden kaçırdıkları yüksek derecelere asla bakmazlar.

Ömrü zâyi etmek: Uzun emel sahibi olmak, fânî dünyada râhatı tercih etmekten ileri gelir.

Hazret-i Ali (k.v.):
“Uzun emel (sonu gelmez, bitmez tükenmez dünya hırsı) âhireti unutturur” buyurmuştur.

Hasan-ı Basrî (rh.):
“Dünyalık emelleri uzun olan her kulun amelleri de kötü olur” demiştir.

Âlim bir zât kabristana girdi ve dedi ki “Lâ ilâhe illallâh! Buradakilerin hepsinin yapacağım deyip de yapamadıkları birçok işleri vardı.”

İnsanın en kıymetli iki şeyi kalbi ve vaktidir. Vaktini boşa geçirip zâyi eden ve kalbini Allâh’a isyanla öldüren âhirette fayda göreceği her şeyi kaçırmış olur.

Hasan-ı Basrî (rh.) buyurdu ki:
“Âdemoğluna kıyâmet gününde ömrü saat saat gösterilir. Hayırlı bir şey söylemediği her an için pek çok pişmanlıklar çeker.”

İnsan her gün ve gece binlerce nefes alıp verir. Her nefes hazine gibidir, onunla ne yapacağına iyi bak.

Âbidlerden Huveyl bin Muhammed (rah.) derdi ki:

“Öyle görüyorum ki -kıyâmet gününde- Huveyl’i hesap için durdurup:

Ey Huveyl bin Muhammed! Sana altmış sene ömür verdik. Onda ne işledin?
diye sorarlar, sonra hesaba başlarlar:

Altmış senede gündüz kaylûle ile birlikte uykularım toplanır, ömrümün bir kısmı ona gitmiştir. Yemek yediğim saatler toplanır, ömrümün bir kısmı onda geçmiştir. Abdest saatlerim toplanır, bir kısmı da onunla geçmiştir. Sonra namazlarıma, oruçlarıma bakılır, noksandır. Öyle ise âkıbet ya helâk olmak ya da Allâh’ın affına nâil olmaktır.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Müslümanların İran Kisrasını İslâm’a Daveti
« Yanıtla #1858 : 08 Ocak 2016, 11:29:42 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ اللهُ تَعَالَى: رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً إِنَّكَ أَنْتَ الْوَهَّابُ. (سورة آل عمران، 8

Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu:
“Ey Rabbimiz, bizleri hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi haktan saptırma ve kendi katından bizlere bir rahmet ihsan et. Şüphe yok ki herkesin muradını verecek ancak sensin.”
 (Âl-i İmran sûresi, âyet 8)



08
Ocak Cuma 2016

Ayın Safhaları


Rûmî: 26 Kânûn-ı Evvel 1431 Hicrî: 28 Rebîulevvel 1437

Erzin'in Kurtuluşu (1922) • Hirfanlı Barajı'nın Açılışı (1960)


Müslümanların İran Kisrasını İslâm’a Daveti

Mü’minlerin emîri Hz. Ömer (r.a.), Kâdisiyye’de ordusunu toplayan Sa‘d bin Ebî Vakkas’a (r.a.): “Düşmanları gözünde büyütme, Allah’a tevekkül et. Cesur ve kıvrak zekâlı kimselerden birkaç zâtı elçi olarak gönder. İranlılar’ı İslâm’a davet etsinler” buyurdu. Hazret-i Sa‘d (r.a.) bir heyeti elçi olarak Kisra’ya gönderdi. (M. 635).

İran kisrası (hükümdarı) Yezdicerd, elçilere “Niçin geldiniz?” diye sordu. Elçilerden Nûman bin Mukarrin (r.a.): “Cenab-ı Hak bize hayırla emreden ve kötülükten men eden bir peygamber gönderdi. Dünya ve âhiret saadetini vaad etti, ona iman ettik… Sizi İslam dinine davet ediyoruz. Dinimizi kabul ederseniz burada Allah’ın kitabını ve onun hükümlerini öğretmek üzere bazı arkadaşlarımızı bırakıp gideriz ve eğer cizye verecek olursanız onu da kabul ederiz ve sizi himaye ederiz. Aksi takdirde sizinle harp ederiz.” diye cevap verdi.

Kisra Yezdicerd: “…Eğer gelişiniz ihtiyaçtan dolayı ise fakirlerinize yiyecek ve ileri gelenlerinize giyecek veririz ve sizin üzerinize yumuşaklıkla muamele edecek bir vali tayin ederiz.” dedi. Bunun üzerine Kays bin Zürâre (r.a.) söz aldı ve sertçe: “Ya cizye, ya kılıç. İkisinden birini seç. Yahut Müslüman olup canını kurtar” dedi.

Yezdicerd: “Benden evvel elçi öldürmüş bir hükümdar olsaydı, ben ikinci olup sizi öldürürdüm” dedikten sonra bir zenbil toprak getirtti ve “En büyüğünüz kim ise bunu yüklenip reisinize götürün ve biliniz ki, hepinizi çiğnemek için serdarım Rüstem’i göndermek üzereyim” dedi.

Yezdicerd kendine güveniyor ve öğünüyordu. Hâlbuki İran Devleti zayıflamış ve ahalisinin ahlâkı bozulmuştu. Kalbleri îmân nûru ile aydınlanmış olan Müslümanlara karşı duramayacakları meydandaydı. Yezdicerd bu inceliklere vâkıf olmadığından Müslüman elçilerini korkutmak hulyâsındaydı.

Hemen Âsım bin Amr (r.a.) kalktı ve zenbili aldı. Geri döndüklerinde: “Ya Sa‘d! Müjde. Allâhü Teâlâ, onların toprağını bize verdi” demiştir. Nitekim çok geçmeden bütün İran fethedilmiştir. (Hz. Ömeru’l-Fâruk, Çamlıca B.Y.)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Allâhü Teâlâ’ya Îmân
« Yanıtla #1859 : 15 Ocak 2016, 02:57:02 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ اللهُ تَعَالَى: وَأَسِرُّوا قَوْلَكُمْ أَوِ اجْهَرُوا بِهِ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ. (سورة الملك، 13

Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu:
“Sözünüzü (inanç ve mezhebinizi) ister gizleyin ister açığa vurun. Çünkü o (Allah) kalblerdekini (içiyle dışıyla bütün hakikatleri) bilir.”
(Mülk sûresi, âyet 13)



09
Ocak Cumartesi 2016

Ayın Safhaları


Rûmî: 27 Kânûn-ı Evvel 1431 Hicrî: 29 Rebîulevvel 1437

Düşman Çanakkale'den Çekildi (1916) • Dörtyol'un Kurtuluşu (1922)


Allâhü Teâlâ’ya Îmân

Îmânın altı şartından birincisi Allâhü Teâlâ’ya îmândır. Allâhü Teâlâ’ya îmân, tevhîdden (onun birliğine inanmaktan) ibârettir.

Allâhü Teâlâ bütün kâinâtın, her şeyin yaratıcısıdır. İbâdet edilmeye lâyık olan ancak Allâhü Teâlâ’dır. Ondan başka ibâdete lâyık bir zât yoktur. Noksan sıfatlardan münezzehtir, uzaktır, kemâl sıfatları vardır:

Allâhü Teâlâ’nın sıfât-ı zâtiyyesi altıdır:

Vücûd: Var olmak. Allâhü Teâlâ vardır.
Kıdem: Evveli olmamak; ezelî olmak. Allâhü Teâlâ’nın varlığının evveli yoktur.
Bekâ: Sonu olmamak; ebedî olmak. Allâhü Teâlâ’nın varlığının sonu yoktur.
Vahdâniyet: Birlik. Allâhü Teâlâ zâtında ve sıfatlarında tek olup, ortağı yoktur.
Muhâlefetün lilhavâdis: Yaratılanlara hiç benzememek. Allâhü Teâlâ sonradan olan hiç bir şeye benzemez. Akla ne gelirse Allâhü Teâlâ onun gayrıdır.
Kıyam binefsihî: Allâhü Teâlâ varlığında hiç bir şeye muhtaç değildir.

Allâhü Teâlâ’nın sıfât-ı sübûtiyyesi sekizdir:

Hayât: Allâhü Teâlâ diridir ve dirilticidir.
İlim: Bilgi. Allâhü Teâlâ her şeyi bilir. Allâhü Teâlâ kalblerde gizlenen niyetleri dahi bilir.
Semi’: İşitmek. Allâhü Teâlâ her şeyi işitir.
Basar: Görmek. Allâhü Teâlâ her şeyi görür. Allâhü Teâlâ karanlık gecede, kara taşın üzerinde, kara karıncanın yürüdüğünü görür ve ayağının sesini işitir.
İrâdet: Dilemek. Allâhü Teâlâ ne dilerse onu dilediği gibi işler.
Kudret: Gücü yetmek. Allâhü Teâlâ her şeye kâdirdir.
Kelâm: Konuşmak. Allâhü Teâlâ’nın harf ve sese muhtaç olmadan konuşması demektir. Kur’ân-ı Kerîm, Allâh’ın kelâmıdır.
Tekvîn: Yoktan var etmek, meydana getirmek, yaratmak. Allâhü Teâlâ bütün mahlûkların yaratıcısıdır.

Allâhü Teâlâ’yı bilmek bu sıfatları bilmek ile olur.

Allâhü Teâlâ’nın şânı büyük olan zâtını kimse bilemez, bilmek için düşünmek câiz değildir. Allâhü Teâlâ şöyle midir böyle midir, diye akıllara ve fikirlere gelirse; Allâhü Teâlâ’nın zâtı ve sıfâtları akla gelen hayâllerin tamamından münezzehtir ve uzaktır.