Gönderen Konu: "Duvardan Dökülen İnciler" Takvim Yaprakları  (Okunma sayısı 1063997 defa)

0 Üye ve 243 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Muharrem Ayı
« Yanıtla #1770 : 21 Ekim 2015, 11:50:48 »

"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: وَمَنْ صَامَ يَوْمًا مِنَ الْمُحَرَّمِ فَلَهُ بِكُلِّ يَوْمٍ ثَلَاثُونَ يَوْمًا. (طص)

“Muharrem ayında oruç tutana her gün için otuz gün(lük oruç) sevabı vardır.”
(Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu’cemu’s-Sağîr)



13
Ekim Salı 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 30 Eylül 1431 - Hicrî: 29 Zilhicce 1436

Ankara'nın Başkent Olması (1923)


Muharrem Ayı

Muharrem ayı, Hicrî senenin birinci ayıdır. Bu ayın ilk gecesi, (bu akşam) akşam ile yatsı arasında Allâhü Teâlâ’nın rızâsı için iki rek’at namaz kılınır. Namaza şöyle niyet edilir :

“Yâ Rabbi, bizi yetiştirmiş olduğun bu seneyi hakkımızda mübârek kılman, afv-ı ilâhine, feyz-i ilâhîne mazhar kılman, dünyevî ve uhrevî saâdetlere nâil eylemen için Allâhü Ekber.

Her iki rek’atte 7 Fâtiha-i Şerîfe, 7 Âyetü’l-Kürsî, 7 İhlâs-ı  Şerîf okunur. Namazdan sonra:

11 defa: “Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü yuhyî ve yümît, ve hüve Hayyün lâ yemût, biyedihi’l-hayr, ve hüve alâ külli şey’in kadîr.”

11 İstiğfâr-ı Şerîf,

11 Salavât-ı Şerîfe okunup duâ yapılır.

Duâda, geçmiş senenin günâhlarının affı ve yeni seneye günahsız girmek için ilticâ edilir.

Muharremin birinci gecesi ayrıca şu şekilde niyet ederek bir Tesbîh Namazı kılınır:

“Yâ Rabbi, bu yeni senede beni mağfiret-i ilâhiyene, rızâ-yı ilâhîne ve hidâyet-i ilâhîyene mazhar eyle. Yeni açılan amel defterimi rızâ-yı ilâhîne muvâfık amel ile doldurmayı bana nasip eyle. Beni gadab-ı ilâhîne dûçâr edecek amellerden muhâfaza buyur.”

Tesbih namazında (15 tesbihden sonra) şunlar okunur:

1. rek’atte: 1 Fâtiha-i Şerîfe, 1 Âyetü’l-Kürsî,

2. rek’atte: 1 Fâtiha-i Şerîfe, 1 Âmene’r-Rasûlü… (Sûre-i Âl-i İmrân’ın ilk 2 âyeti de ilâve edilerek)

3. rek’atte: 1 Fâtiha-i Şerîfe, 1 Hüvellâhüllezî…

4. rek’atte: 1 Fâtiha-i Şerîfe, 1 İhlâs-ı Şerîf.

Namazdan sonra istiğfâr edilir, salevât- ı şerîfe getirilir ve arkasından duâ edilir. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Muharrem Ayı | Muharremin Bir'i İle O'nu Arasındaki Namaz
« Yanıtla #1771 : 21 Ekim 2015, 13:29:10 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: الْهِجْرَةُ أَنْ تَهْجُرَ الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ وَتُقِيمَ الصَّلَاةَ وَتُؤْتِيَ الزَّكَاةَ ثُمَّ أَنْتَ مُهَاجِرٌ وَإِنْ مُتَّ بِالْحَضَرِ. (حم

“Hicret, açık ve gizli bütün fuhşiyatı; günahları terk etmen, namazını kılman, zekâtını vermendir. Bundan sonra sen, evinde de ölsen hicret etmiş sayılırsın.”
(Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ahmed)



14
Ekim Çarşamba 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 01 Teşrin-i Evvel 1431 Hicrî: 1 Muharrem 1437

Bugün Hicri Yılbaşı. Hicri yeni yılınızı tebrik ederiz.


Muharrem Ayı

Tevbe Sûresi’nin, 36. âyet-i kerîmesinde; (meâlen)

“Muhakkak ki, Allâhü Teâlâ katında ayların sayısı, Cenâb-ı Hakk’ın kitabında gökleri ve yeri yarattığı günden beri on ikidir. Bunlardan dördü haram olanlardır...” buyrulmuştur. Bu aylar Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Receb aylarıdır. Bunlara eşhuru hurum (haram, hürmetli aylar) denilir.

Bu aylarda yapılan isyanın günahı diğerlerinden daha şiddetli, ibadetin sevabı diğerlerinden daha kıymetli olduğundan öbür aylardan daha fazla hürmet edilmesi lâzım gelir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Muharrem ayından bir gün oruç tutan kimseye, bir gününe karşılık otuz günlük sevab vardır.” buyurmuştur.

Bir başka Hadîs-i şerîfte; “…Ramazan orucundan sonra oruçların en faziletlisi Muharrem ayında tutulan oruçtur.” buyrulmuştur.


Muharremin Bir'i İle On'u Arasındaki Namaz

Muharrem ayının 1’i ile 10’u arasında bir defa olmak üzere, 2 rek’atte bir selâm vererek 6 rek’at namaz kılınır. Bu namaz akşamla yatsı arasında kılınabileceği gibi, bu vakitte kılınamadığı takdirde yatsıdan sonra da kılınabilir. Namaza şöyle niyet edilir:

“Niyet eyledim Yâ Rabbi senin rızâ-yı şerîfin için namaza. Herhangi bir komşumun ve din kardeşimin veyâ herhangi bir kimsenin bana hakkı geçmiş ise bu hakkın ödenmesi için.” Allâhü Ekber…

1. rek’atte: 1 Fâtiha-i Şerîfe, 1 Âyetü’l-Kürsî, 11 İhlâs-ı  Şerîf.

2. rek’atte: 1 Fâtiha-i Şerîfe, 10 İhlâs-ı  Şerîf.

3. rek’atte: 1 Fâtiha-i Şerîfe, 1 Elhâkümü’t-tekâsür, 11 İhlâs-ı  Şerîf.

4. rek’atte: 1 Fâtiha-i Şerîfe, 10 İhlâs-ı  Şerîf.

5. rek’atte: 1 Fâtiha-i Şerîfe, 3 Kul yâ eyyühe’l-kâfirûn, 11 İhlâs-ı  Şerîf.

6. rek’atte: 1 Fâtiha-i Şerîfe, 10 İhlâs-ı Şerîf okunur. Namazdan sonra duâ edilir. (Duâ ve İbâdetler)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Tevbe Etmek Farzdır
« Yanıtla #1772 : 21 Ekim 2015, 13:39:00 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: أَلَا اَدُلُّكُمْ عَلَى دَائِكُمْ وَدَوَائِكُمْ أَلَا إِنَّ دَاءَكُمْ اَلذُّنُوبُ وَدَوَاءُكُمْ اَلْاِسْتِغْفَارُ. (هب

“Size derdinizi ve onun devasını bildireyim mi? Dikkat edin sizin derdiniz günahlar, devanız da istiğfardır.”
(Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Şu‘abü’l-Îmân)



15
Ekim Perşembe 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 02 Teşrin-i Evvel 1431 Hicrî: 2 Muharrem 1437

Tevbe Etmek Farzdır

İnsan doğuştan gayet temiz ve güzel yaratılmıştır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), insan kalbinin doğuştan ayna gibi temiz yaratılmış olduğunu beyan buyuruyor. İnsanın kalbi şüphe, vesvese, fitne, fesat, kin, intikam ve hased gibi günahlar ile paslanırsa aynalar kararır, artık duymaz ve görmez olur.

Bu hastalıktan kurtulmanın çaresi de tevbe ve istiğfâr etmek, pişman olup gözyaşları dökmektir. Çünkü maddi kirleri sabun ve su giderdiği gibi kalbi karartan, insanı cehennemlik yapan, manevi hastalık ve kirleri de tevbe, istiğfar ve Allah’tan korkarak gözlerden akıtılan pişmanlık yaşları giderir.

İnsan günah kirlerinden temizlenmek için tevbe ve istiğfâra devam etmelidir. Bilhassa gece yarılarında ve seher vakitlerinde namaz kılarak ve salevât-ı şerîfe ve duâlar okuyarak Cenâb-ı Hak’tan af ve mağfiret dilemelidir.

İnsan, işlediği günahlardan elem ve pişmanlık duymalı, bir daha günah yapmamaya kararlı olmalıdır. Bir günah işleyince hemen akabinde iyilik yapmalı, namaz kılıp istiğfâr etmelidir. En büyük istiğfâr, tesbih namazıdır.

Ayrıca hakkına tecavüz ettiği kimselerle helâlleşmelidir.

Hasan-ı Basrî (rah.) şöyle dedi: Tevbe dört şey ile olur: Duâ etmek ve dil ile istiğfarda bulunmak, kalb ile pişman olmak, azalarla (günahı) terk etmek ve bir daha yapmamaya karar vermektir.

‘İlerde tevbe ederim’ düşüncesi yanlıştır. Cehenneme atılıp feryad ve figan edenlerin halini düşünerek tevbe etmekte acele etmelidir. Yarın tevbe ederim diyen adam, sökmek istediği bir ağacı sökemeyen, seneye ağacın daha da köklenip dallanacağını bildiği halde seneye sökerim diyen adamın hâline benzer. Kendisi bugün kuvvetli iken küçük ağacı sökemeyen, yarın ağaç kuvvetlenip kendisi zayıf düşünce nasıl sökebilir.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Allah İçin ve Allah Yolunda Sevmek | Başlıca Büyük Günahlar
« Yanıtla #1773 : 21 Ekim 2015, 13:42:31 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: أَكْبَرُ الْكَبَائِرِ اَلْإِشْرَاكُ بِاللهِ وَقَتْلُ النَّفْسِ وَعُقُوقُ الْوَالِدَيْنِ وَقَوْلُ الزُّورِ أَوْ قَالَ وَشَهَادَةُ الزُّورِ. (خ

“Günahların en büyüğü Allâh’a şirk koşmak, bir kişiyi öldürmek, ana babaya âsî olmak ve yalan söylemektir.”
(Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Buhârî)



16
Ekim Cuma 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 03 Teşrin-i Evvel 1431 Hicrî: 3 Muharrem 1437

Allah İçin ve Allah Yolunda Sevmek

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:

“Kim (sevdiğini) Allah için sever, (sevmediğini) Allah için sevmez, (verdiğini) Allah için verir, (vermediğini de) Allah için vermezse imanı kemâle ermiştir.” (Sünen-i Ebû Dâvûd)

Ebû İdris el-Havlânî (r.a.), Muaz bin Cebel’e (r.a.):

“Ben seni Allah için seviyorum” dediğinde Hz. Muaz (r.a.) ona:

“Ben seni müjdelerim. Resûlullâh (s.a.v.)’den işittim. Buyurdular ki:

“Kıyamet günü birtakım insanlar için arşın etrafında kürsüler dikilir ki onların yüzleri ayın on dördü gibi nurludur. İnsanlar dehşete kapıldıkları ve korktukları zaman onlar dehşete kapılmaz ve korkmazlar.

Onlar, kendileri üzerine korku ve hüzün olmayan Allâh’ın veli kullarıdır.”


Ashâb-ı Kiram:

“Yâ Resûlallâh! Bunlar kimlerdir?” diye sordular. Peygamber Efendimiz de (s.a.v.):

“Onlar, Allah için birbirlerini sevenlerdir.” buyurdular.” (İmam-ı Gazâlî, İhyâ-u Ulûmi’d-Din.)


Başlıca Büyük Günahlar

1. Allâh’a şirk (ortak) koşmak ki bu küfürdür.

2. Haksız yere insan öldürmek,

3. Namuslu kadına iftira etmek,

4. Zina etmek,

5. Harbden kaçmak,

6. Sihir yapmak,

7. Yetim malı yemek,

8. Müslüman ana babaya âsî olmak,

9. Harem-i Şerîf (Mekke-i Mükerreme’nin harem hudutları dâhilin)de günah işlemek,

10. Fâiz yemek,

11. Hırsızlık yapmak,

12. İçki içmek,

Bunların yanında zararı yukarıda sayılanlar gibi veya daha fazla olan günahlar da büyük günahtır. (Şerhu Akâid, Teftâzânî)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Mücâdele Ve Münâkaşayı Terk
« Yanıtla #1774 : 21 Ekim 2015, 13:43:41 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: أَنَا زَعِيمٌ بِبَيْتٍ فِي رَبَضِ الْجَنَّةِ لِمَنْ تَرَكَ الْمِرَاءَ وَإِنْ كَانَ مُحِقًّا وَبِبَيْتٍ فِي وَسَطِ الْجَنَّةِ لِمَنْ تَرَكَ الْكَذِبَ وَإِنْ كَانَ مَازِحًا وَبِبَيْتٍ فِي أَعْلَى الْجَنَّةِ لِمَنْ حَسَّنَ خُلُقَهُ. (د)

“Şaka bile olsa yalan söylemeyen için cennetin ortasında bir köşke kefilim. Ahlâkı güzel olan için de cennetin en üst derecesinde bir köşke kefilim.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Ebû Dâvûd)



17
Ekim Cumartesi 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 04 Teşrin-i Evvel 1431 Hicrî: 4 Muharrem 1437

Mücâdele ve Münâkaşayı Terk

İtikâd (inanç) meselelerinde münâkaşa ve mücâdele etmek dînimizce yasaklanmıştır. Münâkaşa eden birbirine ‘sen bilmiyorsun’ diye eziyet eder. Kendisini çok ilim sahibi olarak muhatabından üstün tutmuş olur.

Münâkaşanın hiçbir faydası yoktur. Zira eğer sefihle; laf anlamayan akılsızla yapmış olsan sana eziyet eder. Tahammüllü insanlarla bile yapsan onun hased ve düşmanlığını kazanmış olursun. Resûlullâh Efendimiz hazretleri: “Haklı olduğu halde münâkaşayı terkedene cennetin yücesinden bir köşk verileceğine kefîlim” buyurmuşlardır.

Akıllı kişi şeytanın hilesine aldanmamalıdır. Çünkü şeytan sana “Hakkı ortaya çıkar, kimseye aldırma” der. Hâlbuki aslında o düşmanlık ve hasede sebep olur. Şeytan çok kimseleri böyle hayır göstererek şerre götürür. Şeytanın maskarası olmaktan sakınmalıdır.

Senin bir hayrı ortaya çıkarman onu kabul edecek kimseler bulunduğunda güzeldir. Bu da ancak ikaz edeceğin kişiye münâkaşa yoluyla değil gizlice ve nasihat yoluyla olmalıdır. Nasîhatın da bir usulü, yolu ve âdâbı vardır. Muhataba yumuşaklık göstermek lâzımdır. Değilse muhâtabı rezil etmek için yapılmış olur ki bunun ortaya çıkaracağı kötülük iyiliğinden fazla olur. (İmam Gazalî, Bidâyetü’l-Hidâye)

Enes bin Mâlik radıyallâhü anh anlattı:

Dînî bir meselede münâkaşa ederken Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) yanımıza geldi. Hiç gazablanmadıkları kadar gazablandılar. Sonra bizi münakaşadan şiddetle men edip buyurdular ki:

“Dikkat ediniz, ey Ümmet-i Muhammed, bu münâkaşayı terkedin. Muhakkak sizden öncekiler ancak bundan helâk oldular.

Hayrı pek az olduğu için münâkaşayı terk ediniz (muhabbeti yok eder, düşmanlığa sebep olur). Münâkaşayı terkediniz, zira mü’min münâkaşa etmez -onun ahlâkından değildir-. Dâimâ münâkaşa edersen bunun günahı sana yeter.

Münâkaşayı terkediniz, zira böyle kişiye ben kıyâmet gününde şefâat etmem…”
(Taberânî, Kebîr)



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Borç Vermenin Sevâbı | Mutfağımız
« Yanıtla #1775 : 21 Ekim 2015, 17:31:54 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِذَا كَانَ لِلرَّجُلِ عَلَى رَجُلٍ حَقٌّ فَأَخَّرَهُ إِلَى أَجَلِهِ كَانَ لَهُ صَدَقَةٌ، فَإِنْ أَخَّرَهُ بَعْدَ أَجَلِهِ كَانَ لَهُ بِكُلِّ يَوْمٍ صَدَقَةٌ. (طب

“Bir kimsenin bir kimsede alacağı olsa vadesi gelinceye kadar bir sadaka sevâbı alır. Va’de sonunda ödenmez de uzatırsa her geçen gün için o hakkın tamamını sadaka vermiş gibi mükâfat görür.”
(Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr)



18
Ekim Pazar 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 05 Teşrin-i Evvel 1431 Hicrî: 5 Muharrem 1437

Borç Vermenin Sevâbı

Bir şeyi borç olarak almak, mutlaka bir ihtiyaçtan dolayıdır. Hâlbuki kendisine sadaka verilen kimsenin ihtiyacı olmayabilir. Borç isteyen bir kimseye: ‘Bunu sana borç değil, sadaka olarak veriyorum’, demek de çok kere hoş olmaz. Bununla o kimse rencide olabilir. Borç almak ise sadaka almak kadar rencide etmez. Fakat borç veren zat bu alacağını bilâhare münasip bir surette borçlusuna bağışlayabilir.

Binaenaleyh bir parayı maddî bir fayda beklemeden sırf Allah rızası için bir kimseye borç vermek, onu sadaka olarak vermekten daha makbuldür.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:

“Bir şeyi borç olarak vermek, onu sadaka olarak vermekten daha hayırlıdır.”

“Bir kimse sıkıntıda olan bir şahsa kolaylık gösterirse Allâhü Teâlâ da o kimseye dünyada da, ahirette de kolaylık ihsan buyurur.”

Bir Müslümana yakışan, bütün insanlara karşı daima kolaylık göstermesidir. Meselâ: Fakir bulunan bir borçlusundan alacağını karşılıksız bağışlar veya ona bir müddet daha mühlet verir ve sair muhtaç olanların da imkân dâhilinde yardımlarına koşar. Böyle âlicenap bir zat, bunun mükâfatını dünyada da ahirette de görür, Allâhü Teâlâ’nın lütfuna, yardımına mazhar olmak şerefine nail olur.


MUTFAĞIMIZ: Fırında Sebzeli Lüfer (6 kişilik)

Malzemeler: 3 adet lüfer, 1 adet kereviz, 2’şer adet patates, havuç, domates, biber, soğan, 6 diş sarımsak, 1 adet limon, yarım demet maydanoz-dereotu, 2 kaşık tereyağ, yarım çay bardağı zeytinyağı, 1 çay bardağı su, biraz tuz ve karabiber.

Hazırlanışı: Balıklar temizlenip fileto kesilir, tuz ve karabiber serpilir, üzerlerine birer parça tereyağı konulup fırın tepsisine dizilir. Yuvarlak doğranılan sebzeler ve limon tepsiye konulur. Su ve zeytinyağı gezdirilerek konulur ve 170 derece fırında 30 dk. pişirilir. Kıyılmış maydanoz veya dereotu serpilir.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Cennete Girdiren Üç Şey |
« Yanıtla #1776 : 21 Ekim 2015, 17:35:53 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: وَمَا زَادَ اللهُ عَبْدًا بِعَفْوٍ إِلَّا عِزًّا. (م)

“Allâhü Teâlâ, (intikam almaya gücü yettiği halde) affeden bir kulun izzet ve şerefini muhakkak artırır.”
(Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Müslim)



19
Ekim Pazartesi 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 06 Teşrin-i Evvel 1431 Hicrî: 6 Muharrem 1437

Cennete Girdiren Üç Şey

Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet etti: Peygamber Efendimiz (s.a.v.)

“Allâhü Teâlâ üç şey kendisinde bulunan kimsenin hesabını kolaylaştırır ve onu cennete koyar.” buyurdular. Ben:

“Onlar nedir yâ Resûlallâh.” dedim. Peygamberimiz (s.a.v.):

“Seninle alakasını kesen akrabalarını sıla-i rahim yaparsın, ziyaret edersin.

Seni mahrum edene, sana vermeyene sen verirsin.

Sana haksızlık yapanı affedersin.”
buyurdular. (Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)


Padişah'ın Hassasiyeti

Osmanlı padişahlarının devlet ve millet hassasiyeti her şeyin üstünde idi. Bu hususta asla taviz vermezler, her kim devlet malına veya halka bir zarar vermek isterse onu şiddetle cezalandırırlardı. Sultan Üçüncü Selim Han’ın (1789-1807) sadrazamın vekili olan (ordu ile birlikte seferde olan) sadaret kaymakamına yazdığı bir hatt-ı hümayunu şöyledir:

“Kaymakam Paşaya: Yeni Padişah olduğumdan, devletimin bütün yapılan işlerini, bilhassa gelir ve giderinin ne olduğunu bilmek ve anlamak isterim. Çünkü bunları bilmek, benim için son derece gereklidir. Hem bu dünyada hem de âhiret gününde bundan hesaba çekileceğim. Bu hususta beni bilgilendirmeyip doğru bilgiler vermeyen kişiler Allâh’ın gazabına uğrasın!..

‘Gelir ve gideri bu tarafta (İstanbul’da) konuşmak ve görüşmek orduda karışıklık meydana getirir’ diyorsun. Açıkça, orduda olanlar devletimin yok olmasını ister, düzenini istemezler (demek istiyorsun). Ben padişahım, elbette her şeyin bir düzene girmesini istiyorum ve bu kat’î emrimdir. Hususiyle, bütün bu yapılanlar, Müslümanların beytülmaline ihanettir. Bu hususta siz bari insaflı davranın. Ne derece zorluk var? Veya sizde din gayreti diye bir şey yok mu? Bu devletin gelir gider defterlerini ortaya çıkarıp ehl-i vukuf (bilirkişiler) ile görüşüp danışıp, verilmemesi gereken yerlere bir kuruş dahi harcama yapmayın. Savaş gemilerine ve sefer hazırlıklarına ait giderlere elden geldiğince bir düzen verin. Giderler bu tarafta (İstanbul’da), zimmet defteri (gelir defteri) ordunun elinde nasıl olur?

Giderler nerde ise gelirler de orada olması gerekir. Bu hususta danışarak, doğru ve faydalı olan neyse onu yapın, Allah aşkına...”



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Peygamberimiz’in (s.a.v.) Hayvanlara Merhameti | Mutfağımız
« Yanıtla #1777 : 21 Ekim 2015, 18:02:55 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ غَرَسَ شَجَرَةً فَأَيْنَعَتْ غَرَسَ اللهُ لَهُ بِهَا شَجَرَةً فِي الْجَنَّةِ. (كنز)

“Bir kimse bir ağaç diker de o ağaç yetişip meyve vermeye başlayınca, Allâhü Teâlâ da o ağaca karşılık o kimse için cennette bir ağaç diker."
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)



20
Ekim Salı 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 07 Teşrin-i Evvel 1431 Hicrî: 7 Muharrem 1437

Peygamberimiz’in (s.a.v.) Hayvanlara Merhameti

Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), bir gün Ensâr’dan bir kimsenin bahçesine uğradı. Orada bir deve vardı. Deve, Peygamber Efendimiz’i (s.a.v.) görünce inledi ve gözlerinden yaşlar aktı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), devenin yanına gitti, kafasını şefkatle okşadı, deve sâkinleştikten sonra Peygamber Efendimiz (s.a.v.):

“Bu devenin bakıcısı kimdir? Bu deve kimindir?” diye sordu. Ensar’dan bir genç geldi ve:

“Bu deve benimdir, yâ Resûlallâh!” dedi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) :

“Sana verdiği şu hayvan hakkında Allah’tan korkmuyor musun? Senin, kendisini aç bıraktığını ve çok yorduğunu şikâyet ediyor.” buyurdular. (Sünen-i Ebû Dâvûd)

MUTFAĞIMIZ: Âşûre

Malzemeler: 1 kilo buğday, 2 kilo şeker, yarım kilo nohut, yarım kilo kuru fasulye, yarım kilo kuru üzüm, 1 su bardağı pirinç, 1 su bardağı ince doğranmış kuru incir, 1 su bardağı ince doğranmış kuru kayısı, 3 tane ince doğranmış elma. 1 su bardağı ceviz, 1 su bardağı nar, biraz tarçın, 1 su bardağı fındık, 1 paket çam fıstığı, 1 paket kuş üzümü

Yapılışı: Buğday akşamdan pişirilir. Nohut, kuru fasulye, kuru üzüm akşamdan ıslatılır. Ertesi gün ayrı ayrı haşlanır, suları süzülür.

Bütün malzeme büyük bir tencerede karıştırılır, âşûrenin kıvamına göre su ilâve edilir.

Kaynamaya başlayınca incir, kayısı, elma ve şeker katılır ve bal rengine gelinceye kadar pişirildikten sonra âşûre bekletilmeden kâselere boşaltılıp üzeri ceviz, fındık, nar, fıstık ve tarçınla süslenir.

Bu malzemeden takriben 40-50 kişilik âşûre çıkar.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: صُومُوا يَوْمَ عَاشُورَاءَ وَخَالِفُوا الْيَهُودَ، صُومُوا يَوْمًا قَبْلَهُ أَوْ يَوْمًا بَعْدَهُ. (خزيمة)

“Âşûrâ gününde oruç tutunuz, (Ancak) Yahûdilere muhâlefet ediniz; bir gün öncesiyle veya bir gün sonrasıyla beraber tutunuz.”
(Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i İbn-i Huzeyme)



21
Ekim Çarşamba 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 08 Teşrin-i Evvel 1431 Hicrî: 8 Muharrem 1437

Âşûrâ Günü Olmuş Ve Olacak Bâzı Hâdiseler

Muharrem ayının onuncu günü Âşûrâ günüdür. Âşûrâ gününde çok büyük ve mühim hâdiseler meydana gelmiştir. Fakîh Ebu’l-Leys Semerkandî Hazretleri’nin beyânına göre Âşûrâ günü meydana gelen hâdiselerden bâzıları şunlardır:

1. Yerlerin ve göklerin yarat›lmas›,

2. Hz. Âdem Aleyhisselâm’›n tevbesinin kabul edilmesi,

3. Hz. Musâ Aleyhisselâm’›n Firavn’›n şerrinden kurtulmas› ve Firavn’›n helâk olmas›,

4. Hz. ‹brahim Aleyhisselâm’›n dünyaya gelmesi ve ateşten kurtulmas›,

5. Hz. Eyyûb Aleyhisselâm’›n hastal›ktan şifâ bulmas›,

6. Hz. Yûnus Aleyhisselâm’›n bal›ğ›n karn›ndan kurtulmas›,

7. Hz. Süleyman Aleyhisselâm’a saltanat verilmesi,

8. Hz. Nûh Aleyhisselâm’›n gemisinin Cûdi üzerinde durması,

9. Hz. Hüseyin Efendimiz’in (r.a.) şehîd edilmesi ve

10. K›yâmetin kopmas› da âşûrâ günü olacağ› hadîs-i şerîfle bildirilmiştir.


Muharremin 9. ve 10. Geceleri

Muharremin 9. ve 10. geceleri birer tesbih namazı kılmalıdır.

Yine 9. ve 10. geceleri teheccüd vaktinde Allâh rızâsı için 4 rek’at namaz kılınır. Her rek’atte Fâtiha-i şerîfeden sonra 50’şer İhlâs-ı şerîf okunur.

Bu günlerde Hatm-i Enbiyâ’ya devâm etmelidir. Bilhassa 9. günü akşamı, (yâni 10. gecesi) Hatm-i Enbiyâ yapılması çok fazîletlidir. (Hatm-i Enbiyâ’nın nasıl yapıldığı, Duâ ve İbâdetler isimli kitabımızda târif edilmiştir.)

Muharrem ayı içerisinde mümkün olduğu kadar çok istiğfâr etmelidir. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)

Muharrem ayının onuncu (Âşûrâ) günü; önceki bir gün yâhut sonraki bir gün ile birlikte oruç tutmak sünnettir.

Yalnız Âşûrâ günü oruç tutmak tenzîhen mekruhtur. Hadîs-i şerîfte, “Âşûrâ orucunu tutunuz ve ona dokuzuncu yâhut on birinci günü ilâve ederek Yahûdilere muhâlefet ediniz, onlara benzemeyiniz.” buyurulmuştur. (Nîmet-i İslâm)



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Âşûrâ Günü Neler Yapılır?
« Yanıtla #1779 : 22 Ekim 2015, 11:17:57 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ لَمْ يَكُنْ عِنْدَهُ مَالٌ يَتَصَدَّقُ بِهِ فَلْيَسْتَغْفِرْ لِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ فَإِنَّهَا صَدَقَةٌ. (مجمع)

“Sadaka verecek malı olmayan kimse, erkek ve kadın bütün müminlere istiğfar etsin. Bu da bir sadakadır.”
(Hadîs-i Şerîf, Mecmaü’z-Zevâid)



22
Ekim Perşembe 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 09 Teşrin-i Evvel 1431 Hicrî: 9 Muharrem 1437

Âşûrâ Günü Neler Yapılır?

• O gün, eve ufak-tefek erzak alınırsa, bir sene boyunca evde bereket olur.

• En az on Müslümana birer selâm veya bir Müslümana on defa selâm verilir.

• Fakir fukarâ sevindirilir.

• O gün gusledenler, bir sene ufak-tefek hastalık görmezler.

• 10 defa şu duâ okunur: “Sübhânallâhi mil’el-mîzân ve müntehe’l-ılmi ve mebleğa’r-rızâ ve zinete’l-arş.”

• Âşûrâ gününe mahsus olmak üzere kuşluk vaktinde 2 rek’at namaz kılınır. Her rek’atte 1 Fâtiha, 50 İhlâs-ı Şerîf okunur.

Namazdan sonra da şu salevât-ı şerîfe 100 defa okunur: “Allâhümme salli alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli Seyyidinâ Muhammedin ve Âdeme ve Nûhın ve İbrâhîme ve Mûsâ ve Îsâ vemâ beynehüm mine’n-nebiyyîne ve’l-mürselîn. Salevâtü’llâhi ve selâmühû aleyhim ecmaîn.”

• Öğle ile ikindi arasında 4 rek’at namaz kılınır. Her rek’atte 1 Fâtiha, 50 İhlâs-ı Şerîf okunur. Namazdan sonra:

70 istiğfâr-ı şerîf, 70 salevât-ı şerîfe, 70 defa da “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyil-azîm” denilir. Sonra da ümmet-i Muhammed’in hidâyeti ve halâsı, kurtuluşu için duâ edilir. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)


Çok Salevât Getirmenin Faydaları

Peygamber Efendimize (s.a.v.) çok salevât okumak din ve dünya meşakkatlerinden ve azabdan kurtulmaya ve ihtiyaçlarının görülmesine ve cennetteki makamını görmeye vesiledir.

Çok salevât okumak kalbin nifaktan temizlenmesine, halkın o kişiyi sevmesine vasıtadır.

Çok salevât okumak Allâhü Teâlâ’nın cehennemden kurtuluş berâtı yazmasına, kıyâmet gününde şehitlerle birlikte bulunmaya sebeptir.

Çok salevât getiren kıyamet gününde Arş-ı a‘lânın altında; gölgesindedir.

Çok salevât getirenin cennette zevcesi çok olur.

Melekler çok salevât okuyanı ismi ve babasının ismiyle arz ettiklerinde Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) ferahlanmasına sebep olur ve onun salevâtlarını Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) vasıtasız işitir. (Hâdimî, Şerh-i Kasîde-i Mudariyye)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Âşûrâ Gününün Fazileti
« Yanıtla #1780 : 26 Ekim 2015, 11:45:36 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ وَسَّعَ عَلَى عِيَالِهِ فِى يَوْمِ عَاشُورَاءَ وَسَّعَ اللهُ عَلَيْهِ فِى سَنَتِهِ كُلِّهَا. (الجامع الصغير)

“Her kim Âşûrâ günü çoluk-çocuğuna cömert davranırsa, Allâhü Teâlâ senenin tamamında ona rızık genişliği verir.”
(Hadîs-i Şerîf, Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr)



23
Ekim Cuma 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 10 Teşrin-i Evvel 1431 Hicrî: 10 Muharrem 1437

Bugün ÂŞÛRÂ günü


Âşûrâ Gününün Fazileti

Âşûrâ yani Muharrem ayının onuncu gününde itaat ve ibadet edenlere Allâhü Teâlâ çok büyük sevablar ihsan eder.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Her kim Âşûrâ günü çoluk-çocuğuna cömert davranırsa, Allâhü Teâlâ senenin tamamında ona rızık genişliği verir.” buyurmuştur.

Tâbiînin büyüklerinden Süfyân-ı Sevrî (r.a.) (v. 161) “Biz bunu elli sene tatbik ettik, rızık genişliğinden başka bir şey görmedik.” demiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Medine’ye hicret buyurduğunda Yahûdilerin âşûrâ günü oruç tuttuklarını gördü ve “Bu ne orucudur?” diye sordu.

“Bu gün büyük bir gündür. Bugün Allah Azze ve Celle’nin İsrâiloğullarını Firavundan kurtardığı gündür. Mûsâ (a.s.) (Allâh’ın bu lütfuna şükür için) oruç tutmuştur. (Biz de tutarız)” dediler.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Biz Mûsâ(nın sünnetini ihyâ)ya sizden daha lâyıkız.” buyurdu da o gün oruç tuttu ve Ashâbına da tutmalarını emreyledi. Böylece âşûrâ orucu vacib oldu. Ancak Ramazan orucu farz kılındıktan sonra âşûrâ günü oruç tutmak müstehab olmuştur.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) âşûrâ günü oruç tutup Ashâbına da tutmalarını emrettiğinde;

“Yâ Resûlallâh! Yahudi ve Hıristiyanlar o güne hürmet ediyorlar.” dediler.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.);

“Öyle ise gelecek sene -inşaallâhü Teâlâ- dokuzuncu günü(yle beraber) tutarız.” buyurdular. Ancak gelecek sene Muharrem ayı geldiğinde Resûlüllâh (s.a.v.) âhirete irtihal buyurmuşlardı.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
“Kadınlar, Hâlid gibi bir er doğurmaktan âcizdir”
« Yanıtla #1781 : 26 Ekim 2015, 11:50:20 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: دَخَلَ رَجُلَانِ الْجَنَّةَ، صَلَاتُهُمَا وَصِيَامُهُمَا وَحَجُّهُمَا وَجِهَادُهُمَا وَاصْطِنَاعُهُمَا لِلْخَيْرِ وَاحِدٌ، وَيُفَضِّلُ أَحَدُهُمَا عَلَى صَاحِبِهِ بِحُسْنِ الْخُلُقِ كَمَا بَيْنَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ. (كنز

“Namazları, oruçları, hacları, cihadları ve işledikleri hayırları bir olan iki kişi cennete girecek.
Fakat biri(nin makamı) güzel ahlâkı sebebiyle doğu ile batı arasındaki mesafe kadar arkadaşından üstün olacaktır.”

(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)



24
Ekim Cumartesi 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 11 Teşrin-i Evvel 1431 Hicrî: 11 Muharrem 1437

“Kadınlar, Hâlid gibi bir er doğurmaktan âcizdir”

Hazret-i Ebûbekir’in (r.a.) halifeliği zamanında Hazret-i Hâlid bin Velid (r.a.) kumandasındaki İslam ordusuna karşı İran kisrası da büyük bir ordu çıkarmıştı.

Bu sırada Benî Vâil Hıristiyanları Esved Acelî’yi kendilerine kumandan tayin ederek Fırat nehri üzerindeki Leys isimli köyde toplandılar. İran ordusunun kumandanı Câbân, askerini yanına alarak Leys mevkiine vardı ve orada toplanmış bulunan Hristiyan Arabların yanında ordusunu kurdu.

İranlılar, henüz yemek yemek için sofralarını sermişlerdi ki İslâm askerleri ile Hâlid bin Velid (r.a.) göründü. “Acaba harbe hemen girişelim mi, yoksa askeri doyurup da sonra mı harb edelim?” dediklerinde Câbân “Eğer size fırsat verirlerse yiyebilirsiniz” derken Hazret-i Hâlid yetişip ordusunu kurdu ve hemen harb meydanına çıktı.

Hıristiyan Arab’ın reislerinden Mâlik bin Kays ona karşı çıktı. Hâlid bin Velid, derhal onu öldürdü. Bunun üzerine Arablar arasında muharebe kızıştı. İranlılar da bir taraftan harbe girişti. Yardım yetişir ümidiyle çok sebat ve şiddetli mukavemet ettiler. Lâkin sonunda bozuldular ve çok kırıldılar. Kan, sel gibi aktı. İran müşrikleri ile Hıristiyan Arabların ölüleri yetmiş bine vardı.

O gün muharebe meydanı al kana boyandı, gayet geniş bir lâle bahçesine döndü. O lâle bahçesinin bir ucunda İranlılar’ın beyaz yufkalar ile donatılmış sofraları da yer yer beyaz çiçeklerle donatılmış serpintilere benzerdi. Hazret-i Hâlid onlarla askerine bir mükemmel ziyafet verdi.

Arablar elek kullanmadıklarından unu kepekten ayırmaksızın pişirirlerdi ve ekseriya yedikleri arpa ekmeği idi. Buğday unundan yapılmış beyaz ekmek ve yufka bilmezlerdi. Bu beyaz yufkaları görünce ceylan derisinden yapılmış yazı kâğıdı sandılar. “Bu beyaz deriler nedir?” dediler. Lâkin tattılar, hoşlandılar ve ondan sonra beyaz yufkaya alıştılar.

Sonra Hazret-i Hâlid zafer müjdesi ile esirlerin ve ganimet mallarının miktarını Halifeye bildirdi.

İşte o zaman Ebûbekr-i Sıddîk radıyAllahu anh Hazretleri, “Kadınlar, Hâlid gibi bir er doğurmaktan âcizdir” diye buyurdu. (Hz. Ebûbekir, Çamlıca B.Y.)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
“Allâhü Teâlâ İnsanlara Pek Re’fetli ve Rahîm’dir”
« Yanıtla #1782 : 26 Ekim 2015, 11:55:08 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(اَسْتَعِيذُ بِاللهِ : ... إِنَّ اللهَ بِالنَّاسِ لَرَؤُفٌ رَحِيمٌ. (سورة الحج, 65

Allâhü Teâlâ buyurdu:
“…Şüphe yok ki, Allah insanlara çok şefkatlidir, çok merhametlidir.”
(Hac Sûresi, âyet 65)



25
Ekim Pazar 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 12 Teşrin-i Evvel 1431 Hicrî: 12 Muharrem 1437

“...Allâhü Teâlâ İnsanlara Pek Re’fetli Ve Rahîm’dir”

İmâm Kuşeyrî (k.s.) buyurdu: Re’fet, rahmetin ve şefkatin ziyade ve çok olmasıdır. Allâhü Teâlâ kullarına karşı Raûf’dur; herkesden daha ziyâde şefkat ve rahmet sahibidir. Dünyada mü’mine de kâfire de rahmet eder. Lâkin âhirette sadece mü’minlere rahmet eder.

Hak Teâlâ, Mûsâ aleyhisselâma şöyle vahy eyledi:

“Ey Mûsâ! Beni kullarıma sevdir.”

“Yâ Rabbi, seni kullarına nasıl sevdireyim?”

“Nimetlerimi ve ihsânlarımı onlara anlat.”

“Yâ Rabbi, bu anlatacağım senin hayattakilere olan rahmetindir. Ya ölenler için hazırladığın rahmetin nasıldır?”

“Ey Mûsâ! Eğer kabir ehline sorsan ve ben de onların sana cevap vermelerine izin vermiş olsam, elbette sana öldükten sonra onlara hayatlarındaki lütuf ve ihsanımdan daha fazla lutüf ve ihsânda bulunduğumu haber verirler.

Ey Mûsâ! Ben, onlar hayatta iken rahmetimi onlardan kesmiyorken, toprak altında iken rahmetimi nasıl keserim.

Ey Mûsâ! Nice kullarım vardır ki hayatları boyunca bana isyân ederler, ölüm vakti geldiğinde onların cehâlet ve inatlarına bakmam, lâkin onların zayıf ve zelil olmalarına bakar, benim rahmetimi ümîd etmelerini ilhâm ederim. Böylece kapımda durdururum ki gazabımdan ve azâbımdan kurtulsunlar.”


Bu, ölmeden önce Allâhü Teâlâ’nın rahmetinden ümidi kesmemek ve günahlarından pişman olmak îcâb ettiğini beyân eder.


Sağlığımız: Üç Büyük Doktor

Bir tabip, ölüm döşeğinde etrafına toplanan talebelerine,
- Dünyada üç büyük tabib bırakarak ölüyorum! demiş.

Talebelerden her biri, bu üç büyük tabipten birinin mutlaka kendisi olacağını umarak,
- Bunlar kimlerdir? Lütfen söyler misiniz? demişler.

Tabib:
- Peki, söyleyeyim: Biri temizlik, biri hareket, biri de perhizdir, demiş.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Merhamet Rahmete Sebeptir
« Yanıtla #1783 : 26 Ekim 2015, 12:03:38 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ اللهَ عَزَّ وَجَلَّ يُعَذِّبُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ اَلَّذِينَ يُعَذِّبُونَ النَّاسَ فِي الدُّنْيَا. (حم

“Dünyada insanlara eziyet edenlere muhakkak Allâhü Teâlâ da kıyâmet gününde azab eder.”
(Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ahmed)



26
Ekim Pazartesi 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 13 Teşrin-i Evvel 1431 Hicrî: 13 Muharrem 1437

Merhamet Rahmete Sebeptir

Yeryüzündekilere merhametli davranmak, Allâhü Teâlâ’nın rahmetine ermenin sebeplerindendir. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.): “Yeryüzündekilere merhamet edenlere Rahmân olan Allâh da rahmet eder. Yeryüzündekilere merhamet edin ki semâdakilere rahmet eden Allâhü Teâlâ size de merhamet etsin.” buyurmuşlardır.

Hak Teâlâ: “Ey Mûsâ, sevdiğim kullarımdan birisi vefât etti, onun teçhizi ve kefenlemesiyle alakadar olup defnet” diye Hazret-i Mûsâ’ya vahyetti.

Hazret-i Mûsâ onun aralarında yaşadığı kavmin yanına geldi. Yayık yapan insanlar gördü. Onlara “Yakında aranızda zâhid bir zât vefât etti mi?” diye sordu.

“Bildiğimiz birisi yok” dediler.

“Peki, yakın zamanda hiç vefât eden oldu mu?” diye sordu.

“Mahallemizde günahkâr bir adam vardı, o öldü. Biz dînimizin emri üzere defnini münâsip görmediğimizden onu bir kuyuya attık” dediler.

“Bana orayı gösteriniz, siz  de bana yardım edin, onu kuyudan çıkaralım” buyurdu. Onlar da yardım ettiler, Hz. Mûsâ onu kuyudan çıkardı, yıkadı, kefenleyip defnetti. Sonra Hak Teâlâ’ya niyâz eyledi:

“Yâ Rabbi, sen: ‘Mü’minler Allâhü Teâlâ’nın şâhidleridir’ buyurmuş idin. Bu kulun için de ‘sevdiklerimdendir’ buyurdun. Hâlbuki senin kulların bu kulun hakkında ‘günahkâr’ dediler. Bu nasıl oldu?”

“Kullarım, onun işlediği günahlardan benim bildiklerimin onda birini bilmezler. Lâkin işlediği bir amel sebebiyle ondan razı oldum ve günahlarını bağışladım.”

“Yâ Rabbi, onun affına sebep olan ameli bana öğret.”

“O yürürken susuzluktan dili dışarı sarkmış bir köpek gördü. Bir kuyuya gitti, ip ve kova bulamadı. Mendilini kuyuya salıp bir köşesini ıslattı ve onu sıkarak köpeğe su içirdi. Köpeğe bu cömertliği sebebiyle onu affettim, günahlarını bağışladım ve sevdiklerimden kıldım, ona keremimle muâmele eyledim.”

Bu günahkâr kul, Hak Teâlâ’nın yarattıklarından bir canlıya merhamet ederek mağfiret ve ilâhî afva nâil oldu. Ya mahlûkatın en şereflisi olan insana merhametli davrananın hâli ne olur.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kış Saati Uygulaması Hakkında Duyuru
« Yanıtla #1784 : 26 Ekim 2015, 12:04:31 »