Gönderen Konu: "Duvardan Dökülen İnciler" Takvim Yaprakları  (Okunma sayısı 1064011 defa)

0 Üye ve 250 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Peygamberimizin Bir Mûcizesi: SA’D BİN EBİ VAKKAS’IN Bitmeyen Oku
« Yanıtla #1725 : 31 Ağustos 2015, 11:18:27 »

"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ فَرَضَ اللهُ عَلَيْكُمُ الْحَجَّ فَحُجُّوا. (م)

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Ey insanlar! Allâhü Teâlâ size haccı farz kılmıştır. Öyleyse haccediniz.”
(Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Müslim)



29
Ağustos Cumartesi 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 16 Ağustos 1431  - Hicrî: 14 Zilkâde 1436

Belgrad'ın Fethi (1521) • Mohaç Zaferi (1526)


Peygamberimizin Bir Mûcizesi: SA’D BİN EBİ VAKKAS’IN Bitmeyen Oku

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Ashabı ile birlikte Uhud boğazında bulundukları sırada Kureyş müşriklerinden Halid bin Velid’in kumandasındaki atlı bir topluluk Uhud kayalıklarına doğru çıkmaya başlayınca, Peygamberimiz aleyhisselam: “Allah’ım! Onları üstümüzde bulundurma!” diyerek, onlara bu imkânı vermemesini Allah’tan diledi.

Müşrikler dağa çıkmaya başlayınca, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Sa’d bin Ebi Vakkas’a (r.a.):

“Şunları geri çevir!” buyurdu.

Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.): “Yanımda bir tek okum var. Onları bir tek okumla nasıl geri çevireyim?” dedi.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) emrini üç kere tekrarlayınca, Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) ok çantasındaki bir tek oku alıp müşriklere attı ve onlardan birisini öldürdü.

Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) dedi ki: “Sonra ok çantama elimi sokup bir ok aldım. Onun atmış olduğum ok olduğunu tanıdım. Onu attım, bir adam daha öldürdüm! Sonra bir ok daha aldım. Onun da atmış olduğum ok olduğunu tanıdım. Onu da atıp bir adam daha öldürdüm. Bunun üzerine müşrikler oldukları yerlerinden aşağı inmek zorunda kaldılar. Kendi kendime: “Bu, mübarek bir oktur!” dedim ve onu hep ok çantamda bulundurdum.

MUTFAĞIMIZ: Fındık Ezmesi

Malzemeler: 250 gr. fındık, 2 yemek kaşığı zeytinyağı, yarım su bardağı şeker.

Hazırlanışı: Fındıkların kabukları kırılıp fırında veya teflon bir tavada 15 dakika yanmayacak şekilde kavrulur. Kavrulurken fındıkların kabukları soyulmaya başlayacaktır. Fındıklar soğuduktan sonra elde ovarak kabukları tamamen çıkartılır.

Kavrulmuş fındıklar mutfak robotu ile çekilir, üzerine yağ ve şekeri konulup karıştırılır. Pudra şekeri de konulabilir.




Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Haccın Şartları ve Kısımları
« Yanıtla #1726 : 31 Ağustos 2015, 11:22:46 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: تَعَوَّذُوا بِاللهِ مِنْ جَارِ السَّوْءِ فِي دَارِ الْمُقَامِ. (ن

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“İkâmet ettiğiniz (oturduğunuz) yerde kötü komşudan Allâhü Teâlâ’ya sığınınız.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Nesâî)



30
Ağustos Pazar 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 17 Ağustos 1431  - Hicrî: 15 Zilkâde 1436

Kütahya, Dumlupınar, Çivril ve Demirci'nin Kurtuluşu (1922)


Haccın Şartları ve Kısımları

Haccın farz olmasının şartları: 1- Müslüman olmak, 2- Haccın farz olduğunu bilmek, 3- Bâliğ (ergen) olmak, 4- Akıllı olmak, 5- Hür olmak, 6- Hacca gidip geleceği nakil vasıtası ve yol masrafları için parası olmak, 7- Vakit (hac ayları), 8- Hacca gidip dönünceye kadar bakmakla mükellef olduğu kimselerin geçimlerini sağlayacak imkânı ve gidiş geliş müddeti içinde yol masrafı ile âile fertlerinin geçimini temin etmiş olmak.

Haccın farz olması için zekâtta olduğu gibi belli bir nisâb yoktur.

Haccın edâsının farz olmasının şartı beştir: 1- Sıhhatli olmak, 2- Yol emniyeti olmak, 3- Hacca gitmeğe (hapislik gibi) bir mânî olmamak, 4- Kadınların yanında kocası veya güvenilir bir mahreminin bulunması, 5- Kadınların iddet bekliyor olmaması.

Hac, hükmü itibariyle üç kısımdır:

Farz hac: Kendisinde haccın şartları bulunan kimselerin, ömürlerinde bir defa yapmaları îcâbeden hacdır.

Vâcib hac: Bir kimsenin nezrederek (adayarak) üzerine vâcib kıldığı hacdır. Başlandıktan sonra bozulan nâfile haccın kazâsı da vâcibtir.

Nâfile hac: Farz ve vâcib olan hac dışındaki hac nâfiledir.

Henüz hac farz olmayan çocuğun veya kölenin yapacağı hac da nâfiledir.

Farz, vâcib yahut nâfile hac edâsı itibarı ile üç türlüdür:

Hacc-ı İfrâd: Hac mevsiminde umresiz olarak yapılan hacdır.

Hacc-ı Temettû: Aynı senenin hac aylarında umre ve haccı ayrı ayrı ihramlarla edâ etmektir. Temettû haccına niyet eden kimse, dilediği zaman bir Mekkeli gibi umre yapabilir. Şükür kurbanı kesmesi vâciptir. Hacc-ı temettû, hacc-ı ifrâddan daha faziletlidir.

Hacc-ı Kırân: Bir ihrâmla umre ve haccı berâber yapmaktır. Hacc-ı temettûde olduğu gibi şükür kurbanı kesmek vâciptir.

Hacc-ı kırân, hacc-ı ifrâd ve hacc-ı temettûdan daha fazîletlidir. Hacc-ı kırân ve hacc-ı temettû âfâkî olanlar (Mikât hâricinden Mekke’ye gelenler) içindir. (Hac Rehberi, Fazilet Neşriyat)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Sultan Abdülhamîd Han Peygamberimizin Halîfesidir
« Yanıtla #1727 : 31 Ağustos 2015, 11:26:01 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ بَيْنَ يَدَيِ السَّاعَةِ لَأَيَّامًا يَنْزِلُ فِيهَا الْجَهْلُ وَيُرْفَعُ فِيهَا الْعِلْمُ وَيَكْثُرُ فِيهَا الْهَرْجُ وَالْهَرْجُ الْقَتْلُ. (خ)

“Kıyâmet günü yaklaştığında öyle zamanlar olacak ki cehalet yayılacak, ilim kaldırılacak, yok olacak, fitne ve karışıklıklar çoğalacaktır. Fitne ölümdür.”
(Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Buhârî)



31
Ağustos Pazartesi 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 18 Ağustos 1431  - Hicrî: 16 Zilkâde 1436

Sultan Abdülhamîd Han Peygamberimizin Halîfesidir

Beyrut Hukuk Mahkemesi reisi ve büyük âlim Yusuf İsmail Nebhânî (1849-1937) merhûm diyor ki:

Müslümanların halifesi Sultan İkinci Abdülhamîd Han’ın dostlarına dostluk, düşmanlarına düşmanlık etmek her Müslümana zaruri bir vazifedir.

O Emîru’l-mü’minîndir, peygamberimizin halîfesidir. Dîn-i mübînin hükümlerinin koruyucusudur. Allâh’ın haremi Mekke’nin ve Resûlünün haremi Medîne’nin hizmetkârıdır.

İslâm milletinin ve devletinin bütün işlerini hakkıyla yerine getirmek için bütün kuvvetini sarfetmektedir. Güvenilir zâtlardan işittiğime göre; Sultan Abdülhamîd Han geceleri uyumazdı. Ancak uyku kendisini iyice kapladığında bağdaş kurup öğlen kaylûlesi gibi kısacık bir uyku ile iktifâ ederdi. Zira o bütün vaktini ümmet-i Muhammed’in ve İslâm devletinin işlerini dürüstçe görmeye vakfetmiş, ayırmıştı.

Muhakkak halifemiz hazretlerinin zamanında, Resûlullâh Efendimizin şu hadîs-i şerîflerinde bildirdikleri haller apaçık ortaya çıkmıştır: “Yakında -Din düşmanı- kavimler, yiyicilerin yemek kabı etrafına toplandıkları gibi sizin aleyhinize bir araya gelirler” (Ebû Davud). Bu sebeple düşmanlarının bu ittifaklarına karşı Sultan hazretlerinin gayet uyanık olduğunu görmekteyiz. Bütün varını yoğunu din hizmetine, Müslümanların himâyesine harcamaktadır. Her Müslümana düşen vazife sadâkatle onun ve İslâm devletinin hizmetinde olmak, dâimâ Allâhü Teâlâ’nın yardımına nâil olması için duâda bulunmak lâzımdır.

Tâbiîn’in reîsi Hasan-ı Basrî (rh.) hazretleri buyurdu:

“Eğer benim bir duâm olsa onu sultan için yapardım. Zira ona ulaşan her türlü hayır bütün Müslümanlara döner.”

İşte dîni ve aklı kâmil mü’minin hali budur. Amma dini ve aklı noksan olan kişiye gelince o Sultanın yaptığı işlere ve emirlerine razı olmaz da, Sultanın şu yaptırdığı iş şöyle olsaydı daha iyi olurdu diye dedikodulara ve zannına göre sultana ve yaptığı işlere itiraz eder. Hâlbuki Allâhü Teâlâ’nın mü’minlerin işlerini görmesi için Resûlullâh’ın halifeliği makâmını ihsân ettiği bir kimseye itiraz etmek dînî ve dünyevî zararlara sebep olur. (Hulâsatu’l-Beyân)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Amellerin En Hayırlısı Allâh’ı Zikirdir
« Yanıtla #1728 : 07 Eylül 2015, 00:15:10 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَثَلُ الَّذِي يَذْكُرُ رَبَّهُ وَالَّذِي لَا يَذْكُرُ رَبَّهُ مَثَلُ الْحَيِّ وَالْمَيِّتِ. (ق

“Rabbini zikreden kimse ile zikretmeyen kimsenin hâli, diri ile ölünün hâline benzer.”
(Hadîs-i Şerîf, Müttefekun Aleyh; Sahîh-i Buhârî ve Müslim)



01
Eylül Salı 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 19 Ağustos 1431  - Hicrî: 17 Zilkâde 1436

Uşak, Gediz, Kiraz, Aliağa ve Seyitgazi'nin Kurtuluşu (1922) • İkinci Dünya Harbi'nin Başlaması (1939)


Amellerin En Hayırlısı Allâh’ı Zikirdir

Allâhü Teâlâ buyuruyor ki:

“Beni zikredin ki ben de sizi zikredeyim (Bana layık surette anayım, inayet ve yardımımı devam ettireyim).” (Bakara s., âyet 152);

“Allâhü Teâlâ’yı zikretmek (tâatler içinde en fazîletli ve) en büyüktür.” (Ankebût s., âyet 45);

“Rabbiniz buyurdu: Bana duâ edin; yalvarın ki, size karşılık vereyim (duânızı kabul edeyim).” (Mü’min s., âyet 60).

“…Bilmiş olun ki kalpler, ancak Allâh’ı zikirle mutmain olur, yatışır.” (Ra’d s., âyet 28)

Allâh’ı hakkı ile zikredenin kötü hallerini Allâhü Teâlâ iyiye çevirir.

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.):
“Dikkat edin! Size amellerinizin en hayırlısını, Rabbiniz katında en temiz olanını, derecelerinizi en çok artıranını, altın ve gümüş infâk etmenizden; sadaka vermenizden, düşmanla karşılaşıp birbirinizin boynunu vurmanızdan daha hayırlısını haber vereyim mi?” buyurdular.

 Ashâb-ı Kirâm: “Ya Resûlallâh, o nedir?” dediler;

“Allâhü Teâlâ’yı zikretmektir” buyurdular.

Resûlullâh Efendimiz’in (s.a.v.) Necid taraflarına gönderdiği bir müfreze, kısa zamanda birçok ganimetle geri dönmüştü. Bir adam: ‘Kısa zamanda böyle ganimetle dönen bir müfreze görmedim’ deyince;

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.):
“Size bunlardan daha kısa zamanda daha kazançlı bir topluluğu haber veriyorum. Onlar, sabah namazını cemaatle kıldıktan sonra güneş doğuncaya kadar Allâhü Teâlâ’yı zikrederek otururlar. İşte onlar, en fazla ganimeti en kısa zamanda kazananlardır buyurdular.

Bir hadîs-i şerîfte buyuruldu:
“Allâhü Teâlâ’yı zikretmek için oturan her topluluğu muhakkak melekler kuşatır, rahmet onları kaplar, üzerlerine sekînet iner, Allâhü Teâlâ onları katındakilere bildirir.” (Sahîh-i Müslim)

Azîz Mahmûd Hüdâî (ks.) şöyle demiştir:
Bir adam batıdan doğuya doğru mal infâk ederek (sadaka ve zekât vererek) yola düşse, bir başkası da doğudan batıya doğru Allah yolunda kılıçla cihad ederek; çarpışarak gelse, Allâhü Teâlâ’yı zikretmek her ikisinden de üstündür. (Azîz Mahmûd Hüdâî, Hulâsatu’l-Ahbâr)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Yeryüzündeki Cennet Bahçeleri | Kurban'a Ait Bazı Hükümler
« Yanıtla #1729 : 07 Eylül 2015, 00:34:54 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: يَا مَعْشَرَ التُّجَّارِ إِيَّاكُمْ وَالْكِذْبَ. (كنز

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Ey tüccar topluluğu! Yalandan sakınınız.”
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)



02
Eylül Çarşamba 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 20 Ağustos 1431  - Hicrî: 18 Zilkâde 1436

Yeryüzündeki Cennet Bahçeleri

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Cennet bahçelerine uğradığınızda ondan faydalanın.”

Ashâb-ı Kirâm, “Cennet bahçeleri neresidir?” diye sordular;

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.): “Zikir halkalarıdır. Muhakkak Allâhü Teâlâ’nın zikir halkalarını bulmak için dolaşan melekleri vardır. Her nerede bir zikir halkası bulsalar hemen orada toplanır ve onları kuşatırlar.” buyurdu.


Resûlullâh Efendimiz (s.a.v), bir gün ashabından halka olarak oturan bir topluluğun yanına vardı ve: ‘Sizi buraya ne oturttu? (Sizi buna teşvik eden sebep nedir?)’ diye sordu.
‘Allâh’ı zikretmek ve bizi İslâm’a hidâyet ettiği ve bize İslâm’ı ihsân ettiği için ona hamd etmek üzere oturduk.’ dediler.

Peygamber Efendimiz (s.a.v):
‘Siz sadece bunun için oturduğunuza yemin eder misiniz?’ diye sorunca sahâbe, ‘Vallâhi, bundan başka bir maksatla toplanmadık.’ dediler.

Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Ben sizi itham ettiğim için yemin ettirmedim. Cebrâil (a.s.) bana geldi ve Allâh’ın sizinle meleklerine iftihâr ettiğini, öğündüğünü haber verdi.”

KURBANA AİT BAZI HÜKÜMLER

Bir kimse vakti içinde kurbanını kesmeyip kıymetini sadaka olarak verse kurbanı edâ etmiş olmaz.

Zengin olan kimseler kurban kesmeyip kurbanın kesileceği vakti geçirseler, kurbanın kıymetini sadaka olarak vermeleri lâzım gelir.

Fakîrler ve kurban nezreden (adayan) kimseler, aldıkları kurbanı kesmeyip vakti geçerse kurbanın kendisini sadaka olarak vermek vâcib olur.

Fıtır sadakası (fitre) ve kurban vâcib olduktan sonra mal zâyi olsa (sâhibi fakir düşse) ömrü içinde bunları edâ etmedikçe bunlar kendisinden düşmez. Ya kıymetlerini veya aynını (kurbanın kendisini) sadaka vermeleri vâcib olur.

Zengin olan çocuk için kendi malından kurban kesilmesinde ihtilaf vardır. İhtiyatlı olan ve tercih edilen kurban kesilmesidir.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Peygamberimizin Sa’d Bin Ebî Vakkas’ı Ziyareti
« Yanıtla #1730 : 07 Eylül 2015, 00:44:41 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اَلتَّاجِرُ الصَّدُوقُ الْأَمِينُ مَعَ النَّبِيِّينَ وَالصِّدِّيقِينَ وَالشُّهَدَاءِ. (ت

“Kendisine güvenilen ve doğruluktan asla ayrılmayan tüccâr, (kıyâmet günü) peygamberler, sıddîklar ve şehîdlerle beraberdir.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)



03
Eylül Perşembe 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 21 Ağustos 1431  - Hicrî: 19 Zilkâde 1436

Dursunbey, Sındırgı, Güney, Ödemiş, Emet, Tavşanlı, Eşme ve Buharkent'in Kurtuluşu (1922)


Peygamberimizin Sa’d Bin Ebî Vakkas’ı Ziyareti

Sa’d bin Ebî Vakkas (r.a.), Veda haccında Peygamberimiz (s.a.v.) ile birlikte bulunuyordu. Ağır bir hastalığa tutuldu, öleceğini zannetti. Peygamberimiz (s.a.v.) onu ziyaret etti. Sa’d (r.a.), Peygamberimiz’i görünce ağladı ve:

“Yâ ResûlAllah! Arkadaşlarım buradan gidecekler de, ben hicret edip çıkmış olduğum bir yurtta ölüp onlardan geride mi kalacağım?” dedi. Peygamberimiz (s.a.v.):

“Hayır! Sen geride kalmayacaksın! Allâh’ın rızasını umduğun, dereceni arttıracak ve yükseltecek birtakım ameller işleyeceksin! Umarım ki sen, ölmeyip, çok yaşayacaksın! Müslümanlara yararın, başkalarına ise zararın dokunacaktır!” buyurdu ve “Allâh’ım! Sa’d’a şifa ver ve onun hicretini tamamla! Allâh’ım! Ashabımın hicretlerini tamamla! Onları izleri sıra geri çevirme!” diyerek yalvardı.

Sa’d bin Ebî Vakkas (r.a.): “Yâ Rasûlallâh! Hastalığım, gördüğünüz gibi çok ağır! Benim pek çok servetim var. Bir kızımdan başka vârisim de yoktur. Servetimin hepsini sadaka vereyim, yoksullara dağıtayım mı?” diye sordu. Peygamberimiz (s.a.v.): “Hayır!” buyurdu. Sa’d (r.a.): “Üçte ikisini tasadduk edeyim mi?” diye sordu. Peygamberimiz (s.a.v.): “Hayır!” buyurdu. Sa’d (r.a.): “Üçte birini?” diye sordu. Peygamberimiz (s.a.v.): “Üçte bir! Eh, üçte bir de epeyce şeydir! Senin vârislerini zengin bırakman, onları aç bırakıp halka avuç açtırmandan hayırlıdır! Muhakkak ki, sen Allâh’ın hoşnutluğunu arayarak vereceğin bir sadaka ile de ecir ve sevaba erersin. Servetinden harcadığın şey senin için sadaka olur. Aileni geçindirmen, senin için sadaka olur. Ev halkını geçindirmen, senin için sadaka olur. Hatta hanımına verdiğin bir lokmada bile sana ecir vardır” buyurdu.

Peygamberimiz (s.a.v.) tabib Hâris bin Kelede’ye (r.a.): “Sa’d’ı hurmalarla tedavi et! Vallâhi, ben onun bunlarla iyileşeceğini umuyorum!” buyurdu. Hâris (r.a.) acve hurmalarını sütle karıştırıp pişirdi, tereyağı ile bollaştırdıktan sonra Sa’d’a (r.a.) içirince hemen hastalığından kurtuluverdi.

Sa’d bin Ebî Vakkas (r.a.), hicretin 55. yılına kadar yaşadı. Her yıl servetinin zekâtını verirdi. Vefat ettiği zaman 250.000 dirhem mîras bırakmıştı.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ana Babaya Merhametin Mükâfatı
« Yanıtla #1731 : 07 Eylül 2015, 00:55:41 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ أَبَرَّ الْبِرِّ صِلَةُ الْمَرْءِ أَهْلَ وُدِّ أَبِيهِ بَعْدَ أَنْ يُوَلِّيَ. (د)‏

“Bir kimsenin babasının vefatından sonra ona yapacağı en faziletli iyilik babasının arkadaşlarını ziyaret etmesi (ve onlara ikramda bulunması)dır.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Ebû Dâvûd)



04
Eylül Cuma 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 22 Ağustos 1431  - Hicrî: 20 Zilkâde 1436

Sivas Kongresi (1919) • Bigadiç, Bozüyük, Söğüt, Buldan, Tire, Simav, Kula ve Sarıgöl'ün Kurtuluşu (1922)


Ana Babaya Merhametin Mükâfatı

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:

“Anne yahut babasına iyilik eden bir adam eğer onlara bir defa merhametle baksa bu bakışına karşılık muhakkak Allâhü Teâlâ ona mebrûr (makbul) bir hac sevâbı yazar.”

“Yâ Resûlallâh, günde yüz defa bakarsa ne buyurursunuz” diye sordular;

“Allah en büyüktür.” buyurdu. (Yani, işlediğiniz her amelin -Allâh’ın katında- eksiksiz olarak verilecek mükâfâtı vardır.)

“Senin onlara -ana babana- bakman, onların da sana bakması, senin onlara gülmen, onların da sana gülmesi Allah yolunda kılıçlar kırıncaya kadar harp etmenden daha faziletlidir.”

Ebû Hüreyre radıyallâhü anh hazretleri vâlidesi vefât edinceye kadar hacca gitmemişti.

Hazret-i Ebû Hüreyre her gün sabah elbisesini giydiğinde validesinin kapısı önünde durur ve:

“Esselâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh, ey anneciğim” der, annesi de onun selamını alırdı. Hazret-i Ebû Hüreyre:

“Beni küçükken terbiye ettiğinden; bakıp büyüttüğünden dolayı Allâhü Teâlâ seni hayırla mükâfatlandırsın” diye dua ederdi. Annesi de:

“Ey oğulcağızım, ihtiyarlığımda bana yaptığın iyilikler için Allâhü Teâlâ da seni hayırla mükâfatlandırsın” diye ona hayır dua ederdi.

Akşam eve döndüğünde de birbirlerine hayır dua ederlerdi.

Yemenli bir zât sırtında taşıdığı annesiyle birlikte Beytullâh’ı tavâf ediyordu. Tavâfı tamam olunca annesini yere indirdi. Abdullah bin Ömer hazretleri onu yanına çağırdı. “Şu hanım senin neyindir” diye sordu. “O annemdir” deyince:

“Anneme yetişip onu senin anneni tavâf ettirdiğin gibi tavâf ettirmeyi arzu ederim. Lâkin dünyâda şu iki ayakkabımdan başka şeyim yoktur” buyurdular. (Mekârimu’l-Ahlâk, İbn-i Ebiddünyâ)



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Sadaka Ömrü Uzatır, Belayı Defeder | Ortak Kesilen Kurbanın Taksîmi
« Yanıtla #1732 : 07 Eylül 2015, 01:04:25 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ الصَّدَقَةَ لَتُطْفِئُ غَضَبَ الرَّبِّ وَتَدْفَعُ مِيتَةَ السُّوءِ. (فيض

“Muhakkak sadaka, Allâhü Teâlâ’nın gadabını söndürür ve (yanmak, boğulmak, isyan ederken ölmek gibi) kötü ölümden kurtarır.”
(Hadîs-i Şerîf, Feyzü’l-Kadîr)



05
Eylül Cumartesi 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 23 Ağustos 1431  - Hicrî: 21 Zilkâde 1436

Kuyucak, Nazilli, Sultanhisar, Susurluk, Pazaryeri, Alaşehir, Gördes ve Salihli'nin Kurtuluşu (1922)


Sadaka Ömrü Uzatır, Belayı Defeder

Sâlih aleyhisselamın kavminde halka eziyet eden bir adam vardı. İnsanlar:

“Ey Allâh’ın Nebîsi! Şu adamdan kurtulmamız için duâ edin” dediler. Hz. Sâlih:

“Gidiniz, muhakkak isteğiniz olmuştur” buyurdu.

O adam her gün odun toplamaya çıkardı. O gün de yanında iki parça ekmekle odun toplamaya çıktı. Birini yedi, diğerini sadaka olarak verdi. Odununu toplayıp sağ salim geri döndü.

Şikâyet edenler hemen Sâlih aleyhisselâmın yanına geldiler ve:

“Bu adam başına hiçbir şey gelmeden odunuyla sağ salim geldi” dediler.

Hz. Sâlih adamı çağırttı ve:

“Bugün ne yaptın” diye sordu. Adam:

“Yanımda iki parça ekmek alıp odun toplamaya çıktım, birini sadaka verdim, diğerini yedim” deyince;

“Yükünü çöz” buyurdular.

Çözdüğünde odunlar arasına siyah bir yılanı da odun diye aldığını gördü. Sâlih aleyhisselâm:

“İşte şu verdiğin sadaka sebebiyle ölümden; bu yılanın sokmasından kurtuldun” buyurdular. (İmâm Ahmed, Kitâbü’z-Zühd)

ORTAK KESİLEN KURBANIN TAKSÎMİ

Kurban, ortak kesildiğinde etini tartarak taksîm etmek icap eder:

Taksîm ederken ortakların hisselerinde et ile beraber deri, ayak, baş, ciğer veya yağından ve işkembesinden bir parça olursa, tahmîn ile taksim câiz olur.

Ortaklardan birine veya her hangi bir kimseye ‘Etini istediğin gibi taksîm edebilirsin.’ diye vekâlet verilirse yine tahmînen taksim câiz olur.

Taksim etmeden hepsi birlikte etini pişirip yeseler, câizdir.

Bir kimse kendisi, âilesi ve büyük çocukları için kurban etmek niyetiyle bir sığır alsa etini taksim etmek şart olmaz.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kurban Nisâbı Ve Vâcib Olmasının Şartları
« Yanıtla #1733 : 07 Eylül 2015, 01:08:47 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَا مِنْ شَيْءٍ يُصِيبُ الْمُؤْمِنَ فِي جَسَدِهِ يُؤْذِيهِ إِلَّا كَفَّرَ اللهُ عَنْهُ بِهِ مِنْ سَيِّئَاتِهِ. (حم

“Muhakkak Allâhü Teâlâ mü’minin vücuduna eziyet veren her şeyden dolayı, onun günahlarını affeder.”
(Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ahmed)



06
Eylül Pazar 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 24 Ağustos 1431  - Hicrî: 22 Zilkâde 1436

Tebriz'in Fethi (1514) • Bilecik, Balıkesir, Gönen, Savaştepe, İnegöl, Yenişehir, Akhisar, Bayındır, Köşk ve Söke'nin Kurtuluşu (1922)


Kurban Nisâbı ve Vâcib Olmasının Şartları

Kurban nisâbı: Aslî ve zarûrî ihtiyaçlarından başka fitre vâcib olacak kadar malı-parası olan, hür ve mukîm (yolcu olmayan) erkek ve kadın her Müslümana kurban kesmek vâcibdir.

Bu malın -zekât nisâbında olduğu gibi- alışveriş ile artabilecek mal olması ve üzerinden bir sene geçmesi şart değildir.

Aslî ve zarûrî ihtiyaçlar şunlardır: Evi, evinin kâfi mik-tarda eşyası, bineceği (arabası), üç türlü giyeceği -yani iş elbisesi, günlük giydiği elbise, bayram ve benzeri gün-lere mahsus elbisesi- kendinin ve nafakası kendi üzerine vâcib olanların bir aylık nafakalarıdır. Bundan fazla olarak 80,18 gr. altın veya aynı kıymette başka bir şeye sahip olan kimselere sadaka-i fıtır (fitre) vermek ve kurban günlerinde kurban kesmek vâcib olur.

• (Bayramın 1., 2. ve 3. gününde) kurban kesmeye mahsus olan günlerin sonunda (akşam vaktine kadar) zengin, (yani nisâba mâlik) olan kimsenin derhal kurban kesmesi vâcib olur.

• Hür, mukîm ve nisâba mâlik Müslümanın küçük çocukları için kurban kesmesi müstehaptır. Zâhiru’r-rivâye de böyledir. Fetva, buna göredir.

İmam Hasan’ın Ebû Hanîfe’den rivayetine göre, kişinin küçük çocuğu ve babası olmayan torunları için kurban kesmesi vâcibdir. İmam Kudûrî, İmam Hasan’ın bu rivayetini tercih etmiştir.

• Müsâfir eğer mukîm iken kurban alıp vaktin sonundan evvel (yani bayramın üçüncü günü güneş batmadan önce) sefere çıktığı takdirde;

Zengin ise kurbanı satması caiz olur.

Fakir ise -kurban kesmek üzere bir hayvanı alması sebebiyle üzerine vâcib olduğu için- satması câiz olmaz.

• İmâm-ı Âzam ve İmam Ebû Yûsuf Hazretleri’ne göre kurban kesmekle mükellef olmak için akıllı ve bâliğ (ergen) olmak şart değildir. Delinin ve henüz bâliğ (ergen) olmamış çocuğun mallarından babaları yâhut vasîleri kurban keser ve onlara yedirirler. Yediklerinden artanı bunlar için (elbise gibi) kendisi ile faydalanılan bir şey ile değiştirebilirler.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kurbanın Fazîleti | Kurban Kesmede Bazı Mekruhlar
« Yanıtla #1734 : 07 Eylül 2015, 01:15:50 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ كَانَ لَهُ عِلْمٌ فَلْيَتَصَدَّقْ مِنْ عِلْمِهِ، وَمَنْ كَانَ لَهُ مَالٌ فَلْيَتَصَدَّقْ مِنْ مَالِهِ. (كنز

“İlmi olan kimse (onu öğreterek) ilminden tasaddukta bulunsun, malı olan kimse de malından tasaddukta bulunsun (zekat ve sadaka versin).”

(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)



07
Eylül Pazartesi 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 25 Ağustos 1431  - Hicrî: 23 Zilkâde 1436

Kânûnî Sultan Süleyman Han'ın İrtihali (1566)


Kurbanın Fazîleti

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:

“Allah (c.c.) katında günlerin en muazzamı Kurban Bayramı günüdür.”

• “Kurban kesiniz ve ona iyi muâmele ediniz. Muhakkak bir kimse kurbanını alır, onu kıbleye çevirip keserse, kıyâmet gününde o kurbanın kanı ve tüyü onu koruyan iki kale olur. Muhakkak kurbanın kanı Hz. Allâh’ın muhâfazasında toprağa düşer. (Kurban keserek) azıcık bir infâk (Allah rızası için harcama) sebebiyle çok mükâfâta nâil olursunuz.

• “Kim Kurban Bayramı gününde kesmek için kurbanına yaklaşırsa Allâhü Teâlâ’nın rahmeti de cennette ona yaklaşır. Kurbanını kestiği zaman kanından akan ilk damla ile birlikte onu mağfiret eder. Allâhü Teâlâ o kurbanı kıyâmet gününde mahşere kadar onun için binek kılar, derisi ve her kılı adedince ona sevap ihsân eder.”


Gücü yeten kimsenin Allah rızâsı için ve şefâate nâil olmak niyetiyle Peygamberimiz (s.a.v.) Hazretleri’ne bir kurban kesmesi menduptur.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) büyük boynuzlu çok güzel iki koçun birisini yere yatırıp besmele çekti ve tekbir getirerek: “Allâh’ım! Bu Muhammed’den ve Ehl-i Beyt’imdendir.” deyip kesti. Sonra ikincisini keserken: “Allâh’ım! Bu da Muhammed’den ve ümmetindendir.” dedi.

Aliyyü’l-Murtezâ (k.v.) Hazretleri biri kendisi için, biri Resûl-i Ekrem Efendimiz için olmak üzere iki koç kurban eder ve ‘Resûlullah (s.a.v.), zât-ı şerîfleri için kurban kesmeyi bana vasiyet buyurdular.’ derdi.

KURBAN KESMEDE BAZI MEKRUHLAR

Kurbanı yatırdıktan sonra bıçağı bilemek mekruhtur.

Kesmeyen bıçağı kurbanın boynundan kaldırıp biledikten sonra kesmek -eziyet olduğu için- haramdır. Lâkin böyle kesilen hayvanın etini yemek haram olmaz.

Kör bıçak ile kesmek, kör bıçağı birkaç defa sürmek, kesecek yere bacağından sürüyerek çekmek, iliğe kadar birden kesmek, kurbanı incitmek, canı çıkmadan yüzmek, başını birden kesmek, kıbleye çevirmemek ve doğurması yakın olan hayvanı kesmek mekruhtur.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Akîka Kurbanı | Kurban Etinin Taksîmi
« Yanıtla #1735 : 08 Eylül 2015, 13:36:03 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ الْهِجْرَةَ خَصْلَتَانِ إِحْدَاهُمَا أَنْ تَهْجُرَ السَّيِّئَاتِ وَالْأُخْرَى أَنْ تُهَاجِرَ إِلَى اللهِ وَرَسُولِهِ. (حم

“Hicret ikidir. Biri günahlardan hicret (günahları terk etmek)tir. Diğeri de Allâh’a ve Resûlüne hicret etmektir.”
(Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ahmed)



08
Eylül Salı 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 26 Ağustos 1431  - Hicrî: 24 Zilkâde 1436

Burhaniye, Kemalpaşa, Selçuk ve Manisa'nın Kurtuluşu (1922)


Akîka Kurbanı

Yeni doğan çocuğun başındaki tüylere “akîka” ismi verilir. Çocuk için Cenâb-ı Hakk’a şükür olarak kesilen kurbana da “Akîka-nesîke kurbanı” denir.

Akîka kurbanı kesmek müstehabdır. Akîka kurbanı çocuğun doğduğu günden itibâren kesilebilir. Yedinci günü kesmek daha faziletlidir.

Kurban olmaya elverişli bir hayvan akîkaya da yeterli olur. Erkek çocuğu için iki kurban ve kız çocuğu için bir kurban kesilebilir.

Akîka kurbanı kesilirken anası yâhut babası “Yâ Rabbi, bu benim çocuğumun akîkasıdır. Onun cehennem ateşinden kurtuluş fidyesi olsun.” diye duâ eder.

Vaktiyle akîka kurbanı kesilmemiş olan kimse kendi nâmına bir kurban kesebilir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Allâhü Teâlâ’nın emri ile peygamberliğini ilân etmesinden sonra kendileri için ve iki torunlarının doğumlarında onlar için akîka kesmişlerdir.

Akîka kurbanının etinden sâhibi yiyebilir, başkalarına yedirebilir ve etin bir kısmını, tamamını veya kurbanın kendisini bağışlayabilir.

Çocuklar Allâh’ın lütfudur. Bu kurbanlar da o lütfa karşı birer şükürdür.


Kurban Etinin Taksîmi

Kurban etinin üçe taksîmi müstehabdır:

Üçte biri sadaka olarak verilir. Üçte biri akrabâ ve dostlara hediye veya ziyâfet verilir. Üçte biri de nafakaları üzerine olan âile ve evlâda yedirilir.

Kurbanın etinin bir kısmını hediye etmek veya etin tamamını bağışlamak câizdir.

Kurban kesen ihtiyaç sâhibi ise kurbanın tamamını ev halkına yedirmesi daha faziletli ve müstehabdır.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kurbanın Hikmeti | Kurban Kesmeye Dâir Bâzı Meseleler
« Yanıtla #1736 : 09 Eylül 2015, 11:26:52 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ مِنْ مُوجِبَاتِ الْمَغْفِرَةِ إِدْخَالَ السُّرُورِ عَلَى أَخِيكَ الْمُسْلِمِ. (طب

“Muhakkak Müslüman kardeşini sevindirmek mağfiret olunmağa (bağışlanmağa) vesiledir.”
(Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)



09
Eylül Çarşamba 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 27 Ağustos 1431  - Hicrî: 25 Zilkâde 1436

Osmanlı'da İlk Telgraf Hattının Açılması (1855) • İzmir, Bornova, Menemen, Edremit ve Orhaneli'nin Kurtuluşu (1922) • Keban Barajı'nın Hizmete Girmesi (1974)


Kurbanın Hikmeti

Eti yenilen hayvanların eti, “Bismillâhi Allâhü Ekber.” diyerek kesilince etinin yenilmesi helâl olur. Boğazından kesmek sûretiyle de necis (pis) olan kanından temizlenmiş olur.

Kurban kesmekte Allâh’ın kullarına ziyâfet vardır.

Kurban kesmek Allah yolunda bir fedâkârlıktır, Allâhü Teâlâ’nın verdiği nimetlere bir şükürdür, ayrıca sevâb kazanmağa ve Allâh’a yakınlığa vesîledir, belâlara karşı da bir siperdir.

Dünyânın her tarafında her gün yüz binlerce hayvan kesiliyor. Fakat bunlardan yalnız maddî imkânı olanlar istifâde edebiliyor. Kurban Bayramı’ndaki etlerden ve derilerden fakirler de istifâde etmektedir. Şahsın menfaati yerine de cemiyet menfaati konuluyor.

Kurban kesmek İslâm’ın pek insanî ve ictimâî büyük bir fedâkârlığıdır.

Kurban kesmekle kesilen hayvan sayısı çok artmış olmaz. Çünkü kasaplar et satamayacağından kurban bayramı günlerinde kesecekleri hayvan sayısı azalır.

Kendi zevkleri için her gün on binlerce hayvanın kesilmesini çok görmeyenlerin senede bir kere Allah için ve insanların da faydasına kurban kesilmesini çok görmeleri insaflı bir tavır değildir.

Hülâsa kurban; dînî, ahlâkî, ictimaî birtakım hikmetler ve maslahatlar için emredilmiştir. Bunu takdîr etmeyecek bir akıl sâhibi düşünülemez.


KURBAN KESMEYE DÂİR BÂZI MESELELER

İki kimseden biri diğerinin kurbanını yanlışlıkla -kendinin zannederek- kestikten sonra etini yemeden sahipleri kurbanlarını bilip alsalar, câiz olur.

Etini yedikten sonra bilirlerse helâlleştikleri takdirde yine câiz olur.

Helâlleşmezlerse her ikisinin de kurbanları caiz olmadığı için birbirlerinin kurban bedellerini öderler. Kurban günleri geçmemişse kurbanlarını keserler. Geçmişse aldıkları bedelleri sadaka olarak verirler.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Cennete Nasıl Girilir? | Eti Yenen ve Yenmeyen Kurbanlar
« Yanıtla #1737 : 10 Eylül 2015, 10:55:58 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ زَارَ قَبْرِي وَجَبَتْ لَهُ شَفَاعَتِي. (هب

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Kim benim kabrimi ziyâret ederse, ona şefâatim vâcib olur.”
(Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)



10
Eylül Perşembe 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 28 Ağustos 1431  - Hicrî: 26 Zilkâde 1436

Peygamber Efendimiz'in Mekke-i Mükerreme'den Medine-i Münevvere'ye Hicret İçin Yola Çıkışı (622) • Sultan Dördüncü Murad Han'ın Tahta Çıkışı (1623) • Sivastopol'un Geri Alınması (1855)


Cennete Nasıl Girilir?

İbrahim bin Edhem Hazretleri bir gün parası olmadığından hamama ücretsiz olarak girmek istemiş. Fakat hamam sahibi izin vermemiş, buraya ancak ücretini ödeyerek girebilirsin, demiş. Bunun üzerine İbrahim bin Edhem Hazretleri ağlayarak şöyle demiş: “Allâhım! Şeytanların evi olan hamama ücretsiz olarak girmeme izin verilmiyor. Peygamberlerin ve sıddîkların evi olan cennete ücretsiz (hiç amel işlemeden) nasıl girebilirim.” (Tenbihü’l-Gâfilîn)


Eti Yenen ve Yenmeyen Kurbanlar

• Kişinin nezrettiği, adadığı kurbanını kendisi, usûlü (anası-babası, dedesi), fürû’u (çocukları, torunları) ve akrabalarından nafakası üzerine lazım olanların yemesi câiz olmadığı gibi zimmîlere (Müslüman olmayanlara) ve zenginlere yedirmek de câiz olmaz. Yerlerse bedelini fakirlere ödemek lazım gelir.

• Kişinin hayatta iken ettiği vasiyeti üzerine, öldükten sonra malının üçte birinden kesilen kurbanı vârisleri yiyemezler, zenginlere de yediremezler. Ancak fakirlere verirler. Vârislerin kendiliklerinden kesiverdikleri kurban yenir ve yedirilir. Zîra bir kimse kurban kesse ve sevâbını ölüye bağışlasa, kendi kurbanı gibi yer ve başkasına yedirir.

Bir kimse üzerine vâcib olan kurbanını kesmeye niyet etse ve sevabını ölüye bağışlasa, bu kurbanı kesmekle kurban borcunu ödemiş olur, sevâbı da ölüye ulaşır.

• Sabînin (bülûğ çağına gelmemiş çocuğun) malından kesilen kurbandan sabî yer. Kalan et, sabî için (elbise gibi) kendisiyle faydalanılan bir şey ile değiştirilebilir.

• Kesmeden evvel hayvanın sağ ve diri olduğu bilinirse -kestikten sonra kanı çıkmasa ve vücudu kımıldamasa bile- kesilmekle helâl olur.

• Kesilmeden evvel diriliği bilinmediği takdirde kesilince kan çıkar veya hareket ederse yenir. Kanı çıkmaz ve hareket de görünmez ise yenmez.

• Bâzı âlimlere göre keserken kurbanın ağzını ve gözünü yumması, tüyünü kaldırması ve bacağını çekmesi kesmeden evvel diri olduğunun alâmetidir. Keserken kurbanın ağzının ve gözünün açık kalması, tüylerini kaldıramaması ve bacağını oynatamaması da kesmeden evvel ölü olduğunun alâmetidir.

• Bir hayvanın, boğazını kesmek suretiyle öldüğü bilinmedikçe eti yenmez.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Hangi Hayvanlar Kurban Olmaz | Zilhicce Ayı
« Yanıtla #1738 : 11 Eylül 2015, 11:16:34 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ أَشَدَّكُمْ أَمْلَكَكُمْ عِنْدَ الْغَضَبِ، وَأَحْلَمَكُمْ مَنْ عَفَا بَعْدَ قُدْرَةٍ. (كنز

“Sizin en kuvvetliniz öfkelendiği zaman kendine sahip olanınızdır, en halîm (yumuşak huylu) olanınız da gücü yettiği halde affedeninizdir.”
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)



11
Eylül Cuma 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 29 Ağustos 1431  - Hicrî: 27 Zilkâde 1436

Budin'in (Budapeşte) Fethi (1526) • Graz'ın Fethi (1532) • (ABD) Dünya Ticaret Merkezi'ne Saldırı (2001)


Hangi Hayvanlar Kurban Olmaz

Bir veya iki gözü kör, zayıflıktan ilikleri erimiş, kesileceği yere gitmeye kudreti olmayan, yani hiç yürüyemeyen, kulaklarından biri olmayan veya burnu kesik olan hayvanları kurban etmek câiz olmaz.

Sığır, koyun veya keçinin bir memesi gitmiş veya kurumuş ise kurban edilmesi câiz olmaz. Lâkin yavrusunu emzirebilirse câiz olur.

Dişsiz hayvanı kurban etmek câiz değildir. Eğer dişlerinin çoğu var ise kerâhetle câizdir. Lâkin dişsiz hayvan dişli hayvan gibi yayılıp karnını doyurur ise câiz olur.

Deli hayvan karnını doyuramazsa kurban etmek câiz olmaz.

Ölmek üzere olan hayvanı kurban etmek câiz olmaz.

Kulağının biri dibinden kesilen yâhut doğduğunda bir kulağı olmayan veya boynuzlarından biri veya ikisi kökünden kırılmış olan hayvanı kurban etmek câiz olmaz.

Bir kimsenin emânet hayvanı kendisi için kurban etmesi, rehin hayvanı kurban etmesi ve almaya vekil olduğu hayvanı kendisi için kesmesi câiz olmaz.

Kocası, karısının veyâhut karısı kocasının kurbanını izni olmayarak  kendisi için kesse câiz olmaz. Kıymetini vererek râzı etse de câiz olmaz.


ZİLHİCCE AYI İCTİMA‘I, RU’YET VE BAŞLANGICI

Hicrî Kamerî 1436 yılı Zilhicce ayı ictima‘ı (13 Eylül Pazar) günü Türkiye yaz saati ile 09.41’dir.

Ru’yet, ise (14 Eylül Pazartesi) Türkiye saati ile 03.25’dedir.

Hilâl’in görüldüğü yerler: Avustralya Kıtasının tamamı Büyük Okyanus’un orta ve güney kısımları, Endonezya, Filipinler, Güney Pasifik Okyanus adaları; Galapagos, Santa Clara, Robenson Crouse, Alajendro Klekirik, Clipperton, Cook, Hawai, Kiribati.

Hilal; Türkiye, Mısır, Fas, Cezayir, Tunus ve Arap yarımadasından, Almanya ve Avusturya’dan görülemeyecektir. Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’den de görülemeyecektir.

Hilâl’in görüldüğü günü takip eden 15 Eylül Salı Zilhicce ayının 1. günüdür.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Zilhicce Ayı ve İlk On Gecenin Fazileti | İlk On Gününde Ne Yapılır?
« Yanıtla #1739 : 14 Eylül 2015, 14:30:18 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ أَفْضَلَ الضَّحَايَا أَغْلَاهَا وَأَسْمَنُهَا. (حم

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Kurbanların en faziletlisi, en pahalı ve en semîz olanıdır.”
(Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ahmed)



12
Eylül Cumartesi 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 30 Ağustos 1431  - Hicrî: 28 Zilkâde 1436

Mudanya, Urla ve Kırkağaç'ın Kurtuluşu (1922) • Türkiye'de Ordunun İdareye El Koyması (1980)


Zilhicce Ayı ve İlk On Gecenin Fazileti

Kamerî ayların 12’ncisi olan Zilhicce ayı, İslâm’ın beş esâsından biri olan hac farîzasının îfâ edildiği umûmî af ayıdır. Arafât’a çıkıldığı, Allâh için milyonlarca kurbanın kesildiği ve bir senelik hesapların görülüp amel defterlerinin kapandığı mukaddes bir aydır.
Zilhiccenin ilk on gecesi “leyâli-i aşere” yâni 10 mübârek gecedir. Bu ayda, noksanların tamamlanması için istiğfâr, salevât-ı şerîfe, diğer duâlar ve tesbîh namazına devamda hayır vardır.
Hacca gidemeyen mü’minlerin bu günlerde oruç tutmaları çok büyük fazîlettir. Kurban bayramından evvel dokuz gün oruç tutmalı, 10. günü kurban kesilinceye kadar bir şey yemeyip kurban etinden yemelidir. Bu mendubdur.
Hiç olmazsa 8’inci gün ile beraber 9’uncu günü (Arefe günü) oruçlu olmak lâzımdır. Arefe günü sabah namazından bayramın 4’üncü günü ikindi namazına kadar, bütün farz namazların arkasından Teşrîk tekbîri (Allâhü Ekber Allâhü Ekber, Lâ ilâhe ilallâhü vallâhü ekber, Allâhü Ekber ve lillâhil-hamd) okumak kadın-erkek her mükellef Müslümana vâciptir.

Zilhiccenin İlk On Gününde Ne Yapılır?

Zilhicce ayının birinden onuna (yani Kurban Bayramının ilk gününe) kadar, her gün sabah namazlarından sonra:
10 salevât-ı şerîfe:
“Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed.”

10 istiğfâr:
“Estağfirullâhe’l-Azîm el-Kerîm ellezî lâ ilâhe illâ Hüve’l-Hayye’l-Kayyûme ve etûbü ileyk ve nes’elühü’t-tevbete ve’l-mağfirete ve’l-hidâyete lenâ innehû hüve’t-Tevvâbü’r-Rahîm.”

10 tevhid:
“Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü yuhyî ve yümît ve hüve Hayyün lâ yemûtü biyedihi’l-hayr ve hüve alâ külli şey’in Kadîr” okunur. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)