Gönderen Konu: "Duvardan Dökülen İnciler" Takvim Yaprakları  (Okunma sayısı 1064030 defa)

0 Üye ve 294 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Mezheblerin Tarihçesi
« Yanıtla #1665 : 01 Temmuz 2015, 11:12:16 »

"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اِخْتِلَافُ اُمَّتِى رَحْمَةٌ. (الجامع الصغير

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Ümmetimin (müctehidlerinin dînî hükümlerde) ihtilâfı rahmettir.”
(Hadîs-i Şerîf, Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr)



30
Haziran Salı 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 17 Haziran 1431  - Hicrî: 13 Ramazan 1436

Sultan İkinci Mahmud Han'ın Vefatı (1839) • Çocuk Esirgeme Kurumu'nun Kuruluşu (1921)


Mezheblerin Tarihçesi

Resûlullâh Efendimize (s.a.v.) vahiy gelir, Ashâb-ı Kirâm da bizzat Resûlullâh’tan âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfler dinleyerek ilim öğrenirlerdi. Dâimâ Resûlullah’ın (s.a.v.) mübârek meclis ve huzurunda ilim nuru ile nurlanır, kalbleri saf, itikadları doğru, amelleri hâlis ve şüpheleri çözülmüş olurdu. Resûlullâh’ın (s.a.v.) vefâtından sonra Ashâb-ı Kirâm (aleyhimürrıdvân) İslâmiyet’in yayılması işini mühim görüp ona çalıştılar. Bu yüzden Kur’ân-ı Kerîm’den ve hadîs-i şerîflerden çıkardıkları birçok hükümleri kitaplara yazmaya elleri değmedi. Zîrâ onların çoğu müctehid olduklarından ihtiyaç olduğunda kendi içtihâdları ile amel ederlerdi. Resûlullâh’ın (s.a.v.) mübârek meclisinde az bir zaman bulunan bir Müslüman köylü bile hikmetli şeyler söylemeye başlardı.

Ashâb-ı Kirâm’dan sonra, Tâbiîn ve onlardan sonrakiler zamanında Müslümanlar ve hâdiseler çoğaldı, câhillik yayıldı, nice bid’at ve dalâletler türedi. Bunun için o zamanın âlimlerinin çalışıp ictihâd etmeleri, halka fetvâ vermeleri, Kur’ân-ı Kerîm’den ve hadîs-i şerîflerden hükümler ve mezheb çıkarıp yazmaları ve insanlara öğretmeleri lâzım ve vâcib oldu. O büyük âlimler de her mes’eleyi deliliyle, her suâli cevabı ve her müşkili fetvâsı ile bildirdiler. Böylece mezhebler meydana geldi.

Her birine bir topluluk uydu. Kimi İmâm Ebû Hanîfe’ye, kimi İmâm Şâfiî’ye, kimi İmâm Mâlik’e, kimi İmâm Ahmed’e, kimi Süfyân-ı Sevrî’ye, kimi Dâvûd-ı Zâhirî’ye ve diğerlerine uydular (rahimehümullah). Fakat zamanımızda ehl-i sünnetin dört mezhebi ‘Hanefî, Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî’ vardır. Diğerlerine uyan kalmamıştır.

Bütün bu müctehidler, amelî bazı meselelerde ayrı iseler de, itikadda birdirler; hepsi Ehl-i sünnet ve cemâattir.        Müctehidlerin ihtilafları Allâhü Teâlâ’nın izni ile olmuştur. Bu imamların hepsi hidâyet üzeredir. Bir kişi amelini, alışverişini, nikâhını ve diğer işlerini bu imamlardan birine uyarak yaparsa doğrudur. Kıyâmette sevâba kavuşup Cennet’e girer. (Birgivî Vasiyetnamesi)




Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
.Îtikâf Sünnet-i Müekkededir | İnsanın Üç Yoldaşı
« Yanıtla #1666 : 28 Temmuz 2015, 10:32:32 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: السَّحُورُ أَكْلُهُ بَرَكَةٌ فَلَا تَدَعُوهُ وَلَوْ أَنْ يَجْرَعَ أَحَدُكُمْ جُرْعَةً مِنْ مَاءٍ فَإِنَّ اللهَ عَزَّ وَجَلَّ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى الْمُتَسَحِّرِينَ. (حم

“Sahur yemeği berekettir. Bir yudum su ile de olsa sahuru terk etmeyiniz. Zîrâ, sahura kalkanlara Allâhü Teâlâ rahmet, melekleri de istiğfar ederler.”
(Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ahmed)



01
Temmuz Çarşamba 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 18 Haziran 1431  - Hicrî: 14 Ramazan 1436

Sultan Üçüncü Ahmed Han'ın Vefatı (1736) • Sultan Abdülmecid'in Cülûsu (1839)


Îtikâf Sünnet-i Müekkededir

Îtikâf, cemâatle namaz kılınan bir mescitte veya mescit hükmünde bulunan bir yerde îtikâf niyetiyle bir müddet kalmaktan ibârettir.

Îtikâf, vâcip, sünnet-i müekkede ve müstehab olmak üzere üç kısımdır.

Nezredilen (adanan) îtikâf, vâciptir.

Ramazân-ı Şerîf’in son on gününde yapılan îtikâf, kifâyet yoluyla müekked sünnettir. Bir beldede bir kişi îtikâf ederse diğerleri de sünnet ile amel etmiş olur.

Başka bir zamanda ibâdet ve tâat maksadıyla bir mescitte bir müddet yapılan îtikâf da müstehabdır.

Îtikâfın şartları:

Îtikâfa girecek kimse; îtikâfa niyet etmiş olmalı, müslüman ve akıllı olmalı, cünüp, hayız ve nifas olmamalıdır.

Îtikâf, bir mescitte veya mescit hükmünde bulunan bir yerde yapılmalıdır.

Vâcip olan îtikâfta oruçlu bulunmalıdır.

Kadınlar için kendi evlerinde mescit olarak kullandıkları yerler, mescit hükmündedir.

Îtikâflının mescitten özrü olmadan çıkması veya hanımı ile münâsebette bulunması îtikâfını bozar.

Îtikâflının dînî, beşerî veya zarûrî bir ihtiyaçtan dolayı mescitten dışarı çıkması îtikâfı bozmaz: Cuma namazını kılmak için en yakın bir câmiye gitmesi gibi.


İNSANIN ÜÇ YOLDAŞI

İnsanın ikisi vefasız; birisi vefalı üç yoldaşı vardır.

Biri mal mülk, ikincisi dostlar, üçüncüsü vefalı güzel amellerdir.

Sen ölünce, mal, evden dışarı çıkmaz.

Sadık dostun ancak mezar başına kadar gelir ve lisan-ı hâl ile sana:

“Sana yoldaşlığım kabrinin başına kadardır. Daha öteye gidemem. Sadece bir müddet burada beklerim.” der.

Ancak en vefakâr dostun, amellerindir. Onlar seninle beraber mezara girerler.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Rahmetten Uzaklaşmamak İçin | Kadir Gecesi’ni Bulmak
« Yanıtla #1667 : 28 Temmuz 2015, 10:38:30 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ اللهَ وَهَبَ لِأُمَّتِي لَيْلَةَ الْقَدْرِ وَلَمْ يُعْطِهَا مَنْ كَانَ قَبْلَهُمْ. (فر

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Allâhü Teâlâ ümmetime, önceki ümmetlere vermediği Kadir gecesini ihsan etti.”
(Hadîs-i Şerîf, Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs)



02
Temmuz Perşembe 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 19 Haziran 1431  - Hicrî: 15 Ramazan 1436

Kuba Mescidinin İnşası (622) • Haccda Tünel Faciası (1426 ölü) (1990)


Rahmetten Uzaklaşmamak İçin

Hasan-ı Basri hazretleri buyurdular:

“İnsanlar ilim öğrenip onunla ameli terk ettikleri, dilleriyle birbirlerini sevdiklerini söyleyip kalpleriyle buğz; düşmanlık ettikleri ve sıla-i rahmi (yakın akraba ile alakayı) terk ettikleri zaman Allâhü Teâlâ onları rahmetinden uzaklaştırır, onların kulaklarını sağır ve gözlerini kör eder, hak ve hakikati duymazlar ve görmezler.”


Kadir Gecesi’ni Bulmak

İmâm-ı Şa’rânî Hazretleri, Kadir Gecesi’nin kaçıncı gece olduğunu, Ramazân-ı Şerîf’in ilk gününe göre şöyle tesbit etmiştir.

 Ramazân-ı Şerîf:

• Pazar günü girerse, 28’i 29’a bağlayan gece.

• Pazartesi günü girerse, 20’yi 21’e bağlayan gece.

• Salı günü girerse, 26’yı 27’ye bağlayan gece.

• Çarşamba günü girerse, 18’i 19’a bağlayan gece.

• Perşembe günü girerse, 24’ü 25’e bağlayan gece.

• Cuma günü girerse, 16’yı 17’ye bağlayan gece.

• Cumartesi günü girerse, 22’yi 23’e bağlayan gece.

İmâm-ı Şa’rânî Hazretleri 30 sene Kadir Gecesi’yle bu usûle göre müşerref olmuşlardır.

Birçok evliya bu usûlle Kadir Gecesi’ni bulmuşlardır.

Kadir Gecesi’nin bu ay içerisinde hangi gece olduğunun gizlenmesi, mü’minlerin her geceyi Kadir Gecesi bilip, her gece çokça ibâdet etmeleri içindir.

Kadir Gecesi’nde hava berrâk ve güzel olur. O gece her şey Allâh’a secde eder. Denizlerin suyu bir an için tatlılaşır. Mü’minler afv-ı ilâhî ve mağfiret-i sübhânîye mazhar olurlar. (Duâ ve İbâdetler, Fazîlet Neşriyat)

Netîce olarak Ramazân-ı Şerîf hangi gün girerse girsin, bu hesaba göre Kadir Gecesi, cumartesiyi pazara bağlayan geceye isabet etmektedir. Ramazân-ı Şerîf’in ikinci yarısında iki adet cumartesi gününden 17, 19 gibi tek sayılı gecelerden biri Kadir Gecesi’dir.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Zekât ve Sadakayı Kimlere Vermek Daha Faziletlidir? | Beyt
« Yanıtla #1668 : 28 Temmuz 2015, 10:41:52 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(اَسْتَعِيذُ بِاللهِ : مَا عِنْدَكُمْ يَنْفَدُ وَمَا عِنْدَ اللهِ بَاقٍ... الآية. (سورة النخل, 96

Allâhü Teâlâ buyurdu:
“Sizin yanınızdaki tükenir, Allâh’ın katındakiler ise bâkîdir…”
(Nahl Sûresi, âyet 96)



03
Temmuz Cuma 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 20 Haziran 1431  - Hicrî: 16 Ramazan 1436

Sultan Reşad Han'ın Vefatı (1918) • Fatih Sultan Mehmed Köprüsü Açıldı (1988)


Zekât ve Sadakayı Kimlere Vermek Daha Faziletlidir?

Sadaka ve zekâtı iyilikte kullanan kimseleri seçip vermeli, onları gözetmelidir.

• Dünyadan yüz çevirip yalnız âhiret için çalışan muttaki (Allâh’tan korkan) fakirleri seçmelidir.

Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:

“Yalnız müttakilerin (Allâh’tan korkanların) yemeğini ye, senin yemeğini de yalnız müttakiler yesin.”

Çünkü onlara yapılan yardım, onların takvalarını artırır. Bu sâyede yardımda bulunan da ecir kazanır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurmuştur:

“Yemeğinizi müttakilere; Allâh’tan korkanlara yedirin, sadakalarınızı da mü’minlere verin.”

“Allah için sevdiğin kimseye yemek ziyafeti ver.”

Bilhassa ilim sahibi olan fakirleri seçmelidir. Çünkü bunlara vermek ilimde kendilerine yardım etmektir. Allah rızasını kazanmak niyeti ile ilim tahsili en büyük ibadettir.

Abdullah İbn-i Mübârek (rh.) sadakalarını bilhassa âlimlerin fakirlerine verirdi. Kendisine niçin böyle yaptığı sorulduğunda buyurdular ki:

“Ben, Peygamberlikten sonra ilimden daha üstün bir rütbe olduğunu zannetmiyorum.

Âlimlerden biri bir ihtiyaçla karşılaşınca onun ile meşgul olur da okuyamaz. Onun ihtiyacını temin edip okumasını sağlamak daha makbuldür.”



Beyt:

Minnet Hudâ’ya devlet-i dünyâ fenâ bulur
Bâkî kalur sahife-i âlemde adımız   (Bâkî)

(Minnet; hamd ve şükür Allâh’adır, dünyanın her türlü nimeti, zenginliği son bulur. Adımız tarih sahifelerinde Bâkî kalır)




Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Nimetlerin En Büyüğü: Akıl ve Hilim | Bir Hikmet
« Yanıtla #1669 : 28 Temmuz 2015, 10:46:59 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: تَحَرَّوْا لَيْلَةَ الْقَدْرِ فِي الْوِتْرِ مِنَ الْعَشْرِ الْأَوَاخِرِ مِنْ رَمَضَانَ. (ق

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Kadir Gecesi’ni Ramazân-ı Şerîf’in son on gününün tek gecelerinde arayınız.”
(Hadîs-i Şerîf, Müttefekun aleyh)



04
Temmuz Cumartesi 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 21 Haziran 1431  - Hicrî: 17 Ramazan 1436

Barbaros Hayreddin Paşa'nın Vefatı (1546) • ABD'nin Kuruluşu (1776) • Sultan Vahdeddin Han'ın Tahta Çıkışı (1918)


Nimetlerin En Büyüğü: Akıl ve Hilim

Hz. Muâviye’ye “İnsanların efendisi olmaya kim layıktır” diye sorulduğunda şöyle cevap verdi:

“Kendisinden istendiğinde en cömerdi, bulunduğu meclistekilerin ahlâkı en güzel olanı ve cahilce bir muameleyle karşılaştığında en hilimli (sabırlı) davrananıdır.

“Akıl ve hilim, kula verilenlerin en üstünüdür. Zira akıl ve hilim sahibi olan kişi, kendisini hayırla ananı hayırla anar, bir şey verildiğinde şükreder, belaya düştüğünde sabreder, gazaplandığında öfkesini yutar, gücü yettiğinde affeder, bir hata işlediğinde istiğfar eder, bir şey vaad ettiğinde yerine getirir.”

“Muhakkak hilim, şerefli kişinin şerefini, keremini, insanlar nezdindeki hürmetini artırır.”

“Ey insanlar, sözümü anlamak için kulak verin. Namazda yönünüzü kıbleye çevirin ve saflarınızı düzgün yapın. Yoksa Hz. Allah sizin kalplerinizi birbirine düşürür.”

“Sefîhlere (alçaklar)a itibar göstermeyiniz. Yoksa Hz. Allâh onları sizin üzerinize musallat eder ve sizi pek fena bir azaba uğratır.”

Sadaka veriniz. Sizden biri “benim malım az” demesin. Zira malı az olanın sadakası, zenginin sadakasından makbuldür.

İffetli hanımlara sakın iftirâ atmayın.

Kimse ‘işittim, bana ulaştı’ gibi sözlere dayanarak konuşmasın. Eğer bir kimse Nuh aleyhisselam zamanındaki bir kadına zina iftirasında bulunsa kıyamette onun için hesaba çekilir. (el-Bidâye ve’n-Nihâye, İbn-i Kesîr)


BİR HİKMET

Hikmet ehli bir zat şöyle dedi:

“Ana babasına âsî olan, evladından hayır göremez.

İşlerinde istişare etmeyen (danışmayan) muradına ulaşamaz.

Ailesini, çoluk çocuğunu idare etmeyen (onlarla iyi geçinmeyen), hayattan lezzet alamaz.




Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Babanın Evladına İyiliği | Âzâların Orucu
« Yanıtla #1670 : 28 Temmuz 2015, 10:52:29 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اُبْسُطُوا بِالنَّفَقَةِ فِى شَهْرِ رَمَضَانَ فَاِنَّ النَّفَقَةَ فِيهِ كَالنَّفَقَةِ فِى سَبِيلِ اللهِ. (كنز

“Ramazân-ı şerîf ayında nafakayı (çoluk çocuğunuza ve diğer ihtiyaç sahiplerine yapılan harcamaları) çoğaltınız. Çünkü bu aydaki nafaka, Allah yolunda harcanan nafaka gibidir.”
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)



05
Temmuz Pazar 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 22 Haziran 1431  - Hicrî: 18 Ramazan 1436

Büyük İstanbul Yangını (1756) • Fransa'nın Cezayir'i İşgali (1830) • İskenderun'un Kurtuluşu (1938) • Cezayir'in İstiklâli (1962)


Babanın Evladına İyiliği

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:

“Evladının iyiliği için (kendisine karşı gelebileceğinden korktuğu bir şeyi söylemeyerek) ona yardımcı olan ana babaya Allâhü Teâlâ rahmetiyle muamele etsin.”

Sâlih zatlardan biri oğluna bir şey emretmez, bir ihtiyacı olduğu zaman başkasına söylermiş. Sebebini soranlara şöyle dermiş:

“Ben ona bir şey emretsem, o da bana karşı gelse bundan dolayı ateşe atılır. Ben oğlumun cehennem ateşinde yanmasını istemem.”


Âzâların Orucu

Oruç sadece yemek, içmek ve orucu bozan şeyleri terk etmekten ibâret değildir. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.):

“Nice oruçlular vardır ki ona orucundan kalan sadece açlığı ve susuzluğudur.” buyurmuşlardır.

Muhakkak her âzânın oruçta bir hissesi vardır. Bütün âzâları, Allâh’ın hoş görmediği amellerden sakındırmak lâzımdır.

Gözün orucu, onu harama bakmaktan korumaktır. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.): “(Harama) bakmak İblis’in zehirli oklarından bir oktur. Kim gözünü harama bakmaktan tutarsa Allah onun kalbini nura vâris kılar (kalbini nurlandırır).” buyurmuşlardır.

Dilin orucu onu faydasız sözden menetmek, tutmak, sadece faydalı şeyleri konuşmaktır.

Kulağın orucu onu gıybet gibi Allâh’ın haram kıldıklarını dinlemekten tutmaktır. Zira dinleyen, günahda söyleyene ortaktır.

Elin orucu haramı tutmamak, ayağın orucu harama gitmemektir.

Hâsılı bütün bedeni dînin hoş görmediği şeylerden uzak tutmak lâzımdır.

Oruçtan maksad nefsin şehvetini kırmaktır. Böyle olunca oruçlunun iftarda ve sahurda aşırı yemesi, diğer zamanlarda iki defada yediğini bir defada yemesi doğru olmaz.

Oruçlu gündüz işinin ağırlığına göre işine ve ibâdetine yetecek, kuvvet verecek kadar yemelidir.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kimlerin Duâsı Kabul Olunur?
« Yanıtla #1671 : 28 Temmuz 2015, 11:03:10 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اِسْتَكْثِرْ مِنَ النَّاسِ مِنْ دُعَاءِ الْخَيْرِ لَكَ، فَاِنَّ الْعَبْدَ لَا يَدْرِى عَلَى لِسَانِ مَنْ يُسْتَجَابُ لَهُ، أَوْ يُرْحَمُ. (الجامع الصغير

“İnsanların (sâlih müminlerin) sana çok hayır duâ etmelerini iste. Zira kul, kimin duâsının kabul olunacağını veya (kimin duâsıyla) rahmete kavuşacağını bilemez.”
(Hadîs-i Şerîf, Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr)



06
Temmuz Pazartesi 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 23 Haziran 1431  - Hicrî: 19 Ramazan 1436

Hicaz'ın Osmanlı Topraklarına Katılması ve Mukaddes Emanetlerin Yavuz Sultan Selim Han'a Teslimi (1517)



Kimlerin Duâsı Kabul Olunur?

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:

“Üç kişinin duâsı reddolunmaz (geri çevrilmez):

• Adâletli idarecinin duâsı,

• İftar edinceye kadar oruçlunun duâsı ve

• Mazlumun duâsı.


Allâhü Teâlâ mazlumun duâsını bulutların üzerine kaldırır, semanın kapılarını açar ve şöyle buyurur: İzzetime yemin ederim ki sana bir zaman sonra da olsa muhakkak yardım ederim, istediğini veririm.”

“Dört kişinin duâsı kabul olunur:

Adâletli idareci, Müslüman kardeşine gıyabında duâ eden kimsenin duâsı, mazlumun duâsı, ana babasına duâ eden kimsenin duâsı.

“Farz namaz kıldıktan sonra duâ edenin duâsı kabul olunur. Kur’ân-ı Kerîm’i hatmeden kimsenin duâsı da kabul olunur.

“Üç kimsenin duâsı reddolunmaz (geri çevrilmez):

Allâhü Teâlâ’yı çok zikredenin, mazlumun ve adâletli idarecinin duâsı.

“Bir kimse abdestini güzelce alır, sonra iki rekat namaz kılar ve Rabbine duâ ederse duâsı -hemen veya daha sonra da olsa- kabul olunur.”

“Hastaları ziyaret ediniz ve onlardan duâ isteyiniz. Zira hastanın duâsı kabul olunur, günahı da bağışlanır.

“Üç kimsenin duâsı reddolunmaz (geri çevrilmez):

Ana babanın evladına duâsı, oruçlunun duâsı ve müsafirin duâsı.

“Üç yerde yapılan duâ reddolunmaz (geri çevrilmez):

Allâhü Teâlâdan başka hiç kimsenin görmediği bir yerde kalkıp namaz kılanın,

Harb sırasında yanındaki arkadaşları firar edip kendisi sebat edenin ve

Gecenin sonunda kalkıp ibadet eden kimselerin yaptığı duâlar reddolunmaz.




Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Onun Maiyetindekilerden: HABBÂB BİN ERET (R.A.)
« Yanıtla #1672 : 28 Temmuz 2015, 11:07:32 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: ...فَاتَّقُوا شَهْرَ رَمَضَانَ فَاِنَّ الْحَسَنَاتِ تُضَاعَفُ فِيهِ مَا لَا تُضَاعَفُ فِيمَا سِوَاهُ وَكَذَالِكَ السَّيِّئَاتُ. (طص

“Ramazan ayın(da günahlar)dan sakınınız. Çünkü bu ayda iyiliklerin sevabı diğer zamanlarda olmadığı kadar kat kat verilir. Günahlar da böyle kat kattır.”
(Taberânî, el-Mu’cemü’s-Sağîr)



07
Temmuz Salı 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 24 Haziran 1431  - Hicrî: 20 Ramazan 1436

Yeşilköy'de İlk Havacılık Okulu Açıldı (1912)



Onun Maiyetindekilerden: HABBÂB BİN ERET (R.A.)

Habbâb bin Eret (r.a.) câhiliye devrinde bir harpte esir düşüp Mekke-i Mükerreme’de, Huzâa kabilesinden Ümmü Enmâr’a köle olarak satılmıştı.

İslâm ile ilk şereflenenlerin altıncısıdır. İlk defa imânını açıkça bildiren ve bu yüzden şiddetli işkenceye uğrayan odur. Hz. Bilâl, Hz. Ammâr gibi diğer bazı müminler de imanlarından dolayı işkenceye uğramışlarsa da Hz. Habbâb ilktir.

Yapılan bir işkenceyi şöyle anlatmıştır: “Bir gün benim için hususi olarak bir ateş yakıldı. Korlardan bir tanesi sırtıma konuldu. Onu sırtımın yağları söndürdü.”

Habbâb (r.a.) demirci idi. Kendisini köle olarak satın alan Ümmü Enmar bir demir parçasını ateşte kızdırıp onu Habbâb’ın (r.a.) başına yapıştırarak işkence ederdi. Bir gün Habbâb (r.a.) Resûlullâh’a (s.a.v.) halinden şikâyette bulundu. “İlâhî, Habbâb’a yardım et” diye duâ buyurdu. Habbâb’ın sahibi Ümmü Enmar bir baş ağrısına tutuldu. Iztırabından köpek gibi ulumağa başladı. Kendisine dağlanmayı ilaç olarak tavsiye ettiler. Bunun üzerine Habbâb’a (r.a.) emreder, o da kızgın demir ile onun başını dağlardı.

Hz. Habbâb (r.a.) Bedir’den itibaren bütün harplerde bulunmuştur. Medîne-i Münevvere’ye hicret edilince Resûlullâh (s.a.v.) kendisini Ensâr’dan Cebr bin Atîk (r.a.) ile kardeş etmiştir.

Hulefâ-yı Râşidîn devrindeki fetihlere katılmış ve pek büyük kahramanlıkları görülmüştür.

Âhir ömründe Kûfe’de ikâmet etmiş, ağır bir hastalıktan sonra hicrî 37 senesinde 63 yaşında vefat etmiş, cenaze namazını Hz. Ali (k.v.) kıldırmıştır.

Hastalığında çektiği ıztırabın şiddetini şöyle ifade etmiştir: “Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) ölmek için duâ etmekten bizi nehiy buyurmuş olmasaydı, öleyim diye duâ ederdim.”

Vefatından sonra Hz. Ali (k.v.) kabrinin yanından geçerken: “Allâhü Teâlâ Habbâb’a rahmet etsin. Dini sevip arzu ederek Müslüman oldu, gönül rızasıyla muhâcir oldu, bütün ömrü cihad ile geçti, yıllarca vücudu ızdırâb çekti. Allâhü Teâlâ onun ecrini elbette zayi etmez.” buyurmuşlardır.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Yermük Harbi: İslâm'ın Bizans'a Gâlibiyeti
« Yanıtla #1673 : 28 Temmuz 2015, 11:17:02 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(اَسْتَعِيذُ بِاللهِ : وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الْإِسْلَامِ دِينًا فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُ وَهُوَ فِي الْآخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرِينَ. (سورة آل عمران, 85

“Kim İslâm’dan başka bir din ararsa kendisinden böyle bir din asla kabul edilmeyecek ve o kimse âhirette ziyân edenlerden olacaktır.”
(Âl-i İmrân Sûresi, âyet 85)



08
Temmuz Çarşamba 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 25 Haziran 1431  - Hicrî: 21 Ramazan 1436

Kırklareli'nin Bulgar İşgalinden Kurtuluşu (1913)



Yermük Harbi: İslâm'ın Bizans'a Gâlibiyeti

Hicretin 13. (M. 634) senesinde; Hz. Ebûbekir’in hilâfetinin sonlarında İslâm Devleti, Bizans sınırlarına dayanmıştı. Doğu Roma (Bizans) İmparatoru Hirakliyus bu vaziyetten korkup İstanbul’dan Suriye’ye geldi ve büyük ordular topladı. İki yüz kırk bin civarında askeri ile Yermük’e geldi. Onların karşısında olan İslâm askerleri kırk altı bin kadar olup içlerinde -yüzü ehl-i Bedir’den- bin sahabî vardı.

Bizanslılar, önce çok şiddetli bir hücum ettiler. İslâm askerleri yerlerinden geriye çekildiler. Geri hatlarda bulunan İkrime bin Ebî Cehil (r.a.) “Ben, Resûlullah ile bunca muharebelerde bulundum. Şimdi kaçmak ne demektir. Benimle ölüm üzerine ahdeden var mı?” deyince amcası Hişam, Dırar bin Ezver ve dört yüz kadar fedâî ile birlikte Hâlid bin Velîd’in çadırı önünde tamamen yaralanıp düşünceye dek mertçe harb ettiler. Sonra bu yaralıların bir kısmı iyi olmuş, kalanları şehid olmuştur.

Başkumandan Hz. Hâlid pek şiddetli ve uzun muharebe etti. Askerler, öğle ve ikindi namazlarını îma ile kıldılar. O sırada Müslüman kadınları da mertçe harb ettiler.

Nihayet Bizanslılar’ın halsiz düşüp bozuldukları sırada Hz. Hâlid, onların üzerine pek şiddetli bir hücum etti. Onların süvari ve piyade askerlerinin arasına girdi. Süvariler, piyadeleri bırakıp kaçtı. Piyadeleri, atların ayakları altında ezildi, orduları tamamen bozuldu.

İslâm askerleri, arkalarına düştü. Arab atlısının önünden kaçıp kurtulmak çok zordur. Bizanslılar’ın kaçarken telef olanları harp meydanında düşüp kalanlarından kat kat fazlaydı. Birçok alayları da Yermûk ve Vâkûsa uçurumlarına düşüp telef oldular. Birçoğunu da kaçarken Müslüman kadınları telef etti, Bizanslılar’ın ileri gelenlerinden pek çok asker öldü. İmparatorun kardeşi de öldü. Ölülerinin adedi yüz bini geçti.

Müslümanlardan da üç bin kadar şehid oldu. İçlerinde Hz. İkrime, oğlu Amr, Hişam bin Âs, Saîd’in oğulları Amr ve Eban, Saîd bin Hârisi’s-Sehmî ve Nadîr bin el-Hâris gibi Ashabın meşhurlarından nice zatlar vardı. Ebû Süfyan’ın da bir gözü, ok isabetiyle â’ma oldu. (RadıyAllahu anhum)

İşte bu büyük zafer Şam’ın her tarafının fethine yol açmıştır.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Bir Hurma Sadaka Büyür Dağ Olur | Bahtiyarlık Nedir?
« Yanıtla #1674 : 28 Temmuz 2015, 11:20:55 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَا خَفَّفْتَ عَنْ خَادِمِكَ مِنْ عَمَلِه ِ كاَنَ لَكَ أَجْرًا فِي مَوَازِينِكَ. (حب

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Çalıştırdığın kişilerin işlerini hafifletmen, kolaylaştırman mîzanında senin için bir sevap olur.”
(Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i İbn-i Hibbân)



09
Temmuz Perşembe 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 26 Haziran 1431  - Hicrî: 22 Ramazan 1436

Emir Timur'un Bağdat'a Girişi (1401) • Rumeli Hisarı'nın İnşa Edilmesi (1452)



Bir Hurma Sadaka Büyür Dağ Olur

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:

Kim ki helâl kazancından bir hurma değerinde bir şey sadaka verirse -ki Allâh, helâl maldan verilen sadakadan başka hiçbir sadakayı kabûl etmez-; işte bu helâl sadakayı kabul eder. Sonra o bir hurma (kadar sadaka)yı dağ gibi oluncaya kadar, -birinizin erkek küheylân tayını büyüttüğü gibi- sahibi için büyütür, nihâyet o bir hurma dağ kadar olur. (Buhârî)

Sıhhatli iken verilen sadaka hasta iken verilen sadakadan daha fazîletlidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.):

‘Hangi sadakanın ecri daha çoktur?’ diye sual edenlere:

“Sıhhatli olduğun, çok cimri olduğun, fakirlikten korkup zenginliği ümîd ettiğin zaman sadaka vermendir. Can boğaza gelip falan için şu kadar, filan için bu kadar diyeceğin zamana kadar bekleme. Çünkü o zaman mal falanın olmuştur.”

“Kişinin hayatında iken bir dirhem sadaka vermesi, ölümü ânında (ölmek üzere iken) yüz dînar sadaka vermesinden hayırlıdır.”

“Sadaka Rabbin gazabını söndürür ve kötü ölümden kurtarır.”
buyurmuşlardır.

Resûlullâh Efendimize (s.a.v.):

“Hangi sadaka daha faziletlidir” diye soruldu;

“Ramazân-ı şerîfde verilen sadakadır” buyurdular.

(Kitâbü Fezâili’l-A‘mâl, Ziyaüddin el-Makdisî)


BAHTİYARLIK NEDİR?

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:

“Kişinin saadeti (mutluluğu) dört şeydedir:

• Eşinin sâlihlerden olması,

• Evladının hayırlı bir evlat olması,

• Arkadaşlarının sâlihlerden olması,

• Rızkının (çalıştığı yerin) kendi beldesinde, ikamet ettiği yerde olması.
(Feyzu’l-Kadîr)



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِذَا خَرَجَ أَحَدُكُمْ إِلَى سَفَرٍ فَلْيُوَدِّعْ إِخْوَانَهُ فَإِنَّ اللهَ تَعَالَى جَاعِلٌ لَهُ فِي دُعَائِهِمْ اَلْبَرَكَةَ. (الجامع الصغير

“Biriniz yolculuğa çıkacağı zaman, din kardeşleriyle (helâlleşip) vedalaşsın. Zira Allâhü Teâlâ, kardeşlerinin duâlarında onun için bereket ihsan eder.”
(Hadîs-i Şerîf, Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr)



10
Temmuz Cuma 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 27 Haziran 1431  - Hicrî: 23 Ramazan 1436

İstanbul Zelzelesi (1894)



Dört Şeye Riâyet Eden Cennete Girer

Ebû Hüreyre ve Ebû Saîd el-Hudrî radıyallâhü anhümâ buyurdular:

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) bir gün bize hutbe okudular ve üç defa:

“Nefsim kudretinde olan Allâh’a yemîn ederim ki” buyurdu, sonra başını önüne eğdi. Bizden herkesin ağlayarak başı önüne düştü. Ne üzerine yemîn ettiğini bilmiyorduk.

Sonra yüzünde müjde ve sevinç eseri olduğu halde başını kaldırdı. Onun sevinmesi bizim için dünyanın bütün nimetlerinden daha sevgili idi. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) sonra buyurdular ki:

“Beş vakit namazını kılan,

Ramazân-ı şerîf orucunu tutan,

Zekâtını veren,

Yedi büyük günahtan sakınan her kula muhakkak Cennet kapıları açılacak ve ona ‘Cennete selâmetle gir’ denilecektir.”
(Sünen-i Nesâî)

Helâk edici yedi büyük günah diğer bir hadîs-i şerîfte şöyle beyân olunmuştur:

“Helâk edici yedi şeyden sakınınız:

Allâhü Teâlâ’ya şirk koşmak,

Sihir yapmak,

İnsanı kasten (bilerek) haksız yere öldürmek,

Yetîm malı yemek,

Fâiz yemek,

Saflar karşılaştığı sırada- harbden kaçmak,

İffetli ve namuslu mü’min kadınlara zina iftirâsında bulunmak.”
(Feyzu’l-Kadîr)


İmansızlığa Sebep Olan Üç Şey

Ebu’l-Kâsım el-Hakîm (rah.) şöyle demiştir:

Üç şey imanın gitmesine sebep olur:

İslâm nimetine şükretmemek,

İslâm nimetinin yok olmasından korkmamak,

Müslümanlara zulmetmek.




Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kadir Gecesinden Kimler İstifade Edemezler
« Yanıtla #1676 : 28 Temmuz 2015, 11:34:08 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: ... إِنَّ هٰذَا الشَّهْرَ قَدْ حَضَرَكُمْ وَفِيهِ لَيْلَةٌ خَيْرٌ مِنْ أَلْفِ شَهْرٍ مَنْ حُرِمَهَا فَقَدْ حُرِمَ الْخَيْرَ كُلَّهُ وَلَا يُحْرَمُ خَيْرَهَا إِلَّا مَحْرُومٌ. (هـ

“Muhakkak bu Ramazan ayı size ulaştı. Bu ayda bin aydan hayırlı (Kadir) Gece (si) vardır. O gecenin hayır ve bereketinden mahrum kalan kimse, bütün hayırlardan mahrum kalmış olur.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i İbn-i Mâce)



11
Temmuz Cumartesi 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 28 Haziran 1431  - Hicrî: 24 Ramazan 1436

Mısır'ın İngiltere Tarafından İşgali (1882)



Kadir Gecesinden Kimler İstifade Edemezler

Kadir gecesi pek mübarek bir gecedir. Bu gecenin feyzinden istifade etmek için melekler yeryüzüne inerler. Müslümanların hallerini, ibadetlerini görürler. Bu mübarek gecede yapılacak ibadetlerin sevabı pek çoktur. Bu geceyi gafletle geçirmekten son derece sakınmalıdır. Kadir gecesinde bütün müminler hakkında ilâhî mağfiret tecelli eder, ancak şu dört sınıf bundan müstesnadır:

İçkiye mübtela olanlar: İslâm dininde sarhoşluk veren her şey haramdır, şiddetle yasaklamıştır. Bu zararlı şeyi bir an evvel terk etmelidir.

Ana-babaya asi olanlar: Anne ve babanın hakları çok büyüktür. Onlara haksız yere karşı gelmek, onların hatırlarını kırmak ahlâka ve İslâm terbiyesine aykırıdır. Böyle bir hareketten son derece sakınmalıdır.

Sıla-i rahmi kesenler: Akrabasının haklarına riayet etmeyen, onları arayıp sormayan kimselerdir. Aile ve akraba arasında muhabbet ve yardımlaşma bulunmazsa, diğer insanlar arasında bu gibi insânî, ahlâkî vazifeler nasıl olabilir. Ne yazık ki birçok kimse, akrabalarının sevinçlerine, kederlerine ortak olmuyor; birbirlerini arayıp sormuyor ve yalnız kendi zevklerine, sefalarına bakıyor. Bu hâl İslâm dininin telkin ettiği yüksek ahlâka yakışmaz.

Din kardeşi ile üç günden fazla dargın olanlar: Müslümanların arasında bir din kardeşliği vardır. Müslümanlara birbirini saymaları, sevmeleri ve birbiriyle iyi geçinmeleri emredilmiştir. İnsan din kardeşinden bir kötü muameleyle karşılaşabilir. Fakat bu affedilmeli, onun kalbinde kin ve düşmanlık eseri bırakmamalıdır. Bu yüzden muhabbet ve sevgi kesilmemelidir. Çünkü asıl insanlık böyle olur. İslâm terbiyesi bunu gerektirir. Müslümanların birliği ve saadeti ancak bu surette temin edilebilir.

Artık mübarek Kadir gecesinde tecelli edecek ilâhî mağfirete nâil olabilmek için, Müslümanlara yakışmayan hallerden kaçınmalıdır.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kadir Gecesi’nin Fazîleti
« Yanıtla #1677 : 28 Temmuz 2015, 11:38:27 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ يَقُمْ لَيْلَةَ الْقَدْرِ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ. (ق)

“Kim faziletine inanarak ve mükâfâtını sadece Allah’tan ümid ederek Kadir gecesini (namaz ve zikirle) ihya ederse geçmiş günahları bağışlanır.”
(Hadîs-i Şerîf, Müttefekun aleyh)




12
Temmuz Pazar 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 29 Haziran 1431  - Hicrî: 25 Ramazan 1436

Eğriboz Adası'nın Fethi (1470) • Varto Zelzelesi (1966)



Kadir Gecesi’nin Fazîleti

Ashâb-ı Kirâm, Allâhü Teâlâ’nın Kadir Gecesi hakkında “Bin aydan hayırlıdır.” meâlindeki Kadr Sûresi’nin 3. âyet-i kerîmesine sevindikleri kadar hiçbir şeye sevinmediler.

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) Ashâbına İsrailoğullarından dört kişiyi anlattı. Bunlar -göz açıp yumuncaya kadar bir zaman dahi Allâh’a âsî olmadan- seksen sene ibâdet etmişlerdi. Resûlullâh’ın (s.a.v.) Ashâbı da bundan dolayı hayret etmişlerdi. Cebrâil (a.s.) geldi ve:

“Yâ Muhammed! Sen ve Ashâbın, bu zâtların göz açıp yumuncaya kadar kısa bir vakitte bile Allâh’a isyan etmeden seksen sene ibâdet etmelerine hayret ettiniz. Allâhü Teâlâ sana bundan hayırlısını indirdi.” dedi ve “İnnâ enzelnâhü fî leyleti’l-kadr...(Biz, onu Kadir Gecesi’nde indirdik.)” meâlindeki âyet-i kerîme ile başlayan Kadr Sûresi’ni sonuna kadar okudu.

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v) ve Ashâb-ı Kirâm çok sevindiler.


KADİR GECESİ’NDE NE YAPILIR?

Bu gece dört rek’at Kadir Gecesi namazı kılınır:

1’inci rek’atte: 1 Fâtiha, 3 İnnâ enzelnâhü...,

2’nci rek’atte: 1 Fâtiha, 3 İhlâs-ı Şerîf,

3’üncü rek’atte: 1 Fâtiha, 3 İnnâ enzelnâhü...,

4’üncü rek’atte: 1 Fâtiha, 3 İhlâs-ı Şerîf okunur.

Namazdan sonra:

• 1 defa, “Allâhü ekber Allâhü ekber, Lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, Allâhü ekber ve lillâhi’l-hamd.”

• 100 “Elem neşrah leke...” sûresi,

• 100 “İnnâ enzelnâhü...” sûresi,

• 100 defa da Resûlullâh Efendimiz’in Hz. Âişe vâlidemize öğrettiği “Allâhümme inneke Afüvvün Kerîmün tuhibbü’l-afve fa’fü annî” duâsı okunur ve duâ edilir.

Mümkünse, bir de tesbih namazı kılınır. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kadir Gecesi’nin Husûsiyetleri
« Yanıtla #1678 : 28 Temmuz 2015, 12:48:28 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللهِ أَرَأَيْتَ إِنْ عَلِمْتُ أَيُّ لَيْلَةٍ لَيْلَةُ الْقَدْرِ مَا أَقُولُ فِيهَا قَالَ قُولِي اَللّٰهُمَّ إِنَّكَ عَفُوٌّ كَرِيمٌ تُحِبُّ الْعَفْوَ فَاعْفُ عَنِّي. (ت

Hz. Âişe Vâlidemiz (r.anhâ) “Yâ Resûlallâh! Kadir Gecesinin hangi gece olduğunu bilirsem nasıl duâ edeyim? Haber verir misiniz?”dedim.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Allâhümme inneke Afüvvün Kerîmün tühıbbü’l-afve fa’fu annî” diye duâ et.” buyurdular.
(Sünen-i Tirmizî)




13
Temmuz Pazartesi 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 30 Haziran 1431  - Hicrî: 26 Ramazan 1436

Hz. Aişe'nin (r.anha) Vefatı (678) • Kanuni Sultan Süleyman Han'ın Tebriz'i Fethi (1534)

Bu gece Kadir Gecesi. Kandilinizi tebrik ederiz.



Kadir Gecesi’nin Husûsiyetleri

Cenâb-ı Hak, bazı kıymetli şeyleri birçok hikmetler için gizlemiştir:

Kullarının bütün ibâdet ve tâatlara rağbet etmesi için rızâsını ibâdet ve tâatlarda; büyük-küçük günahlardan kaçınmaları için gadabını günahlarda; bütün isimlerine ta’zîm edilmesi için İsm-i A’zam’ı Kur’ân-ı Kerîm’de; bütün namazların muhâfaza edilmesi; hepsine ehemmiyet verilmesi için salât-ı vüstâ (orta namazı)nın hangi namaz olduğunu; günün tamamında duâ edilmesi için cuma günündeki icâbet saatini (duânın kabul edilen vaktini); hiç kimseyi hor ve hakîr görmemek için velî kullarını; Ramazan’ın her gecesini ibâdet ve tâatla ihyâ edip daha çok sevap kazansınlar diye de Kadir Gecesi’ni gizlemiştir.

Bununla beraber Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.) Kadir Gecesi’nin bâzı alâmetlerini bildirmiştir: O gece gökyüzü parlak ve bulutsuz olur. Hava soğuk ve sıcak değil, latîf olur. O gecenin sabahında güneş ziyâsız (solgun) olarak doğar.

Kadir Gecesi, içerisinde Kur’ân-ı Kerîm indirilen mübârek gecedir. Bu gecenin pek çok husûsiyetinden birkaçı:

1- Bu gecede ibâdet (içinde Kadir Gecesi olmayan) bin ayda yapılan ibâdetten daha hayırlıdır. Resûlullâh Efendimiz’e (s.a.v.) kendisinden önceki ümmetlerin ömrü gösterildi. Ümmetinin ömürlerini kısa gördü. Bunun üzerine Hz. Allâh bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’ni ihsân etti.

2- Kadir Gecesi’nde meleklerin ve Rûh’un inmesi.

Melekler bu gecenin esrârını görmek üzere inerek yeryüzünü doldurduğu için bu geceye darlık mânâsına olan “kadir” ismi verilmiştir.

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyuruyorlar ki: “Kadir Gecesi olunca Allâhü Teâlâ, Cebrâil’e (a.s.) emreder. Cebrâil (a.s.) yanlarında yeşil bir sancak bulunan meleklerle yeryüzüne inip sancağı Ka’be’nin üzerine dikerler. Cebrâil (a.s.) bu gece melekleri teşvik eder. Onlar da her ayakta bulunana, durana, oturana, namaz kılana ve zikredene selâm verir ve onlarla musâfaha eder, yaptıkları duâlara âmin derler. Bu, fecir vaktine kadar devâm eder.”

3- Bu gece, fecir (imsak) vaktine kadar selâmettir.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Sadaka-i Fıtır (Fitre)
« Yanıtla #1679 : 28 Temmuz 2015, 12:51:11 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: بَاكِرُوا بِالصَّدَقَةِ فَاِنَّ الْبَلَاءَ لَايَتَخَطَّى الصَّدَقَةَ. (هق

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Sadaka vermekte acele ediniz. Çünkü belâ, sadakayı geçemez.”
(Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Sünen-i Kübrâ)




14
Temmuz Salı 2015

Ayın Safhaları


Rûmî: 01 Temmuz 1431  - Hicrî: 27 Ramazan 1436

İkinci Viyana Kuşatması (1683) • Fransız İhtilâli (1789)



Sadaka-i Fıtır (Fitre)

Sadaka-i fıtır, Ramazan-ı Şerîf’in sonuna yetişen ve aslî ihtiyaçlarından başka en az nisâp miktârı (80.18 gr. altın veya aynı kıymette) bir mala sahip bulunan her Müslümanın vermesi vâcip olan bir sadakadır.

Sadaka-i fıtır, zekât farz olmadan önce, orucun farz kılındığı sene vâcip olmuştur.

Sadaka-i fıtır, orucun kabul edilmesine, ölüm sıkıntılarından ve kabir azâbından kurtuluşa vesîledir. Yoksulların ihtiyaçlarını gidermeye, bayram neşesinden onların da istifâde etmelerine bir yardımdır, sadaka-i fıtır, insânî bir vazifedir.

Her Müslümanın kendisi ve fakir olan küçük çocuğu için Sadaka-i fıtır (fitre) vermesi vâciptir.

Büyük çocuğunun ve zengin olan çocuğunun fitresi babasına vâcip değildir.

Sadaka-i fıtır, Ramazan Bayramı’nın birinci günü fecr-i sâdıkın doğuşundan (sabah namazı vaktinin girmesinden) itibâren vâcip olur. Fakat fakirler, bununla bayram namazından evvel noksanlarını tedârik etsinler diye önce de verilmesi menduptur.

Sadaka-i fıtır (fitre), Ramazan Bayramı’nın birinci günü fecrin doğuşuyla vâcip olduğundan fecirden önce çocuk dünyaya gelse onun için de sadaka-i fıtır vâcip olur. Şâyet fecirden sonra doğarsa bir şey lâzım gelmez.

Bir kimse, büyük evlâdının fitrelerini onların izinleriyle verebilir. Kendi âilesi, idâresinde bulunduğu takdirde -âdeten izin bulunduğundan- izinleri olmaksızın vermesi de kâfidir.

Bir kimse kendi fitresini, fakir olan eşine, anasına, babasına veya oğluna veremez.

Fitreyi bayram namazından sonraya bırakmak mekruhtur. Müstehap olan, namazdan evvel verilmesidir. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:

“Allâhu Teâlâ, Sadaka-i fıtrı (fitreyi), oruç tutanı boş, faydasız ve çirkin sözlerden temizlemek ve fakirleri doyurmak için vacib kıldı. Kim fitreyi bayram namazından önce verirse makbul bir sadaka-i fıtır olur. Bayram namazından sonra verirse diğer sadakalar gibi bir sadaka olur.”