« Yanıtla #1566 : 23 Mart 2015, 11:03:07 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym (عَنْ سَعْدِ بْنِ أَبِي وَقَّاصٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ رَأَيْتُ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَوْمَ أُحُدٍ وَمَعَهُ رَجُلَانِ يُقَاتِلَانِ عَنْهُ عَلَيْهِمَا ثِيَابٌ بِيضٌ كَأَشَدِّ الْقِتَالِ مَا رَأَيْتُهُمَا قَبْلُ وَلَا بَعْدُ. (خ
“Hz. Sa’d bin Ebî Vakkâs (r.a.) dedi ki: Uhud harbinde Resûlullâh’ı (s.a.v.), beyaz elbiseli iki kişi (Cebrâîl ve Mîkâîl) ile beraber gördüm. Onlar Resûlullâh namına Âdemoğullarının en şiddetli savaşları gibi harb ediyorlardı. Ben, bu iki kişiyi Uhud’dan önce de sonra da görmedim.”
(Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Buhârî)
23
Mart Pazartesi 2015
Ayın Safhaları
Hicrî: 3 Cemâziyelâhir 1436 - Rûmî: 10 Mart 1431
Uhud Gazası (625)
Uhud Harbi (M. 625) Müşrikler, Medine yakınlarındaki Uhud’a gelmişlerdi.
Resûlullâh (s.a.v.) Medine’de kalmak yahut Uhud’a çıkmak hususunda Ashabı ile istişare etti. Gördüğü bir rüyayı bildirip Medine’de müdafaada kalmanın münasip olacağını işaret buyurdu. Ashâb-ı Kirâm’dan bazıları Medine’de kalmayı münasip gördü. Bedir Harbine yetişememiş ve Uhud’da şehit olacakları takdir edilmiş olanlar düşmana karşı çıkmak için ısrar ettiler.
Resûlullâh (s.a.v.) zırhını giydi. Çıkmakta ısrar edenler “Resûlullâh’a vahiy gelirken ona karşı kendi görüşümüzde ısrara kalkıştık” diye pişman oldular ve “Yâ Resûlallâh, ne görüşte isen, öyle yap” dediler. Resûlullâh (s.a.v.) de “Bir peygamber zırhını giyince artık harb etmeden onu çıkarması yaraşmaz” buyurdu. Bin kişi ile yola çıktı, Uhud’a varıp vadinin bir tarafına kondu ve arkasını Uhud Dağına verdi. Ashabını muntazam bir saf yaptı. Abdullah bin Cübeyr’e bir mevki gösterip okçulara kumandan yaptı: “Bizi müdafaa ediniz, arkamızdan gelmesinler. Sakın buradan çıkmayınız, dönenleri takip etmeyiniz” buyurdu.
İki taraf buluştuğu sırada Abdullah bin Übeyy yanındaki üç yüz kadar münafıkla beraber ordudan ayrılıp Medine’ye döndü. Kalan yedi yüz Müslüman Hakk’ın yardımı ile üç bin kadar düşmanı hezimete uğrattı.
Fakat okçular sabredemediler, kaçanları takibe koyuldular ve Resûlullâh’ın emrine muhalefet edip gösterdiği mevkii terk ediverdiler. Bu muhalefet yüzünden Cenâb-ı Allah müşriklerin kalblerinden korkuyu alıverdi, tekrar dönüp hücum ettiler. Resûlullâh’ın etrafında Hz. Ebûbekir, Ali, Abbas, Talha ve Sa’d (r.anhüm) gibi bir kaç kişi kaldı. Bu sırada Resûlullâh’ın mübarek yüzleri yaralandı, mübarek dişi şehit oldu. Asker içinde “Muhammed öldü” diye bir söylenti çıktı. Sonra Ashabdan biri “Resûlullâh burada” diye çağırınca askerler döndü. Resûlullâh (s.a.v.) “Kardeşlerini müdafaa eden erkeğe Allah rahmet etsin” buyurup maiyetindekilerle müşriklere hücum etti ve hepsini defetti.
Müslümanlar sabır ile ve Allâh’tan korkarak vazifelerini bilmeli ve ancak Allâh’a tevekkül ve i’timad etmelidirler. Allâh’ın emirlerini tutup yasaklarından sakınanlar her halde yardım edilirler ve muzaffer olurlar.
« Son Düzenleme: 26 Mart 2015, 13:18:38 Gönderen: Mücteba »