« Yanıtla #1454 : 01 Aralık 2014, 11:38:56 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym
"Dinine ve dünyasına ait işlerde kendisine itimat olunması, bir kimseye saadet olarak yeter."
(Hadîs-i Şerîf, Kuzâî, Müsnedü'ş- Şihâb)
01
Aralık Pazartesi 2014
Hicrî: 8 Safer 1436 - Rûmî: 18 Teşrin-i Sânî 1430
Timur'un, 57 Yıldır Rodos Şövalyelerinin Hüküm Sürdüğü İzmir'i Kuşatması (1402) • Kore'de Kunuri Zaferimiz (1950)
Hâce Muhammed Bâkîbillâh (k.s.) Silsile-i Sâdât'ın yirmi ikinci halkası olan Hâce Muhammed Bâkîbillâh'ın (k.s.) lakabı Hâce Bîreng olup 971 (M. 1563) yılında Kâbil'de dünyaya geldi.
Daha küçük yaşta zamanının büyük âlimlerinden zâhirî ilimleri tahsil ettikten sonra tasavvufa teveccüh edip, bâtınî ilimleri tahsil etmek için evliyâullâhın büyüklerinin sohbetlerine iştirak etti. Nihayet Semerkand'a gelip Muhammed Hâcegî Emkengî (k.s.) Hazretlerini bularak ona intisâb etti.
Hâce Muhammed Bâkîbillâh Hazretleri, zâhirî nisbeti Mevlânâ Hâcegî Emkengî Hazretlerine olup bâtında Hâce Muhammed Bahâüddîn Nakşibend (k.s.) Hazretlerine nisbet-i üveysî ile müntesiptir. Hâce Ubeydullâh Ahrâr (k.s.) Hazretlerinin rûhâniyyet-i aliyyelerinden de çok füyûzât almıştır. Tarîkat-ı Nakşibendiyye'yi Hindistan'da yayan, asrının büyük âlimlerinden bir zattır. Hanefî mezhebindendir. Muhammed Hâcegî Emkengî (k.s.) Hazretleri, Bâkîbillâh Hazretlerine 'Siz Allâhü Teâlâ'nın inâyeti ve bu yolun büyüklerinin rûhâniyetinin terbiyesi ile kemâle erdiniz. Şimdi Hindistan tarafına dönmeniz lazım. Zîra orada senin vesîlenle bu yolun büyüklerinden biri zuhûr edecek ve birçok kişi senden istifâde ederek kemâlin zirvesine ulaşacaktır.' buyurdu. Hâcegî Emkengî (k.s.) Hazretleri İmâm-ı Rabbânî Ahmed-i Fârûkî Serhendî (k.s.) Hazretlerinin onun talebesi olacağına işâret etmişlerdir.
Muhammed Bâkîbillâh Hazretleri üstâzının bu işâreti ile Hindistan'a gidip bir sene Lahor şehrinde kaldı. Oradaki âlim ve fazîletli kimseler, onun sohbetlerinden istifâde ettiler. Daha sonra Delhi'ye yerleşti ve vefatına kadar orada kaldı.
25 Rebîulâhir 1012 (M. 1603) târihinde kırk yaşında oldukları halde irtihâl-i dâr-ı naîm eylediler.
Vefât ettiğinde en sâdık talebeleri mezarını kazdılar. Fakat na'şını taşırken kazdıkları yere değil de gayr-ı ihtiyârî başka bir yere götürdüler. Tabutunu yere koyduklarında oranın Muhammed Bâkîbillâh Hazretlerinin daha önce geldiği bir yer olduğunu hatırladılar. O bu mekânı beğenerek iki rek'at namaz kılmış ve kıyafetine bu yerin toprağı bulaşması üzerine Bâkîbillâh Hazretleri 'Bu yerin toprağı bizim elbisemizi tuttu.' buyurmuştu. Talebeleri onun bu sözünü hatırlayarak kabrini oraya kazdılar ki burası Delhi'de Resûlullâh'ın (s.a.v.) ayak bastığı yer olarak meşhur olan "Kademgâh"dır. Kabr-i şerîfleri Müslümanların ziyâretgâhıdır.
« Son Düzenleme: 01 Aralık 2014, 11:45:43 Gönderen: Mücteba »