Gönderen Konu: "Duvardan Dökülen İnciler" Takvim Yaprakları  (Okunma sayısı 1064007 defa)

0 Üye ve 246 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Helâlinden Kazanmak Her Müslümana Farzdır
« Yanıtla #1245 : 05 Mayıs 2014, 12:48:55 »

"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

"Allâhü Teâlâ, kulunu helâl rızık uğrunda yorulmuş görmeyi sever."
(Hadîs-i Şerîf, Feyzü 'l-Kadîr)




05
Mayıs Pazartesi 2014

Hicrî: 6 Recep 1435 - Rûmî: 22 Nisan 1430

Avrupa Konseyi'nin Kuruluşu (1949)


Helâlinden Kazanmak Her Müslümana Farzdır

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:

"İbâdet on kısımdır, dokuzu helalinden kazanmaktır."

"Kim kırk gün helâlinden yerse Allâhü Teâlâ onun kalbini nurlandırır, kalbinden lisanına hikmet pınarları akıtır."

"Bir kimse, içinde bir dirhemi haram olan on dirhemlik bir elbise alsa, -o elbise üzerinde oldukça- Allâhü Teâlâ namazını kabûl etmez."

"Haram ile beslenen her vücûda layık olan ateştir."

"Allâhü Teâlâ malı nerden kazandığına aldırmayan kimsenin kıyâmet gününde nereden cehenneme düştüğüne bakmaz."

"Kim günah yoldan bir mal elde etse, sonra bununla sıla-i rahim yapsa yahut ondan sadaka verse veya onu Allâh yolunda harcasa Allâhü Teâlâ bunun hepsini toplar ve o kimseyle birlikte cehenneme atar."

Hz. Ebûbekir (r.a.) kölesinin kazandığı sütü içti, sonra nereden kazandığını sordu. "Bir topluluğa kâhinlik yaptım, bana bunu verdiler." deyince hemen parmağını ağzına soktu, kusmaya başladı. Kendini öyle zorladı ki ruhu çıkacak zannedildi. Sonra; "Allâh'ım, varsa damarların taşıdığından ve mideme karışandan sana istiğfâr eder, senden özür dilerim." dedi. Bu hal Resûlullâh'a (s.a.v.) bildirilince;

"Siz bilmez misiniz ki Sıddîk'ın midesine ancak helâl girer." buyurdular.

Haramdan vazgeçip tevbe eden kimsede haram, helâl karışık mal varsa bu maldan haram olanını ayırıp çıkarması lazımdır. Bir kişi zulmen, haksız olarak aldığı bir malı sahibine verir. Ölmüş ise varislerine verir. Eğer kayıp ise gelene kadar bekler. Eğer sahibi bilinmiyorsa sadaka verir veya Müslümanların faydalanacağı şeylere; mescid ve medrese gibi yerlere verir, sevabı sahibine ulaşır.




Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
İmam-ı Âzam'ın Oğluna Nasihatlerinden
« Yanıtla #1246 : 06 Mayıs 2014, 11:48:05 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

"İlim öğretiniz, fakat sert davranmayınız. Muhakkak yumuşak huylu muallim (hoca) sert davranandan daha hayırlıdır."
(Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Şuabu 'l-Imân)




06
Mayıs Salı 2014

Hicrî: 7 Recep 1435 - Rûmî: 23 Nisan 1430

İmam-ı Azam Ebu Hanife'nin Vefatı (767)


İmam-ı Âzam'ın Oğluna Nasihatlerinden

Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) her zaman okuduğu Seyyidü'l- istiğfarı her zaman okumalısın:

Allahümme ente Rabbî lâ ilâhe illâ ente halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve va'dike mesteta'tü e'ûzü bike min şerri mâ sana'tü ebûü leke bini'metike aleyye ve ebûü bizenbî fağfirlî zünûbî feinneke lâ yağfiruzzünûbe illâ ente.


Tercümesi: Ey Allâh'ım!.. Sen benim Rabb'imsin. Senden başka ilah yoktur. Beni sen yarattın ve ben de senin kulunum. Gücümün yettiği kadar sana verdiğim ahdim ve va'dim üzerindeyim. Yaptıklarımın şerrinden sana sığınırım. Bana verdiğin nimetlerini itiraf ediyorum.

Günahlarımı da ikrar ediyorum. Benim günahlarımı bağışla, muhakkak senden başka günahları bağışlayacak yoktur.

Her kim bunu gündüz okur da o gün içinde ölürse cennete girer. Her kim bunu gece uyumadan önce okursa o gece öldüğü zaman cennete girer.

Beş yüz bin hadîs-i şerîf içerisinden seçtiğim şu beşini hayatın için vazgeçilmez birer düstur eyle:

1- "Ameller ancak niyetledir." (Sahîh-i Buhârî)

2- "Mâlâyâniyi (dünya ve âhirete faydası olmayan şeyi) terk etmesi, kişinin müslümanlığının güzelliğindendir." (Sünen-i Tirmizî)

3- "Biriniz, kendisi için sevdiği şeyi, din kardeşi için de sevmedikçe kâmil mü'min olamaz." (Müttefekun aleyh)

4- "Dinde helâl de bellidir, haram da bellidir. Bu ikisinin arasında - helâl veya haram olduğu- şüpheli olanlar vardır. Kim şüpheli olan şeylerden uzaklaşırsa namusunu ve dinini korumuş olur. Şüpheli şeylere düşen kimse ise harama düşmüş olur." (Musannef-i İbn-i Ebi Şeybe)

"İnsanın vücudunda bir et parçası vardır. Eğer bu iyi olursa bütün vücud iyi olur. Şayet o kötü olursa bütün vücud kötü olur. İyi bilin ki o kalptir." (Buhari ve Müslim)

5- "Kâmil mü'min, Müslümanların dilinden ve elinden sâlim olduğu kimsedir." (S. Buhari ve Müslim)



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
İhlâs Sûresi'nin Faziletleri
« Yanıtla #1247 : 07 Mayıs 2014, 12:42:00 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
"Mü'minin niyeti amelinden hayırlıdır."
(Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-Kebîr)




07
Mayıs Çarşamba 2014

Hicrî: 8 Recep 1435 - Rûmî: 24 Nisan 1430

Osmanlı-Amerikan Ticaret ve Dostluk Antlaşmasının İmzalanması (1830)


İhlâs Sûresi'nin Faziletleri

Resûlullah Efendimiz (s.a.v) buyurdular:

"Kul hüvellahu ehad (ihlas) sûresi Kur'ân-ı Kerîm'in üçte birine muadil (denk)dir." (S. Müslim)

"Kim 'Kul hüvellahu ehad' sûresini bin kere okursa kendisini Allâhü Teâlâ'dan satın almış olur." (Suyûtî, Camiu 's-Sağîr)

•  "Kim sabah namazını kılar ve sonra ihlâs sûresini on bir kere okursa -şeytanlar uğraşsa da- o gün boyunca günahtan muhafaza olunur." (Musannef-i İbn-i Ebi Şeybe)

•   "Kim İhlâs sûresini elli kere okursa elli senelik günahı bağışlanır." (Sünen-i Darimî)

•   "Kim İhlâs sûresini bir defa okursa bu kendisine, iki defa okursa kendisiyle ailesine, üç defa okursa kendisine, ailesine ve komşularına bereket getirir." (İbn-i Asâkir, Tar.Dımaşk)

•   "Kıyâmet günü bir nidacı, 'Rahman'ı övenler kalksın' diye seslenir. Dünyada İhlâs sûresini çok okuyanlardan başkası kalkmaz."

•    "Kul hüvellahü ehad (ihlas) sûresini okuyan muhakkak Kur'ân-ı Kerîm'in üçte birini okumuş gibidir. İman eden ve şirk koşan kişilerin sayısınca ona sevap yazılır." (el-Metâlib-il Âliye ibn-i Hacer)

•  Hz. Ebû Hüreyre buyurdular ki:

Resûlullah (s.a.v) bir adamın 'Kul hüvellahu ehad' okuduğunu işittide Resûlullah (s.a.v) "Farz oldu" buyurdular. Ne farz oldu ya Resûlullah dedim. 'Cennet farz oldu.' buyurdular. (Tirmizi)

Bir sahabî Resûlullah'a (s.a.v) rızkının azlığından şikâyet etti. Resûlullah (s.a.v) ona eve girdiği zaman ailesine selâm vermesini ve bir kere İhlâs sûresini okumasını tavsiye buyurdu. Sahabî bunu yapınca Allâhü Teâlâ onun rızkını bollaştırdı. Hatta komşularının rızkı bile bollaştı.

İsimlerimiz: Erkek: Arif, Kız: Arife



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Eş-Şeyh Ebû Ali Fârmedi (K.S)
« Yanıtla #1248 : 08 Mayıs 2014, 11:10:22 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

"Allâhü Teâlâ'nın, insanların ihtiyaçları için yarattığı kulları vardır. İnsanların ihtiyaçlarını onlar vâsıtasıyla karşılar. Bunlar kıyâmet gününün dehşetinden emîndirler."
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü 'l- Ummâl)




08
Mayıs Perşembe 2014

Hicrî: 9 Recep 1435 - Rûmî: 25 Nisan 1430

İkinci Dünya Savaşı'nın Sona Ermesi (1945)


Eş-Şeyh Ebû Ali Fârmedi (K.S)

Silsile-i Sâdât'ın yedinci halkası olan Ebû Ali Fârmedî (k.s.) Tûs şehrinin Fârmez kasabasındandır. Asıl adı Fazl bin Muhammed'dir. Hicri 407 (M.1016) yılında doğdu.

Gençlik yıllarında zahirî ilimleri öğrenmek için Nişâbur'a geldi. İnsanlara vaaz ve nasihat etmek için Nişabur'a gelen Şeyh Ebû Saîd Ebu'l-Hayr'ın ilim ve sohbet halkasına katıldı. Şeyh Ebû Saîd'in Nişâbur'dan ayrılmasından sonra Şeyh Ebu'l-Kâsım el-Kuşeyrî'nin (k.s.) derslerine devam etti. Zâhirî ilimleri Kuşeyrî Hazretlerinde tahsil etti.

Bir gün üstazı İmam Ebu'l-Kâsım el-Kuşeyrî (k.s.) hamama girmişti. Ebû Ali Fârmedî, hocası istemeden onun ihtiyaç duyduğu birkaç kova sıcak suyu hamama götürdü. Üstazı hamamdan çıkıp namaz kıldıktan sonra, 'Suyu kim getirdi?' diye sordu. Ebû Ali Fârmedî, acaba edebe aykırı bir şey mi yaptım düşüncesiyle sükût etti. Şeyhi üç defa sorunca, 'Ben getirdim, efendim' diye cevap verdi. Üstâzı "Ey Ebû Ali, sen Ebu'l-Kâsım'ın yetmiş senede elde edemediğini bir kova su ile elde ettin." buyurdu.

Tasavvufta iki intisabı vardır. Birisi Şeyh Ebu'l-Kâsım Gürgânî (k.s.), diğeri Şeyhu'ş-Şuyûh Ebû'l-Hasan Harkânî (k.s.) Hazretleridir. Selçuklu veziri Nizâmülmülk, huzuruna Kuşeyrî ve Cüveynî gibi âlimler geldikleri zaman hürmetle ayağa kalkar, onlara yer gösterirdi. Fakat Ebû Ali Fârmedî (k.s.) geldiği zaman hürmetle ayağa kalkıp karşıladığı gibi onu kendi makamına oturtur, kendisi de önünde diz üstü otururdu. 'Neden böyle yapıyorsun?' diye sorulunca şöyle cevap verirdi: 'Alimler huzuruma gelince bana, sen şöyle iyisin, böyle iyisin diyerek bende olmayan şeylerle beni övüyorlar. Onların bu sözleri nefsimin hoşuna gidiyor. Fakat İmam Ebû Ali Fârmedî (k.s.) ise, bana nefsimin ayıplarını söylüyor, böylece nefsim kırılıyor, yaptığım birçok hatadan vazgeçiyorum.'

Ebû Ali Fârmedî Hazretleri Şafiî mezhebinden olup, İmâm-ı Gazâlî'nin hem fıkıhta hem de tasavvufta üstâzıydı. Hicri 477 (M. 1084) yılının Rebîulevvel ayında, 70 yaşlarında iken âhirete irtihâl ettiler. Kabr-i şerîfleri Tus şehrindedir.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Receb Ayında Kılınacak Namaz
« Yanıtla #1249 : 09 Mayıs 2014, 11:29:03 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

"Anne babasına iyilik yapan kimseye ne mutlu! Allâhü Teâlâ onun ömrünü arttırır."
(Hadîs-i Şerîf, Hâkim, el-Müstedrek)




09
Mayıs Cuma 2014

Hicrî: 10 Recep 1435 - Rûmî: 26 Nisan 1430

Sultan Sencer'in Vefatı (1157) • Osman Gazi'nin Doğumu (1258)


Receb Ayında Kılınacak Namaz

Receb'in 1'i ile 10'u arasında 10 rek'at, 11'i ile 20'si arasında 10 rek'at ve 21'i ile 30'u arasında 10 rek'at kılınacak Hâcet Namazı vardır. Bunların her üçünün de kılınış şekli aynıdır. Yalnızca namazların sonlarında okunacak duâlarda fark vardır. Bu 30 rek'at namazı kılanlar, hidâyete ererler. Bu namazı kılanın kalbi ölmez. Bu 30 rek'at namaz Resûlullâh Efendimiz'in (s.a.v.) berberi Selmân-ı Pâk (r.a.) Hazretleri tarafından rivâyet edilmiştir. Bu namazlar, akşamdan sonra da, yatsıdan sonra da kılınabilir. Fakat, cuma ve pazartesi gecelerinde ve bilhassa teheccüd vaktinde kılınması daha faziletlidir.

Kılınışı: Hâcet namazına şu niyetle başlanır: "Yâ Rabbi, teşrifleriyle dünyâyı nûra gark ettiğin Efendimiz hürmetine, sevgili ayın Receb-i şerîf hürmetine, beni feyz-i ilâhîne, afv-ı ilâhîne, rızâ-yı ilâhîne nâil eyle, âbid, zâhid kulların arasına kaydeyle, dünyâ ve âhiret sıkıntılarından halâs eyle, rızâ-yı şerîfin için" Allâhü Ekber. Her rek'atte 1 Fâtiha, 3 Kul yâ eyyühe'l-kâfirûn, 3 İhlâs-ı şerîf okuyup, 2 rek'atte bir selâm verilerek 10 rek'at tamamlanır.

İlk on gün içinde kılınan namazdan sonra, 11 defa "Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh, lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü yuhyî ve yümît, ve hüve Hayyün lâ yemûtü biyedihi'l-hayr ve hüve alâ külli şey'in kadîr" okunup duâ edilir.

İkinci on gün içinde yani Receb'in 11'i ile 20'si arasında kılınan 10 rek'atten sonra, 11 defa: "İlâhen Vâhıden Ehaden Sameden Ferden vitren Hayyen Kayyûmen dâimen ebedâ" okunup duâ edilir.

Üçüncü on gün içinde, yâni Receb'in 21'i ile 30'u arasında kılınan 10 rek'atten sonra da 11 kere: "Allâhümme lâ mânia limâ a'tayte, velâ mu'tıye limâ mena'te, velâ râdde limâ kadayte, velâ mübeddile limâ hakemte, velâ yenfeu ze'l-ceddi minke'l-ceddü. Sübhâne Rabbiye'l-Aliyyi'l-a'le'l-Vehhâb, Sübhâne Rabbiye'l- Aliyyi'l-a'le'l-Vehhâb, Sübhâne Rabbiye'l-aliyyi'l-a'le'l-Kerîmi'l- Vehhâb, Yâ Vehhâbü yâ Vehhâbü yâ Vehhâb" okunup duâ edilir. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Adalet
« Yanıtla #1250 : 11 Mayıs 2014, 20:14:02 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

"Allâhü Teâlâ'nın halkı görüp gözetmek üzere vali (idâreci) kıldığı kul, güzel nasihat ve idaresi ile halkı muhâfaza etmez (onlara zulüm eder)se elbette cennet kokusu koklayamayacaktır."
(Hadîs-i Şerîf, Müttefekun aleyh)




10
Mayıs Cumartesi 2014

Hicrî: 11 Recep 1435 - Rûmî: 27 Nisan 1430

Cezzar Ahmed Paşa'nın Napolyon'u Akka'da Mağlup Etmesi (1799)


Adalet

Adalet, doğru ve insaflı olmak, herkesin hakkına riayet etmek, zulmetmemek demektir. Adalet, idarecilerin güzel vasıflarının en faziletlisi ve cemiyetin devamını sağlayan sebeplerin en kuvvetlisidir. Zira adalet, itaata sebep olup, dostluğa davet eder. Adalet ile salih ameller ve mallar çoğalıp, halk bahtiyar olur ve diğer faziletler de adalet ile tamamlanır.

Allâhü Teâlâ Nahl Sûresinin, 90. âyet-i kerîmesinde buyurdu ki (meâlen):

"Şüphesiz ki Allah, size adaleti, iyilik yapmayı ve yakınlara vermeyi emreder; fuhşiyat (çirkinlikler, zina gibi günahlar)dan münker (dinde ve sünnette tanınmayan şeyler)den ve azgınlıktan nehyeder. Öğüt almanız için size böyle öğüt verir."

Bu âyet-i kerîme hakkında âlimler şöyle demiştir: Cenâb-ı Allah (azze ve celle), bu âyet-i kerîmede hayır ve şerrin tamamını birleştirmiştir. Mülk ve memleketin doğruluğu ve istikrârı bu âyet-i kerîmede emrolunan üç şey (adalet, iyilik yapmak ve yakınlara bakmak) ile meydana geldiği gibi, bütün sıkıntı ve karışıklıklar da bu âyet-i kerîmede yasaklanan üç şey (hayâsızlık, fenalık ve azgınlık) ile hâsıl olur.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
Üç şey helâk edici, üç şey kurtarıcı, üç şey keffaret ve üç şey derecedir.

Helâk ediciler: Aşırı cimrilik, nefsin gayr-i meşrû arzusuna uymak ve kişinin kendisini beğenmesidir.

Kurtarıcılar: Öfkeli iken ve razı iken adaletli olmak, fakirlikte ve zenginlikte itidal (; ifrata ve tefrite düşmemek israf ve cimrilik yapmamak), gizli ve aşikârda Allâhü Teâlâ'dan korkmak. Keffaretler: Bir namazdan sonra öbür namazı beklemek, soğukta abdest almak ve yürüyerek cemaate gitmek.

Dereceler ise: Yemek yedirmek, selamı yaymak ve insanlar uyurken gece namaz kılmaktır.




Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Fatiha Okumanın Fazileti | Abdullah İbn-i Mübârek (rh.) Buyurdular
« Yanıtla #1251 : 11 Mayıs 2014, 20:16:50 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

"Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yanına gelen bir kimseye "Sana Kur'ân-ı Kerîm'in en faziletli sûresini bildireyim mi?" buyurdular ve 'Elhamdü lillâhi rabbi'l-âlemin' (Fâtihâ sûresini) okudular."
(Hadîs-i Şerîf, Hâkim, el-Müstedrek)




11
Mayıs Pazar 2014

Hicrî: 12 Recep 1435 - Rûmî: 28 Nisan 1430

Fatiha Okumanın Fazileti

Hz. Ebûbekir (r.a.) buyurdular: "Vallâhi'l-Azîm (Azim olan Allâh'a yemin ederim), Muhammed (s.a.v.) bana şöyle söyledi;

Resûlullah (s.a.v.): "Vallâhi'l-Azîm, Cebrail (a.s.) bana şöyle söyledi:

Cebrail (a.s.): "Vallâhi'l-Azîm, Mikail (a.s.) bana şöyle söyledi:

Mikail (a.s.): "Vallâhi'l-Azîm, İsrafil (a.s.) bana şöyle söyledi:

İsrafil (a.s.): "Vallâhi'l-Azîm, Allâhü Teâlâ Azze ve Celle şöyle buyurdu:

"İzzetime, celâlime, cömertliğime ve keremime yemin ederim; kim Bismillâhirrahmânirrahîm ile Fatiha'yı bir kere okursa -sizi şahit tutarım ki- onu bağışlarım, iyiliklerini kabul eder ve kötülüklerini görmezden gelirim."

Bir hadîs-i şerîfte Cebrâil (a.s.) Peygamber Efendimize (s.a.v.): "Ya Muhammed! "Şüphesiz onların hepsine va'd olunan yer Cehennem'dir." meâlindeki (Hıcr sûresinin, 43.) âyeti inince ümmetin hakkında cehennemden korkmuştum. Ancak Fatiha sûresi inince emin oldum." buyurdular.

Abdullah İbn-i Mübârek (rh.) Buyurdular

•    Birisiyle dost olacaksan; şerefli, iffetli, hayâ sahibi, cömert bir insanla dost ol. Sen bir işe hayır dediğin zaman böyle bir dost da hayır der, evet dediğin zaman da evet der.

•  İlimde önce doğru bir niyet olmalıdır.

Sonra hocaların sözüne canla-başla kulak vermelidir.

Daha sonra iyice tefekkür edip düşünerek meseleyi anlamalıdır.

Bundan sonra sıra, onu ezberlemektedir.

Sonra, istidatlı talebelere bunu öğretmeli ve yaymalıdır.

Bu beş şarttan biri eksikse, o kişinin ilminde eksiklik vardır.

•   Öyle insanlar görüyorum ki; dinine ait bir meselede asgari (en azı) ile yetiniyor ama maddi refah bakımından düşük seviyede yaşamaya kat'iyyen razı olmuyor.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
İlim Öğrenmenin Fazîleti | İsimlerimiz
« Yanıtla #1252 : 12 Mayıs 2014, 14:52:20 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

"İlmi öğreniniz ve onu insanlara öğretiniz."
(Beyhakî, Şuabü 'l-Imân)




12
Mayıs Pazartesi 2014

Hicrî: 13 Recep 1435 - Rûmî: 29 Nisan 1430

Galatasaray Lisesi'nin Kuruluşu (1868) • Fransa'nın Tunus'u İşgali (1881)


İlim Öğrenmenin Fazîleti

Bir adam Medîne'den Dimaşk (Şam)'da bulunan Ebu'd-Derdâ'ya (r.a.) geldi. Ebu'd-Derdâ Hazretleri,

'Seni buraya getiren sebep nedir?' diye sordu.

Senin Resûlullâh'tan rivâyet ettiğini duyduğum bir hadîs-i şerîftir, diye cevap verdi. Ebu'd-Derdâ (r.a.),

'Yani, sen bir ihtiyaç için gelmedin mi?' diye tekrar sorunca, hayır, dedi.

Peki ticâret için mi geldin? diye sorunca,

Hayır, ben sâdece bu hadîsi öğrenmek için geldim dedi. Ebu'd-Derdâ (r.a.) dedi ki:

Ben Resûlullâh'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu işittim:

"Kim (Allâh rızâsı için) ilim öğrenmek üzere bir yola girerse, Hz.Allâh ona, cennete götürecek bir yolu kolaylaştırır.

Melekler, ilim tahsil eden için, -memnûniyetleri ve tevâzûları sebebiyle- kanatlarını yere sererler. Göklerde ve yerde olan her şey, hattâ sudaki balıklar bile, âlim için istiğfâr eder.

Alimin, ibâdet eden câhile karşı fazîleti, dolunayın yıldız karşısındaki fazîleti gibidir.

(Kâmil) Alimler, peygamberlerin vârisleridir.

Peygamberler ne altın ne de gümüş bırakmışlardır. Onlar mîrâs olarak sadece ilim bırakmışlardır.

Kim ilmi almışsa büyük ve değerli bir şey almış demektir." (Sünen-i Tirmizî)

Bir adam Şam'dan Medîne-i Münevvere'ye gelip, Hz. Ömer'in (r.a.) huzuruna çıktı. Hz. Ömer, "Neden geldin" diye sordu.

"Teşehhüdü öğrenmek için geldim", diye cevap verdi. Hz. Ömer, sakalı ıslanıncaya kadar ağladı ve sonra şöyle dedi:

"Vallâhi, Allâhü Teâlâ'nın sana ebediyen azab etmeyeceğini ümid ediyorum."

İsimlerimiz: Erkek: Faruk, Kız: Hafîze



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
İnsanların En Üstünü ve En Şerlisi Âlimler
« Yanıtla #1253 : 13 Mayıs 2014, 11:02:53 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
"Kişi, ilmiyle amel etmedikçe (hakiki) âlim olamaz."
(Hadîs-i Şerîf, İhyâu Ulûmiddîn)




13
Mayıs Salı 2014

Hicrî: 14 Recep 1435 - Rûmî: 30 Nisan 1430



İnsanların En Üstünü ve En Şerlisi Âlimler

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:

"Kıyâmet gününde insanların azâbı en şiddetli olanı Allâh'ın ilmiyle menfaatlendirmediği âlimdir." (Beyhâkî, Şuabü'l-İmân)

"Kimin ilmi artar da hidâyeti artmazsa ancak Allâh'tan uzaklığı artmış olur." (İhya-u Ulûmiddîn)

Hz. Ömer "Dünyayı seven bir âlim gördüğünüzde onun dininiz aleyhinde olduğunu bilin. Zira her seven sevdiği ile meşgul olur." buyurdular.

İmâm Halîl (rh.) dedi ki: "İnsanlar dört kısımdır:

Bir adam bilir ve bildiğini de bilir, bu âlimdir, ona uyun.

Bir adam bilir, bildiğini bilmez, o uykudadır, onu uyandırın.

Bir adam da bilmez, bilmediğini bilir, bu yol gösterici arayandır, ona öğretiniz.

Bir adam bilmez, bilmediğini de bilmez, işte bu câhildir, ondan uzak durun."

Süfyân-ı Sevrî (rh): "İlim ameli çağırır. Eğer amel gelirse ilim kalır, gelmezse ilim gider." buyurdular.

Ahiret âlimleri dini dünyaya âlet etmeyen, âhireti dünya karşılığında satmayanlardır. Onlar âhiretin ne kadar yüksek ve dünyanın da ne kadar hakir olduğunu bilirler. Dünyanın âhiretin zıddı olduğunu ve zararlarını bilmeyen kimse âhiret âlimlerinden değildir. Bir kimse bunu bilir de amel etmezse o şeytanın esiridir. Şehveti onu helâk etmiş, şekâveti üstün gelmiştir. Böyle adama uyan da helâk olur. İyi bil ki âlime yaraşan yiyecek, giyecek, mesken ve bütün dünyâ geçiminde orta halli olmaktır. Alim, aşırı refah ve bolluğa tâlip olmamalıdır.

Allâhü Teâlâ, Dâvud Aleyhisselâma buyurdu ki: "Şehvetini benim mahabbetime tercih eden âlime vereceğim en az cezâ onu bana münâcât; dua ve iltica lezzetinden mahrûm bırakmaktır. Ey Dâvûd, dünyanın sarhoş ettiği âlime beni sorma, seni mahabbetimin yolundan alıkoyar. Böyleleri kuttâ-i tarîk; kullarımın yolunu kesenlerdir.

Ey Dâvûd, Eğer beni taleb edeni görürsen ona hizmet et, Ey Dâvûd, kim benden kaçanı geri getirirse onu büyük âlim yazarım, kimi de büyük âlim yazarsam ona ebedî ateşle azâb etmem."
(M. İhya, 40)



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kur'ân-ı Kerim'de İsmi Geçen Peygamberler
« Yanıtla #1254 : 14 Mayıs 2014, 11:00:13 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
"Celâlim hakkı için biz senin önünden nice resûller göndermişiz, onlardan kiminin kıssasını haber verdik kiminin vermedik..."
(Mü'min Sûresi, âyet 78)




14
Mayıs Çarşamba 2014

Hicrî: 15 Recep 1435 - Rûmî: 01 Mayıs 1430

Cerbe Deniz Zaferi (1560) • Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane Açıldı (1839) • İsrail'in Kuruluşu (1948)


Kur'ân-ı Kerim'de İsmi Geçen Peygamberler

Mübarek adları Kur'ân-ı Mübîn'de beyan olunan yirmi sekiz peygamber-i zişan şunlardır:   

Adem, İdris, Nûh, Hûd, Sâlih, İbrâhim, Lût, İsmâil, İshâk, Yakûb, Yûsuf, Eyyûb, Şuayb, Mûsâ, Hârûn, Dâvûd, Süleyman, İlyas, Elyesâ, Zülkifl, Yûnus, Zekeriyya, Yahyâ, Isâ, Üzeyr, Lokman, Zülkarneyn ve Muhammed aleyhimüsselam.


Mekruh Oruçlar

Ramazan-ı şerîf bayramının birinci gününde ve Kurban bayramının dört gününde tutulacak oruçlar tahrîmen mekruhtur. Çünkü o günler, Allâhü Teâlâ'nın kullarına birer ziyafet günüdür, bu ziyafetten kaçmak muvafık değildir.

"Nevruz" denilen ilkbahar gününde ve "Mehrican" denilen sonbahar gününde bilerek tutulan oruçlar tenzihen mekruhtur. Çünkü bu günlere hürmet edilmiş gibi olur. Halbuki bunlara tazim; hürmet etmek haramdır. Mutad olan bir oruç, bugünlerden birine tesadüf ederse bu mekruh değildir.

Yalnız cuma veya yalnız cumartesi gününde ve bilhassa Muharrem ayının yalnız onuncu (âşûrâ) gününde tutulan oruç da tenzihen mekruhtur. Bir önceki veya bir sonraki gün ile beraber tutulmalıdır. Akşam iftar edilmeyip iki üç gün peşpeşe oruç tutmak da mehruhtur. Nafile oruçta memduh olan (tavsiye edilen) bir gün oruç tutup bir gün iftar etmektir ki buna da Savm-i Dâvûdî; Hz. Dâvûd orucu denilir. Ücretle hizmet eden kimse, hizmetini aksatacaksa iş verenin rızası olmadıkça nafile oruç tutamaz. Fakat böyle bir zarara sebep olmazsa iş verenin iznine bakmaksızın oruç tutabilir.

Üzerinde Ramazan-ı Şerîften kazaya kalmış oruç bulunan kimsenin nafile orucu tutması mekruh değildir.

Mısra:
Ne bilsün tok olanlar aç hâlin.
Şeyhî (Kütahyalı Hekim Yusuf Sinan)





Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
"Kim Rabbi İle Konuşmak Dilerse Kur'ân-ı Kerim Okusun"
« Yanıtla #1255 : 15 Mayıs 2014, 17:58:33 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

"Ümmetimin en fazîletli ibadeti, (mushafa) bakarak Kur'ân-ı Kerîm okumalarıdır."
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü'l-Ummâl)




15
Mayıs Perşembe 2014

Hicrî: 16 Recep 1435 - Rûmî: 02 Mayıs 1430

Yunanlıların İzmir'i İşgali (1919)


"Kim Rabbi İle Konuşmak Dilerse Kur'ân-ı Kerim Okusun"

Resûlullah Efendimiz (s.a.v) buyurdular:

"Cebrâil (a.s) bana dedi ki: Allâhü Teâlâ sana selâm söylüyor ve buyuruyor ki:

Kul benim huzurumda namaza durup "Allâhu Ekber" dediğinde onunla aramızda bulunan perdeyi kaldırırım.

Kul "elhamdü" dediğinde Allâhü Teâlâ, "Hamd kime mahsustur?" diye sorar, o da "lillâhi" diye cevap verir.

Allâhü Teâlâ, "Allah kimdir?" diye sorunca "Rabbilâlemîn" der. "Alemlerin Rabb'i kimdir?" buyurunca "Errahmânirrahîm" der.

"Rahman ve Rahim kimdir?" diye sorunca "Mâlikiyevmiddîn" der. Bunun üzerine Allâhü Teâlâ,

"Ey kulum, din gününün sahibi benim" der. Kul, "İyyâke na'budu ve iyyâke nesteîn; Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım isteriz" deyince Allâhü Teâlâ, "Ey kulum, mademki yalnız bana kulluk edip yalnız benden yardım istiyorsun, o halde istediğini dile ki sana verilsin" buyurur.

Kul "İhdinâ; bize hidayet et" deyince Allâhü Teâlâ,

"Hangi hidayeti istiyorsun?" buyurur. Kul "Essırâta'l-müstakîm; "Sırât-ı müstekîmi, doğru yolu" deyince Allâhü Teâlâ,

"Hangi yolu istiyorsun?" diye sorar. Kul "Sırâtallezîne en'amte aleyhim" "Kendilerine in'âm ettiğin bahtiyarların yoluna" deyince

Allahü Teâlâ:

"Ey meleklerim, siz de şahit olun ki ben bu kulumu, kendilerine nimet verdiğim peygamberler, sıddîklar, şehitler ve salihlerle beraber kıldım" buyurur. Kul,

"Ğayri'l-mağdûbi aleyhim veleddâllîn; Ne o gadap olunanların, ne de sapkınların" deyince Allâhü Teâlâ tekrar meleklere, "Şahit olun ki ben bu kulumu nimet verdiğim kimselerden kıldım, gazaba uğramışlardan ve sapkınlardan eylemedim" buyurur.

Kul "Amin" deyince onunla beraber bütün melekler de "Amin" derler.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
"Kişi Dostunun Dini Üzeredir"
« Yanıtla #1256 : 16 Mayıs 2014, 11:26:54 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

"Bana en sevimli ve kıyâmet günü bana en yakın makamda bulunacak olanınız ahlâkı en güzel olanınızdır."
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)




16
Mayıs Cuma 2014

Hicrî: 17 Recep 1435 - Rûmî: 03 Mayıs 1430

Sultan Altıncı Mehmed Vahdeddin Han'ın İtalya'da Vefatı (1926)


"Kişi Dostunun Dini Üzeredir"

Allâh rızası için birbirini sevmek ve dinde kardeşlik Cenâb-ı Hakk'a yaklaştıran en makbûl amellerdendir. Güzel ahlâkın meyvesidir. Ashâb-ı Kirâm'ın yüksek vasıflarındandır.

Cenâb-ı Hak buyuruyor ki meâlen:
"Hepiniz Allah ipine sımsıkı tutunun. Birbirinizden ayrılmayın ve Allâhü Teâlâ'nın üzerinizdeki nimetini de düşünün ki, sizler birbirinize düşmanlar iken o sizin kalplerinizi te'lîf edip yanaştırdı da nimeti sayesinde uyanıp kardeşler oluverdiniz..." (Âl-i İmrân S. âyet 103)

"-...Ey Habîbim- (onlar arasında öyle bir nefret ve intikam hissi vardı ki) yeryüzündeki servetin hepsini sarf etmiş olsa idin yine onların kalbleri arasında ülfet husûle getiremez; birleştiremezdin ve lâkin Allah onların aralarını te'lif buyurdu; birleştirdi." (Enfâl Sûresi, âyet 63)

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:

"Allâhü Teâlâ hayır vermeyi dilediği kuluna sâlih bir arkadaş ihsan eder. O arkadaş unuttuğu şeyi hatırlatır, hatırladığını da yapmasına yardımcı olur."

"Kim Allâh rızâsı için birisiyle din kardeşi olursa, Allâhü Teâlâ cennette onun derecesini öyle yükseltir ki hiçbir ameliyle o dereceye erişemez."


Herkesle dost olunmaz.

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) "Kişi dostunun dini üzeredir. Sizden biriniz kim ile arkadaşlık yaptığına iyi baksın" buyurdular. (Müsned-i Ahmed)

Arkadaş akıllı olmalıdır. Zira ahmak, sana fayda vereyim derken zarar verir.

Ahmakla alakayı kesmek Cenâb-ı Hakk'a yakınlıktır.

Arkadaş güzel ahlâklı olmalı, günahlarla ve çirkin işlerle meşgul olmamalıdır.

Arkadaş, bidat sahibi ve dünyaya hırslı olmamalıdır. Zira insana arkadaşından huy bulaşır.

Arkadaşın âlim ve takvâ sâhibi olması, ilminden istifadeye vesile olacağından güzel olur.

Hz. Lokmân oğluna şöyle tavsiye etti:

"Ey oğul! Alimlerle otur, onların huzurunda diz çök. İyi bil ki ölü topraklar yağmurla nasıl dirilirse kalpler de hikmetle dirilir."



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ebû'l-Hasan Harkânî Hazretleri Buyurdular | Nükte | Mutfağımız
« Yanıtla #1257 : 18 Mayıs 2014, 10:41:57 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

"Allâhü Teâlâ nezdinde arkadaşların en hayırlısı, arkadaşına hayırlı, faydalı olandır."
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)




17
Mayıs Cumartesi 2014

Hicrî: 18 Recep 1435 - Rûmî: 04 Mayıs 1430

Kasr-ı Şirin Muahedesi'nin Akdi (1639)


Ebû'l-Hasan Harkânî Hazretleri Buyurdular

"Peygamber Efendimiz (s.a.v.) 'Alimler benim vârislerimdir.' buyuruyor. Vârisin, vâris olduğu kişinin yolundan gitmesi lazımdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) fakirliği seçti. Kerim ve cömert idi, güzel ahlâk sahibi idi. İnsanları hidâyete irşâd ederdi. Güvenilirdi, asla hâinlik etmezdi, tamahkâr değildi. Hayır ve şer hepsinin Allâhü Teâlâ'nın takdîriyle olduğuna inanırdı. İnsanlara nasihat ederdi. İnsanları asla kandırmaz ve aldatmazdı. İnsanların korktuğu şeylerden hiç korkmazdı. Gururlanmazdı.

İşte bunlar Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) güzel ahlâkından bir kısmıdır. Onun vârisi olduğunu söyleyen kimsenin bu güzel ahlâklara, hiç olmazsa bir kısmına sahib olması lazımdır."


Nükte:................................................................ İş Yapmanın Riski

Samih Paşa 1882 senesinde Diyarbakır valisi iken, Ramazan ayına yakın bir gün, merkez mutasarrıfı Kuşçubaşı Hurşid Bey'e,

İstanbul'da bekçilerin sahur vaktini davul çalarak ilan etmeleri güzel bir âdet olduğundan, bunun Diyarbakır'da da yapılmasını emreder. Hurşid Bey: "Aman efendim, başkasına emrediniz, ben yapamam!" diye itizar eder; özür diler. Samih Paşa sebebini sorunca, der ki:

"Efendim! Sonra bana "davulcu mutasarrıf" diye ad takarlar. Artık kıyamete kadar öyle yâd olunurum.


Mutfağımız :......................... Makarna Salatası (5 kişilik)

Malzemeler: 250 gr. makarna, 5-6 yaprak marul, 2 adet domates, 50 gr. evde yapılmış mayonez, 1 çay bardağı süzme yoğurt, yarım demet maydanoz, tuz.

Hazırlık: Makarna, suda haşlandıktan sonra suyunu çekmemişse süzülür, marul, maydanoz ve domatesler doğranır. Haşlanmış makarna derince bir kaba konulur. Üzerine domates, marul, mayonez, süzme yoğurt ve maydanoz ilave edildikten sonra karıştırılır ve servis yapılır.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Eş-Şeyh Yûsuf El-Hemedânî (K.S)
« Yanıtla #1258 : 18 Mayıs 2014, 10:45:30 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

"Ümmetimden dâima din düşmanlarına karşı gâlib ve muhâlifleri kendilerine zarar veremeyen bir topluluk, kıyâmete kadar hiç eksik olmayacaktır."
(Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Müslim)




18
Mayıs Pazar 2014

Hicrî: 19 Recep 1435 - Rûmî: 05 Mayıs 1430

Ziya Paşa'nın Vefatı (1880)


Eş-Şeyh Yûsuf El-Hemedânî (K.S)

Silsile-i Sâdât'ın sekizinci halkasını teşkil eden Yûsuf Hemedânî Hazretleri Hicrî 440 (M.1048) senesinde Hemedan'da doğdu. Babasının ismi Yakup olup künyesi Ebû Yakup'tur. İmâm-ı Azam Hazretlerinin torunlarındandır.

Zâhirî ilimleri öğrendi, kemal mertebesine ulaştı. Hanefî mezhebinden idi. Buhârâ, İsfehan, Horasan, Harezm ve Mâveraünnehr'de ilim tahsiline devam etti. Hatîb-i Bağdâdî ve birçok sika (güvenilir) âlimden hadîs aldı. İnsanlar tarafından kabul gördü. Yûsuf Hemedânî Hazretleri daha sonra ibadet, riyâzât ve mücâhede yolunu seçti ve Ebû Ali Fârmedî Hazretlerine intisâb etti.

Yaya olarak otuz yedi defa hac etmiş, binlerce defa Kur'ân-ı Kerîm'i hatmetmiştir. Gece namazının her rek'atinde bir cüz Kur'ân-ı Kerîm okurdu. Tefsir, hadîs, fıkıh, usûl ve furûa dâir yedi yüz kitap metni ezberlemiştir. Yedi bin putperestin Müslüman olmasına vesîle olmuştur. Hayatının büyük bir kısmını yolculukta geçirdi. Hayatının sonuna doğru Semerkand'a geldi ve orada evlendi. Her ayın başında Semerkand halkını ve âlimlerini davet eder, sohbet ederdi. Hızır (a.s.) ile sohbet ederdi. Güzel ok atardı. Göz hastalıklarına ve ağrılarına ilaç yapardı. Yazısı çok güzel idi. Çarşıda pazarda pişmiş şeyleri yemezdi. Odasında hasır, keçe, iki minder ve ibrikten başka bir şey yoktu. Ders okutur, çok nafile namaz kılar ve çok oruç tutardı. Son zamanlarında bazan Herat, bazan Merv'de kaldı. Herat'tan Merv'e giderken yolda, 535 (M.1140) senesinde vefat etti. Vefat ettiği yere defnolundu. Daha sonra kabri Merv'e naklolundu. Vefâtı yaklaşınca mürîdleri arasından dört kişiyi kendilerine halîfe tayin ettiler. Bu dört halîfe sırasıyla Hâce Abdullah Berekî, Hâce Hasan Endâkî, Hâce Ahmed Yesevî ve Hâce Abdülhâlık Gucdüvânî Hazretleridir.

İrşad vazifesini Hâce Abdülhâlık Gucdüvânî Hazretleri devam ettirmişlerdir.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Receb Ayında Kılınacak Namaz
« Yanıtla #1259 : 19 Mayıs 2014, 02:44:33 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

"Resûlullah (s.a.v.) hastalandığı zaman Muavvizât'ı (İhlâs, Felâk ve Nas Sûreleri) okuyup mübarek ellerine üfler ve eliyle bütün vücudunu sıvazlardı."
(Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Buhârî)




19
Mayıs Pazartesi 2014

Hicrî: 20 Recep 1435 - Rûmî: 06 Mayıs 1430

Türk Deniz Kuvvetleri'nin Kuruluşu (1081) • Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı (1919)


Receb Ayında Kılınacak Namaz

Receb'in 1'i ile 10'u arasında 10 rek'at, 11'i ile 20'si arasında 10 rek'at ve 21'i ile 30'u arasında 10 rek'at kılınacak Hâcet Namazı vardır. Bunların her üçünün de kılınış şekli aynıdır. Yalnızca namazların sonlarında okunacak duâlarda fark vardır. Bu 30 rek'at namazı kılanlar, hidâyete ererler. Bu namazı kılanın kalbi ölmez. Bu 30 rek'at namaz Resûlullâh Efendimiz'in (s.a.v.) berberi Selmân-ı Pâk (r.a.) Hazretleri tarafından rivâyet edilmiştir. Bu namazlar, akşamdan sonra da, yatsıdan sonra da kılınabilir. Fakat, cuma ve pazartesi gecelerinde ve bilhassa teheccüd vaktinde kılınması daha faziletlidir.

Kılınışı: Hâcet namazına şu niyetle başlanır: "Yâ Rabbi, teşrifleriyle dünyâyı nûra gark ettiğin Efendimiz hürmetine, sevgili ayın Receb-i şerîf hürmetine, beni feyz-i ilâhîne, afv-ı ilâhîne, rızâ-yı ilâhîne nâil eyle, âbid, zâhid kulların arasına kaydeyle, dünyâ ve âhiret sıkıntılarından halâs eyle, rızâ-yı şerîfin için" Allâhü Ekber. Her rek'atte 1 Fâtiha, 3 Kul yâ eyyühe'l-kâfirûn, 3 İhlâs-ı şerîf okuyup, 2 rek'atte bir selâm verilerek 10 rek'at tamamlanır.

İlk on gün içinde kılınan namazdan sonra, 11 defa "Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh, lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü yuhyî ve yümît, ve hüve Hayyün lâ yemûtü biyedihi'l-hayr ve hüve alâ külli şey'in kadîr" okunup duâ edilir.

İkinci on gün içinde yani Receb'in 11'i ile 20'si arasında kılınan 10 rek'atten sonra, 11 defa: "İlâhen Vâhıden Ehaden Sameden Ferden vitren Hayyen Kayyûmen dâimen ebedâ" okunup duâ edilir.

Üçüncü on gün içinde, yâni Receb'in 21'i ile 30'u arasında kılınan 10 rek'atten sonra da 11 kere: "Allâhümme lâ mânia limâ a'tayte, velâ mu'tıye limâ mena'te, velâ râdde limâ kadayte, velâ mübeddile limâ hakemte, velâ yenfeu ze'l-ceddi minke'l-ceddü. Sübhâne Rabbiye'l-Aliyyi'l-a'le'l-Vehhâb, Sübhâne Rabbiye'l- Aliyyi'l-a'le'l-Vehhâb, Sübhâne Rabbiye'l-aliyyi'l-a'le'l-Kerîmi'l- Vehhâb, Yâ Vehhâbü yâ Vehhâbü yâ Vehhâb" okunup duâ edilir. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)