Gönderen Konu: "Duvardan Dökülen İnciler" Takvim Yaprakları  (Okunma sayısı 1063996 defa)

0 Üye ve 243 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kur'ân-ı Kerîm Şifâdır | Reyhan | Bilmeceler
« Yanıtla #1200 : 31 Mart 2014, 00:26:34 »

"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

Peygamber Efendimiz aleyhissellam buyurdular: Lokman aleyhisselâmın şöyle buyurduğu bana ulaştı:
"Sıhhat gibi zenginlik, gönül huzuru gibi nimet yoktur."
(Şuabü 'l-Îmân)




21
Mart Cuma 2014

Hicrî: 20 Cemâziyelevvel 1435 - Rûmî: 08 Mart 1430

Kur'ân-ı Kerîm Şifâdır

İmâm Abdurrahmân el-İskâfî'ye (rh.),

"Kur'ân-ı Kerîm'i okuyan fakat manasını bilmeyen kimseye okuduğunun faydası var mıdır?" diye soruldu. Şöyle cevap verdi: "Bir hasta düşünün. Kendisine bir ilaç verilse, fakat onun ilaç olduğunu bilmese ve içse, bu ilacın faydası olur mu olmaz mı?" "Elbette olur" dediler.

"İşte bu da aynı onun gibidir. Hatta hasta olan bir kimseye Kur'ân-ı Kerîm'in faydası ilacın faydasından daha çoktur."


Reyhan

Reyhan, fesleğen de denilen ılık iklimlerde yetiştirilen güzel kokulu bir bitkidir.

Reyhan, hem taze hem de kurutularak kullanılır. Salatalara, çorbalara, et ve balık yemeklerine konur. Yoğurt ve ayrana katılır. Uçucu yağı parfümeride de kullanılır.

Reyhan, deri, mide, bağırsak ve mesaneyi temizler. Koklanırsa baş ağrısını, çiğnenirse susuzluğu giderir. Baş dönmesi ve uykusuzluğa iyi gelir. Bağırsak kurtlarını döker. Koku alma hissini temizler, sinirlere ve ruha neş'e verir.

Rahman Sûresinin, 12. âyetinde Reyhan ismi geçmektedir ki meâli şöyledir: "Ve o çimli dâneler ve o güzel kokulu reyhan."

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadîs-i şerîflerinde: "Her kime reyhan (fesleğen) verilirse onu reddetmesin ve onu koklasın. Çünkü o hafiftir ve kokusu güzeldir." buyurmuştur.

Diğer bir hadîs-i şerîflerinde ise: "Çocuk, dünyada Allâh'tan bir reyhandır. Onu kulları arasında taksim etmiştir. Dünyada benim reyhanım Hasan ve Hüseyin'dir." buyurmuşlardır.


Bilmeceler

Bazan yüce olur, bazan cüce olur? (Gölge)

Kapıdan içeri girdim, bir elmayı kırk kişiye pay ettim? (Selam)





Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Fetvâdan Kaçınmak
« Yanıtla #1201 : 31 Mart 2014, 00:30:10 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

"Sizin fetvâya, (yâni; dînî meselelere dâir cevap vermeye) en fazla cüret göstereniniz ateşe atılmaya en cüretkârınızdır."
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Dârimî)




22
Mart Cumartesi 2014

Hicrî: 21 Cemâziyelevvel 1435 - Rûmî: 09 Mart 1430

Uluğ Bey'in Doğumu (1394)


Fetvâdan Kaçınmak

Hakiki âlimler, kendilerine bir şey sorulduğunda cevap vermekte acele etmez, kurtuluş yolunu aramak için çekingen davranırlar. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:

"(Dîn) ilimlerinin aslı üçtür: Kitâb (Kur'ân-ı Kerîm), (sahîh isnâd ile sâbit) sünnet ve (bilmediğine) lâ edrî: bilmiyorum demek". İmâm Şa'bî (rh.) buyurdu:

"Bilmiyorum demek, ilmin yarısıdır. Bilmediğinde Allah için sükût edenin alacağı mükâfat, konuşandan az değildir. Zira nefse en ağır gelen şey cehaleti kabul etmektir."

Sahâbenin (r.anhüm), selefin ve önceki âlimlerin âdeti böyle idi. İbn-i Mes'ûd (r.a.) buyurdu:

"İnsanların her suâlini cevaplandıran, delidir. Âlimin kalkanı 'bilmem' demektir. Eğer kalkanı kullanmakta hatâ ederse, hasmının silâhına hedef olur" İbrâhîm Edhem (rh.) buyurdu:

"Alimin bâzı meselelerde konuşup bâzılarında sükût etmesinden Şeytan'ın daha çok gücüne giden şey yoktur. Şeytân: "Bunun sükûtu; susması bana konuşmasından daha ağırdır" der. "Mecburiyet olmadıkça konuşmamak ve sorulmadan konuşmamak ebdalin (evliyaullahın) vasfındandır. Onlar sorulan şeye cevâp verecek kimse varsa sükût eder, yoksa o zaman cevâb verirler." Hakikî âlime bir mesele sorulduğunda (cevâbın hesabını vermenin zorluğunu düşünerek) dişi sökülen adam gibi olur, ıztırab duyar. Hz. Abdullah İbn-i Ömer, sual soranlara;

"Siz cehenneme gitmek için bizi köprü yapmak istiyorsunuz." derdi. Ebû Hafs Nisabûrî (rh.) buyurdu:

"Hakiki âlim, suali cevaplandırırken kıyâmette bu cevâbı nereden buldun" diye sorulacağından korkan zâttır.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Bir Sahabi: Sa'd Bin Rebî' (R.A)
« Yanıtla #1202 : 31 Mart 2014, 00:37:02 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

"Günah işleyen bir kul hemen kalkıp güzelce abdest alır ve iki rek'at namaz kılar günahından dolayı Allâh'a istiğfar ederse Allâhü Teâlâ onu elbette bağışlar."
(Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ahmed)




23
Mart Pazar 2014

Hicrî: 22 Cemâziyelevvel 1435 - Rûmî: 10 Mart 1430

Uhud Gazası (625)


Bir Sahabi: Sa'd Bin Rebî' (R.A)

Sa'd bin Rebî', Akabe'de Resûl-i Ekrem'e (s.a.v.) bîat eden Ashâb-ı Kirâm'dan olup Es'ad bin Zürâre'den sonra Ensâr'ın reisi idi. Birinci ve ikinci Akabe bey'atlerinde bulunmuştur.

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) hicretten sonra onunla Abdurrahmân bin Avfi (r.a.) kardeş kılmıştır. Hz. Sa'd bin Rebî' bütün malının yarısını Abdurrahmân bin Avfe (r.a.) teklif etti. O da "Allâhü Teâlâ malını ve âileni sana mübârek kılsın. Sen bana çarşının yolunu göster" demişti. Bedir ve Uhud harblerinde bulunmuştur. Uhud harbinden sonra Resûl- i Ekrem;

"Acabâ Sa'd bin Rebî' ne hâldedir? Şehîdler arasında mıdır, yoksa yaralılar içinde midir? Ona doğru on iki kargı ile hücûm olunduğunu gördüm" diye buyurdu ve onu arayıp bulmak için Muhammed bin Mesleme (r.a.) hazretlerini gönderdi.

Muhammed bin Mesleme (r.a.), onu şehîdler arasında buldu. Pek çok kılıç, kargı ve ok ile vücudu delik deşik olmuş ve son nefese gelmişti. O hâlde iken Sa'd radıyallâhü anh gözünü açtı ve Muhammed bin Mesleme'ye (r.a.) hitâben şöyle dedi:

"Resûlullah'a benim selâmımı arz eyle ve de ki; ben cennetin kokusunu duyuyorum. Kavmine de benden selâm söyle ve de ki, kirpikleriniz kımıldadıkça peygamberinize ihlâs ile yardım edin. Yoksa Allâh katında mazeretiniz olamaz" dedi ve rûhunu teslîm eyledi.

Muhammed bin Mesleme (r.a.), Peygamber Efendimizin huzûruna gelip Sa'd'ın selâmını ve söylediklerini arz etti. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurdular:

"Allâh ona rahmet etsin. Hayatta iken ve vefât ederken Allâh ve Resûlü için nasîhat eyledi. Yâ Rab, sen Sa'd bin Rebî'den râzî ol" Hz. Sa'd, Hârice bin Ebî Züheyr (r.anhüma) ile bir kabre defnolundu. İki kız evlâd bırakmış idi. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.), Hz. Sa'd'ın mirasını Nisâ Sûresinin 11. Âyet-i Kerîmesine göre taksim etti. Bu âyet-i kerîmenin bu hükmü ilk olarak onlarda tatbîk edildi.

(RadıyAllahü anh)



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Hz. Ebû Bekir'in islam'a Büyük Hizmeti
« Yanıtla #1203 : 31 Mart 2014, 00:39:32 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
"Ebû Bekir'i sevmek ve ona teşekkür etmek bütün ümmetime vaciptir."
(Kenzü 'l-Ummâl)




24
Mart Pazartesi 2014

Hicrî: 23 Cemâziyelevvel 1435 - Rûmî: 11 Mart 1430

Abbasi Halifesi Harun Reşid'in Vefatı (809) • Emir Timur'un Diyarbekır'ı Alması (1394)


Hz. Ebû Bekir'in islam'a Büyük Hizmeti

Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) irtihâlinden sonra Hz. Ebû Bekir (r.a.) halîfe oldu. Bu günlerde, İslam Dininin en hayatî devirlerinden en çetin bir safhası kaydedildi. Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) yirmi üç sene devam eden mücadele ve tebliğ hayatında, İslam dininin intişarına engel olmak isteyen en azgın düşmanları mağlub etmiş, Arabistan ufuklarında İslam nuru dalgalanmaya başlamıştı. Müslümanlar bütün ilahi duyguları, bütün insani faziletleri onun mübarek simasında görüyor ve kendisinden ilham alıyorlardı.

Gönüllerine İslam sevgisi sinmeyen ve kıyıda köşede fırsat kollayanlar da vardı.

Hz. Ebû Bekr'in (r.a.) halifeliğinin ilk günlerinde, Resûlullah'ın (s.a.v.) vefâtı üzerine fırsat kollayan fesatcıların isyanı ile Cezire'nin her tarafında yer yer irticâlar, irtidâdlar (dinden dönmeler) baş gösterdi.

Bu esnada Yemâme'de Müseyleme, San'a'da Esved-i Ansî peygamberlik iddiasında bulunmuşlardı. Orada bulunan halk, Peygamberimizin (s.a.v.) peygamberliğini inkâr etmiş yalancı peygamberlere inanmışlardı. Müslümanların çoğu irtidad ediyor eski küfürlerine dönüyorlardı. Bir kısmı da biz inanıyoruz, namaz kılıyoruz, diyorlar fakat zekâtın farz olduğunu inkâr ediyorlardı. Hz. Ebû Bekir (r.a.) "VAllahi namaz ile zekat arasında bir fark görenlerle harp edeceğim. Namaz nasıl bedenî bir vazife ise, zekât da malî bir vazifedir. Her ikisi de İslâm hukukundandır. Vallâhi Resûlullah'a (s.a.v.) verdikleri bir hayvanın yularını bile benden esirgerlerse muhakkak onların boynunu vururum." buyurdu. Bu ictiha- dıyla islamiyeti büyük bir tehlikeden kurtarmıştır. Hz. Ebû Bekir (r.a.) ordusunu mürted ve mürteciler üzerine sevketti ve bir sene zarfında asr-ı saâdetteki birlik ve beraberlik temin edildi. İslam dininin hayat ve istikbâlini kurtaran hiç şüphesiz Hz. Ebû Bekir'in azim ve kararlılığıdır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), mağara arkadaşını, böyle büyük tehlikelere karşı tereddütsüz ve derhal harekete geçecek seciyede yetiştirmişti.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Evliya Çelebi'ye Baba Nasihati
« Yanıtla #1204 : 31 Mart 2014, 00:47:03 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
"Allâhü Teâlâ katında en sevilmeyen insan, düşmanlığı şiddetli olandır."
(Müttefekun aleyh)




25
Mart Salı 2014

Hicrî: 24 Cemâziyelevvel 1435 - Rûmî: 12 Mart 1430

Oltu'nun Kurtuluşu (1918) • Avrupa Toğluluğu (AT)'nun Kuruluşu (1957)


Evliya Çelebi'ye Baba Nasihati

"Oğul, besmelesiz yemek yeme, fakir olursun.

Ser verecek sözün (sırrın) var ise sakın hanımına deme.

Cünüp iken yemek yeme.

Elbisenin söküğünü üstündeyken dikme.

İyi adını kötüye takma ve kötüye yoldaş olma, zararını çekersin.

Gözüm, yürü ileri, kalma geri. Alay bozma, tarla basma, dostların ayağına sarkma, komadığın yere el uzatma, iki kişi söyleşirken dinleme, ekmek ve tuz hakkını gözet, nâmahreme bakıp ihanet etme.

Davetsiz bir yere varma, varırsan güvenilir yerde dürüstlere var. Sır saklar ol, her mecliste duyduğun sözleri sakla.

Evden eve dolaşıp söz gezdirme, kınamaktan, koğuculuktan ve çekiştirmekten uzak ol.

İyi huylu ol, herkesle güzel geçin, inatçı ve sivri dilli olma. Senden ulular önünde gitme, ihtiyarlara saygı göster. Dâimâ temiz olup dinin yasakladığı her kötülükten kaçın. Beş vakit namazını kıl, iyi halli ol, ilimle meşgul ol.

Oğul, dünya için nasihatim odur ki, dâimâ zarif ve tok gözlü ol. Oturup kalktığın vezirlere, devlet adamlarına ve büyüklere varıp dünya için bir şey isteme, bu yüzden senden nefret edip seni küçük görmesinler.

Rıza lokmasına kanaat eyle, eline giren malı da israf etme, kanaatle geçin. Hadîs-i Şerifte 'El-kanâ'atü kenzün lâ yefnâ' (Kanaat tükenmez bir hazinedir) buyurulmuştur.

Dünya malını lokma ve hırka için sakla ki nâmerde muhtaç olma. Yarın, sağlıkta ve sayrılık (hastalık)ta lâzım olur. Paranı isrâf eylemekden kendini pek sakla.

Gezip dolaştığın yerde kendini daima koru. Su uyur, gaddar ve hain düşmanlar uyumaz. Bu nasihatlerimi kulağına küpe eyle, Yürü, sonun hayır ola" dedi.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Şâh-ı Nakşibend Hazretleri'nden (k.s.)
« Yanıtla #1205 : 31 Mart 2014, 00:50:12 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

"Her âlimin sohbetinde bulunmayınız, ancak beş şeyden beş şeye; şekden yakîne, kibirden tevazua, düşmanlıktan nasihate, riyadan ihlâsa, (dünyaya) rağbetten zühde davet eden âlimlerin sohbetinde bulununuz."
(Hadîs-i Şerîf; Tarih-i Dimaşk, İbn-i Asakir)




26
Mart Çarşamba 2014

Hicrî: 25 Cemâziyelevvel 1435 - Rûmî: 13 Mart 1430

Şâh-ı Nakşibend Hazretleri'nden (k.s.)

Silsile-i Saadatın 15. halkası olan Şâh-ı Nakşibend Hazretleri çok zâhid ve verâ sahibi idi. Şüpheli şeylerden kaçınır, bilhassa yemek hususunda buna çok dikkat ederdi. Talebelerini helâl yoldan kazanıp yemeye teşvik eder ve Resûlullâh Efendimiz'in (s.a.v.) şu hadîs-i şerîflerini okurdu:

"İbadet on kısımdır: Bunların dokuzu helâl kazançtır. Kalan biri ise diğer ibadetlerdir."

Şâh-ı Nakşibend Hazretleri, öfkeli, isteksiz olarak ve meşakkatle pişirilen yemeğe el sürmez, kendisi ile beraber olanların da o yemekten yemelerine mâni olurdu. Bir ziyaretinde müritlerinden birisi yemek getirmişti. Yemeğe baktı ve şöyle dedi: "Bunu yapan kimse hamurunu yoğurmasından, pişirip bu hale getirinceye kadar hep öfkeli idi. Ondan yemek bize yakışmaz. Öfke ile yapılan yemekte hayır da yoktur bereket de yoktur. Şeytan bir yolunu bulup ona girer. Bu halde ondan nasıl iyi bir netice alınabilir?"

Bir gün Şâh-ı Nakşibend Hazretlerinden kerâmet göstermesini istediler. Şöyle buyurdu:

"Bunca günahımıza rağmen yeryüzünde yürüyebilmemizden daha açık kerâmet mi olur!"

Şâh-ı Nakşibend (k.s.) Hazretleri, Resûlullâh Efendimiz'in (s.a.v.) "İnsanların senden görmelerini istemediğin bir şeyi yalnızken de yapma!" hadîs-i şerîflerini şöyle izah etmiştir:

"Hak yolcusunun, boş ve yalnız olduğu yerleri dolu olarak görmesi lazımdır. İnsanların yanında nasıl hareket ediyorsa, yalnızken de öyle hareket etmelidir."

"Bizim yolumuz ender bulunan yollardandır. Sağlam halkadır. Resûlullâh Efendimiz'in (s.a.v.) sünnet-i seniyyesine sarılmaktan, Ashâb-ı Kirâm'ın takip ettiği yola uymaktan başka bir şey değildir."

"Dostlarımızın ayıbına bakacak olursak, dostsuz kalırız. Zira hiç kimse beşerî sıfatlardan; ayıp ve kusurdan arınmış olamaz..." "Hakk'a komşu olmak, Hakk'ın yarattıklarına komşu olmaktan evlâdır." (Kaddesellahu Sırrehu'l-Azîz)



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ahmed Cevdet Paşa'dan Hayat Dersleri
« Yanıtla #1206 : 31 Mart 2014, 00:53:58 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

"İbâdetin en kolay ve bedene en hafif olanını size haber vereyim mi? Susmak (boş ve faydasız konuşmamak) ve güzel ahlâk."
(Hadîs-i Şerîf, Feyzü 'l-Kadîr)




27
Mart Perşembe 2014

Hicrî: 26 Cemâziyelevvel 1435 - Rûmî: 14 Mart 1430

Ahmet Cevdet Paşa'nın doğumu. (1822)


Ahmed Cevdet Paşa'dan Hayat Dersleri

Cevdet Paşa, İkinci Abdülhamid Han'a sunduğu arzların bir kısmı olan Mâ'rûzât'ın sonunda tahsilini, hayat anlayışını ve gerek devlet büyüklerinden gerekse sultanlardan gördüğü iltifatları hiçbir zaman istismar etmediğini, hırs ve tamaha düşüp de pek ileri seğirtmediğini söyler ve;

"Erişir menzil-i maksuduna âheste giden

Tîz-reftar olanın pâyine dâmen dolaşır."* beytini tekrarlardı:

Cevdet Paşa, hayatta ilerlemek ve yüksek makamlara gelmek hususunda hiçbir zaman acele etmemiştir. Mecelle'nin 99. maddesi olan "Kim ki bir şeyi vaktinden evvel isti'cal ederse, andan mahrumiyetle mu'âkab olur" hükmüne önce kendisinin riayet ettiğini bildirmiştir.

Cevdet Paşa, hayatı boyunca riayet ettiği, hayat felsefesini şöyle anlatır:

"Gördüm ki düşünerek ve temkinli hareket edenlerin sonları hayırla bitiyor. Hemen ateş gibi birdenbire parlayanların gelecekleri ise çabuk sönüyor. Bu sebeple dünyanın alış-veriş ve iniş-çıkış esaslarına göre hareket ettiğini görüp ibret aldım. Daima orta yollu, ihtiyatlı ve akıllıca hareket ettim. Nasibime razı oldum ve bana verilen nimetlere şükrederek Allâh'a tevekkül ettim. 'El-muhlisûn alâ hatarin azîm' (İhlaslı mü'minler de büyük bir tehlikededirler) vadisinde çok dolaşıp çok büyük zorluklar ve tehlikeler yaşadım, çok zahmetler çektim. Ancak 'en-Necâtü fi's-sıdk' (kurtuluş doğruluktadır) yolundan hiç şaşmadım, doğruluktan ayrılmadım. Allâh'ın bir lütfu olarak da leke­lenmedim. Allah da bu kulunu her hâl ü kârda korudu. Bu istikamette olanlar her zaman rahat ve huzur bulacaklardır. Dünyada korkulacak olan bir şey varsa o da yalnızca Allâhü Teâlâ'dır... Padişahtan korkmak hikmettir. Anadan babadan korkmak hikmettir. Büyüklerden vesâireden korkmak, sakınmak, utanmak hikmettir.

Ve cümlesinin başı Allah korkusudur."

•    Yavaş giden maksadına, gayesine ulaşır. Hızlı yürüyenin ayağına etek dolaşır.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Salihlerden Olmanın Yolu | Kötü Vasıflardan Cehalet | Beyit
« Yanıtla #1207 : 31 Mart 2014, 00:57:22 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

"Muhakkak ki ahmak cehaleti sebebiyle fâcirin günahından daha büyüğünü işler."
(Hadîs-i Şerîf, îhyâü Ulûmiddîn)




28
Mart Cuma 2014

Hicrî: 27 Cemâziyelevvel 1435 - Rûmî: 15 Mart 1430

İstanbul'da ilk trafik kazası, bir kişi yaralandı. (1910) • Gediz zelzelesi (1087 ölü) (1970)


Salihlerden Olmanın Yolu

Bişr-i Hâfî (rh.) şöyle buyurdular: Rüyâmda Peygamber Efendimiz'i (s.a.v.) gördüm. Bana

"Yâ Bişr! Allâhü Teâlâ, senin dereceni niçin akranlarından üstün kıldı, bilir misin?" diye sordular. Ben "Hayır, yâ ResûlAllah" dedim. Buyurdular ki;

"Sünnetime tâbi olman, sâlihlere hizmet etmen, din kardeşlerine nasihatta bulunman, Ashâbımı ve Ehl-i beytimi sevmen. Seni ebrârın (sâlih kulların) makamına ulaştıran işte bunlardır." buyurdular.


Kötü Vasıflardan Cehalet

Cahillik, ilim ve marifetten mahrumiyet demektir ve kötü ahlâktandır. Zira cahil kimse kendisini çirkinlik ve edepsizliklerden kurtaramaz. Görüşü daima hatalı olur, vebalden kurtulamaz. Cahillik bütün fenalıkların kaynağıdır.

Cahilde birkaç haslet vardır ki; cehaleti onunla bilinir:

•  Kendisiyle ülfet edip, geçinen kimseye zulmeder.

•  Kendisinden aşağıda bulunanlara zulmedip hakkına tecavüz eder.

•   Daima kendisinin üstünde bulunanlara bakıp, onlara galip gelmek düşüncesinde olur.

•  Sözünü, kendi aleyhinde olabileceğini düşünmeksizin söyler.

•  Bir kimsede üstünlük ve fazilet görürse ondan yüz çevirir. Alimler dediler ki:

"Cehalet bir binektir, ona kim binerse aşağılanır, kim de beraber gider ise yolunu şaşırır."

"Allah vergisi olan şeylerin hayırlısı akıl, insanın başına gelebilecek kötülüklerin en şerlisi de cahilliktir."

"Câhil, bir şeye gözleriyle bakar; akıllı, kalbiyle bakar. Yani cahil her şeyi dışarıdan gördüğü kadar bilir, akıllı ise her şeyi aklıyla tarttığı için, dışını da içini de bilir."


Beyit:

Etme âr öğren, oku, ehlinden,
Her şeyin ilmi güzel, cehlinden. (Vehbî)




Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ehl-i Beyte Hürmet | Tarihi itiraflar | Mutfağımız: Kabak Tatlısı
« Yanıtla #1208 : 31 Mart 2014, 01:01:25 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

Hz. Ebubekir (RA) buyurdu ki:
"Muhammed'in (SAV) Ehl-i beytini gözetiniz (onlara eziyet ve kötülük etmeyiniz)."
(Hadis-i Şerif, Sahih-i Buharî)




29
Mart Cumartesi 2014

Hicrî: 28 Cemâziyelevvel 1435 - Rûmî: 16 Mart 1430

Ehl-i Beyte Hürmet

Bir gün Zeyd bin Sâbit (r.a.) bineğine binerken Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) amcası Abbâs'ın (r.a.) oğlu Abdullah hayvanın üzengisinden tutmak için yaklaştı.

Bunun üzerine Zeyd b. Sâbit (r.a.); 'Bırak, ey Resûlullah'ın amcasının oğlu!' dedi. İbn-i Abbas (r.a.) da;

'Biz büyüklerimize/âlimlerimize böyle davranmakla emrolunduk.' dedi. Zeyd bin Sâbit (r.a.) da, elini uzat buyurdu. O da uzatınca elini öptü ve

'Biz de Resûlullâh'ın (s.a.v.) ehl-i beytine böyle davranmakla emrolunduk.' dedi.

Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) Ehl-i Beytine hürmet Resûlullâh'a (s.a.v.) hürmet, onlara saygısızlık Resûlullâh'a (s.a.v.) saygısızlıktır.


Tarihi itiraflar

1729'da Osmanlı hizmetine giren ve ilk topçu mektebini kuran Fransız asker Comte de Bonneval, Ahmed adını almış ve Humbaracı Ahmed Paşa ünvanı ile meşhur olmuştur. Dedi ki:

"Osmanlıları seviyorum... Onlar, cennetten bir köşe olan bu eşsiz memlekete yakışan, eşsiz insanlar. Yaradılışlarında semavî bir azamet, gönül alışlarında ise melekler gibi bir mahviyet var. Bu büyük ruhlu milletin arasında vatanımı unutmaktan korkuyorum... "


Mutfağımız: Kabak Tatlısı (5 kişilik)

Malzemeler: Yarım kg. bal kabağı, 1,5 su bardağı şeker, 2 adet karanfil, 5 gr. vanilya, 100 gr. ceviz içi, 100 gr. beyaz tahin.

Hazırlık: Soyulmuş olan kabaklar bir tavaya konulur, üzerine şeker, karanfil ve vanilya ilave edilir. Akşamdan sabaha kadar bekletilir.

Pişirme: Önce tencere kapalı olarak pişirilir. Sonra kapağı açıp kabakların üzeri köpükleninceye kadar pişirilir ve tencerenin kapağı açık soğumaya bırakılır. Arzu edilirse tepsiye dizilerek fırına verilir. Biraz kızardıktan sonra çıkarılır. Üzerine tahin ve ceviz vb. konulabilir..



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Peygamber Efendimizin Mucizeleri | imâm A'zam.Hz. Komşuluğu
« Yanıtla #1209 : 31 Mart 2014, 01:06:16 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

"Cebrâil (as.) komşu (hakkı) husûsunda bana o kadar tavsiyede bulundu ki, komşuyu komşuya vâris kılacak zannettim."
(Hadîs-i Şerîf, Müttefekun aleyh)




30
Mart Pazar 2014

Hicrî: 29 Cemâziyelevvel 1435 - Rûmî: 17 Mart 1430

Fatih Sultan Mehmed Han'ın doğumu (1432)


Peygamber Efendimizin Mucizeleri

Ay, parmağının işareti ile bölünüp iki parça oldu. Güneş, batmışken, duasıyla geri dönüp, gökyüzünde göründü. Beşikteki çocuk, O'nun Peygamber olduğunu haber verdi. Burak isimli binekle Mi'rac'a gitti, yedi kat gökleri, melekûtu, Arşı, Kürsîyi seyretti, perdeleri aştı, Sidretü'l-müntehaya ve Tuba ağacına ulaştı, Kâbe Kavseyn ve ev edna makamlarına ulaştı. Allâhü Taâlâ'yı baş gözü ile gördü, O'nunla çok konuştu. Sonra geri döndü. Bütün bunlar, gecenin birinci veya ikinci veya üçüncü yarısında olmuştur.


İmâm A'zam Hazretlerinin Komşuluğu

İmâm A'zam Hazretlerinin Kûfe'de ayakkabıcılık yapan bir komşusu vardı. Akşama kadar işinde çalışır, akşam olup evine dönerken et veya balık getirip pişirir ve şarap içer sarhoş olunca da yüksek sesle; Beni zayi ettiler, harcadılar. Daha nice gençleri harcadılar, derdi.

Uyuyuncaya kadar hem içer hem de bunu tekrar ederdi. İmâm A'zam Hazretleri, her zaman bütün gece namaz kılar, ibadetle meşgul olurken, onun sesini de duyardı. Bir gece onun sesini duyamayınca sordu. Bir kaç gün önce zabıtalar onu alıp götürdü, hapse attı dediler.

İmâm A'zam Hazretleri ertesi gün sabah namazını kıldıktan sonra emîrin huzuruna çıktı. Emir, hürmetle karşıladı. İhtiyacınız nedir? diye sordu.

İmâm A'zam Hazretleri benim ayakkabıcı bir komşum vardı. Zabıtalar birkaç gün önce onu hapse atmışlar, dedi. Emîr derhal serbest bırakılmasını ve onun tevkif edildiği geceden bu yana herkesin de bırakılmasını emretti.

İmâm A'zam Hazretleri önde, komşusu da arkasında yürüyerek döndüler. İmâm A'zam Hazretleri; "Biz seni zayi ettik." dedi. Genç;

"Hayır, bilakis siz beni kollayıp gözettiniz. Komşu hakkına riayet ettiğiniz ve koruduğunuz için Allâhü Teâlâ sizi hayırla mükâfatlandırsın." diye dua etti ve tevbe edip hatalarından vazgeçti.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

"Üç duâ vardır ki, bunlar kabul edilir, bunda hiç şüphe yoktur: Mazlumun duâsı, yolcunun duâsı ve (ana ve) babanın evladına duâsı."
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i İbn-i Mâce)




31
Mart Pazartesi 2014

Hicrî: 30 Cemâziyelevvel 1435 - Rûmî: 18 Mart 1430

Eyfel Kulesi'nin inşası (1889) • Varto ve Gevaş'ın kurtuluşu (1918)


Anaya Hizmetin Ehemmiyeti

Silsile-i Sâdât'ın altıncı halkası Ebu'l-Hasan Harkânî (k.s.) Hazretleri anlattılar:

İki kardeş vardı. Aralarında anlaşmışlar: Bir gece birisi annesine hizmet edip diğeri ibadetle meşgul olacak, diğer gecede hizmet eden ibadetle, ibadet eden de annesine hizmetle meşgul olacaktı. Bir gece kardeşlerden biri Allâhü Teâlâ'ya ibadetle meşgul olmuş ve bu ibadetinden çok büyük manevi lezzet duymuş, ertesi gece kardeşinden ibadet sırasını kendisine vermesini istemiş, kardeşi de kabul etmiş. O gece yine ibadetle meşgul iken secdede uyuyakalmış. Rüyasında:

"Allâhü Teâlâ kardeşini bağışladı. Onun bereketine seni de bağışladı." diye bir ses işitmiş.

"Yâ Rabbi! Ama ben sana hizmet ediyorum, kardeşim ise anneme hizmet ediyor, demiş.

"Evet, sen hizmete ihtiyacı olmayana hizmet ediyorsun, kardeşin ise hizmete muhtaç olan annene hizmet ediyor." denilmiş.


Cemâziyelâhir Ayı ictima'ı, Ru'yet ve Başlangıcı

Hicrî Kamerî 1435 yılı Cemâziyelâhir ayı ictima'ı dün (30 Mart Pazar) Türkiye saati ile 21.45'de idi.

Ru'yet ise bugün (31 Mart Pazartesi) günü Türkiye saati ile 12.22'dedir.

Hilâl'in görüldüğü yerler: Kuzey Amerika Kıtasının tamamı, Büyük Okyanus'un orta ve kuzey kesimi, Endonezya, Malezya, Japonya, Avustralya'nın kuzey eyaletleri, Japonya, Çin ve Hindistan. Hilal; Türkiye, Almanya, Avusturya, Mısır, Fas, Cezayir, Tunus ve Arap yarımadasından ilk 6 saatte görülemeyecektir. Hilâlin görüldüğü günü takip eden (1 Nisan Salı) günü de Cemâziyelâhir ayının 1'i olmaktadır.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
"Kim Ölürse Onun Kıyâmeti Kopmuştur"
« Yanıtla #1211 : 01 Nisan 2014, 10:35:08 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

"İnsanlar, mescitler(in binası, zineti) ile birbirine karşı övünmedikçe kıyâmet kopmaz."
(Hadîs-i Şerîf, S. Ebû Dâvûd)




01
Nisan Salı 2014

Hicrî: 1 Cemâziyelâhir 1435 - Rûmî: 19 Mart 1430

Van / Erciş ve Gürpınar'ın Kurtuluşu (1918) • Varşova Paktı'nın Feshedilmesi (1991)


"Kim Ölürse Onun Kıyâmeti Kopmuştur"

Ahiret âlemi başlamadan evvel, bütün insanların ve dünyanın başına bir kıyâmet kopacaktır.

İsrafil aleyhisselam Sûr'a üfürecek, bundan çıkacak müthiş bir ses ile bütün hayat sahipleri ölecek, her şey altüst olacaktır. Malumdur ki, ara sıra yer sarsıntıları, su basmaları, yanar dağların patlamaları, yıldırımların düşmesi ve yerlerin çökmesi gibi birtakım hadiseler sebebiyle yeryüzünde korkunç ve büyük felâketler meydana gelmektedir. Bunlardan her biri, Allâhü Teâlâ'nın kudretinin, aza­metinin bir alametidir. İşte yeryüzünde, göklerde bir umûmi kıyâmetin kopması da, İsrafil aleyhisselamın Sûr'unun korkunç sesi ile olacaktır. Bütün âlemlerdeki düzen ancak Allâhü Teâlâ'nın bir eseridir, onun kudretinin bir alametidir. Allâhü Teâlâ bu nizamı ve intizamı bir an için olsun ortadan herhangi bir sebeple kaldırınca, bütün varlıklar derhal altüst olur, yaratılmışların yaşamasına imkân bulunmaz olur. İşte bu umumî kıyâmettir. Bunun kopacağı zamanı ancak Allâhü Teâlâ bilir.

Resûlullâh sallallâhü aleyhi vesellem Efendimiz "Yeryüzünde Allah Allah denilmeyeceği bir zamana kadar kıyâmet kopmaz." buyurdular. (Tirmizî)

Yeryüzünde kâmil iman ile Allah Allah diyenler mevcut oldukça yani Allâhü Teâlâ'nın adı zikredildikçe kıyâmet kopmayacaktır. Fakat beşeriyet bütün dinî duygulardan mahrum, Allâhü Teâlâ'yı inkâra cüret edip artık Allâhü Teâlâ'nın mukaddes ismini yâd edecek kimseler kalmadı mı umumî bir kıyâmet kopar, herkes kendi amelinin cezasına kavuşur.

Resûlullâh sallallâhü aleyhi vesellem Efendimiz: "Biriniz öldüğü zaman, kıyâmeti kopmuş demektir. (Öyleyse) Allâhü Teâlâ'ya onu görüyormuşsunuz gibi ibâdet edin ve her an ona istiğfârda bulunun." buyurmaktadır. (Kenzü'l-Ummâl)



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Tâbiîn'den Rebî Bin Huseym (r.a.) Buyurdu
« Yanıtla #1212 : 03 Nisan 2014, 16:18:17 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
"Mü'mine zarar veren ve onu aldatan mel'undur."
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî]




02
Nisan Çarşamba 2014

Hicrî: 2 Cemâziyelâhir 1435 - Rûmî: 20 Mart 1430

Ahmed Vefik Paşa'nın Vefatı (1891) • Van ve Muradiye'nin Kurtuluşu (1918)


Tâbiîn'den Rebî Bin Huseym (r.a.) Buyurdu

•      "Allâh'ın rızâsı olmayan her şey izmihlâle (yok olmaya) mahkûmdur."

•  "Sizler hastalığı, ilacı ve şifayı bilir misiniz?

Hastalık günahlardır, ilaç istiğfârdır, şifâ ise tevbe edip bir daha günaha asla dönmemektir."

•   "Konuştuğunda Allâh'ın seni işittiğini hatırla. Bir işe kalkışacağında Allâh'ın seni bildiğini hatırla. Bir tarafa baksan Allâh'ın da sana baktığını bil. Bir şeyler düşündüğünde Allâh'ın fikrini senden iyi bildiğini bil.

Zira Allâhü Teâlâ -meâlen- "Bir de hiç bilmediğin bir şey'in ardınca gitme, çünkü kulak, göz, gönül, bunların her biri ondan mes'ûl bulunuyor. (îsrâ sûresi, âyet 36)" buyurmuştur.

•  Hazret-i Rebî' sakalları ıslanıncaya kadar ağlar ve şöyle derdi:

"Bir topluluğa -yani Ashâb-ı Kirâm'a- yetiştik ki onların yanında biz hırsızlar gibiyiz."

•    Hz. Hüseyin'in şehîd olduğu haberi kendisine bildirilince "İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râci'ûn"(*) dedikten sonra:

"De ki: Ey gökleri ve yeri yaradan ve gizli ve âşikârı bilen Allâh'ım! Kullarının arasında o ihtilâf edip durdukları şeyler hakkında sen hüküm vereceksin." meâlindeki Zümer sûresinin, 46. âyetini okudu. Bir adam sen bu işe ne dersin deyince;

"Ne diyeyim, herkes Allâh'ın huzûruna gidecek, Allâh da onların hesâbını görecektir." buyurdu.

•  Onun gece hiç uyumadığını ve devamlı ağladığını gören annesi; "Ey oğul, sen her halde birini öldürdün" der. "Evet" deyince "Kimi öldürdünse ailesine gidelim de ne lazım geliyorsa yapalım. Eğer onlar senin bu halini görseler sana acır, affederlerdi" der. Rebî' de; "Anneciğim, ben nefsimi öldürdüm." demiştir.

(*) "...muhakkak biz Allâh'ın kullarıyız ve nihayet ona döneceğiz." (Bakara sûresi, âyet 156)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: "Duvardan Dökülen İnciler" Takvim Yaprakları
« Yanıtla #1213 : 03 Nisan 2014, 16:21:36 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

"Büyük belaya uğrayıp da sabreden kimsenin, kazanacağı sevab da büyük olur. Allâhü Teâlâ sevdiği bir topluluğu bela ve musibetle imtihan eder. (Sabredip) râzı olanlardan Allâhü Teâlâ da râzı olur; râzı olmayandan Allâhü Teâlâ da razı olmaz."
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)




03
Nisan Perşembe 2014

Hicrî: 3 Cemâziyelâhir 1435 - Rûmî: 21 Mart 1430

Özalp ve Saray'ın Kurtuluşu (1918)


Süfyân-ı Şevrî Hazretlerinden Nasihatlar

"Ey kardeşim! İlmi, amel etmek için öğren. Alimlere karşı övünmek, cahillerle münâkaşa etmek, zenginlerin yemeğinden yemek veya fakirlerin sana hizmet etmesi için ilim öğrenme.

İlminden, ancak amel ettiğin senin lehine, amel etmediğin ise aleyhinedir.

Zamanımızda hayır yolunda olanlar garib olur. Bundan dolayı üzülme. Rabbinin yolunda dosdoğru devam et. Eğer böyle yaparsan Allâhü Teâlâ sana yardımcı olur, Cebrâil ve sâlih mü'minler de dostun olurlar. Başkalarının ayıplarını araştırmak yerine kendi ayıplarınla meşgul ol. Ömrünü, âhiretin için değil de dünya için harcadığın zaman üzül. Sırtına yüklediğin günahlar için çok ağlarsan kurtulursun. Hayırdan ve hayır ehlinden usanma, onlardan uzaklaşma. Onlar, senin için diğer insanlardan daha hayırlıdır.

Cahillerden ve onların boş ve batıl işlerinden uzaklaş. Cahillerle dost olanlar -Allâhü Teâlâ'nın rahmetiyle korudukları hariç- kurtuluşa eremez.

Sâlihlere kavuşmak istersen, sâlihlerin amellerini işle. Dünyadan payına düşenle yetin.

Seni unutmayan Rabbini sen de unutma. Yaptığın her şeyi takip edip yazan, gizli ve açıkta seni gözetleyen Allâhü Teâlâ'nın vazifeli meleklerinden gafil olma.

Şah damarından daha yakın olan Allâhü Teâlâ'dan hayâ et. Muhtaç ve hakîr olduğunu iyi bil.

Sen bugün varsın, yarın yoksun. Ölümün geldiğini farzet. Gâfil ve cahiller gibi gaflete düşme. Kendin için çok ağla. Eğer düşünürsen gülmen için bir sebep yoktur.

Allâhü Teâlâ, "(Ey gafiller!) Siz gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz." (Necm sûresi âyet 60) buyurarak gülenleri fakat akıbeti için ağlamayı terk edenleri yermiştir.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9211
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Sultanü'l-Ârifîn Bâyezîd-i Bestâmî (K.S)
« Yanıtla #1214 : 04 Nisan 2014, 11:34:38 »
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym

"İlim yeryüzünden kaldırılmadan ilim öğrenmeye çalışın. Zira ilmin kaldırılması demek, âlimlerin ölüp dünyadan gitmesi demektir."
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Dârimî)




04
Nisan Cuma 2014

Hicrî: 4 Cemâziyelâhir 1435 - Rûmî: 22 Mart 1430

Dumlupınar Denizaltısı'nın Batışı (1953)


Sultanü'l-Ârifîn Bâyezîd-i Bestâmî (K.S)

Silsile-i Sâdât'ın beşinci halkasını teşkil eden Ebû Yezîd (Bayezid) Tayfûr el-Bestâmî (k.s.) Hazretlerinin ismi Tayfûr, künyesi Ebû Yezîd, lakabı Sultanü'l-Arifîn, babasının ismi Isâ'dır. 188 (m. 803) senesinde -İran'ın kuzeyinde, Hazar Denizi yakınında- Bestâm şehrinde dünyaya geldi.

Bayezid-i Bestâmî (k.s.) Hazretlerinin büyük bir zat olacağının alâmeti henüz annesinin karnında iken görülmüştü. Annesi şöyle nakletmiştir: Ben oğlum Tayfûr'a hâmile olduğumda şüpheli bir şey yesem, karnımda bir ağrı olur, o şüpheli şeyi kusup çıkarıncaya kadar devam ederdi.

Bayezid-i Bestâmî (k.s.) Hazretleri, Bestâm'dan ayrıldı ve otuz sene, Şam beldelerinde ve sâir yerlerde ilim tahsil etti. Bayezid-i Bestâmî (k.s.) Hazretleri, veli olduğunu duyduğu bir zatı ziyarete gitti. Onun, mescide gitmek üzere evinden çıktığı sırada kıble tarafına tükürdüğünü görünce ona selam bile vermeden geri döndü ve; "Resûlullâh'ın âdabından bir edebe riâyet etmeyen, o hususta kendisine güvenilmeyen kimseye velilik iddiasında nasıl güvenilir?" buyurdular.

Bayezid-i Bestâmî (k.s.) Hazretleri, 261 (m. 874) veya 264 (m. 877) senesinde vefat etti.

Türbesi Bestâm'dadır. Hatay'ın Kırıkhan ilçesi, Alaybeyli köyünde bir türbesi olup ziyaret edilmektedir.

Cismen beraber olmadığı halde üstâzının rûhâniyetiyle terbiye olunan kimseye Üveysî denilir. Bayezid-i Bestâmî (k.s.) Hazretleri Üveysîdir. Zira onu Ca'fer-i Sâdık Hazretlerinin (k.s.) rûhâniyyeti terbiye etmişdir. Buyurdular:

"Hakka vâsıl olanlar, ancak hürmete riâyet ederek vâsıl olmuşlardır. Kovulanlar da hürmeti terk ettikleri için kovulmuşlardır."

"Ya olduğun gibi görün veya göründüğün gibi ol."

"Kerâmet gösteren, hatta havada uçan birini görseniz Allâhü Teâlâ'nın emirlerini, yasaklarını, hududunu muhâfaza ve dini vazifeleri edâdaki halini görmedikçe ona asla îtibar etmeyin."