Çocuklarımız için Ramazan Ayında Yapabileceklerimiz

Başlatan efsanef, 13 Ağustos 2011, 06:39:25

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

efsanef

Çocuklarımız için Ramazan Ayında Yapabileceklerimiz



Sahura kalkmak isteyen her çocuğu kaldıralım. Orucunu daha dayanıklı tutabilmesi için yeterli gıda alımı konusunda ilgilenelim fakat baskı uygulamayalım.

İftar zamanını bir şölene dönüştürerek bayram havası içinde oruçları açalım.
Orucun tahammülünü azaltmasından dolayı gergin davranan çocuklarımız olursa, onlara sabrın ve bunun mükâfatının büyük olduğunu anlatıp, daha uygun davranmaya sevk edelim.


Kimi zaman oruçlarımızı bir caminin avlusunda açıp, daha sonra birlikte cemaatle namaz kılalım. Namaz çıkışı çocuklarımızı caminin imamı ve müezzini ile tanıştıralım yeni namaza ve oruca başlayanlar olmuşsa bunları da hoca efendilerle paylaşıp övgü almalarına zemin hazırlayabiliriz.


Evimizde ağırlamaktan çocukların da memnun kalacakları misafirleri onlara danışarak tespit edip davet edebiliriz, bilhassa da kendi arkadaşlarını iftara ya da sahura alıkoyup bir yetişkin değeriyle ağırlarsak, bu çocuklarımızı çok onore edecektir.


İftar sofrasında heyecanla ezanı beklerken, yemek tabağının kenarına dizdiği iftarlıklarını asla küçümsemeden hoş görüp destekleyelim.


Çocukların oruç tutup namaz kıldıklarında bunun ne kadar önemli bir durum olduğunu siz ifade edin ve çevrenizdeki çocukların da sevdiği tanıdık ve yakınlarınızın da bunu taktir etmelerini sağlayın. Bilelim ki, taktir edilip ilgi gören şey her neyse, o gelişmek için bir zemin bulmuş demektir.


Ramazan ayının ailece bizi kuşattığına dair biz yetişkinlerin davranışlarında da değişiklik olmalı ve bunun kalıcı hale gelmesi için gayret etmeliyiz.


Sohbeti güzel ve çocukları sevip değer veren din büyüklerinin sohbetlerine çocukların katılmalarını sağlamak, daha bilinçli olmalarını sağlar. (uzun olup çocukları sıkmamak şartıyla)
Kur’an-ı kerimi bilmeyen çocuklarımıza, mutlaka öğretme tekniklerini iyi bilen ve çocuklara sert davranmadan sevdirerek öğretecek bir hoca nezaretinde bu eğitimi aldırmalıyız.


Evde ailece akşam veya diğer vakit namazları kılmak, birlikte teravih e gitmek, çocukların unutamayacakları zaman dilimlerinden olur.
Ramazan umreleri, ekonomik durumu uygun olanlar için bir fırsattır. Çocukların, inandıkları inanç sisteminin temelini sağlamlaştıracak her türlü uygulamaya ihtiyaçları vardır.


Birlikte kabir ziyaretleri, İslâm büyüklerinin kabirleri ve muhteşem pek çok camimizin ziyareti, hem kültürel hem de manevi yönden çocuklarımıza ve bize çok şey kazandıracaktır.
Bu arada, İslâm tarihi ile ilgili vizyondaki filmlere birlikte gidebiliriz ve mümkünse bu amaçla tiyatrolara gidebiliriz.


Ramazan boyunca geçerli olacak bir yarışma süreci başlatıp, islâm tarihi, ayet, hadis, ve kültürel boyutu bulunan başka alanlarda, özendirecek ödüllerle gelişim ve bilgi birikim eksenli bilinç oluşturma çalışması yapılabilir.
Evde mukabele başlatılıp,birlikte hatim yapıp bağışlama gibi bir mutluluğu birlikte yaşayabiliriz.


Aile içi dayanışma, kardeşlik, paylaşma, yardımlaşma, zor zamanlarda hoşgörü ve sabır, birbirimizi ve genelde de bütün yaratılmışları sevmek ve değer vermek vb konularla ilgili ayet, hadis, özlü söz, ve vecize cinsinden bilgilerin bulunması, sorumluluk paylaşımı ile bölüştürülür, bulunan bilgiler, evin panosunda sırayla sergilenir. Göz gördüğünü kaydeder, bizde kaydedilecek güzel malzemeler sunarak, sürece olumlu katkıda bulunmuş oluruz.
Oruç tuttuğu için sigara içemeyenlerin gergin, sinirli ve öfkeli bir halde önüne gelene (daha çok da aile fertlerine) esip yağmaları, orucun ruhuna uygun değildir. Ayrıca saygıyı ve oruca bakışı olumsuz etkileme riski vardır. İlgililere duyurulur

efsanef

Cocuk`tan ibretlik sözler



Malik bin Dinar Hazretleri, bir gün, bir sabiye ( kücük cocuga ) rastladi.
Cocuk toprak ile oynuyordu. Bazen gülüyor ve bazende agliyordu .
Malik bin Dinar buyurdu :
- Icime O cocuga selam vermek dogdu. Nefsim kibirlenip selam vermekten vazgecti.
Ben nefsime şöyle seslendim : Ey nefsim ! Peygamber efendimiz S.A.V. Hazretleri kücük ve büyük herkese selam verirdi. Sende bu cocuga selam ver !
Ve O cocuga selam verdim,
Cocuk -Ve aleykümüsselam ve rahmetullahi ve berekatuhu ,
Ey Malik bin Dinar.Sordum
- Beni nereden tanidin? Daha önce beni görmüslügün yoktu ?
Cocuk - Melekut aleminde ruhum, senin ruhunla karsilasti. Ölmeyen ve sürekli hayy olan Allahi Teala bizleri tanistirdi.
Ben ona sordum- Akil ile Nefsin arasindaki fark nedir ?
Cocuk
-Nefsin ,seni bana selam vermekten alikoyandir. Aklin ise seni selam vermeye tesvik eden ve zorlayandir.
Yine sordum-Senin halin nedir ? Niye bu toprakla oyniyorsun ?Cocuk
- Cünki biz Topraktan yaratildik; yine ona döndürülecegiz !
Yine sordum
- Bazen gülüyor ve bazende agliyorsun ?Cocuk
-Evet ! Rabbimin azabini hatirladigimda agliyorum; rahmetini hatirladigimda ise gülüyorum.
Ben sordum
- Evladim ! Senin ne günahin var ki ?
Cocuk-Ey Malik bin Dinar ! Böyle söyleme ! Görmüyormusun büyük odunlari tutusturmak icin, önce kücük odunlari tutusturuyorlar !

Ruhulbeyan tercümesi cild.1 sahife 426

efsanef

Kız Çocuğu Bir Nimettir…
Kız, çocuğu olunca üzülmek, hele hele anneyi suçlamak çok yanlıştır.
Kuran-ı kerimde mealen, (Allah dilediğine kız, dilediğine erkek çocuk bahşeder. Kimine hem erkek, hem kız çocuğu verir, dilediğini de kısır bırakır. Her şeyi hakkı ile bilen ve her şeye gücü yeten ancak Allahtır) buyuruldu. (Şura 49, 50)

Peygamber efendimiz, (Kız çocuklarını hor görmeyin) buyurdu. Hor görmek dini bilmemekten ileri gelir. Hayırlı evlat istemelidir. Hayırlı olmadıktan sonra, kız veya erkek olmuş ne fark eder?

Dinimizde, kadının ve kız çocuklarının fazileti büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kızlarınızı altın ve gümüş ile süsleyin! Elbiseleri güzel olsun! İtibar kazanmaları için en güzel hediyelerle ihsanda bulunun!) [Hakim]

(Kız çocuğunu güzelce terbiye edip, Allahü teâlânın verdiği nimetlerle bolluk içinde yedirir giydirirse, o kız çocuğu onun için bir bereket olur, Cehennemden kurtulup kolayca Cennete girmesine vesile olur.) [Taberani]

(İki kız evladına güzel muamele eden, mutlaka Cennete girer.) [İbni Mace]

(İki kızı veya iki kız kardeşi olup da, maişetlerini güzelce sağlayanla Cennette beraber oluruz.) [Tirmizi]

(Çarşıdan aldığı şeyleri, erkek çocuklardan önce kız çocuklarına verene Allahü teâlâ rahmetle nazar eder. Allahü teâlâ, rahmetle nazar ettiğine de azap etmez.) [Harâiti]

(Çarşıdan turfanda meyve alıp evine getiren, sadaka sevabı alır. Getirdiği meyveyi, erkek çocuklarından önce kız çocuklarına versin! Kadınları, kızları sevindiren, Allah korkusundan ağlayanlar gibi sevap kazanır. Allah korkusundan ağlayanın bedeni de Cehenneme haram olur.) [İbni Adiy]

(Üç kızına, ihtiyaçtan kurtulana kadar iyi bakan, yedirip giydiren, elbette Cenneti kazanır.) [Ebu Davud]

(Üç kız veya kız kardeşinin geçim veya başka sıkıntılarına katlananı, Allahü teâlâ Cennete koyar.) Eshab-ı kiramdan biri, (İki tane olursa da aynı mıdır?) diye sual edince, Peygamber efendimiz (Evet, iki tane olursa da aynıdır) buyurdu. Başka birisi, (Ya bir tane olursa?) diye sual etti. Cevabında buyurdu ki: (Bir tane de olsa gene aynıdır.) [Hakim, Harâiti]

Görüldüğü gibi, kız ve kadınlara değer vermeyenler, müslümanlığı bilmeyen kimselerdir. Müslüman, dinini iyi öğrenip kadına layık olduğu değeri vermelidir!

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür.) [İ.Asakir]

efsanef



Çocuk, din eğitimi ve namaz

Eğitimde çocuğu tanımak esastır. Hele ki din eğitimi gibi hassas bir konunun, en önemli kısmını oluşturan imân duygusunun işlenişi hususunda, çocuğun psikolojik yapısının çok iyi bilinmesi gerekmektedir. Bir düşünür bu gerçeği, “Çocuk zekâsını çok iyi tanıyan bir zâtın onlara mahsus bir akâid kitabı yazmasını pek isterim.” ifadesiyle dile getirmektedir.
İnsan psikolojisini bilmek, toplum yönetiminde vazgeçilmez bir esas olduğu gibi, çocuğun ruhî yapısını tanımak da psikolojik bir prensiptir. Nasıl ki, çiftçi toprağını, heykeltraş da işlediği mermerin cinsini ve özelliğini tanımak zorundaysa, eğitimciler de çocuğu her yönüyle; bütün karışıklığı ve sadeliğiyle tanımak mecburiyetindedir. Bu ifadeler, öncelikle çocuğun duygusal ve ruhsal gelişimi hakkında bilgi sahibi olmanın gereğini belirtmektedir. Çocuklarımızı tanırken nelere dikkat etmemiz gerektiğini pek çok kez sizlere sunduk ve sunmaya devam edeceğiz. Ama şimdi gelin, din eğitimi ve özellikle namaz ve çocuk ile ilgili neler yapmamız gerektiğini hep birlikte inceleyelim.

Camileri sevdirmeliyiz
Eğitimin en önemli ayağı mescit ve camilerin sevdirilmesidir. Camiler, mescitler, çocuklara sevdirilmeli ve problemlerinin çözüldüğü mekanlar olduğu gösterilmelidir. Bu mekanlarda ve çevresinde cami görevlilerince düzenlenen kültürel etkinlikler, sportif yarışmalar çocukların ilgisini çekecektir. Böylece çocuklar camilerin yalnız ihtiyarların, belli zamanlarda girip çıktığı yerler değil bütün insanların huzur ve mutluluk duyduğu mekanlar olduğunu görecek, cami görevlilerini kendilerini kovalayan asık suratlı insanlar değil, sevecen ve iyilik timsali insanlar olarak tanıyacaktır. İçinde bulunduğu bunalımlı durumu rahatlıkla paylaşabilecektir.

Çocukken girmesi yasak edilen bir yere büyüyünce nasıl alıştırılacak bu çocuklar?
Oysa çok bilinen bir hadisi şerifte “Çocuklarınız yedi yaşına girince onlara namazla emredin” (Ebu Davut) buyurulmaktadır.

Babalar iş başına!
Sahih hadislerde, cemaatle kılınan namaza verilecek sevabın tek başına kılınan namazın sevabından 25 veya 27 kat olduğu, ayrıca cemaate katılanların sayısı arttıkça kılınan namazın sevabının da artacağı haber verilmiştir.
Bilhassa babalar, erkek çocuklarını eğitmekte çok dikkat etmelidirler. Çünkü erkek çocuklar önlerinde örnek olarak babalarını görür ve onun gibi hareket etmeye özen gösterirler. Vakit girince cemaatle namaz kılmaya yarışırcasına gitmelerini sağlamak için çocuklarını teşvik etmelidirler. Gündüz rızk peşinde koşan babalar akşam ve yatsı namazlarını çocukları ile kılmaya özen göstermelidir. Camiye gitmeyi adet edinen bir çocuk, kendi iç yapısında imanın ruh ve mayısını kökleştirir. Allah’a itaatin zevkini ve heyecanını taşır. Aynı zamanda iyilikler ve kötülükler hususunda İslâm’ın buyruklarına baş eğip teslimiyet gösterir

Efendimiz’i (S.A.V.) örnek alalım
Çocukları camiden uzaklaştırma hareketini kim yaparsa yapsın ve bu gereksiz titizliğe göz yuman kim olursa olsun ne insanlıktan ne de Hz. Peygamber’in hayatından haberi var demektir. Hz. Peygamber (S.A.V) yakın çevresindeki çocuklara ve torunlarına o kadar ilgi ve sevgi göstermiştir ki; camide namaz kıldırıyorken bile çocuklar omzunda ve sırtındadır. Hz. Zeynep’ten torunu Umame bu çocuklardan biridir. Hz. Peygamber onu namazda omzuna alır, rükuya gittiğinde yere kor, kalktığında tekrar omzuna alırdı. (Kütüb-ü Sitte).
Bazen Hz. Peygamber secdeye gidince Hz. Hasan ve Hüseyin gelip sırtlarına binerlerdi. Hz. Peygamber secdeden kalkarken onları yumuşak bir şekilde alıp yere koyarlardı. Secdeye gidince onlar yine sırtına binerlerdi, bu durum namaz bitene kadar devam ederdi.
Çocuk terbiyesinde dini terbiyeye öncelik verilmesine rağmen günümüzde Müslümanların çocuklarının yetişmesinde, bütün gayret ve maddi manevi imkanlarını, sadece dünyevi geleceklerini kazanma doğrultusunda harcamaları, onların, ahiretlerine yatırım yapmamaları inançlarına son derece aykırı bir durumdur. Namaz bitince de çocukları alır dizlerine oturturlardı. Bir defasında Hz. Peygamber secdedeyken sırtına Hz. Hasan veya Hz. Hüseyin binince, ininceye kadar secdeyi uzatmıştı. Bir başka zamanda da hutbe okuyorken Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin camiye girince sözüne ara verip aşağı inmiş ve onları kucağına almıştı.” (Nesai)
Kur’an-ı Kerim açısından, aile terbiyesinde imandan sonra namaz öncelikli bir yer alır. “Ehline (yani aile halkına) namazı emret! O hususta sabır da göster. (Taha/132) ayetinde “ailene namazı emret” dedikten sonra, ayrıca onun hakkında sabretmenin emredilmesi çok manidardır. Usanmadan emir ve ilginin devam ettirilmesi ve mutlaka neticenin alınması gerekmektedir.
Hz. Peygamber’in çocukları irşadlarında namaz üzerinde çok durduğu görülmektedir. Enes (r.a) Tahrim Suresi’ndeki “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun” mealindeki ayet nazil olduğunda Hz. Peygamberin sabah namazına çıkarken altı ay Hz. Fatıma’nın kapısına uğrayıp onları namaza çağırdığını bildirmektedir.

Alinti -  AİLE-HAYAT – Milli gazete