Bir sosyolojik araştırma alanı olarak otomobil arka camı!

Başlatan Hâsıl-ı Kelam, 13 Mart 2012, 20:28:49

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Hâsıl-ı Kelam



Son zamanlarda trafikte " K.Atatürk " imzası şeklinde stickerli araba sayısında dikkate değer bir artış gözlemliyorum. Görsel veya statüsel bir tercihin ötesinde bambaşka anlamlar içeren bu olay sessiz bir tepkiyi de içerisinde barındırıyor gibi.

Bu yüzden bir yenilmişliğin, hayal kırıklığının, öfkenin izlerini taşıyan bu sessiz protesto ilginç bir biçimde beni 90'lı yıllara götürüyor! Bugün lüks sayılabilecek otomobillerde, şehirli, modern, ortasınıf veya ortasınıfın biraz üstü insanlarda gördüğümüz bu tepki biçimi, 90'larda bambaşka bir toplumsal kesimin sesini duyurma çabasına karşılık geliyordu.

Köylerden kente göçetmiş, zorlu yaşam mücadelelerinin sonunda zar zor da olsa bir otomobil alabilmiş, kent hayatı içinde kendi manevi veya siyasal arayışlarının engellendiğini düşünen toplumsal kesimin otomobillerinde de bu tip tepkisel yazı ve çıkartmalar olurdu.

Zikir meclisleri sık sık polis tarafından basılan, üç kişinin biraraya gelip bir eser okuma girişimi adeta terör eylemi gibi değerlendirilen, bununla birlikte kendi mevcudiyetiyle aidiyyet hissettiği siyasal hareketin, egemenler ve onların taşeronluğunu yapmakta bir sakınca görmeyen medya tarafından sürekli baskıya maruz kalması müslümanlarda bir üzüntü ve bunun sonucu olarak da bir tepki doğuruyordu.

İşte arabaların arka camından mesaj-eleştiri iletme çabası böyle bir atmosferde biraz da kamyoncu edebiyatından ilhamla ortaya çıkmıştı.

O dönem yalnızca bir öfkeyi veya eleştiriyi ortaya koymakla sınırlı kalmayan bu mesajlar, aynı zamanda mücadelenin felsefi ve manevi yönünün de ele alınışına da karşılık geliyordu.

Mesela; "huzur islamdadır-huzur imandadır" seslenişi adeta bu iddianın bir tezahürüyken, " O'nun (s.a.v)izindeyiz, zalimler için yaşasın cehennem" " hakimiyet Allahındır vb. mesajlar hem siyasal arkaplana bir mesaj oluyor, hemde manevi dinamikleri işaret ediyordu.

Bununla birlikte, "adil düzen", "tek çare islam" "seni seviyoruz savunan adam" vb. mesajlar ise etkinliğini artıran siyasal hareketin mazlum, mahzun ve de haklı duruşuna bir selam gibiydi.

Bugün gelinen noktada ise, "araba arkası mesajlar" resmi ideolojinin etkisi altında kalmış, veya toplumsal rolleri gereği özel olarak sistemli bir biçimde toplum mühendisliği marifetiyle ortaya çıkarılmış kesimlerin bir tepki biçimi gibi görünüyor.

Değişimi, gelişmeyi, küreselleşen dünyada böylesi ideoloji merkezli katı yapıların öyle yada böyle çözüleceğini öngöremeyen kesimlerin olup bitene romantik bir hüzün ve anlamsız bir tepkiyle yaklaşmasından öte bir anlam taşımıyor.

Değiştiğini/dönüştüğünü düşündükleri sisteme onun en önemli figürü üzerinden ağıt yakan bu insanlar ilginç bir biçimde ideolojik devletten refah devletine geçişte yine o önemli konumlarını sürdürebiliyorlar!

Bir yandan zulme uğradığını iddia eden bu kesimler, öte yandan da dünün mazlumlarının gözünün içine baka baka başka ad ve yapılarla farklı etkinlik alanları oluşturmaktan da geri durmuyorlar!

Bir yanda sistemin bir yere bir yola evrildiği şaiyası kulaklara fısıldanırken, öte yandan yine kültürel ve toplumsal dönüştürü mekanizmalarındaki rollerinden vazgeçmiyorlar. Bu nedenle son model ve tamamı ithal olan arabalarının arkasına iliştirdikleri o ulusalcı imza bir samimiyetsizliğin ilanı olarak kalıyor.

Önceki süreçte mazlumluğun etkisiyle devrimci bir anlamı bulunan bu arka cam arkası imzalar, bugünse elinden oyuncaklarından birkaçı alınmış veya farklı oyuncaklarla değiştirilmiş bir çocuğun şımarıklığına benziyor.

Sonuç olarak bu ülkede mazlumdan zalime-zalimden mazluma geçite, kahraman-hain geçişleri de hızlı ilginç bir seyir izler. Oysa ortada bütün bu denklemlerin çok ötesinde bir şey vardır; kronik samimiyet yetmezliği.

Kimse kimsenin kutsalına veya acısına bakmayı, samimiyetle diğergam hislerle anlamaya çalışmadığı için bu sancılar sürüp gidecektir. Bu yüzden bundan on yıl sonra da araçların arka camlarında başka mesajlar görmemiz kaçınılmaz olabilir. Örneğin; " huzur iktidarda değil imanda " gibi!!!

Sabri Mesud-cemaat.com
Nefsinle değil, kalbinle düşün ve karar ver!