Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Bir domuz gribi, bin nasihata bedelmiş

Başlatan İsra, 22 Kasım 2009, 07:05:53

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

İsra

"Bir musibet bin nasihatten iyidir" derken ne de güzel bir tespitte bulunmuş atalarımız.

Her şeyin doğrusunu biliriz ama yapmaya gelince kaytarırız! Ne zaman ki bir musibet başa gelir, ondan sonra nasihatlere sarılırız. Mesela? El yıkamanın önemi. El yıkamanın gerekliliği üstüne bugüne kadar söylenmiş güzel sözleri toplasak bir ansiklopedi olurdu; ancak bunlara pek çok kimse itibar etmedi! Ama domuz gribi ölümlere sebep olmaya başlayınca elimiz sudan çıkmaz oldu. Hatta o an elimizi yıkama imkânı yoksa ıslak mendiller ve antibakteriyel jeller imdada yetişti.

Sağlıklı beslenmeyle sebze ana yemek oldu

Bilip de pek yapmadığımız tek şey el yıkama değil. Yeme-içme alışkanlıklarını da bu konuda iyi bir örnek! Beslenme uzmanları, doktorlar yıllardır sağlıklı beslenme konusunda demediğini bırakmadı. "Az yiyin, sofradan doymadan kalkın, tatlı yemeyin, tuzlu yemeyin..." şeklinde nasihatler içeren tavsiyelere kimse kulak asmadı. Ama son yıllarda kilolarımız öyle arttı ki artık aynaya bakmaktan korkar hale geldik. Tansiyon, şeker, kalp gibi hastalıklar ve bu hastalıklardan ölümler artmaya başlayınca kafamız 'dank' etti. Bu kez de korkudan 'Et yemeyin, ot yiyin!' ilkesini benimsedik.

Bir zamanlar, aktarları hor görüyor, azıcık başımız ağrısa hemen ilaca sarılıyorduk. Yan etkilerini öğrendikçe ilaç yerine şifalı otlara yöneldik. Yine işi abartıp ilaçla otu birbirine karıştırdık; ama neyse! Mısır Çarşısı'nda yıllardır sadece meraklılarının ilgi gösterdiği şifalı bitkiler; ıhlamur, adaçayı, kuşburnu gibi ürünler, şimdilerde sağlıklı yaşamaya çalışan herkesin tercihi. Belki hâlâ İngilizler gibi sabah kahvaltısında henüz güne enerji deposuyla başlamak için portakal suyu içmiyoruz ama siyah çayın yerine en azından yeşil çay içmeyi tercih ediyoruz.

Sağlıklı beslenmenin yanına sporun da hayatımızda gerekli bir şey olduğunu yerleştirdik. Spor komplekslerine gidecek imkânı olmayan insanların parklardaki spor aletlerine iltifat etmesi, hiçbir şey yapamıyorsa evde egzersiz yapması da sağlık için sporun gerekliliğine inancımızın yerleştiğini gösteriyor.

Kalp damar hastalıklarına yol açmamak, fazla kilolarla sağlık sorunu yaşamak, kilonun sebep olacağı hastalıklara kapı aralamamak için alışkanlıklarımızı toplum olarak bir bir değiştirdik. Söz konusu sağlık olunca, daha önce dikkate almadığımız ayrıntıları önemser hale geldik. Tabii alışkanlıklarımızın değişmesinde, ekranlarda "sağlıklı yaşam" ya da "sağlıklı yaşlanma"ya dikkat çeken uzmanların emeklerini de unutmamak lazım!

Rahime Sezgin