Gönderen Konu: Bir Bebeğin Duası  (Okunma sayısı 515242 defa)

0 Üye ve 52 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ebrarrana

  • okur
  • *
  • İleti: 76
Bir Bebeğin Duası
« Yanıtla #150 : 22 Ekim 2005, 14:05:39 »

CÜMLEMİZDEN KARDEŞİM............
KULA BELA GELMEZ HAK YAZMADIKÇA....

HAK BELA YAZMAZ KUL  AZMADIKÇA.....

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bir Bebeğin Duası
« Yanıtla #151 : 24 Ekim 2005, 09:02:19 »
Allah’ım sonsuz hamd Sana, sayıya gelmez salat Râsûlüne, âl ve ashabına olsun…Rabbim ne yücesin ki; böyle bir Râsûle ümmet olmak şerefiyle takdir eyledin bizleri.Nice şükreyleyeyim, nice hamdeyleyeyim?.. Her ânımı vakfeylesem bile bu lûtfun şükrünün zerresini eda edemem.Sen bu aczinin şükürdeki dahi aczini tama tebdil eyle…Ve bırakma bizi bize Sübhanım, meded eyle…AMİN…
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı ebrarrana

  • okur
  • *
  • İleti: 76
Bir Bebeğin Duası
« Yanıtla #152 : 25 Ekim 2005, 00:24:51 »
Bismi’llâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm

(1) Yâsiyn (2) velkur'ânilhakiym (3) inneke leminelmürseliyne (4) alâ sıratın müstekiym (5) tenziylel aziyzirrahıym (6) litünzire kavmen mâ ünzire abâühüm fehüm ğafilûn (7) lekad hakkalkavlü alâ ekserihim fehüm la yü'minun (8) inna cealnâ fiy a'nakıhim ağlâlen fehiye ilel'ezkani fehüm mukmehun (9) ve cealna min beyni eydiyhim sedden ve min halfihim sedden feağşeynahüm fehüm lâ yübsırun (10) ve sevaün aleyhim eenzertehüm em lem tünzirhüm lâ yü'minun (11) innema tünzirü menittebe azzikre ve haşiyer rahmane bilğayb febeşşirhü bimağfiretin ve ecrin keriym (12) inna nahnü nuhyilmevta ve nektübü ma kaddemu ve asarehüm ve külle şey'in ahsaynahü fiy imamın mübiyn (13) vadrib lehüm meselen ashabel karyeh izcaehel mürselun (14) iz erselna ileyhimüsneyni fekezzebuhüma feazzezna bisalisin fekalû inna ileyküm mürselun (15) kalu mâ entüm illâ beşerün mislüna ve mâ enzelerrahmanü min şey'in in entüm illâ tekzibun (16) kalu rabbüna yalemü inna ileyküm lemürselun (17) ve ma aleyna illelbelağul mübiyn (18) kalû inna tetayyerna biküm lein lem tentehu lenercümenneküm ve leyemessenneküm minna azabün eliym (19) kalu tairüküm meaküm ein zükkirtüm bel entüm kavmün müsrifun (20) ve cae min aksalmediyneti recülün yes'a, kale ya kavmit tebiul mürseliyne (21) ittebiu men lâ yes’elüküm ecren vehüm mühtedun (22) ve maliye la a'büdülleziy fetareni ve ileyhi türceun (23) eettehızü min dunihi aliheten in yüridnir rahmanü bidurrin lâ tuğni anniy şefaatühüm şey'en ve lâ yünkizune (24) inniy izen lefiy dalâlin mübiyn (25) inniy amentü birabbiküm fesmeun (26) kıyledhulil cenneh, kale ya leyte kavmiy yalemune (27) bima ğafere liy rabbiy ve cealeniy minel mükremiyn (28) ve ma enzelna alâ kavmihî min badihî min cündin minessemâi ve ma künna münziliyne (29) in kanet illâ sayhaten vahıdeten feiza hüm hamidun (30) ya hasreten alel ibad ma ye'tiyhim min resulin illâ kanu bihî yestehziun (31) elem yerev kem ehlekna kablehüm minelkuruni ennehüm ileyhim lâ yerciun (32) ve in küllün lemma cemiun ledeyna muhdarun (33) ve ayetün lehümül ardulmeyteh ahyeynaha ve ahrecna minha habben feminhü ye'külun (34) ve cealna fiyha cennatin min nehıylin ve a'nabin ve feccerna fiyha mineluyuni (35) liye'külu min semerihî ve ma amilethü eydiyhim efelâ yeşkürune (36) sübhanelleziy halekal ezvace külleha mimma tünbitül ardu ve min enfüsihim ve mimma lâ yalemun(37) ve ayetün lehümülleyl neslehu minhünnehare feizahüm muzlimune (38) veşşemsü tecriy limüstekarrin leha zalike takdiyrül aziyzil aliym (39) velkamere kaddernahü menazile hatta a'dekel urcunil kadiym (40) leşşemsü yenbeğıy leha en tüdrikel kamere ve lelleylü sabikun nehar ve küllün fiy felekin yesbehun (41) ve ayetün lehüm enna hamelna zürriyyetehüm fiyl fülkil meşhuni (42) ve halakna lehüm min mislihî ma yerkebun (43) ve in neşe' nuğrıkhüm felâ sariyha lehüm ve lâ hüm yünkazune (44) illâ rahmeten minna ve metaan ilâ hıyn (45) ve iza kıyle lehümütteku ma beyne eydiyküm ve ma halfeküm lealleküm türhamune (46) ve ma te'tiyhim min ayetin min ayati rabbihim illâ kanu anha mu'ridiyn (47) ve iza kıyle lehüm enfiku mimma rezekakümullahü, kalelleziyne keferu, lilleziyne amenû enutımü men lev yeşaullahü at'ameh, in entüm illâ fiy dalâlin mübiyn (48) ve yekûlûne meta hazalva'dü in küntüm sadıkıyn (49) ma yenzurune illâ sayhaten vahıdeten te’huzühüm ve hüm yehıssımun (50) felâ yestetıyune tavsıyeten ve la ilâ ehlihim yerciun (51) ve nüfiha fiyssuri feizâhüm minel'ecdasi ilâ rabbihim yensilun (52) kalu ya veylena men beasena min merkadina haza ma veader rahmanü ve sadekalmürselun (53) in kanet illâ sayhaten vahıdeten feizahüm cemiyun ledeyna muhdarun (54) felyevme lâ tuzlemü nefsün şey'en ve lâ tüczevne illâ ma küntüm ta'melun (55) inne ashabel cennetil yevme fiy şüğulin fâkihun(56) hüm ve ezvacühüm fiy zılâlin alel'erâiki müttekiun (57) lehüm fiyha fâkihetün ve lehüm ma yeddeun (58) selâmün kavlen min rabbin rahıym (59) vemtazul yevme eyyühel mücrimun (60) elem ahad ileyküm ya beniy ademe en lâ ta'büdüş şeytan innehu leküm adüvvün mübiynün (61) ve enıbüduniy, haza sıratun müstekıym (62) ve lekad edalle minküm cibillen kesiyra efelem tekunu ta'kılun (63) hazihî cehennemülletiy küntüm tuadun (64) ıslevhel yevme bima küntüm tekfürûn (65) elyevme nahtimü ala efvahihim ve tükellimüna eydiyhim ve teşhedü ercülühüm bimâ kânu yeksibûn (66) velev neşâu letamesna alâ ayünihim festebekussırata feenna yübsırun (67) velev neşaü lemesahnahüm alâ mekanetihim femestetau mudıyyen ve lâ yerciun (68) ve men nüammirhü nünekkishü fiylhalk, efelâ ya'kılun (69) ve ma allemnahüş şi're ve ma yenbeğıy leh, in hüve illâ zikrün ve kur'ânün mübiyn (70) liyünzire men kane hayyen ve yehık kalkavlü alelkafiriyne (71) evelem yerev enna halakna lehüm mimma amilet eydiyna enamen fehüm leha mâlikun (72) ve zellelnaha lehüm feminha rekubühüm ve minha ye'külun (73) ve lehüm fiyha men'afiu ve meşarib efelâ yeşkürune (74) vettehazu min dunillâhi âliheten leallehüm yünsarun (75) lâ yestetıyune nasrehüm ve hüm lehüm cündün muhdarun (76) felâyahzünke kavlühüm, innâ na’lemü ma yüsirrune ve ma yulinun (77) evelem yerel'insanü enna halaknahü min nutfetin feiza hüve hasıymün mübiyn (78) ve darebe lena meselen ve nesiye halkah kale men yuhyiylızame ve hiye remiym (79) kul yuhyiyhelleziy enşeeha evvele merreh ve hüve bikülli halkın aliymün (80) elleziy ceale leküm mineş şeceril'ahdari naren feiza entüm minhü tukıdûn (81) eveleyselleziy halekassemavati vel'arda, bikâdirin alâ en yahlüka mislehüm, belâ ve hüvel hallâkul aliym (82) innema emrühû iza erade şey’en, en yekule lehu kün, feyekun (83) fesübhanelleziy biyedihî melekûtü külli şey'in ve ileyhi türceûn.

Anlamı:

1. Yâ-sîn.

2. Kur’ân hikmettir.

3. Kesinlikledir ki, sen gönderilen Rasûlerdensin

4. Sıratı mustakîm üzerindesin.

5. Azîz ve Rahîm indinden inzal olmuştur (Kur’ân).

6. Ataları korkutulmamış olan ve bu yüzden gaflet içinde kalan bir kavmi uyarasın diye inzâl olandır.

7. Andolsun ki ekseriyetiniz üzerinde hakkın hükmü vardır. İman etmezler.

8. Biz bunların boyunlarına, çenelerine kadar boyunduruk vurduk, bu yüzden dikbaşlılardır.

9. Biz onların önlerine, arkalarına sedler koyduk. Gözlerini bağladık. Artık onlar göremezler.

10. Onları uyarsan da, uyarmasan da iman etmezler.

11. Sen yanlız kabul edenleri, zikre uyanları ve Rahmân’dan haşyet duyanları gaybları ile uyarabilirsin. Onları bağışlanma ve sonsuz ecir ile müjdele.

12. Kesinlikle biziz ölüleri dirilten; onların bütün fiillerini, bıraktıkları her izi, yazarız. Biz her şeyi apaçık bir şekilde bir kitapta kayda geçmişizdir.

13. O yerleşim bölgesinin halkını hatırlat, ki onlara Resûller gelmişti.

14. Hani, biz o halka, iki Resûl göndermiştik, ki onların ikisini de yalancı saymışlardı da, bir üçüncüsüyle desteklemiştik. Onlar hep beraber "Biz size gönderilmiş elçileriz" dediler.

15. Dediler; "siz de bizim mislimiz üzere beşerden başka bir şey değilsiniz. Rahman bir şey inzal etmemiştir." Hem siz, sırf yalan söylüyorsunuz.

16. Dediler (resûller); Rabbimiz bilendir, elbette biz size gönderilmiş Resûlleriz.

17. Bize düşen size açık seçik tebliğde bulunmaktır.

18. Siz bize uğursuzluk getirdiniz; vazgeçmezseniz, sizi taşlarız ve bizden azaba yolaçacak olaylarla karşılaşırsınız.

19. Uğursuzluk kendinizdendir, dediler (resûller). Tavsiyelerimizi uğursuzluk diye mi anlıyorsunuz. Hayır, siz haddi aşan bir topluluksunuz.

20. Şehrin bir ucundan koşarak gelen adam seslendi: Ey kavmim, Resûllere uyun!..

21. Sizden bir karşılık istemeyen, hidâyet üzere olanlara uyun.

22. Nasıl kulluk etmem ki beni bu şekilde yaratan Allâh'a; ki O'na döneceksiniz.

23. Tanrılar mı edinmemi istiyorsunuz!.. Rahman bana bir zarar dilerse, benim için şefaâtleri faydasızdır, beni kurtaramazlar.

24. Tanrı edinirsem, kesinlikle açık seçik sapmış olurum.

25. Muhakkak ben rabbinize iman ettim. Bunu duyun.

26. Ona, cennete gir, denildi. Keşke kavmim bileydi, dedi.

27. Rabbimin beni bağışladığını ve ikrâm görenlerden olduğumu.

28.Ondan sonra kavminin üzerine gökten asker indirmedik; indirecek de değildik.

29. Onlara bir sayha yetti!.. Bir anda yok oldular.

30. Ne yazık şu kullara ki, onlara bir peygamber geldiğinde, onunla alay ederler.

31. Görmüyorlar mı, kendilerinden önce biz nice nesiller helâk ettik, peygamberleri değerlendirmedikleri için; ki onların geri dönüşü sözkonusu değildir.

32. Onların hepsi de huzurumuza getirileceklerdir.

33. Şu ölü toprak onlara bir ibrettir!.. Onu canlandırır, taneler yetiştiririz de yerler.

34. Hurmalıklardan, bağlardan bahçeler yarattık; pınarlar fışkırttık.

35.Bunların meyvalarından ve ürettiklerinden yesinler diye. Şükretmiyecekler mi?

36. Yerden oluşan şeylerden, nefislerinden ve daha bilmedikleri şeylerden çiftleri yaratan Allâh subhandır.

37. Gece de onlar için bir ibrettir. Gündüzün ışığını çektiğimizde zulmet içinde kalırlar.

38. Güneş de yörüngesinde istikrarlıdır. Bu Azîz ve Alîm olanın değerlendirişidir.

39. Aya da bir yörünge takdir ettik. O bu yörüngede ilerlerken eğri hurma dalı gibi görünür.

40. Ne güneş aya yetişir ne de gece - gündüz aynı anda oluşur. Hepsi de kendi yörüngelerinde dönerler.

41. Onların evlâdlarıyla dolu gemilerin taşınmaları da bir ibrettir.

42. Ve daha bunun gibi binecekleri nice şeyleri yarattık.

43.Dilemiş olsaydık onları batırırdık da, ne kimse yardımlarına koşabilirdi, ne de kurtulabilirlerdi.

44. Ancak bir rahmet olarak bir zamana kadar yaşamalarını istedik.

45. Önünüzden ve arkanızdan korunun ki rahmete eresiniz, (dendiğinde yüzçevirirler).

46. Onlara bir Allâh âyeti gönderilince, yüzçevirirler.

47. Onlara, Allâh’ın size verdiği rızıktan başkalarına da bağışlayın dendiğinde, gerçeği örtücüler, iman ehline -Allâh dileseydi onlara da verirdi. Siz aldanıyorsunuz, gerçeği göremiyorsunuz’ derler.

48. -Sözünüz doğru ise, ne zaman tehdidiniz yerine gelecek’, derler.

49. Onların beklediği tek bir sayhadır ki, onları birbirleriyle çekişirken götürüverir!..

50. Artık ne bir şey vasiyet edebilirler, ne de ailelerinin yanına dönebilirler.

51. Sûr üfürülür. Kabirlerinden çıkarak Rablerinin hükmüne yönelirler.

52. Eyvah, bizi kabirlerimizden kim çıkarttı, derler. Rahmân’ın vaadidir bu; ve Resûller gerçeği söylemiştir.

53. O tek sayhadır, hepsi toplanıp huzurumuzda olacaklardır.

54. Bugün hiç kimse haksızlıkla karşılaşmıyacak, sadece yaptıklarının neticesine erecektir.

55. O gün cennetlikler nimetler içinde saadettedirler.

56. Kendileri de eşleri de gölgeler altında tahtlara yaslanmışlardır.

57. Orada (yaptıklarının) meyvalarına nâil olur, her istediklerini bulurlar.

58. Rahîm olan rabbın selâmeti üzerlerindedir.

59. Ey suçlular, bugün sizler bir tarafa ayrılın.

60. Ey Ademoğulları, Şeytana (cinlere) kulluk etmeyin!.. O size açık seçik düşmandır!..

61. Bana kulluğa devam edin!.. Gerçek yol budur.

62. Andolsun ki onlar, içinizden pekçoğunu gerçekten saptırmıştır. Niçin aklınızı kullanmadınız?..

63. İşte bu (yaptığınızın karşılığı) vaad olunan cehennemdir!..

64. Gerçeği örtmenizin karşılığı girin oraya!..

65. O günde, onların ağızlarını mühürleriz; kazandıklarını elleri konuşur ve ayakları şehâdet eder de onları yalanlar.

66. Dilersek gözlerini kör ederiz de, yolda koşuşup kalırlar. Yolu nasıl görürler ki?

67. Eğer dileseydik, onların durdukları yerde kalıplarını değiştirirdik, ne ileri gidebilirlerdi ne de geri!..

68. Kime uzun ömür verirsek, hayatı başa doğru geriliyor. Akıllarını kullanmazlar mı?..

69. O'na biz, şiir öğretmedik ve yakışmaz da! O apaçık zikir ve Kurân'dır;

70. Dirileri uyarır, gerçeği örtenlerin de karşılığını almalarını sağlar!..

71. Onlar görmüyorlar mı, ellerimizin eseri olan davarlar yarattık, sahiplendiler.

72. Bu davarları emirlerine verdik, kimine binerler, kimini yerler.

73. Bunlarda onlar için çeşitli faydalar vardır, içerler; şükretmezler mi?..

74. ONLAR Allah'I BIRAKIP TANRI EDİNDİLER YARDIMI OLUR DÜŞÜNCESİYLE.

75. Asla yardım gelmez!.. Kendileri ona hazırlanmış ordu olurlar.

76. Lafları seni mahzûn etmesin!.. Biz onların içlerindekini de dışlarındakini de iyi biliriz.

77. İnsan, bir spermden yaratıldığını görmüyor da bize düşmanlığa kalkışıyor!..

78. Yaradılışını unutarak, -çürümüş bu kemikleri kim canlandırır’ diye misal getirdi!..

79. De ki; onları ilk önce kim yarattıysa, O!.. Yaratmanın tüm sistemini O bilir!..

80. Size yeşil ağaçtan ateş çıkartan O’dur ki, bu ateşle yakarsınız!..

81. Göklerle yeri yaratan, bir benzerini daha yaratamaz mı? Elbette yaratır!.. Her şeyi mükemmel bilir!..

82. Bir şeyin olmasını irade etti mi, "OL" der ve o şey olur.

83. Herşeyin orijinini elinde tutan Subhandır ki. O'na dönecekiniz.

Bilgi:

Yâsîn Sûresini okumanın faydaları hakkında bir çok Rasûlullah buyruğu mevcuttur ki, size bunlardan sadece birkaçını nakletmek istiyorum:

-Gece yatmadan evvel Yâsîn okumayı âdet edinen kişi, gece öldüğü takdirde ŞEHİD olarak ölür.

-Yâsin sûresini çokça okuyunuz; çünkü onda on bereket vardır.

1. Aç kimse okursa karnı doyar
2. Çıplak kimse okursa, giyinir;
3. Bekâr okursa, kısmeti açılır, evlenir;
4. Korkan kimse okursa, korktuğundan emin olur;
5. Dünya işinden üzülenin üzüntüsü zail olur;
6. Yolculuk halinde olan, yol sıkıntısından kurtulur;
7. Kaybı olan, kaybettiğine kavuşur;
8. Ölüm halinde okunduğunda, sıkıntılar kaybolur;
9. Susuz okuduğunda, susuzluğunu giderir;
10. Hasta okuduğunda, eceli gelmemişse, şifa bulur."

-Kur'ân-ın kalbi Yâsin sûresidir. Allâh ve ahıreti dileyerek bir kimse Yâsîn'i okursa, Allâh kendisini mutlaka bağışlar. Ölülerinize Yâsîn okuyunuz."

&

-Şüphesiz ki her şeyin bir kalbi vardır. Kur'ân-ın kalbi de Yâsîn sûresidir. Kim Yâsîn'i okursa, Allâh, Yâsîn'i okuması sebebiyle, içinde Yâsîn olmayan 10 hatim sevabı verir"
KULA BELA GELMEZ HAK YAZMADIKÇA....

HAK BELA YAZMAZ KUL  AZMADIKÇA.....

Çevrimdışı yusufum

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 418
Bir Bebeğin Duası
« Yanıtla #153 : 25 Ekim 2005, 02:14:56 »
Allah Razı Olsun ebrarrana kardeşimden

ebrarrana kardeşim .yasini şerifte özellikle (yedi mübin lere) dikkat çekilir .
sizin dikkati çektiğiniz ,( 8) ?) ayetlerin hikmeti nedir.
ANA HAKİKAT'İ ANLAT

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bir Bebeğin Duası
« Yanıtla #154 : 25 Ekim 2005, 11:49:09 »
Bavulları hep toplu durmalı insanın...

Birgün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı...

Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vazgeçmeli...

İhanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı...

Yalnızlığa alışmalı...

Çünkü "omuz omuza" günlerin vakti geçti. Dayanışma, günümüzün borsasının değer kaybeden hisse senetlerinden biri artık...

Bireyin keşif çağı, geride kırık dökük yalnızlıklar bıraktı. Terörün bile bireyselleştiği çağdayız. Zaman, birlikten kuvvet doğurma zamanı değil; Zaman, tek başına dimdik ayakta kalabilmeyi becerme zamanıdır...

İşte o yüzden alışmalı yalnızlığa...

Sokaklar dolusu ıssızlıkla başbaşa yaşamayı göze almalı insan...

Güvendiği dağlardaki karlara bakıp ders çıkarmalı...

Hüzünlü bir şarkıyla paylaşılan gecelerde başını dayayacak bir omuz arama huylarından vazgeçmeli...

Sofrada tek tabağa, tabakta az yemeğe alışmalı...

Romanlardan yalnızlığı yücelten paragraflar asmalı evin en görünür duvarlarına...

"Yalnızlık paylaşılmaz/Paylaşılsa yalnızlık olmaz" dizeleriyle başlamalı güne...

Telesekretere "Şu anda size cevap verebilecek kimse yok" denmeli, "Bekli de hiç olmayacak..." cevapsızlığa, sessizliğe ısınmalı...

Oysa sessizlik haksızlığa alkıştır. Haklılığın onuru yaşatır insanı...

Susmanın utancı öldürür...

O yüzden en sessiz gecelerde "doğruydu, yaptım"la teselli bulmalı insan.

Feryada komşuların yetişmemesine, soğuk duvar diplerinde sessizce ağlaşmaya alışmalı...

Kendiyle hesaplaşmaya çalışmalı...

Gece yastıkla ağlaşmaya, sabah aynayla gülüşmeye, Kendiyle hüzünlenip, kendiyle keyiflenmeye hazır olmalı...

He p başını alıp gidebilecek kadar cesur, ama hep kalıp savaşacak kad gözüpek olabilmeli...

Sessizliği, sese dönüştürebilmeli...

Ve sırt çantasını her daim hazır tutmalı insan...

Yollarla barışmalı...

Yalnızlığa alışmalı…
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı ebrarrana

  • okur
  • *
  • İleti: 76
Bir Bebeğin Duası
« Yanıtla #155 : 25 Ekim 2005, 13:51:50 »
Yasin Suresi

Merhametli, şefkatli Allah'ın adıyla.
1 - Ya, Sin.
2 - Bilgeliklerle dolu Kuran.
3 - Hiç şüphesiz sen gönderilen elçilerdensin.
4 - Dosdoğru bir yol üzerindesin.
5 - Bunu Üstün ve Şefkatli olan indirmiştir.
6 - Babaları uyarılmamış, tamamen habersiz kalmış bir toplumu uyarman için.
7 - Andolsun onların çoğu üzerine o söz gerçekleşmiştir, artık onlar inanmazlar.
8 - Onların boyunlarına çenelerine kadar dayanan prangalar geçirdik. O prangalar yüzünden başları yukarı kalkıktır.
9 - Önlerinden bir set, arkalarından da bir set çekerek onları kuşattık. Artık görmezler.
10 - Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.
11 - Sen ancak o Hatırlatıcıya uyan ve görmediği halde Merhametli Olandan korkan kimseyi uyarırsın. İşte böylesini bağışlanma ve seçkin bir ödülle müjdele.
12 - Şüphesiz biz, ölüleri biz diriltiriz ve onların işlerini ve eserlerini biz yazarız. Zaten biz her şeyi apaçık bir kütükte saymışızdır.
13 - Onlara, elçilerin geldiği şu kent halkını örnek ver.
14 - Onlara iki elçi göndermiştik, onları yalanladılar. Bunun üzerine üçüncü bir kişi ile destek vermiştik. “Biz size gönderilen elçileriz.” demişlerdi.
15 - Dediler ki : “ Siz de bizim gibi insandan başka bir şey değilsiniz, Merhametli Olan da hiçbir şey indirmemiştir. Siz yalnız yalan söylüyorsunuz.”
16 - Dediler ki : “ Rabbimiz gerçekten size gönderilmiş elçiler olduğumuzu bilir.”
17 - “Bize düşen yalnız açıkça duyurmaktır.”
18 - Dediler ki : “ Sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer bu işe son vermezseniz, sizi mutlaka taşlarız ve bizden size acı bir azap dokunacaktır.”
19 - Dediler ki : “Uğursuzluğunuz sizden kaynaklanmaktadır. Size uyarıda bulunulduğu için mi ? Hayır siz sınırı aşan bir topluluksunuz.”
20 - Kentin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: “Ey toplumum, elçilere uyun.”
21 - “Sizden hiçbir ücret istemeyenlere uyun, onlar doğruya iletilmiş kimselerdir.”
22 - “Beni yaratana ne diye kulluk etmeyeyim? Siz de O’na döndürüleceksiniz.”
23 - “Ben O’ndan başka tanrılar edinir miyim ki, eğer Merhametli Olan bana bir zarar dileyecek olsa, ne onların aracılığı bana bir yarar sağlayabilir, ne de beni kurtarabilirler.”
24 - “Bu durumda ben apaçık bir sapıklık içinde olurum.”
25 - “Şüphesiz ben sizin Rabbinize inandım, artık dinleyin beni.”
26 - Ona “Cennete gir.” denilince o da “Keşke benim topulumum da bir bilseydi.” dedi.
27 - “Ki Rabbimin beni affettiğini ve beni ikram edilenlerden kıldığını.”
28 - Ondan sonra toplumunun üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirecek de değildik.
29 - Yalnızca korkunç bir gürültü oldu. Ve bir anda sönüverdiler.
30 - Yazıklar olsun o kullara ki onlara bir elçi geldiğinde muhakkak onunla alay ederlerdi.
31 - Kendilerinden önce nice nesilleri yok ettiğimizi ve onların bir daha kendilerine dönmediklerini görmezler mi?
32 - Ancak herkes toplandığında, onlar da huzurumuzda hazır bulundurulacaklardır.
33 - Ölü toprak onlar için bir delildir. Onu diriltiriz, ondan taneler çıkartırız da ondan yerler.
34 - Orada hurmalardan ve üzümlerden bahçeler oluşturduk ve ondan pınarlar fışkırttık.
35 - Ki onun ürünlerinden ve kendi elleriyle yetiştirdiklerinden yesinler. Yine de şükretmeyecekler mi?
36 - Yeryüzünün bitirdiklerinden, kendi benliklerinden ve daha bilmediklerinden hepsini eşler halinde yaratan çok yücedir.
37 - Gece de onlar için bir delildir. Ondan gündüzü soyarız da onlar karanlıkta kalırlar.
38 - Güneş de bir karar yerine doğru akıp gitmektedir. Bu Üstün Olan ve Bilenin takdiridir.
39 - Ay’a da bir takım evrelerle ölçü biçtik. Nitekim o eski ve eğri hurma dalı gibi döner.
40 - Ne Güneş’in Ay’a erişmesi, ne de gecenin gündüzü geçmesi uygun değildir. Her biri bir yörüngede yüzüp giderler.
41 - Soylarını dolu gemilerde taşımamız da kendileri için bir delildir.
42 - Ve onların binmekte oldukları benzerlerini de yarattık.
43 - Eğer dileseydik onları boğardık. Bu durumda ne bir çığlıklarına yetişen olurdu, ne de kurtulabilirlerdi.
44 - Ancak bizden bir merhamet görerek bir süreye kadar yararlandırılmaları için kurtarılmaları istisnadır.
45 - Onlara “Önünüzde ve arkanızda olandan sakının ki merhamet olunasınız.” denilmiştir.
46 - Onlara Rabbinin delillerinden bir delil geldiğinde ondan mutlaka yüz çevirirler.
47 - Onlara “Allah’ın size verdiği rızıklardan verin.” denildiğinde, o inkarcılar inananlara dediler ki : “Allah’ın dilediği taktirde besleyeceği kimseleri biz mi besleyelim ? Gerçekten siz iyice sapıtmışsınız.”
48 - Ve diyorlar ki : “Eğer doğru söylüyorsanız bu tehdit ne zamanmış?”
49 - Çekişip dururken kendilerini yakalayacak korkunç bir gürültüyü beklemektedirler.
50 - Artık ne bir tavsiyede bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler.
51 - Sur’a üfürülmüştür. İşte onlar mezarlarından Rablerine koşuyorlar.
52 - Dediler ki : “Vay başımıza gelene ! Kim kaldırdı bizi yattığımız yerden? Bu Merhametli Olanın vaat ettiğidir. Demek elçiler doğru söylemiş.”
53 - Sadece korkunç bir gürültü olur. Artık onların hepsi toplanmış olarak huzurumuza getirilmişlerdir.
54 - İşte bugün hiç kimseye en ufak bir haksızlık edilmez ve sadece yapıp ettiklerinizle karşılık görürsünüz.
55 - Cennet halkı o gün sevinç ve mutluluk dolu bir uğraş içindedirler.
56 - Kendileri ve eşleri gölgeliklerde koltuklara yaslanmışlardır.
57 - Orada onlar için meyveler ve istedikleri her şey vardır.
58 - Merhametli Olan Rabden bir de sözlü “Selam” vardır.
59 - Ey suçlular, bugün şöyle ayrılın!
60 - Ey Adem’in çocukları ! Ben sizden “Şeytana kulluk etmeyin” diye söz almadım mı ? Çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır.
61 - Bana kulluk edin. Dosdoğru yol budur.
62 - Andolsun şeytan içinizden birçok insan neslini saptırdı. Aklınızı hiç işletmiyor muydunuz?
63 - İşte size söz verilen cehennem.
64 - İnkarınızdan dolayı bugün girin oraya.
65 - O gün ağızlarını mühürleriz. Elleri bize söyleyecek, ayakları yaptıklarına tanıklık edecektir.
66 - Dilesek gözlerini silerdik. Yola çıkarlardı ama nasıl görecekler?
67 - Dilesek onları oldukları yerde dondururduk. Ne ileri gidebilir, ne de geri dönebilirlerdi.
68 - Kime uzun ömür verirsek, yaratılışta onu tersine çeviririz. Hala akıllarını işletmiyorlar mı?
69 - Biz ona şiir öğretmedik, ona yakışmaz da. O yalnızca bir hatırlatma ve apaçık bir Kuran’dır.
70 - Diri olanları uyarması ve inkarcıların üzerine sözün gerçekleşmesi içindir.
71 - Görmezler mi kudretimizle nice hayvanları yarattık da onlara sahip olmaktadırlar.
72 - Onları kendilerine boyun eğdirdik. Bir kısmına binmekte, bir kısmını yemektedirler.
73 - Onlarda kendileri için daha nice yararlar ve içecekler vardır. Hala şükretmiyorlar mı?
74 - Yardım görürler umuduyla Allah’tan başka tanrılar edindiler.
75 - Oysa ki onlar kendilerine yardım edemez. Tam aksine kendileri onlara hizmet eden askerlerdir.
76 - Öyleyse onların sözleri seni üzmesin. Onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da biliyoruz.
77 - İnsan kendisini çok az bir sıvıdan yarattığımızı görmez mi? Şimdi o apaçık bir düşman kesilmiştir.
78 - Kendi yaratılışını unutarak bize bir de örnek veriyor. Dedi ki : “Çürüdükten sonra kemikleri kim diriltecek?”
79 - De ki : “Kim onları ilk başta yarattıysa, onları yine O diriltecek. O, her türlü yaratmayı bilendir.”
80 - O size yeşil ağaçtan bir ateş yaptı da, ondan yakıyorsunuz.
81 - Gökleri ve yeryüzünü Yaratanın, onların benzerlerini yaratmaya gücü yetmez mi? Elbette, O Yaratandır, Bilendir.
82 - Bir şeyi dilediği zaman, ona sadece “Ol” diye emreder ve o da hemen oluverir.
83 - Her şeyin yönetimini elinde bulunduran çok Yücedir ve siz O’na döndürüleceksiniz.
 
 
 
   
 Kuran Araştırmaları Grubu 2004©
KULA BELA GELMEZ HAK YAZMADIKÇA....

HAK BELA YAZMAZ KUL  AZMADIKÇA.....

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bir Bebeğin Duası
« Yanıtla #156 : 25 Ekim 2005, 13:57:56 »
sağol kardeşim Allah razı olsun  mevlam hepimizi kelamını hakkıyla okuyup anlayanlardan .anladıklarını hayatına tatbik edebilen kulların zümresine ilhak eylesin.
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bir Bebeğin Duası
« Yanıtla #157 : 25 Ekim 2005, 14:01:23 »
KUR'ANI ÇOKÇA OKUYUNUZ. ZİRA O, KIYAMET GÜNÜNDE, OKUYUCULARINA ŞEFAAT EDECEKTİR."   (Fethul Kebir 1/217)
"ÇOCUKLARINIZA PEYGAMBER SEVGİSİNİ, EHL-İ BEYT SEVGİSİNİ VE KUR'AN OKUMA SEVGİSİNİ GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE AŞILAYIP GÖNÜLLERİNE VE KAFALARINA YERLEŞTİRİNİZ." Fethul Kebir 1/59
“Ramazan ayının gündüz ve gecesinde Kur’ân-ı kerîmden bir âyet okuyana, her harfi için bir şehit sevabı verilir.”(Hadis-i Şerif)
Cennetin derecelerinin adedi, Kur’an ayetleri sayınsıncadır. Kur’an okuyan bir kimse, cennete girdiğinde, ondan üstün hiç kimse olmayacaktır.(H.Ş-Feyz’ul-Kadir, 5/285)
Kim gece ve gündüz Kur’an okur, helalini helal, haramını haram bilirse, Allah onun etini ve kanını cehenneme haram kılar. Kıyamet gününde de o Kur’an, kendisi için bir kurtuluş vesikası olur. (H.Şerif-Taberani, M.Sağir,2,773)
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bir Bebeğin Duası
« Yanıtla #158 : 25 Ekim 2005, 14:12:51 »
icindeki ses

Yüreğini Yokla Ey Dost!
Dur dostum, dur ve bak etrafına...
Ne görüyorsun?
Orada, karlar üzerinde yırtık pabuçlarıyla okula giden çocuklar var. Önlüksüz, deftersiz, kitapsız...
Orada dağ yollarında doğuran anneler var...
Orada annesinin memesinden süt yerine kan emen bebeler var...
Orada, gözleri hep bir iş umudunda sönen, evine her akşam ekmeksiz dönen, yüreği utanç mengenesine sıkışmış babalar var...
Orada çocuklarını avutmak için tenceresinde aş yerine taş kaynatan anneler var.
Orada kapısını soğuk rüzgarlardan başka kimsenin çalmadığı, açmadığı garipler var...
Yaşlılar, dullar, yetimler, yatalak hastalar var.
Doktorsuz, ilaçsız, mezar sessizliğindeki evlerinde kuşatılmış bir nice insan var orada...
Çöplüklerde ekmek arayanlar var...
Dur ve bak etrafına...

Isınamayanlar, aylarca et görmeyenler, bir lokma ekmek için çamurlara bulananlar var orada...
Gör onları...
Önce gör!
Görmezsen mes'ulsün çünkü...
Bir beldede açlıktan ölse bir kişi, tüm şehrin insanları sorumlu tutulur onun ölümünden... diyor Allah'ın Rasulü...
Gör, çünkü "komşusu açken tok sabahlayan bizden değildir" diyor.
Gör ve ağla, Ömer bin Abdülaziz gibi:
"Ümmet içindeki açların, fakirlerin, hasta olup ilaç bulamayanların, sırtına giyecek elbisesi olmayanların derdine düşen, Ömer bin Abdülaziz.
Boynu bükük yetimlerin, yalnızlığa terkedilmiş dul kadınların, hakkını arayamayan mazlumların, küfür ve gurbet diyarlarındki Müslüman esirlerin acısını yüreğinde duyan,
Kendisini, ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çalışmaya takati olmayan muhtaç yaşlılardan, aile efradı kalabalık olan fakir aile reislerinden sorumlu hisseden...
Ömer bin Abdülaziz gibi ağla ve sor:
"Ya yarın hesap gününde Rabbim bunlar için beni sorguya çekerse, Rasululllah bunlar için bana serzenişte bulunursa ben nasıl cevap vereceğim."
Çünkü sorulacaksın!

Gör ve ulaş Fatih gibi kuytu sokaklarına şehrin...
Yıkılmış hanümanları bul, mahcub gönüllere var, vakıf vakıf tutuştur sönmüş ocakları...
Bezmi Alem, Gülnuş Sultan ol, kanat ger, fukara hastacıklara, sebil ol, susuzluktan dudağı çatlamışlara...
Gör onları, çünkü "Beni kalbi kırıkların yanında ara" diyor Rabbin!
Rabbine bir yakınlık bulmak için gör!
Gör ve paylaş!
Paylaşacak neyin varsa...
Mal, mülk toplayıp, üstüne oturanları kınıyor Yaratan...
"Yazıklar olsun" diyor toplayıp toplayıp sayanlara...
Karunlaşanlara yazıklar olsun!
Malını mülkünü putlaştıranlara!
Karunlaşanlar yerin dibine geçiyor Kur'anımıza göre...
Elini sıkıp yalayanlara yazıklar olsun!
Yetimi itip kakanlara...
Muhtaçlara hor bakanlara...
Yazıklar olsun!
Unutma:
Bir melek iner her gün göklerden
Dua eder paylaşanlar için... "İhsan et Rabbim, yenisini ihsan et" diye...
Ve bir melek yönelir Rezzak-ı Aleme, "telef et nesi varsa cimrilik edenin, telef et!" diye seslenir.
Kefenin cebi yok unutma...
Paylaş!
Hiç olmazsa tebessümünü paylaş!
Bir tebessüm bırak geride. Yüreklerde...
Cömertliğinden iz kalsın!
Sevinç taşı insanların yüreğine, ümid taşı!
Ekmeğini paylaş...
Sofranı paylaş!
Rızkı veren pay ayırmış sofrandan.
Mahrum için, yetim için, esir için, yolda kalanlar için, borçlu olanlar için, can pazarına çıkanlar için...
"Hepiniz fakirsiniz" diyor Yaratan...
Her şey bir varmış, bir yokmuş O'nun nazarında...
Yunus gibi bakarsan şayet
Mal da yalan mülk de yalan
Gel biraz da sen oyalan...
Sadece fakirler değil...
Herkes fakir... Sen, ben, o
Yaratan'ı unutmazsan!
Yaratan'a bak, kendine bak!
Bir kader tablosundan başka nedir yaşadığın?
Hayat imtihanında iki insan;
Ya sen muhtaç olsaydın, ve muhtaç sen olsaydı!
Paylaş ki yüreğin büyüsün.
Fakirliğe düşeceğim diye korkmadan paylaş.
Paylaş ki Rabbin "sevilenler" kervanına katılasın!
Ver!
Ver çünkü,
"Ver" diye sesleniyor Yaratan...
"Ver" diye sesleniyor Kur'an...
Ver çünkü, "Ver" dedi sana her şeyi veren... Nefes alıp vermeyi, görmeyi, tutmayı, tebessüm etmeyi... Canını, malını... şu nur yüzle bebeleri... şu bağ bahçeleri... şu saray yavrusu evleri, apartmanları, gökleri, yeri...
Kapat gözlerini, ne kadar fakirsin, gör!
Bir göz alabilir misin zenginliğinle, ya bir kalb, ya bir akıl, ya bir hafıza...
Nasıl bulursun eşinin ismini, nasıl tanırsın çocuğunun yüzünü, hafızan silinirse?
Ver çünkü "Allah bu dünyaya zayıfların duası sebebi ile yardım eder"diyor Rahmet Peygamberi...
Ver ve güzel ver!
Çünkü
"Sadakaları Allah alır" diyor Kelam-ı Kadim!
Sadakaları Allah alıyor, sakın unutma!
Yaratan'a vermek nasıl olursa öyle ver...
Edeble ver. Şükranla ver. Gözlerinin içi gülerek ver. Yüreklere sevinç taşıyarak ver.
Hakk'ın rahmet nazarına ma'kes olarak ver.
Sağ elin verdiğini sol elin duymayacak kadar...
Sadaka taşlarının o eşsiz nezaketi içinde...
Yağmur gibi ver, güneş gibi ver, toprak gibi ver...
Kibirsiz ol verirken..
Başa kakmadan ver!
Mihnet yüklemeden!
Aşağılamadan, hor görmeden ver!
Kendini onun yerine koyarak ver... Duygularını paylaşarak ver!
Allah'ın lütfunu paylaşan iki kul gibi ver.
Malının içinde saklanmış hakkı iade eder gibi...
Arınma duygusuyla ver!
Paran arınsın, buğdayın arınsın, malın mülkün arınsın, yüreğin arınsın!

Bir Müslümanın yufka yüreği ile kuşatırcasına ver!
Şefkatle, sevgiyle, çağlayanlar gibi ver!
Bir mü'minin edebi içinde ver!
Rabbin buyruğuna bütün kalbinle katılırcasına ver.
Yarım hurma ile olsun ateşten korunurcasına ver.
Sevdiklerinden ver.
Severek ver!
İyiliklerle, güzelliklerle, Rabbin rahmeti ile buluşma niyetiyle, yüz aydınlığı için ver, gönlünde sevinç pırıltıları ile buluşmak için ver...
Kazalara belalara zırh olsun diye ver.
Kurtlanmış fasulyeyi verme, çürümüş domatesi, kokmuş eti, atılacak elbiseyi verme...
Seni iğrendirecek olanı verme...
Yarın senin sofrana konulacak olanı, üzerine giyeceğin şeyleri ver...
Verdiklerin ahiret azığın olsun...
Cennet sofrana konsun.
Erteleme ver!
"Erteleyenler helak oldu" diyor Kutlu Önder'in...
Yarın verecek zamanın olmayabilir...
Bak nasıl da göçüp gidiyor ansızın kafileler...
Dağlar gibi malı mülkü bırakarak...
"Kısa bir süre ver Rabbim" diyeceğin anlar gelecek, "sadaka verecek kadar, iyiler defterine geçecek kadar bir süre ver..."
Oysa ecelde pazarlık yok.
Dar zamana bırakma hesabı, kitabı...
Derle, toparla, denkleştir ve gönder göndereceklerini..

Bak etrafına bir...
Gör...
Görmemekten sorumlusun.
Ver
Vermemekten sorumlusun...

Altına ve gümüşe kul olanlar helak oldu...
Unutma!
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bir Bebeğin Duası
« Yanıtla #159 : 26 Ekim 2005, 09:11:16 »
Bir hadis-i serifte anlatilir ki: Peygamber Efendimiz bir keresinde
minbere cikiyordu. Merdivenden yukari cikarken birinci basamakta 'amin'
dedi. Ikinci basamakta bir kere daha amin dedi.Ucuncu basamakta bir kere
daha amin dedi.Hutbeden sonra sahabe efendilerimiz  'Bu sefer daha once
duymadigimiz birseyi duyduk Ya RasulAllah! Eskiden boyle yapmiyordunuz,
simdi minbere cikarken uc defa amin dediniz. Bunun hikmeti nedir?' diye
sordular. Peygamber Efendimiz(s.a.v) soyle buyurdular: ''Cebrail(a.s)
geldi ve ' Anne babasinin ihtiyarliginda yaninda olmus ama anne-baba
hakkini gozetememis, onlara iyi bakarak magfireti yakalama gibi bir
firsati degerlendirememis kimseye yaziklar olsun, burnu yere surtulsun onun!'
dedi ben de 'amin' dedim.Cebrail ya RasulAllah, bir yerde adin anildigi
halde sana salat-u selam getirmeyen de rahmetten uzak olsun, burnu yere
surtulsun!' dedi ben de 'amin' dedim.Ve son basamakta Cebrail,
'Ramazana yetismis, Ramazani idrak etmis oldugu halde Allah'in magfiretini
kazanamamis, afv u magfiret bulamamis kimseye de yaziklar olsun,
rahmetten uzak olsun o!' dedi ben de 'amin' dedim.''



 



Rabbim şeytanın zincirlerle bağlandığı bu ayın hürmetine, bizleri şefaatine nail eylesin inşaAllah..Ana-baba hakkı gözetenlerden, Peygamber Efedimize kalbî muhabbet besleyip, olması gerektiği gibi, layık olduğu gibi hürmet gösterebilenlerden ve de başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennemden kurtuluş olan bu mübarek ayı, layıkıyla idrak edip yaşayanlardan eylesin inşaAllah..aminnn
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı ebrarrana

  • okur
  • *
  • İleti: 76
Bir Bebeğin Duası
« Yanıtla #160 : 26 Ekim 2005, 11:11:18 »
Allah razı olsun cahit abi çok güzeldi :x
KULA BELA GELMEZ HAK YAZMADIKÇA....

HAK BELA YAZMAZ KUL  AZMADIKÇA.....

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bir Bebeğin Duası
« Yanıtla #161 : 26 Ekim 2005, 13:32:02 »
YÜCELER YÜCESİ RABBİM

Allah’ım sonsuz hamd Sana, sayıya gelmez salat Râsûlüne, âl ve ashabına olsun

İsm-i Âzamın hakkına ve Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyânın hürmetine ve Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın şerefine,

bu dulara

amin
amin
amin


diyenlere okuyamayanlara içinden amin diyenlere
ümmeti muhammede

Cennetü'l-Firdevste saadet-i ebediyeye mazhar eyle.
.
Ve hizmet-i imaniye ve Kur'âniyede daima muvaffak eyle.

Ve defter-i hasenatlarına,
bütün duaların harfleri adedince mukabil,
bin hasene yazdır.

Ve nurların neşrinde sebat ve devam ve ihlâs ihsan eyle

amin
amin
amin
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bir Bebeğin Duası
« Yanıtla #162 : 26 Ekim 2005, 14:42:51 »
Allâh'ım, Sana sonsuz hamd ü senâlar; Habîbin Efendimiz Muhammed Mustafa -sallallâhu aleyhi ve sellem-'e O'nun âl ve ashâbına gönülden salât ve selâmlar...





Dua
   
Pandora kutusu, zilli musibet..
Dursun da kahrolsun; öldürme yâ RAB!
Doksan, yüzyıl değil, ta ilelebet..
Her 'sin' de kahrolsun; öldürme yâ RAB!

Küfürde kârı var erken ölünce;
Yaşasın, sürünsün kendi yolunca
İslâm, dünyamıza hakim olunca,
Görsün de kahrolsun; öldürme yâ RAB!

Korktuğu nizamı getir başına,
Yaşadıkça düşman olsun yaşına.
'Görmezler olaydım' deyip döşüne
Vursun da kahrolsun; öldürme yâ RAB!

Bu garip duamı kabul et, ne var?
Kanaat bulmasın mahşere kadar
Artır tamamını, etme payidar...
Hırsından kahrolsun, öldürme yâ RAB!

Özlesin geçmişi, baksın geriye;
İslâm çoğaldıkça dönsün deliye.
Ektiğim tohumlar nic´oldu diye,
Sorsun da kahrolsun, öldürme yâ RAB!

Asr-ı Saadet’e yaklaşır yine;
Nur yağsın âleme, nusret ver Din´e!
Işığı görünce kaçıp inine
Girsin de kahrolsun, öldürme yâ RAB!
 





                                     (Abdurrahim Karakoç mevlam razı olsun)
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı GEZGİN

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 353
Bir Bebeğin Duası
« Yanıtla #163 : 26 Ekim 2005, 18:45:05 »
Allah razı olsun...
MaaşAllah...
An oluyor bir garip hisse kapılıyorum...
Ben bu sefil dünyada acep ne arıyorum?'..........

Çevrimdışı yusufum

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 418
Bir Bebeğin Duası
« Yanıtla #164 : 27 Ekim 2005, 00:10:13 »
Alıntı yapılan: "cahitdurgun"
sağol kardeşim Allah razı olsun  mevlam hepimizi kelamını hakkıyla okuyup anlayanlardan .anladıklarını hayatına tatbik edebilen kulların zümresine ilhak eylesin.


Amin Amin Amin
ANA HAKİKAT'İ ANLAT